Dolar

32,5719

Euro

35,0273

Altın

2.433,18

Bist

9.776,53

'Dünya Bankası'nın Ebola ile mücadele için parası var ama kullanmayacak'

Kurbanların önüne yatırımcıları koyan, yanlış yönlendirilmiş, finans odaklı 'salgınla mücadele' yöntemleri nedeniyle Kongo'da binlerce insan öldü.

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-10-18 13:06:31

'Dünya Bankası'nın Ebola ile mücadele için parası var ama kullanmayacak'

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Temmuz ayında Foreign Policy'de Laurie Garrett imzasıyla "Dünya Bankası'nın Ebola ile mücadele için parası var ama kullanmayacak" başlıklı bir makale yayınlandı. Ebola ile ilgili mevcut durum halen korunuyor.

İşte makaleden ayrıntılar:

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki Ebola salgını şimdi resmen küresel bir acil durum.

Dünya Sağlık Örgütü Genel Müdürü Tedros Adhanom Ghebreyesus, çarşamba günü (16 Ekim), bilimsel danışmanlardan oluşan bir ekibin Kongo'da yaşanan son gelişmeleri "uluslarası kaygı kapsamında kamu sağlığı için acil durum (public health emergency of international concern-PHEIC) olarak belirlediğini açıkladı.

"DURUM ACİL AMA KAYNAKLARI KULLANDIRMAYI GEREKTİRMİYOR"

DSÖ genel müdürü Tedros, "PHEIC'i kaynakları seferber etme niyetiyle ilişkilendirmemeliyiz” dedi.

Öte yandan DSÖ, salgınla mücadeleyi 54 milyon dolarlık bir düşüşle yönetiyordu. Çünkü, 2014 ve 2015 yıllarında Batı Afrika'daki hastalıklarla mücadele için bağışçıların tahhüt ettiği toplam 3.6 milyar dolar toplanamadı. Ajans, şubat ayından bu yana bağışta bulunanların sadece yarısına ulaştı.

ABD HÜKÜMETİ DE VAADETTİĞİ PARAYI GÖNDERMEDİ

ABD hükümeti, şu ana kadar, en büyük bağışçı olmasına rağmen, geçen yazdan bu yana mücadeleye 98 milyon dolardan biraz fazla para harcadı. Bu paranın çoğu salgının yaygın olduğu bölge dışındaki ABD operasyonlarında harcandı.

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından getirilen kurallara göre ABD personeli, Doğu Kongo'da güvenlik nedenleriyle faaliyet gösteremez. Ayrıca insna ticareti yaptığına dair etiketlendiği için Kongo hükümetine de para ve insani yardım ulaştıramaz.

DSÖ'nün acil durum bildirgesine cevaben, banka, “Kongo devleti ve halkını desteklemek için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız" dedi.

DÜNYA BANKASI DAHA ÖNCE SÖZ VERDİ

Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, 2014 yılında, kamuoyuna “bir daha asla” bir salgının, fon eksikliği nedeniyle yayılmayacağını söyledi ve kamuoyuna söz verdi.

Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (International Bank for Reconstruction and Development-IBRD) içinde salgınlarla mücadelede kullanılmak üzere benzersiz ve oldukça karmaşık bir sigorta ve hedge fonları seti yarattı.

FON YARATILMAYA ÇALIŞILDI

Pandemik Acil Finansman Fonu (Dubbed the Pandemic Emergency Financing Facility-PEF) olarak adlandırılan fikir, sigorta, tahvil ve riskten korunma fonlarında milyarlarca dolar biriktirmeyi hedefledi. Yatırımcıların çeşitli hastalıklara özgü salgınlara karşı koruma amacıyla ilgili fonlara para yatırmaları teşvik edildi. Beş yıl sonra yatırımcılar yatırdıkları parayı ve dahasını kazanacaklardı.

Kim, PEF'in resmi 2017 lansmanında, girişimin, "Risk sigortası için tamamen yeni bir pazar anlamına geldiğini" söyledi.

BAŞARISIZ OLDU

PEF'ten de DSÖ ve UNICEF'e 20 milyon dolarlık tahvil (borç senedi) çıkarılmıştı. İki ay önce verilen bu 20 milyon dolarlık küçük miktarın ötesinde, PEF Ebola salgını için aktifleştirilmedi.

Bu güne kadar, Dünya Bankası ise Ebolayla mücadele çabaları için Kongo hükümetine, PEF'den gelmeyen, 60 milyon dolarlık kalkınma fonu çıkardı.

Nisan ayında, Dünya Bankası'nın eski baş ekonomisti Lawrence Summers, Dünya Bankası'nın “utanç verici bir hata” ve “finansal saçmalık” semptomu olarak nitelendirdiği PEF'i kınadı.

PEF'İN FONLARI NASIL SERBEST BIRAKILACAK?

2017'de, Kim, PEF'i resmen duyurduğunda, Dünya Bankası yetkililerine defalarca “önceden kararlaştırılmış parametrik tetikleyiciler” hakkında sorular sordum. Fonların serbest bırakılması için ne tetikleyici olacak? Hiç cevap alamadım.

Summers'ın iddia ettiği gibi, piyasa her zaman böyle bir tetikleyici etkiden muaf olacak. Çünkü bu, kârı ortadan kaldırır. Başka bir deyişle, Ebola salgını sırasında binlerce insan ölebilir, ancak bu, PEF'in resmen, yatırımcılar için beş yıllık ödeme süresi döneminden önce 200 milyon dolarlık bir miktarın serbest bırakılmasını tetiklememektedir.

RESMİ RAKAMLARLA 1700 KİŞİ ÖLDÜ

1 Ağustos 2018'de başlayan salgın, şimdiye kadar bin 700'den insanın öldüğü bir hal aldı.
Salgından etkilenen ölgedeki yaşam koşulları göz önüne alındığında, sayı çok daha yüksek olabilir. Çünkü hastalananların bazıları hiçbir zaman resmi bir bakım istemiyor ve ölü sayısı tamamen konuşulmuyor.

Aslen Kuzey Kivu Kongo eyaletindeki küçük bir kasabaya odaklanan salgın, şimdi Goma'nın ana metropolünde ve Uganda sınırındaki iki eyalette (Kuzey Kivu ve Ituri) yaklaşık 300 mil uzanan bir alana yayılıyor.

EBOLA İLE MÜCADELE ÇALIŞANLARI HEDEF ALINIYOR

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, acil durumun duyurulduğu basın toplantısında (16 Ekim), Ocak ayından bu yana yapılan 190'dan fazla saldırının yanı sıra iki Kongolu Ebola işçisinin geçen hafta evlerinde öldürüldüğünü, Nisan ayında ise DSÖ Kamerun şubesindeki epidemiyoloğun öldürüldüğünü söyledi. Yaşananların ardından “güvenlik sorununun ciddi olduğunu” sözlerine ekledi. Ebola ekiplerinin çalıştıkları bölgelerde restoranlarda yemek yerken, araçlarında seyir halindeyken vurulduğunu, palalarla saldırıya uğradıklarını, bıçaklandıklarını da aktardı.

Ebolayla mücadele ekiplerinin bazen yerel halk tarafından dahi saldırıya uğramalarının sebebiyse grupların, hastılığa sebep olarak yabancıları görmeleri.

GERGİN DURUM AŞI FAALİYETLERİNİ ENGELLİYOR

Ebola salgını ve gergin askeri durum, Doğu Kongo'daki rutin çocuk aşı çalışmalarını baltaladı. Bu sene 2 bini çocuk 115 binden fazla insanı öldüren bir kızamık salgını doğdu.

UNICEF'e göre, Kongo Sağlık Bakanlığı, DSÖ, diğer BM kurumları ve sivil toplum örgütleri, Kongo'daki kızamıklara karşı 100 binden fazla çocuğu aşılamaya çalışıyor, ancak savaş durumu ve Ebola krizi kapsamındaki şüpheler bu çabaları engelliyor.

Örneğin, bu ayın başlarında, yüzlerce insan - çoğunlukla kadınlar ve çocuklar - evlerinin yıkılmasını içeren askeri saldırıların ardından Ituri bölgesindeki köylerden kaçtı. Kongo Cumhurbaşkanı Félix Tshisekedi, bu durumu, bir yerel etnik grubun diğerine karşı yürüttüğü, bıçak, pala, silah ve kundakçılıkla gerçekleştirilen son “soykırım girişimi” olarak nitelendirdi. Savaş durumu, 2017'den bu yana Ruanda ve Uganda yönetimlerinin de dahil olduğu bir güç mücadelesi kapsamında ilerliyor.

Ituri'deki evlerinden kaçan 200 bine yakın kişinin kızamık, kolera ve diğer hastalıkların yayılması için uygun şartlar altında gayrı resmi kamplarda yaşadıkları biliniyor.

Kızamık, Ebola bulaşma riskinin bir göstergesiyse, Kongo'daki kızamık salgını, Ruanda ve Uganda'ya çoktan girdi. Bu da kıt kaynakların ve personelin toplu aşılama çabaları için daha fazla seferber edilmesine yol açtı. Ituri'de, Sınır Tanımayan Doktorlar'dan Moussa Ousman'a göre, “devam etmekte olan Ebola salgını ve Ebola'nın daha fazla yayılma korkusu nedeniyle kızamık aşısı yapmak henüz mümkün değil."

Bölgedeki duruma rağmen, bilimsel danışmanlar DSÖ kapsamında, daha önce üç kez acil durum bildirgesi yayınlanıp yayımlanmayacağına karar vermek için toplandı.

Değişime katkıda bulunan faktörlerden biri, bu ay popüler bir İngiliz Muhafazakar Parti politikacısı ve İngiltere'nin dış yardım ajansı Uluslararası Kalkınma Dairesi başkanı Rory Stewart'ın bölgeye yaptığı ziyaret olabilir. Stewart, BBC üzerinden yaptığı açıklamada, bu kapsamdaki DSÖ çalışmalarına 63 milyon dolar bağışlama tahhüdünde bulundu.

BM SALDIRILARI İSİMLENDİRMELİ

Yerel sivilleri tecavüz eden, yağmalayan ve öldüren ve Ebola katılımcılarına saldıran savaş fraksiyonları, bölgesel hükümetler de dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan mali destek alıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Ebola krizini gözden geçirmek için 31 Temmuz'da toplandığında, bu orduları ve hükümetleri özel olarak adlandırmalı ve suçlamalıdır.

O zamana kadar uluslararası suçlamalar Dünya Bankası'na odaklanmalı. Bankanın Ituri ve Kuzey Kivu halkında başarısız olduğu ve komşu Güney Sudan, Uganda, Ruanda ve Burundi halkını zarara soktuğu gerçeği dehşet verici.

Özellikle şu anda tam olarak Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde ortaya çıkan durumları ele almak üzere tasarlanan PEF fonlarının serbest bırakılmasının reddedilmesinden sorumlu tutulmalıdır.

Haber Ara