Dolar

32,5130

Euro

34,9427

Altın

2.434,11

Bist

9.803,18

Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği üyeleri ile bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2) 'Sen, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına adeta kapını kapatıyorsun, bakanlarına kapını kapatıyorsun, uçuş izni vermiyorsun, oraya gidenleri konuşturmuyorsun. Hollanda'da atını, itini benim vatandaşlarımın üzerine süren, benim bakanıma arabada mahkumiyet verene sen diyorsun 'Ben de Hollanda'nın yanındayım.' Peki, sen Hollanda'nın yanında mısın? Güzel, ben de h

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-03-22 14:27:22

Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği üyeleri ile bir araya geldi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'nın halk oylaması sürecindeki tavrını eleştirerek, "Sen, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına adeta kapını kapatıyorsun, bakanlarına kapını kapatıyorsun, uçuş izni vermiyorsun, oraya gidenleri konuşturmuyorsun. Hollanda'da atını, itini benim vatandaşlarımın üzerine süren, benim bakanıma arabada mahkumiyet verene sen diyorsun, 'Ben de Hollanda'nın yanındayım.' Peki sen Hollanda'nın yanında mısın? Güzel, ben de halkımın ve Hakk'ın yanındayım." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Anadolu Yayıncılar Derneği üyeleri ile bir araya geldiği toplantıda, ülkesine, milletine, şehrine sorumluluk duymayan kimsenin medya faaliyetleri içerisinde bulunmasının mümkün olmadığını söyledi.

İnsanın olduğu her yerde farklı düşüncelerin, hataların, çatışmaların olabileceğini belirten Erdoğan, "Önemli olan niyetin halis olmasıdır. 'Niyet hayır, akıbet hayır' meselinde, 'Güzel bakan, güzel görür' sözünde olduğu gibi niyetiniz iyiyse neticesi mutlaka güzel olur. İnsafı, vicdanı, ahlakı elden bırakmayan her yorum, her görüş, her değerlendirme bizim için kıymetlidir. Buna karşılık yalanı, iftirayı, çamur atmayı marifet sanan kimseye de saygı göstermemiz tabii ki mümkün değildir." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Anadolu basınının, içinden çıktığı milletin değerlerine uygun şekilde, daima hakikatin ve hakkın yanında yer aldığına ve yer alacağına inandığını vurguladı.

Dünyada medyanın, yaygın olarak, demokrasinin nüvesini oluşturan yürütme, yasama ve yargının ardından dördüncü güç olarak zikredildiğini anımsatan Erdoğan, "Ülkemizde geçmişte kendini bu sıralamanın ilk sırasına çıkartan, zımnen milleti ve milli iradeyi temsil eden kurumları tanımadığını söyleyen medya patronları gördük. Geçmişte bunlar oldu. Milletimizin değerlerine karşı savaş açan, kültürümüzü, tarihimizi, medeniyetimizi yıkmayı kendine misyon edinen basın organları, basın mensupları gördük. Aynı tıynette oldukları siyasetçilerle birlikte Türkiye'nin varlığının ve birliğinin teminatı olan tüm sembollere saldıran medya gruplarının faaliyetlerine ne yazık ki şahit olduk." değerlendirmesinde bulundu.

- "Manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte farklı politikalar izleyen yayın kuruluşlarının da bulunduğunu ama medyadaki hakim yapının bu kesimlerin kontrolünde olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Tüzüklerle çarpışarak büyüdük) diyen şairden ilham alarak ben de diyorum ki biz de manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik. Geçmişte kimin iktidara geleceğini, kimin iktidardan düşeceğini manşetleriyle belirlemeye alışmış olanların düzenlerini bozarak yolumuzda yürüdük. Kendi halkına 'cahil', 'koyun sürüsü', 'bidon kafalı', 'göbeğini kaşıyan adam' diyenlere eyvallah etmediğimiz için her türlü saldırıya, hakarete maruz kaldık.

Onun için 'Muhtar bile olamaz' diye, 'amiral gemisi' diye geçinenler biliyorsunuz sürmanşet attılar. Bunlar muhtarları küçümsediler ama biz şu salonda sürekli muhtarlarımızla Türkiye genelinde bir araya geliyoruz. Şu ana kadar 16 bini aşkın muhtarımızla burada bir araya geldik. "

- "Muhtar, seçilmiş olduğu için güçlüdür, saygındır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirilen toplantılarda muhtarları ağırladıklarını, birlikte yemek yediklerini anlatarak, "Birileri de kalkıyor, muhtarlarımızı küçümsüyor. Benim Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmaya 'Sanki muhtarlara konuşuyor.' diyor. Ondan sonra da topladığı 30-40 tane muhtar kardeşimize 'Ben onu demek istemedim.' diyor. Biri soruyor tabii 'Ne demek istediniz, siz muhtarları nasıl küçümsersiniz?' diye. 'Ben onu demek istemedim. Biz insanları küçümseme hakkına sahip değiliz.' Tamam da ne demek istedin?" şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na gelen kişilerin ağırlıklı olarak seçilmiş değil atanmış kişiler olduğuna işaret eden Erdoğan, "Muhtar, seçilmiştir. Muhtar, seçilmiş olduğu için güçlüdür, saygındır. Bir cumhurbaşkanı, bir başbakan, bakanlar, milletvekilleri nasıl seçilerek geliyorsa muhtar da seçilerek geldiği için saygındır, ona saygı duyulması gerekir." dedi.

Erdoğan, "Biz gücümüzü manşetlerden değil, sandıktan, milletimizden aldığımız için işte bu çarpık zihniyete meydan okuduk. Kendi ülkesini yurt dışındaki birtakım güçlere şikayet, ihbar edenlerle mücadelemizi sonuna kadar sizlerle birlikte sürdüreceğiz. Medya mensubu görüntüsü altında terör örgütlerine militanlık, yabancı servislere ajanlık yapanlara asla taviz vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

- "Ben de halkımın ve Hakk'ın yanındayım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tutuklu bulunan Die Welt muhabiri Deniz Yücel'e ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

"Adam geliyor, tam bir ajan terörist. Neymiş, basın mensubuymuş ve bir ay Almanya'nın İstanbul Başkonsolosluğunda misafir ediliyor, rezidansında. Tam da bizim Tarabya'daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün hemen altında, sahilde. Bir ay kendisini orada misafir ediyorlar. Şansölye, 'Bizim burada çifte vatandaş olan bir gazetecimiz var. Bunu bırakmanızı özellikle istiyoruz.' diyor. Dedim ki 'Ben size 4 bin 500 PKK'lı teröristin dosyasını verdim ve bu teröristlerin iadesini istedim. Verdiniz mi?' 'Yargı bakıyor...' Bizde de bırakın yargı baksın. Gelsin yargıya teslim olsunlar. Onunla ilgili kararı da bizde yargı verir. Çünkü bizde yargı bağımsızdır. Biz karışamayız. Bir müddet orada sakladılar, sonra geldi, mahkemeye çıktı. Mahkeme tutukladı. Şu anda içeride."

Bu sürecin böyle devam edeceğini belirten Erdoğan, "Sen, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına adeta kapını kapatıyorsun, bakanlarına kapını kapatıyorsun, uçuş izni vermiyorsun, oraya gidenleri konuşturmuyorsun. Hollanda'da atını, itini benim vatandaşlarımın üzerine süren, benim bakanıma arabada mahkumiyet verene sen diyorsun 'Ben de Hollanda'nın yanındayım.' Peki, sen Hollanda'nın yanında mısın? Güzel, ben de halkımın ve Hakk'ın yanındayım." diye konuştu.

Erdoğan, "Biz beşer planında asla kimsenin karşısında eğilmedik, eğilmeyiz. Biz sadece Rabbimizin huzurunda rükuda ve secdede eğiliriz." dedi.

- "Eleştiri başım gözüm üstüne ama hakaret asla"

Batı ülkelerinin kendilerini sürekli basın özgürlüğüne uymamakla ve gazetecileri hapse atmakla suçladığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sizin özgürlüğünüz, özgür bir ülke olan Türkiye'nin cumhurbaşkanına 'diktatör' diyecek kadar siz özgürsünüz. Benim ülkemde ise kendi cumhurbaşkanına her türlü hakareti eden, her türlü karikatürlerle saygısızlığı yapanlara biz en ufak bir müdahalede bulunmayacağız ama yargıya gitme hakkımızı da kullanmayacak mıyız? Müsade et de yargıya gitme hakkımızı kullanalım. Yargı ne karar verirse ona da saygı duyarız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuki yolları aramak durumunda olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Eleştiri başım gözüm üstüne ama hakaret asla. Aileme, çocuklarıma varıncaya kadar hakaret edenler... Sen beni eleştir, yanlışlarımı söyle. Bunlardan istifade ederim ama hakaret olduğu zaman ona tahammül edemem. Dolayısıyla hukuki yollarımı aramak durumundayım. Bu gazetecilerin listesini verin dediğimizde gelen isimlere bakıyoruz, kim biliyor musunuz? Çok enterasan. Yurt dışı için söylüyorum, içlerinden katilden soyguncuya, çocuk istismarcısından dolandırıcıya kadar herkes var. Gelen listede sadece gazeteci yok."

(Sürecek)




Haber Ara