Yıldırım, Şehitkamil Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi önünde düzenlenen Düzbağ İçme Suyu İsale Hattı temel atma töreninde, otobüs üzerinden vatandaşlara hitap etti.
Yıldırım, şehitlikten sonra en büyük mertebeye ulaşan Gaziantep'in güzel insanlarıyla beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Aslında bugün Gaziantep'te programı olmadığını anımsatarak Yıldırım, "İşin doğrusunu söylüyorum, Kilis'e gidecektik, havaalanında dediler ki 'Burası Gaziantep, buraya uğramadan geçilmez.' Biz de başımız gözümüz üstüne dedik, rotayı çevirdik Gaziantep'e. Kilisli kardeşlerimiz biraz bekleyecek, haklarını helal etsinler, zaten Kilis, Gaziantep kardeş. Ağabey kardeş gibisiniz. Allah muhabbetinizi daim etsin." ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, alanda yer alan içme suyu borusuna işaret ederek, "Şu boruyu görüyorsunuz değil mi? İçinde bir otomobil, hatta jip var. O ne biliyor musunuz? Tam 107 kilometre o borudan yapılacak, kuzeyden güneye, Kahramanmaraş'a kadar. Oradan, Düzbağ'dan Gaziantep'e su gelecek. Artık elektrik motorlarıyla suyu çekip oradan sizin musluklarınıza gelmeyecek." diye konuştu.
Projenin tamamlanmasının ardından Gaziantep'e daha ucuza su geleceğini belirten Yıldırım'ın, "Belediye Başkanım Fatma Bacı, bu proje bitince su parası yarı yarıya ucuzluyor tamam mı? Söz mü?" diye sorması üzerine, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, "Evet" karşılığını verdi. Yıldırım, "Duydunuz, çünkü artık elektriğe, motora lüzum yok. Allah'ın suyu. Dağdan, borulardan inip gelecek, ondan sonra da evlere girecek." dedi.
AK Parti'nin, laf üstüne laf koyan değil taş üstüne taş koyan parti olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Burada gelip size birtakım yalan yanlış bilgiler veriyorlar. Farkındayım, 'Efendim, Suriyeliler şöyle olacak, böyle olacak.' Kafanızı karıştırıyorlar külliyen yalan, külliyen iftira. Gaziantep ensar şehirdir, misafirseverdir. Zordakine, dardakine kucak açtınız, gönlünüzü açtınız. Allah sizden razı olsun."
Başbakan Yıldırım, can korkusu, hayat tehlikesi olmayan kimsenin, doğduğu, büyüdüğü vatanını, evini barkını terk etmeyeceğine dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İşte bu kardeşlerimiz, canlarını kurtarmak için sığınacakları emniyetli bir yer aradılar. Dünyada onlara kucak açan, asaleti tartışılmaz Türk milleti oldu, Gaziantep oldu ve bağrımıza bastık. Şimdi de Türkiye olarak Suriye'deki sorunları çözmek için Fırat Kalkanı'yla Gaziantep'imizi, Kilis'imizi, burada yaşayan vatandaşlarımızı füzelerden, roketlerden emniyetli hale getirmek için oralara gittik. Oraları da düzene soktuk. Kılıçdaroğlu diyor ki 'Ne işimiz var orada.' Sen bu işlerden anlamazsın. Git sen kahvecilerle otur, onlara yalanlarını dolanları anlat. Neymiş, kahvecilerle bir araya geliyor, 'Evet çıkarsa 17 Nisan'dan itibaren kahveler kapanıyor, haberiniz olsun.' Taksicilerle servis şoförleriyle oturuyor, 'Unutmayın bak, taksi plakalarınız, ruhsatlarınız iptal. Aman 'evet' vermeyin.'
Onun bu yalanlarını dinleyen Gaziantep'in taksicileri, havaalanından buraya kadar kilometrelerce kuyruk oluşturdu. Bizi karşıladılar. Demek ki yalanla dolanla bu işler olmuyor Gaziantepli kardeşim. Dürüst olmamız, millete doğruları söylememiz lazım, yoksa bir yalan söylersiniz aşağı mahallede, yukarıya gelir unutursunuz, başka bir yalan söylersiniz. Şimdi bunların ne kadar yalan söylediklerini anlamanız için örnek veriyorum. Biz 14 yılda Türkiye'de 350 kilometre tünel yaptık. Bunların yalanlarını uç uca koy, 350 kilometreyi geçiyor, daha fazla bir şeye lüzum yok. Şimdi biz işimize bakalım. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz."
(Sürecek)
