Dolar

32,3261

Euro

35,0721

Altın

2.308,86

Bist

9.079,97

Eğitim ve ateizm

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-05-31 03:23:03

Eğitim ve ateizm

Bilindiği gibi varoluşçulara göre insan doğulmaz insan olunur. Tabi bu ateist varoluşçular için geçerli bir tanımdır. Çünkü varoluşçuluğun kurucusu sayılan Kierkegaard ve takipçilerine göre böyle bir insan tanımı doğru değildir. Ateistler için bu doğrudur çünkü onlara göre insani özellikler doğuştan sahip olduğumuz şeylerden çok toplum içinde ortaya konulan ve şekillenen şeylerdir. Bu anlamda insan olmak sonradandır varoluşçulara göre. Temelde Müslüman ile Müslüman olmayanlar arasındaki en temel fark buradadır. Yani insanın salt doğuştan bir insani öze sahip olmadığını düşünmek İnsanın doğada kendi varlığını kendisinin inşa ettiğini ileri sürmektir. Oysa İslam düşüncesinde insan başıboş yaratılmamıştır. Yani insanın hem tek tek hem de grup olarak bu dünyaya gönderilmesinde bir amaç vardır. Onun için yapılması gereken şey “her şeyin temeli olan” benliğin ne olduğunu düşünmek lazım. Ancak o zaman var olmanın amacı kavranmış olur.

Ateist varoluşçular ve hümanistler tarafından modern dönemde dünyaya yutturulan bir insan anlayışı vardır. Buna göre sadece bir canlı olan insan (anima) gelişerek ilerlemektedir. Bu gelişme Batı düşüncesinin en temel paradigmasıdır. Progressivizim diye isimlendirilen bu gelişmeci anlayışın temelinde aslında evrim kuramı vardır. Yani insan hayvandı ve insanlaşıyor. İlerlemeciliğin ve ilericiliğin (terakkinin) özeti budur. Tabi ki böyle bir değişme ve gelişme paradigması ile insan tanımlandığı zaman doğal olarak insanın değişiminin yönünü ve şeklini etkileyen temel faktörün çevresel şartlar olduğunu da kabul etmiş oluyoruz. Yani insan çevrenin ve çağının şartlarına göre şekillenen, özü ve benliği olmayan nötr bir varlıktır bu anlayışa göre. Böyle bir eğitim anlayışını bilimin ve eğitimin temeline koyduğunuzda insanın şekillendirilmesi gereken bir hammadde olduğunu düşünmüş olursunuz.

Bu gün modern/cahiliye eğitiminin temelinde insanın ilerlemesini esas alan paradigma yer aldığı için, insanın korunması gereken herhangi bir niteliği olduğuna inanılmaz. Neden? Çünkü insan doğuştan bir insan özüne sahip değildi. Ona kazandırılması gerekir. Bu anlayışa göre insan doğulmaz insan olunur ancak.

Buradaki ayrımın insanlık tarihindeki en net ve en açık ayrım olduğunu düşünüyoruz. Yani insanın ne olduğu sorusuna verdiğiniz cevap sizin sadece insan anlayışınızı değil aynı zamanda sizin medeniyet, tarih, bilim, doğa ve ahlak anlayışınızı da belirler. Tarih boyunca bu iki düşünce her zaman birbirinin karşıtı şeklinde mücadele etmiştir.

Çünkü bu tercih son tahlilde bir din tercihidir. Eğer medeniyet, tarih, bilim, doğa ve ahlakın temeline Yaratıcıyı değil de insanı koyarsanız bunların hepsinin insan tarafından üretilmiş şeyler olduğunu düşünürsünüz. Bunların hepsi insanın bir ürünü olmuş olur. Dolayısıyla rahatlıkla denilebilir ki bu bir din tercihidir. Dine karşı din tercihi. Ve bu iki din sürekli bir mücadele ve kavga içindedir. Diyalektik olarak bu mücadelede zaman zaman cahiliye dini zaman zaman da Tevhid dini kazançlı çıkar. Ara forumlar sürekli vardır. Yani biraz cahiliye biraz tevhid dininin izlerini taşıyan “din”lere de tarihte ve günümüzde sık sık rastlamak mümkün olabilir. Ancak bilge ve arif insanların ve bilinçli ateistlerin çizgileri hep birbirinden ayrılmış şekilde nettir.

@mustafacevikMC

Haber Ara