Şimşek, Bloomberg HT'de katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Para girişi çok olduğu için para çıkışı fazla oldu"
Şimşek, Türk Lirası'nın değer kaybı ve faizlere ilişkin bir soru üzerine de "Geçen hazirandan, mart sonuna kadar önde gelen 15 gelişmekte olan ülkeye bakarsanız, bu ülkelerden 600 milyar dolarlık sermaye çıkışı oldu. Türkiye de buna dahil. 2008'in ortasından 2009'un mart sonuna kadar 3 çeyrekte küresel krizin zirveyi vurduğu dönemde gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı 545 milyar dolar. Aynı dönem için karşılaştırma açısından söylüyorum, bu bütün gelişmekte olan ülkelerin derdi, bizi de etkiliyor" diye konuştu.
Türkiye'de ise bu dönemde siyasi istikrarda en ufak bir tereddüt yaşanmadığını, çok kapsamlı bir reform programı açıkladıklarını ve o dönemde petrol fiyatlarının da düşmeye başladığını hatırlatan Şimşek, bu 3 faktörün, geçen yılın son çeyreğinde Türkiye'de para çıkışı yerine para girişi sağlandığını belirtti. "Son çeyrekte Türkiye'ye para girişi olmasaydı diğer ülkeler kadar etkilenecekti" diyen Şimşek, giriş çok olduğu için çıkışın da fazla olduğunu dile getirdi.
Merkez Bankasının faiz politikasına ilişkin yaşanan tartışmaların para girişine etkisinin yönelik soruyu da Şimşek, "Girişler o kadar fazla olmasaydı çıkışlar da o kadar fazla olmayacaktı. Bir kere bunu gözardı etmeyelim. O tartışmaların o döneme denk gelmesi, belki bu işin tuzu biberi oldu. Türkiye'de bu tartışmalar olmasaydı da oynaklık olacaktı." diye yanıtladı.
"Ülkenin temelleri sağlam olmasa..."
Türkiye'ye karşı bir algı operasyonunun yürütüldüğünü dile getiren Şimşek, ülkenin son iki yılda bir çok badireyi peş peşe atlattığını ifade etti.
Şimşek, Türkiye'nin olağanüstü bir dönemden geçtiğinin altını çizerek, "Güçlü bir iktidar olmasa, ülkenin temelleri sağlam olmasa bu rüzgarlara, bu şoklara karşı Türkiye bu kadar dayanıklılık gösterir miydi?" ifadesini kullandı.
Şimşek, Türkiye'nin geçen yıl, son 14 yılın en kurak dönemini geçirdiğini de hatırlatarak, "Sadece tarım normal seyrinde gitseydi, geçen yıl büyüme yüzde 3,5 olacaktı ama yüzde 2,9 oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Maliye Bakanı Şimşek, Hindistan ile karşılaştırılan Türkiye'nin başarısız bulunduğuna yönelik eleştiriler üzerine de Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme verilerini Hindistan'a ait verilerle karşılaştırmanın doğru olmayacağını söyledi.
Şimşek, şunları kaydetti:
"Biz Orta Doğu'da bu ateş çemberinin, bu tartışmaların içinde olmasak, bir sürü sıcak konunun içerisinde olmasak belki dışarıda Türkiye'ye karşı bu kadar sistematik bir itibarsızlaşma kampanyası yürümezdi.
Eskiden Hindistan, tarafsızlar grubunun başkanıydı. Filistin davasına en çok sahip çıkanlardan bir tanesiydi. Şimdi tam tersi bir noktaya doğru gidiyor. Hindistan çok sıcak ilişkiler kurmaya başladı, ondan dolayı o ülkeden gelen haberler çok daha makyajlı, güzel.
Hindistan'da hükümet geçen yıl bir program yaptı ve o programı tutturamadı, bütçe açığını artırmak zorunda kaldı. Buna rağmen övgülerden vazgeçmiyorsunuz ama Türkiye'de iki seçime rağmen, bütçe hedeflerini tutturmanın ötesinde olağanüstü bir performans göstermişiz. Ona rağmen yerden yere vuruluyoruz."
Bir konuda mütevazi olmayacağını dile getiren Şimşek, dünyadaki maliye bakanları içinde piyasaları en iyi bilenlerden biri olduğunu söyledi.
Dünyanın önde gelen ama Türkiye ile ilgili yürütülen itibarsızlaştırma kampanyasının parçası olan bir iki yere bizzat kendisinin makale yazıp gönderdiğini anlatan Şimşek, "Gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye ile ilgili bir iki tane makale yazdım, gönderdik ama yayımladılar.
Dünyanın hangi G-20 ülkesinden bu nitelikte biri makale yazacak, önerecek de yayımlamayacaksınız" dedi.
"Siyasi istikrarın devamı noktasında hiçbir risk yok"
Uluslararası yatırımcıların gözünde, Türkiye'deki siyasi istikrara ilişkin bir risk algısının oluşup oluşmadığına yönelik soru üzerine Şimşek, güvenilir buldukları 4-5 anket şirketinden gelen bilgilere bakıldığında, siyasi istikrarın devamı noktasında hiçbir riskin görülmediğini söyledi.
Uluslararası yatırımcılarla yaptıkları görüşmelere ilişkin de bilgi veren Şimşek, söz konusu yatırımcıların yakın döneme kadar Türkiye'deki siyasi istikrara yönelik kafalarında zerre kadar tereddüt olmadığını ifade etti.
Şimşek, "Onların şu anda en büyük kaygısı, 'Türkiye'de acaba güçlü hükümet devam eder mi? Bu güçlü hükümet, bu reform programını devam ettirir mi?" ifadelerini kullandı.
"Emekli maaşlarını aynı kaynakla ikiye katlardık"
"Emeklilere verilecek kaynağımız yok mu?" sorusu üzerine de Şimşek, "Türkiye geçmişte popülizm yapmasaydı ve o popülizm sonucu Türkiye'de sorunlar derinleşmeseydi biz bugün emeklilerimize bırakın bin 500 lirayı, biz bugünkü emekli maaşlarını aynı kaynakla ikiye katlardık" dedi.
Şimşek, 1990'lı yıllarda bir siyasetçinin emeklilik yaş sınırını kaldırdığını hatırlatarak, şu anda Türkiye'deki 11 milyon emeklinin, emekli olma yaş ortalamasının 44 olduğunu bildirdi.
Emeklilik yaşının OECD'nin 30 ülkesinde 65, 4 ülkenin ise 60-65 yaş arası olduğunu belirten Şimşek, "Bizim de OECD'deki gibi emeklik yaşımız olsaydı, emekli sayımız 11 milyon yerine en fazla 5-6 milyon olurdu ve aynı parayla iki kat maaş verirdik" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Şimşek, Türkiye'nin yeniden aynı hatalara düşmemesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin gelirini artıracak projeler ortaya koyduklarını belirten Şimşek, söz konusu gelirin artması halinde emeklinin de asgari ücretlinin de daha fazla maaş alabileceğini söyledi.
Asgari ücretlinin de emeklilerin de kesinlikle daha iyi koşulları hak ettiğini aktaran Şimşek, "Biz bunu dünya gerçeklerinden bağımsız, hesapsız yaparsak, Türkiye krize gider. Muhalefetin önerisi bu. Onlar 90'ların söylemleri. bizim önerimiz şu; biz önce zor kısmı başaralım, reformu yapalım, ülkeyi büyütelim ve bunu da emeklimize, işçimize dağıtalım" şeklinde konuştu.
