Dolar

32,5262

Euro

34,7427

Altın

2.488,30

Bist

9.524,59

Dünden bugüne Avrupa Birliği

İkinci Dünya Savaşı'nın Avrupa'da meydana getirdiği yıkım Avrupa ülkelerini savaşın külleri üstünde barışı inşa etmeye zorladı. Bu acı tecrübenin bir daha yaşanmamasını sağlamak için Paris Antlaşması ile atılan ilk adım 28 Eylül 1992’de Maastricht’te imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması ile sonuçlandı. Avrupa Birliği en büyük sınavını ise İngiltere'nin birlikten çıkmak için referanduma gitmesi ile yaşadı. İşte dünden bugüne Avrupa Birliğinin hikayesi...

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-02-11 14:30:23

Dünden bugüne Avrupa Birliği

İkinci Dünya Savaşı'nın Avrupa'da meydana getirdiği yıkım Avrupa ülkeleri arasında işbirliğine gitme yolunu açtı. Bu acı tecrübenin bir daha yaşanmamasını sağlamak için atılan ilk adım ise Paris Antlaşması ile kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu oldu.

1951'de Paris Antlaşması'nı imzalayan Fransa, Batı Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg 1957'de Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu'nu kuran Roma Antlaşması'na imza attı. Kısa bir süre sonra da Türkiye, 31 Temmuz 1959'da Topluluğa ortaklık başvurusunda bulundu. Bu ekonomik bütünleşme hamlesi zamanla son derece önemli bir yapı haline dönüştü. Birleşmiş Avrupa ülküsü, gerçek bir siyasi projeye dönüşüp ülkelerin hükümet politikalarında uzun vadeli bir hedef haline gelmeden önce, sadece düşüncelerde yaşıyordu. Bu hayal, İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıntılarından sonra Avrupa Kıtası için yeni bir umut oldu.

Danimarka, İrlanda ve İngiltere de Avrupa Ekonomik Topluluğu'na katılmaya karar verdi. İlk genişleme, 1973'te altı üyenin dokuza çıkmasıyla gerçekleşti. 1981'de Yunanistan AET'ye katıldı, 1986'da İspanya ve Portekiz izledi.

Siyasi bütünleşmenin temeli

1992'de Maastricht'te imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması ile ekonomik ve parasal birlik doğrultusunda ilerleyen ve belirli alanlarda hükümetler arası işbirliğini içeren bir Avrupa Birliği kuruldu.

1992 yılında imzalanıp 1993 yılında yürürlüğe giren bu Antlaşma ile Birliğin kurumsal yapısına, yetki ve faaliyet alanına ilişkin kabul edilen değişiklikler siyasi bütünleşmenin temellerini oluşturdu.

Avrupa Toplulukları'ndan oluşan ekonomik bütünleşme alanına, siyasi bütünleşmeyi amaçlayan “Ortak Dış ve Güvenlik Politikası” ile “Adalet ve İçişlerinde İşbirliği” alanlarının eklenmesi ve oluşturulan bu yeni yapıya “Avrupa Birliği” adı verildi.

Avrupa Birliği zamanla genişledi

Avrupa Birliği zamanla genişlemeye devam etti. Avusturya, Finlandiya ve İsveç, 1 Ocak 1995'te Avrupa Birliği'ne katıldı. 1990'ların ortalarında on iki ülke daha -Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya, Slovakya, Estonya, Letonya, Litvanya, Slovenya, Kıbrıs ve Malta- AB'ye üyelik başvurusunda bulundu. Aralık Aralık 1997'de Lüksemburg'da ve 1999'da Helsinki'de aday ülkelerle katılım müzakerelerini başlatan AB, , ilk kez bu denli büyük bir genişlemeye yöneldi. 13 Aralık 2002'de Kopenhag'da müzakereleri tamamlanan 10 aday ülke 1 Mayıs 2004'te Avrupa Birliği'ne katıldı.

Bulgaristan ve Romanya'nın da 1 Ocak 2007'de katılmasıyla Avrupa Birliği 27 Üye Ülkeden oluşan 450 milyondan fazla vatandaşa sahip büyük bir birlik haline geldi. Ardından 9 Aralık 2011'de AB ve Hırvatistan liderleri katılım antlaşmasını imzaladı. Hırvatistan 1 Haziran 2013 itibariyle 28. AB Üye Ülkesi oldu.

Günümüzde Avrupa Birliği

Avrupa Birliği fikri, hümanist ve barışçı bir hayalin ürünü olarak ortaya çıktı. Hedef, 20'nci yüzyılın ilk yarısında meydana gelen ve milyonlarca kişinin hayatına mal olan kanlı savaşların tekerrür etmesi engellemekti. 1951'de kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), bu düşüncenin ilk harcını koydu. Oluşum, ilerleyen yıllarda ekonomik birlikten siyasi birliğe doğru genişledi; uluslararası alanda ortak sesle konuşmaya çalışan Avrupa'da son yıllarda yükselişe geçen aşırı sağcı ve popülist partiler kök salıyor.

AB için bir diğer yeni sınama da bölgesel milliyetçilik. İskoçya, Katalonya, Güney Tirol veya Korsika gibi bölgelerde ayrılıkçılık ve otonomi talepleri nedeniyle siyasal krizler yaşanıyor. Avrupa için yeni bir deneyim olan bölgesel veya etnik milliyetçilik AB'nin genişleme sürecini olumsuz etkiliyor. Milliyetçi akımların Brexit kararından sonra daha da güçlendi. Birlik içinde politik olarak baskın olan ülkelerden biri olan Krallığın, Birlik'ten ayrılması ile kuşkusuz AB'nin iç siyasi dengeleri büyük oranda değişime uğrayacak.

AB'ye üye ülkeler

Avrupa Birliği yirmi sekiz bağımsız devletten oluşuyor. Bunlar üye devletler olarak bilinen Almanya, Avusturya, Birleşik Krallık, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan.

Sırada bekleyenler

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, 2025 yılına kadar altı Batı Balkan ülkesinin AB´ye girebileceğini açıkladı. Birliğe dahil olmak isteyen ülkeler ise Arnavutluk, Karadağ, Makedonya, Sırbistan ve Türkiye.

Birliğe giren ilk Müslüman ülke

2016 yılının Şubat ayında Avrupa Birliğine tam üyelik için müracaat eden Bosna Hersek'in üyelik başvurusu için gereken kriterleri yerine getirmesi üzerine tam üyelik başvurusunun kabul edilerek 20 Eylül 2016'da birliğe kabul edildi. Böylece ilk kez Müslüman bir ülke AB üyeliğine girmiş oldu.

AB'de çifte standart

“Avrupa Birliği özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkeleri üzerine kurulmuştur.” cümlesi ile dünyada yeni bir düzenin sahipliğini üstlenen birlik, içerisinde birçok çifte standardın yanı sıra hukuk ihlallerini barındırıyor. AB, kurulduğu değerler açısından değerler krizi yaşıyor, demokrasi ve insan hakları konusunda çifte standart uygulamaktan çekinmiyor. Toplantı ve yürüyüş hakları konusunda müdahil oluyor.

Siyasi: Birliği öncü ülkelerinden Almanya ve Hollanda ifade özgürlüğünü savunurken Türk yetkililerin toplantı ve miting yapmasını engelleyen Almanya ve Hollanda'da PKK'nın eylem ve mitinglerine ses çıkarılmıyor. Avrupa'nın birçok kentinde PKK yandaşlarının her türlü gösterisine müsaade edilirken, terör örgütü elebaşı Öcalan'ın fotoğraflarını da gösterilerde kullanılmasına göz yumuluyor.

Dini: Birlikte, Türkiye'nin yanı sıra birliğe üye ilk Müslüman ülke Bosna Hersek başta olmak üzere din olguus üzerinden bir ayrışma yaşanıyor. Dini ve kültürel kimliğinin, AB-Türkiye ilişkilerinde bir tehdit ya da engel değil, aksine bir imkan olduğu söylenebilir.

Ekonomik: AB'nin icra kolu olarak görev yapan Avrupa Komisyonu'nu krizde ülkelere karşı çifte standart uyguluyor. Yunanistan ve Kıbrıs sorunlarının görmezden gelinirken, komisyonun kayıt tutma konusunda sıkıntılar mevcut. Ayrıca, bazı çok önemli belgelerin kaybolduğu ya da fiziksel olarak bulunamadığı da ifade edildi. Nüfusun yaşlanması ve iş gücünün azalmasının yanı sıra var olan genç nüfusun iş bulma potansiyelinin her geçen gün azalması Avrupa'da sıkıntılara yol açıyor.

Irkçılık: Avrupa'da yükselişe geçen aşırı sağ ve ırkçılık hareketleri artık bir tehdit haline dönüşüyor. Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil'in Alman Milli Takımı'nı bıraktığını açıklamasının ardından tepkiler daha da yükseldi. Avrupa'da artan yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa çevrildi. Son aylarda yaşanan birçok ırkçı söylem ve eylem de bunu doğruluyor.

Avrupa'da tırmanan yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla ilgili eylemlerde Almanya başı çekiyor. Almanya'da 1 yılda Müslümanlara, camilere ve İslam merkezlerine bine yakın saldırı gerçekleşti. Almanya İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığı veriler, 2017'de en az 950 İslam karşıtı saldırı düzenlendiğini ortaya koydu.

Avrupa çözülüyor

AB'nin iki lokomotif ülkesi sayılan Almanya ve Fransa dışında neredeyse tüm ülkeler, Birlik içerisindeki karar alma süreçleri ve işleyişe itiraz ediyor. Macaristan, Polonya, Danimarka, İsveç ve Finlandiya kurumsal işleyişe; İtalya ve Yunanistan gibi ekonomik sorunlarla boğuşan ülkeler ise paranın yönetilme biçimine yönelik yüksek sesli itirazlarda bulunuyor.

Macaristan Başbakanı Victor Orban, konuya ilişkin yaptığı bir açıklamada, Brüksel'deki yöneticilerin gerçeklerden bihaber izole bir yaşam sürdüklerini, bu nedenle yaşananlara hakim olamadıklarını söylemişti.

Genç işsizliğinin yüksekliği, aşırı sağın güç kazanması ve ayrılık çağrılarının artması çözülmenin ciddiyetini kanıtlar nitelikte.

Avrupa'da Ayrılıkçı Hareketler

Sovyetler Birliği ve Yugoslavya'nın yıkılması Avrupa'da pek çok yeni devletin doğmasına yol açtı. Avrupa'nın batısındaki eski ulus devletler ise uzun yıllar boyunca kökleşmiş bir görünüm sergiledi. Ancak sağlam görünen temeller sarsıldı ve Batı Avrupa'da çeşitli ülkelerde bağımsızlık mücadelesi veren ayrılıkçı hareketler ortaya çıktı. Bu ayrılıkçı hareketlerin bazıları silahlı mücadeleye giderken, bazıları da müzakerelere bel bağlıyor.

Avrupa'da sayılabilecek ayrılıkçı hareketlerin bulunduğu bölgeler, Katalonya, Bask bölgesi, İskoçya, Flamanlar, Padanya, Güney Tirol, Korsika, Bavyera şeklinde sıralanıyor.

Haber Ara