Dolar

32,5065

Euro

34,9070

Altın

2.425,83

Bist

9.722,09

Para politikası rotası nasıl şekilleniyor?

'Politika faizi iki aydır yüzde 19'da sabit tutulmasına karşın, aradan geçen süre içinde enflasyon yüzde 15'lerde yüzde 17,1 seviyesine gelerek koruma alanını daralttı'

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-05-10 19:55:16

Para politikası rotası nasıl şekilleniyor?

Enflasyona dair birkaç belirgin riskin ön plana çıkmış durumda olduğunu, ana metrikler bakımından bir düzelme olmadığından dolayı, dönemsel bir etki dışında enflasyon döngüsü içerisinde yer almaya devam edileceğine atıf yapan Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, "Bu dönemsel etki, geçen yıldan gelen baz kaynaklı olacaktır ve bunun dışında enflasyona yardımcı olacak bir faktör görmüyoruz. Enflasyonun ana doğrultusunun yukarı doğru olmasına neden olan etmenlerin çoğunluğu da güncel faktörlerle maliyet kanalından ileri gelmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Erkan, "Tüketici fiyatları bakımından; global emtia fiyatları ve kur yükselişi büyük ölçüde gerçekleştiğinden dolayı belki ileriye dönük daha limitli bir etki öngörülebilir; ancak dikkatten kaçmaması gereken unsur söz konusu fiyat değişimlerinin ÜFE üzerinde birikmiş olması ve TÜFE'ye bunun bir kısmının yansıması, büyük kısmının ise ÜFE üzerinde bekletilmesi. Bu bakımdan, Türkiye'nin gerçek enflasyon konumu itibariyle de yüzde 35,2 seviyesine ulaşmış olan ÜFE'nin daha doğru bir konumlanma içerdiğinden bahsedilebilir." yorumunu yaptı.

"Enflasyonun dönemsel baz etkisi kaynaklı bir düşüş dışında, ana metriklerine bağlı kalıcı bir düşüş rotasına girmediği anlaşılıyor. " diyen Erkan şöyle devam etti: " Nisan enflasyonundan sonra, enflasyonun yeni bir zirve görüp görmeyeceği belli değil. Bu bakımdan, sıkı para politikasının mevcut şartlarda devam ettirilmesi normal ve beklenen bir durumdur. Türkiye, benzer ülkelerinden enflasyon bakımından negatif ayrışmasından dolayı uygulanan faiz oranı bakımından da farklı bir konumda. Bu faiz oranları, elbette iktisadi büyüme açısından arzu edilmemektedir; ancak enflasyon sorununun sürdürülebilir büyüme rotasına ilerleme bağlamında çözülmesi gerekliliği itibariyle, bu acı reçete uygulanmak durumunda kalmıştır. Fiyat istikrarının sağlanarak enflasyonun kontrol altına alınması kısa vadede, kazanılan bu zaman dilimi içinde de enflasyonun metriklerine yönelik özel yapısal politikaların uygulanması ise geniş vadede yapılması gereken hamlelerdir."

Erkan değerlendirmesinde şunlara dikkati çekiyor; Merkez Bankası, gerçekleşen enflasyon ve beklenen enflasyon arasında, gerçekleşen enflasyonu tercih etmek durumunda kaldı. Çünkü Merkez Bankası, uzun süredir enflasyon hedeflerini gerçekleştirememektedir. Bu nedenle, gerçekleşen enflasyonu baz almak daha doğru sonuçlar vermektedir. Reel faiz pozisyonu, para politikalarının eninde sonunda sıkılaştırılacağı bir ortamda oluşacak yeni likidite koşullarına adaptasyon anlamında ayırt edici bir etki yapacaktır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin, sermaye hareketlerine yönelik olarak gerekli konumlanmayı yapmaları gerekmektedir. Enflasyon üzeri bir faiz uygulaması kadar, enflasyonun ne kadar üzerinde bir faiz uygulanacağı da önemli.

Politika faizi iki aydır yüzde 19'da sabit tutulmasına karşın, aradan geçen süre içinde enflasyon yüzde 15'lerde yüzde 17,1 seviyesine gelerek koruma alanını daralttı. Enflasyon bir kademe daha yükselirse, reel faiz etkisinin daha da nötrlenmesi durumu söz konusu olabileceğinden, gerekli koşullarda ilave sıkılaşma yapılacak bir konumda olunmalıdır. Reel faizin yeterince yüksek olması; dolarizasyonun limitlenerek ters para ikamesinin hızlandırılması ve sermaye hareketlerinden olumsuz etkilenmemek adına önemli bir kriterdir.

Enflasyonun yüksek seyretmesi kadar, ayrışan risk primimiz de uygulanması gereken faiz konusunda bir kriter. Eğer, benzer ülkelerle reel faiz seviyesi bakımından yakınsayacak bir konumda olursak, risk primimiz negatif ayrışan bir konumda olduğu sürece daha fazla faiz uygulaması durumunda kalınmak zorunda olunacak. Bu durum zaten, fiili bir şekilde piyasa faizlerine yansıyacağından; piyasa faizlerinin TCMB politika faizinden ayrışması durumunda o faiz zaten pratik uygulamada artmış olacak. Dolayısıyla, böyle bir ortamda faizi artırmak istememek efektif bir politika seçeneği olmayacaktır. Fonlama faizinin, piyasa koşullarının oluşturduğu nokta itibariyle doğru dengede olması gerekmektedir....

Haber Ara