ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, günlük basın toplantısında, California eyaletinin San Bernardino kentinde düzenlenen 'terör' saldırında, saldırganlardan birinin "evlilik vizesi" olarak bilinen K-1 vize işlemleriyle ABD'ye girmesi üzerine gündeme gelen vize tartışmaları hakkındaki soruları yanıtladı.
Vize başvurularının sadece Dışişleri Bakanlığı tarafından değil İç Güvenlik Bakanlığı tarafından da gözden geçirildiğine dikkati çeken Kirby, "Herhangi bir vize türü başvurusu durumunda, K-1 türü olup olmadığını bakılmaksızın, her başvuru tek tek ele alınır" dedi.
Kirby, "İç Güvenlik Bakanlığı ile danışarak karar veriyoruz. Başvuruyu inceleyen memur, mülakat durumunda ve işin kendi üzerine düşen bölümünde ihtiyaç veya gereklilik hissederse kişinin sosyal medya hesaplarına bakabilir ve bakıyorlar" ifadesini kullandı.
Sosyal medya hesaplarının bütün vize başvurularında kontrol edilmediğini belirten Kirby, "Ayrıca şu da bir gerçek ki birçok kişi hesaplarını koruma altında tutuyor ya da farklı kimlikler kullanıyor" yorumunu yaptı. Kirby, sosyal medya üzerinden güvenliğin sağlanması anlamında çok fazla sonuç alınamayacağını vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili ise konu üzerine AA muhabirine verdiği bilgide, başvuruyu inceleyen memurun, başvuru sahibinin sosyal medya hesabını ihtiyaç duyarsa kişi ile mülakat anında incelediğini söyledi. İsminin gizli kalmasını isteyen yetkili, "Mülakatı yapan memur, başvuran yabancının sosyal medya hesabını mülakat anında inceleyebilir. Biz Dışişleri Bakanlığı olarak böyle yapıyoruz" dedi.
San Bernardino'da iki hafta önce 14 kişinin ölümüyle sonuçlanan 'terör' saldırını düzenleyen iki kişiden biri olan Pakistan doğumlu Tashfeen Malik, saldırıyı yapan diğer isim ABD vatandaşı Syed Rizwan Farook ile evlilik yoluyla ABD'ye gelmişti.
Başka bir isimle açtığı sosyal medya hesabından IŞİD'e bağlılığını ilan ettiği belirtilen Malik'in, kendi sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarda açıkça ABD'yi hedef olarak göstermesine rağmen üç ayrı incelemeden geçtiği vize başvurusu sırasında hiçbir sorunla karşılaşmaması özellikle ABD medyası tarafından ciddi şekilde eleştiriliyor.