Dolar

32,5555

Euro

34,8710

Altın

2.424,52

Bist

9.645,02

Evlatlar arasında ayrım yapılır mı?

Hz. Peygamber (asm)'ın çocuk terbiyesinde ısrarla üzerinde durduğu bir husus, eşit muameledir. Bu, aynı aile içerisindeki çocuklar arasında olduğu gibi, okulda aynı hocanın nezareti altındaki çocuklar arasında da uygulanması gereken bir düsturdur.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-06-22 17:36:02

Evlatlar arasında ayrım yapılır mı?

"Hayatta olan bir kimsenin, çocuklarından bazılarına mal verip, diğerlerine vermemesi caiz midir?"

Hanefilere göre hukuk açısından bir sakıncası yoktur, bağış geçerlidir, ancak adaletsizlik ve sebepsiz ayırımcılık yapılmış ise, ahlaki bakımdan kusur işlenmiş olur.

"Eşitlik ve adalete aykırı bağış sahih olmaz." diyen müçtehitler de vardır.

Hz. Peygamber (asm)'ın çocuk terbiyesinde ısrarla üzerinde durduğu bir husus, eşit muameledir. Bu, aynı aile içerisindeki çocuklar arasında olduğu gibi, okulda aynı hocanın nezareti altındaki çocuklar arasında da uygulanması gereken bir düsturdur. Yani anne ve babalar çocukları arasında kızdır-erkektir, büyüktür-küçüktür, şudur-budur diye bir ayırım yapmaktan yasaklandığı gibi, hocalar da ders verdikleri talebeler arasında hür çocuğu-köle çocuğu, akraba çocuğu-yabancı çocuğu vs. gibi akla gelebilen her çeşit tefrik ve ayırımlardan yasaklanmıştır.

Numan İbnu Bişr anlatıyor:

“Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem Amra Bintu Ravaha:

“Bu hibeye Resulullahı şahit kılmazsan kabul etmiyorum.” dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahit kılmak için babam, beni de alarak Resulullaha gitti.

Durumu öğrenen Hz.Peygamber (asm):

“Başka çocukların da var mı?” diye sordu. (Babamın) “Evet!” cevabı üzerine,

“Aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu?” diye sordu. Babam: “Hayır!” deyince,

“Allah'tan korkun, çocuklarınız hususunda adil olun!” dedi.

Babam oradan ayrıldı ve hibeden rücu etti.”

Bu hadisin başka vecihlerinde, Hz. Peygamber (asm)'in şu cümleleri de sarfettiği belirtilmektedir:

“Çocuklarınızın arasını eşit tutun”, “Bunu iade et”, “Beni şahit kılma, ben cevre (zulme) şahitlikte bulunamam”, “Bu doğru değil, ben ancak hakka şahadet ederim”, “Buna benden başkasını şahit kıl”, “... çocuğun senin üzerindeki haklarından biri, onlara eşit davranmandır.”

Tirmizi'nin açıklamasına göre, bu hadisten hareketle, İslam alimleri, “ihsan ve atiyye”de olduğu gibi “öpücüğe varıncaya kadar” zahire akseden her hususta eşitliği şart koşmuştur. (1)

Ulema bu hükme giderken, Resulullahın:

“Allah, öpücüğe varıncaya kadar her hususta, çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever.”(2)

hadisini esas almış olmalıdır.

Muallimlerin eşit davranmasıyla ilgili emir, Aleyhissalatu vesselamın şu talimatından anlaşılır:

“Bu ümmetten üç çocuğun talimini üzerine alan bir muallim, bunların zengin ve fakirini yan yana müsavi olarak talim etmezse, kıyamet günü hainlerle haşredilir.” (3)

Evladlara eşit davranmanın gerekçesi, mevzumuz, yani çocukları suç işlemekten koruma tedbirleri açısından önemli ipuçları vermektedir. Yukarıda kaydettiğimiz Numan İbnu Bişr hadisesinde Hz. Peygamber (asm), Numanı, çocuklarına maddi bağışta farklı davranmaktan men ederken sorar:

“Çocuklarının sana karşı hürmet ve lütufta adaletli olmaları seni memnun etmez mi?” Numan:

“Evet Ya Resullallah!” deyince:

“Öyleyse başkasını şahit kıl!”

Bir başka rivayette:

“Onların sana eşit bir şekilde iyilik etmeleri nasıl senin hakkınsa, senin de onlara eşit muamelede bulunman öylece onların hakkıdır.”

Şu halde çocuğun babasına karşı hürmetini, kardeşlerine karşı da sevgi ve dayanışmasını korumak, aradaki “sıla-ı rahim” denen yüce bağları korumak, öncelikle bu adaletli davranışa bağlıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Hz.Yusuf ile ilgili kıssada, Cenab-ı Hak, kardeşler arasındaki kin ve çekememezlik hislerini, babaları Hz.Yakub'un Yusuf'a olan ziyade alakasıyla illetlendirir. Böyle bir his, kardeşleri Yusuf'u kuyuya atma cinayetini işletmeye sevk ettiği gibi, arkadan, babalarının gözlerini kaybetmesine sebep olacak üzüntülere ve sıkıntılara da sebebiyet vermiştir.

Bu noktada şu hadisi hatırlatmada da fayda var:

“Çocuğunun kendisine iyi davranmasında ona yardımcı olan babaya Allah rahmetini bol kılsın.” (4)

Çocuklar arasında eşit davranmayı vacip gören İslam alimleri, şöyle bir muhakeme yürütürler:

“Eşit muamele vacibin mukaddemesidir. Çünkü kardeşliğin kopması ve ebeveyn hukukuna riayetsizlik (katur-rahm vel-ukuk), dinen haram kılınan iki husustur. Öyle ise, bu iki harama müeddi olan vasıtalar da haramdır. Çocukların birini öbürüne karşı kayırmak ise bu iki harama müeddi olur.” (5)

Bir başka alim, bu adaletsizlik meselesini çok daha geniş bir buutta ele alarak şöyle der:

“Dünya ve ahiretin intizamı adalete bağlıdır. Çocuklar arasında farklı muamele, (kardeşler arasında) karşılıklı kin, buğz ve adavete, ebeveyne karşı da bir kısmının muhabbeti ve diğer bir kısmının buğzuna sebep olur. Bu durumdan ebeveyne ve kardeşlere karşı haksızlıklar neşet eder.” (6)

Şu halde, gerek evde ve gerek okulda çocuklar arasında adaletsiz davranış, çocukları çok farklı cürümlere itecek bir vetirenin başlangıcı olmaktadır. Yusuf Suresi bu meselede güzel mesajlar vermektedir.

Babanın evlatlarına eşit davranması her zaman için en iyi olanıdır. Ancak bir baba eşit davranmadığı zaman mesela, birine diğerinden fazla mal verse, ona haram işliyorsun denilmemeli. Nitekim, insan malından dilediği gibi helal yerlere harcama yetkisine sahiptir, hürdür. Bir kişi bir başkasına bir ev, araba veya başka bir malını verebilir. O halde neden evlatlarından birine veremesin, diye düşünmek mümkündür.

Ancak yukarıda geçen hadislerde de belirtildiği gibi, evlatlar arası kıskançlık ve kırgınlıklara sebebiyet verebilir.

Özetle söylemek gerekirse, bu konuda iki asıl görüş bulunmaktadır:

1. Babanın evlatları arasında eşit muamele yapması şarttır, yoksa günahkar olur.

2. Evlatlar arası eşit muamele istenen bir durum ise de bu konuda babayı zorlamak gerekmez. Yani eşit uygulama yapmazsa, haram işledin, denilmez. Nitekim, Peygamberimiz (asm) yasaklamamış, ancak memnun olmadığını da belirtmiş. Öyleyse haram derecesinde değildir. Mekruh yani hoş olmayan fakat caiz olan bir durumdur.

Diğer taraftan evladın baba-anaya hürmeti ve onları üzmemesi de farzdır. Eğer davranışımız onları üzecekse çok dikkatli olmamız gerekir. Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım. Biz de ana ve baba olacağız.
Kaynak : Sorularla İslamiyet

Haber Ara