İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bir araya geleceği toplantılarda, başta 'İdlib' olmak üzere, Suriye'deki gelişmelerle ülkede siyasi geçiş için atılması gereken adımların ele alınması öngörülüyor.
Bilge İnsanlar Stratejik Araştırma Merkezi (BİLGESAM) Ortadoğu uzmanı Ali Semin ile Göttingen Üniversitesi'nden İranlı siyaset bilimi profesörü Behrouz Khosrozadeh, zirve ile ilgili görüşlerini Euronews ile paylaştı.
"Türkiye'nin Esad gitsin, Esad'ı gönderelim diye somut bir beklentisi yok"
BİLGESAM Ortadoğu uzmanı Ali Semin Türkiye'nin Suriye ile ilgili konumunu şöyle değerlendiriyor:
"Türkiye zirveye eli boş gitmiyor. Ancak yarınki zirveye sadece İdlib üzerinden yapılacak bir zirve demek doğru değil.
Türkiye'nin yarınki zirvede belli konuları görüşmesi gerekiyor. İdlib'deki çatışmalardan ziyade burada mültecileri ele alması gerekiyor. Buradaki mültecilerin sorumluluğunu kim üstlenecek? İran mı üstlenecek, Rusya mı üstlenecek? Esad rejimi bunlara nasıl tavır alacak? Bu konudaki sıkıntı çok büyük.
Öte yandan zirvede İdlib çatışmasını durdurmak Türkiye'nin en somut beklentilerinden biri. Çatışma olmasın, mülteci akını olmasın, oradaki insanlar katledilmesin diyecektir.
Türkiye'nin Esad gitsin, Esad'ı gönderelim diye şu anda somut bir beklentisi yok.
Zirvede ekonomik görüşmeler de olacak. Türkiye'nin Astana sürecini başka bir boyuta taşıma beklentisi de olacaktır.
Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları sonucu güvenli bölge olarak oluşturduğu topraklarda askeri bir girişim olmamasını sağlaması gerekiyor muhataplarıyla. Bu noktalarda kalıcılık, sürdürülebilirlik önemlidir. Belli bölgelerin artık kalkınma zamanı geldiğini düşünüyorum. Bu da Türkiye'nin beklentisi olan bir konu olacaktır.
Somut bir ilerleme sağlanır mı, sağlanırsa bunun sahaya yansıması nasıl olur bilmiyorum. Çünkü bugüne kadar yapılan görüşmelerde masada somut adımlar alınıyor ama aynı şey sahada karşılık bulmuyor.
Suriye'de savaşın devam edip etmemesi ne ABD'nin ne de Rusya'nın umrunda."
Türkiye'nin İdlib pozisyonu
Türkiye, İdlib'de ateşkes gözlem noktaları kurdu. Bu noktaların sayısının her geçen gün arttığını ve Türkiye'nin gönderdiği asker sayısının yükseldiğini izliyoruz. Türkiye'nin İdlib'de bulunmadığını söylememiz doğru değil.
İdlib'in özellikle güneyinde ciddi bir sorun var. Orada El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi var.
Türkiye oradaki gözlem noktalarını Rusya'nın destekleriyle kurdu. Türkiye'nin orada hangi güçle karşı karşıya geleceğini bilmesi lazım. Orada Türk askeri var. Bu süreç devam ederse Türk askeriyle rejim güçlerinin karşı karşıya gelip gelmeyeceğini de tartışmamız gerekir.
İran için zorluk
İdlib İran için kırmızı çizgi değildir. İran İdlib'i çok fazla düşünmüyordur, orayı Rusya'ya bırakmış durumda. İran daha farklı bir bölgede etkili.
İran yarın daha çok ekonomik taleplerini dile getirecektir.
İran bugüne kadar Esad ailesine yaptığı yardımların karşılığını fosfattan, doğalgazdan, petrolden, yer altı kaynaklarından kazanacaktır. Suriye fosfat kaynakları açısından çok zengin bir ülke. İran yönetiminden de Suriye'ye yaptığımız yardımları fosfattan, doğalgazdan geri alacağız diye açıklamalar geldi. Ancak son dönemde yer altı kaynaklarının aranmasına yönelik ihalelerin Rus şirketlerine verilmesi İran'ı rahatsız etti. Bunu konuşacaklardır."
İranlı profesör Khosrozadeh: Tahran yönetimi Suriye'de etkisini kaybediyor
Almanya'nın Göttingen Üniversitesi'nde İranlı siyaset bilimi profesörü Behrouz Khosrozadeh ise Esad rejimini destekleyen Tahran yönetiminin, Suriye'den zaferle çıksa dahi, yavaş yavaş Suriye'nin iç siyasetinden uzaklaştırılacağını iddia ediyor.
"Suriyeli muhaliflerin bulunduğu İdlib bölgesinin kaderi bir yönüyle yarın Tahran'da gerçekleşecek olan üçlü zirveye bağlı. Bu bağlamda, 7 yıldır devam eden savaşın geleceği Hasan Ruhani, Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın alacakları kararlara bağlı.
Suriye hükümeti ve müttefiklerinin İdlib'deki muhalifleri yenmeleri halinde, Esad iktidarı bu savaştan tamamen güçlenerek çıkacak. İdlib'de de Esad güçlerinin galip gelmesi, İran'ın Suriye'de başarılı olduğu sonucunu doğuruyor.
"Rusya Suriye'nin kaderini Esad yönetimine bağlamadı"
Zaten Tahran yönetimi başından beri Esad iktidarını savundu ve düşmemesi için elinden geleni yaptı. Oysa Rusya, bu savaşta her ne kadar Esad'ı desteklese de, bu konuda daha esnekti. Yani (Moskova) Suriye'nin kaderini Esad yönetimine bağlamadı.
Öte yandan, Esad rejimi zafer elde etse de ülkesinde ciddi ekonomik sorunların yanı sıra siyasi ayaklanmaların da yaşandığı İran, kalıcı bir şekilde Suriye'de duramayacak.
Ayrıca bu süreçten sonra Esad'ın eskisi gibi İran'a ihtiyacı olmayacak. Gelecek zamanda Tahran yönetiminin Suriye'nin iç politikasında istediği yeri bulamaması da ihtimaller arasında."