Dolar

32,3202

Euro

35,1203

Altın

2.302,42

Bist

9.055,22

DERLEME Gün içinde geçilen 'Bakanlar icraatlarını değerlendirdi' baş

DERLEME Gün içinde geçilen 'Bakanlar icraatlarını değerlendirdi' başlıklı haberlerimizi derleyerek yeniden yayımlıyoruz. Saygılarımızla. AA

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-05 16:38:16

DERLEME Gün içinde geçilen 'Bakanlar icraatlarını değerlendirdi' baş
AK Parti hükümetlerinin bakanları, görevleri süresince gerçekleştirdikleri önemli icraatları ve öne çıkan hizmetleri değerlendirdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti hükümetleri döneminde Dışişleri Bakanlığının çok yönlü, pro-aktif bir politika izlemeye başladığını vurguladı.

Bu dış politikayla Türkiye'nin dünyanın her yerinde sözü geçen, başkalarının karar almasını beklemeyen, karar mekanizmalarında da her zaman olan ve sözü dinlenen bir ülke olduğunu kaydeden Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye sadece Avrupa, İslam ülkeleri, Ortadoğu'da değil, dünyanın her yerinde görünüyor oldu. Temsilcilik sayıları artırıldı" dedi.

Türkiye'nin 228 temsilcilikle dünyada 6'ncı sırada bulunduğunu, Afrika'da 12 ülkede temsilcilik sayısının 39'a yükseldiğini, 40'ıncı temsilcilik için çalışma yürütüldüğünü kaydeden Çavuşoğlu, "Dış politikamızın ana unsurlarından biri, yurtdışındaki Türk vatandaşlarımızı yalnız bırakmamak, atalarımızın bıraktığı emanetleri sahip çıkmak. Çok şükür, güçlü Türkiye ile bunları başarıyoruz, başarmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Çavuşoğlu, "Türkiye'deki temsilcilik sayısı da 259'a çıktı. Birleşmiş Milletlerin 4. merkezi İstanbul oluyor. İnsan odaklı, çözüm odaklı dış politika izledik. Sadece kendimiz değil, gittiğimiz her ülke ve orada yaşayanların yararına, barış için bir dış politika izliyoruz. İnsani yardımda Türkiye, dünyada ABD ve İngiltere'nin ardından üçüncü sırada. Ama milli gelirle kıyaslandığında birinci sırada oluyoruz. 15 sene önce Türkiye 1 milyar dolar almak için IMF'nin kapısında bekliyordu artık yılda 3-4 milyar dolar civarında resmi kalkınma yardımı yapıyoruz" ifadesini kullandı.

- "TANAP ve Türk Akımı gibi uluslararası projeler Türkiye'nin önemini ve değerini artırdı"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kuzey Irak ve Irak projelerinin Türkiye'nin geleceğine konan ciddi bir katkı olduğunu, bunun çok iyi yönetileceğine inandığını, diğer önemli projeler arasında yer alan nükleer güç santrallerinin enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesini sağlayacağını dile getirdi.

Nükleer santraller konusunda, önceki hükümetlerin yapamadığı girişimlerin, AK Parti hükümetlerince gerçekleştirildiğini belirten Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

"8 ünitelik nükleer güç santrali anlaşmaları gerçekleştirilerek inşaatına başlandı. Bundan sonra geriye dönüş olmaz. Hiç şüphesiz ki nükleer güç santralleri yaparken yerli sanayimizi kullanacağız. Yaptıkça daha fazla üretebileceğiz. Bu sanayinin çağ atlaması anlamına geliyor. 2023 yılında bunlar hizmete girdiğinde 2 nükleer santral Türkiye'nin büyüme hızına karşılık gelen yüzde 17-20 civarındaki enerji ihtiyacını karşılamış olacak. Bu da çok önemli bir nokta. O yüzden biz siyasi istikrara güveniyoruz."

TANAP ve Türk Akımı gibi uluslararası projelerin Türkiye'nin önemini ve değerini artırdığını vurgulayan Yıldız, bu projelerin uluslararası sermayeyle yapıldığını anlattı. Yıldız, "Bu, Türkiye'deki siyasi hayata, siyasi istikrara duyulan güven demektir. Milyar dolarları yatıracaksınız herhangi bir tereddüttünüz olmayacak" diye konuştu.

Yıldız, projelerin Hazine garantisi vermeden yapılmasının önemine işaret ederek, "Özel sektör yatırımlarıyla enerji sektörünün büyüyor olması AK Parti hükümetleri zamanındaki en önemli gelişmelerdir. TANAP, 21 ilden geçecek. 6 ayrı büyük şantiyede 5 bine yakın istihdamla Türkiye'nin ekonomisine hemen hemen 10 milyar dolara yakın para girişi sağlayacak. Bunlar önemli konular. Yerli üretimlerle, yerli işçiliklerle, mühendisliklerle birlikte Türkiye'nin teknolojik yüzünün daha da ileri olacağı kanaatindeyim" değerlendirmesinde bulundu.

- "İhracattaki yüksek teknolojinin payının artırmasına yönelik adımlar"

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ihracatın 36 milyar dolardan, 171 milyar dolara yükseldiği, edilgen bir ekonomiden etken bir ekonomiye geçiş sürecinde görevde bulunduğuna işaret etti.

"Bu dönemde, 500 milyar dolarlık ihracat, 25 bin dolarlık milli gelir ve 2023 hedefimize ulaşmak için yapmamız gerekenleri belirledik, önemli kararlar aldık" diyen Bakan Zeybekci, yüksek teknoloji alanına özel hassasiyet gösterdiklerini bildirerek şunları söyledi:

"Yüksek teknoloji ve stratejik yatırımları, Türkiye'nin neresinde olursa olsun 5. Bölge teşvik kapsamına aldık. Yüksek teknolojide yurtdışından alımlara da doğrudan destek vermeye başladık. Diğer taraftan Türkiye'den yapılacak yüksek teknoloji ihracatına vermiş olduğumuz destekler var. Bunların hepsi geçtiğimiz 1,5 yılda alınan kararlardır. Şu anda, bütçe itibarıyla 3 milyar doların üzerinde yüksek teknolojinin tamamının teşvikten yararlanması için anında ödeyeceğimiz rakamı hükümet olarak planladık. Asıl hedef yüksek teknolojik payının gelişmesidir. İhracat içinde yüksek teknolojinin payı bizde yüzde 4'ün altında ama Kore'de yüzde 25, Almanya ve Japonya'da yüzde 30'ların üzerinde. Türkiye olarak atmamız gereken adımları biliyoruz. Bu yönde de adım atıyoruz."

Ekonomi Bakanlığının dünyada 460 civarında ticaret müşaviri ve personelle hizmet verdiğini vurgulayan Zeybekci, "Türk Ticaret Merkezleri" kurulması yönünde aldıkları kararlar sonrası stratejik olarak belirledikleri İran, Almatı, Frankurt, Paris, Katar, Bakü, Moskova ve Amerika'da birkaç noktada özel merkez kurma çalışmalarının devam ettiğini dile getirdi.

İhracatçıların ve yatırımcıların yıllardır beklediği konulara çözüm üretildiğini, önemli destekler sağlandığını hatırlatan Bakan Zeybekci, "İhracatın ithalatı karşılama oranı tarihin en yüksek noktasına doğru gidiyor, şu anda yüzde 80'lerin üzerinde. Bu dönemde almış olduğumuz ve hedef olarak belirlediğimiz toplam pazar büyüklüğü 38 milyar dolar. 38 milyar dolarlık bölümü inceliyoruz. Bunların hemen hemen bir çoğu ile ilgili ithalatı zorlaştırıcı, daha doğrusu ithalat vergilerini yükseltici tedbirler alıyoruz. Buna yönelik olarak ayakkabı, elektrik, elektronik aletler, el aletleri, mobilya, halı, güvenlik ve teknik camlar, tekstil, konfeksiyon ve dokuma ürünleri, bazı ham maddeler eğer Türkiye'de üretiliyorsa, çok dikkatli şekilde takip ediyoruz, kararlar alıyoruz" dedi.

- "Mali disiplin sayesinde memleketi borç ve faiz yükünden kurtardık"

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti hükümetlerinin tamamında ve kendi bakanlığı döneminde elde edilen en önemli başarının mali disiplinin sağlanması olduğunu vurguladı. "Bu sayede ülkeyi borç ve faiz yükünden kurtarıldı" diyen Şimşek, kalkınma ve yatırım için daha fazla kaynağı milletin hizmetine sunulmasında, makroekonomik istikrarın sağlanmasında, eğitimde, sağlıkta, ulaştırmada, sosyal politikalarda ve gelir dağılımının iyileştirilmesi gibi pek çok alanda elde edilen başarıda mali disiplinin rolünün büyük olduğunu ifade etti.

Bakan Şimşek, 2004 yılından bu yana borç stoku açısından Maastricht Kriterini karşıladıklarına işaret ederek, AB tanımlı genel devlet borç stokunun milli gelire oranını son 12 yılda 40 puan azaltarak yüzde 33,5'e kadar düşürdüklerini bildirdi. Borç stokunun milli gelire oranını 2015 yılında yüzde 31,8 olarak öngördüklerini aktaran Şimşek, Türkiye'nin söz konusu borç oranının 2014 yılında Avro Bölgesi ortalamasının üçte biri kadar, OECD ortalamasının ise üçte birinden az olduğunu kaydetti.

Şimşek, "Ayrıca 14 Mayıs 2013 tarihi itibarıyla IMF'ye olan borçlarımızı tamamen ödedik. Böylece 19 yıl sonra ilk defa IMF ile borçsuz bir döneme adım attık. 2002 yılından bu yana kamu net dış borç stokunun GSYH'ye oranını da yüzde 25,2'den eksi yüzde 4,7'ye düşürüp kamu sektörünü dış alemden net alacaklı konuma getirdik" dedi.

AK Parti hükümetlerinin faiz yükünü ciddi oranda düşürdüğünü dile getiren Şimşek, 2002 yılında toplanan her 100 liralık vergi gelirinin yaklaşık 86 lirasının faize gittiğini, 2014 yılında ise bu rakamın 14,2'ye düşürüldüğünü söyledi.

Bakan Mehmet Şimşek, gerçekleştirdikleri yapısal reformlar, mali disiplin ve ekonomideki istikrarın sonucu olarak Türkiye'nin risk primi ve reel faiz oranlarını hızla düşürdüklerini belirterek, 2002 yılında yüzde 25,4 olan reel faiz oranının, bu yılın nisan ayında yüzde 2,6 düzeyinde bulunduğunu bildirdi.

Şimşek, "Eskiden faize ve savunma harcamalarına giden kaynaklar eğitime, sağlığa, sosyal harcamalara ve yatırıma yönlendirildi. AK Parti hükümetleri olarak en büyük yatırımı eğitime, yani beşeri sermayemize yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. 2015 yılı bütçesinde de yine en yüksek payı eğitime tahsis ettik. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin barınma, ulaşım ve kitap ihtiyaçları için 2015 yılı bütçesinde 3,5 milyar lira kaynak ayırdık. Eğitimde kaliteyi artırmak için uyguladığımız FATİH Projesine 2015 yılında 1,4 milyar lira kaynak tahsis ettik. Yükseköğrenimde öğrenci harçlarını kaldırdık, öğrenci burslarını 7 kat arttırdık" diye konuştu.

Önemli reform projeleriyle sağlıkta dönüşümü gerçekleştirdiklerini belirten Şimşek, eğitimden sonraki ikinci büyük payı sağlığa ayırdıklarını anlattı.

- "En modern helikopteri yaptık ve silahlı kuvvetlerimize teslim ettik"

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, icraatlarını, mevzuat ve savunma sanayisi diye iki kaleme ayırdıklarını belirtti.

Türkiye'nin tam bağımsız ülke olabilmesi için savunma sanayisinin yeterli hale gelmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, bu alanda milletin öz kaynaklarıyla ASELSAN, HAVELSAN, TUŞAŞ, ROKETSAN, TEY ve birçok şirketler marifetiyle yerli üretim çalışması başlattıklarını ifade etti.

Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milli gemimizi ürettik. Büyükada ve Heybeliada'yı ürettik, inşasını tamamladık ve gurur duyacağımız gemilerimizi donanmamıza teslim ettik. Altay tankımızın üretimini gerçekleştirdik, test çalışmaları devam ediyor. Göktürk-2 uydusunu uzaya fırlattık ve şu anda Hava Kuvvetleri Komutanlığı'mızın kullanımında. Mehmetçik'imizin yıllardır piyade tüfeği yoktu. Piyade tüfeğini ya Almanlardan ya da Amerikalılardan almışızdır. Bunun yerine ilk defa kendi tasarımıyla, kendi teknik insanlarımızın, mühendisimizin ortak aklıyla bir milli piyade tüfeği çıkardık. İster Rusların kalaşnikofu olsun, ister Amerikalıların, isterse Almanların piyade tüfeklerinden olsun, hepsinden daha nitelikli bir silahı Mehmetçiğimize teslim ettik. 2 firmayla da seri üretim sözleşmesi yapılması konusunda Savunma Sanayii İcra Komitesi karar aldı, bunu da tamamladık."

Hürkuş'un Türkiye semalarında dolaştığını ayrıca Atak helikopteri yaptıklarını da hatırlatan Yılmaz, "Türkiye ilk defa İtalyanlarla iş birliği içerisinde bir Atak helikopteri ürettik. İstediğimiz dizaynı ve istediğimiz değişikliği yapabilme, istediğimiz silahları koyabilme yetkisine sahibiz. En modern helikopteri yaptık ve silahlı kuvvetlerimize teslim ettik. Şu anda Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine girmiştir ve Güneydoğu'da kullanılmaktadır. En son sayın Başbakanımızla Suriye Eşmesi'ndeki Süleyman Şah Türbesi'ni ziyarete giderken helikopterimizin hem sağında hem solunda Atak helikopterleri bize eşik etti. Bundan büyük gurur olur mu" diye konuştu.

Gemi ve zırhlı araçları taşıyabilecek hatta uçak dahi taşıyabilecek havuzlu çıkarma gemisinin sözleşmesini imzaladıklarını kaydeden Yılmaz, önümüzdeki dönemde bunu da Silahlı Kuvvetlere kazandıracaklarını söyledi. Yeni tip denizaltı projesinin Almanlarla çalışmasına başladıklarını, bunun eskalasyonuyla yaklaşık 2 milyar 60 milyon avroluk proje olduğunu belirten Yılmaz, "İnşallah Almanlarla işbirliği içerisinde üreteceğimiz denizaltılarla da donanmamızı güçlendireceğiz" dedi.

Türkiye'de, dünyanın en modern uydutest merkezini kurduklarını ve Fransa'da tamamlanan Göktürk-1 uydusunun testini ilk defa Türkiye'de yaptıklarını anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Skorsky'nin lisansı adı altında, Türkiye'de üretilecek yaklaşık 3,5 milyar dolarlık bir projeyle özgün helikopter yapacağız. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Skorsky helikopterlerini de Türkiye'de üreteceğiz. Güneydoğu'da terörle mücadelemiz devam ediyor. Mehmetçiğimizi bir noktadan diğer noktaya taşırken mayına veya el yapımı patlayıcıya karşı koruyucu bir zırhlı araç lazım. 500'ün üzerine Kirpi araçlarımız da ürettik ve silahlı kuvvetlerimize, jandarmamıza, Emniyet Genel Müdürlüğümüze teslim ettik ve Tunus'a da ihraç ettik. Bu da yine tamamı Türk şirketlerin üretimidir. Anka'yı ürettik ve bunun üzerine silahlı modelini geliştirmek ve uydudan kontrolünün yapılması için çalışıyoruz. Önceden bunları İsrail'den alıyorduk, şimdi kendi ülkemizde üretiyoruz. 2 firmayla daha sözleşme yapıldı, biri Bayraktar diğeri Vestel. Vestel'de 'Karayel'i, Bayraktar'da da 'Bayraktar'ı ürettik. Taktik seviyedeki insansız hava araçlarımızı ürettik. Silahlı kuvvetlerimize teslim edilme aşamasına geldi."

Bakan Yılmaz, Türkiye'nin füze teknolojisinde de çok iyi bir noktaya geldiğini belirterek, seyir ve balistik füzede 300 kilometre menzile sahip teknolojiyi kazanmış durumda olduğunu söyleyerek, yurt dışında Türk sanayisinin de katılımıyla 16 milyar dolarlık F-35 uçakları üretim projesi yürütüldüğünü ve bunun 8 milyar dolarlık yedek parça kısmının Türkiye'de üretildiğine dikkati çekti.

Milli Savunma Bakanı Yılmaz, gelecek dönemde yapılacak çalışmalara de değinerek, 2018'e kadar, başlamış bütün projeleri tamamlayacaklarını belirtti. Uzun menzilli bölgesel hava ve füze savunma sistemiyle ilgili görüşmelerin sürdüğünü söyleyen Yılmaz, orta ve alçak menzilli hava savunma sisteminin de ASELSAN marifetiyle üretildiğini ve önümüzdeki dönemde silahlı kuvvetlerin envanterine katılacağını aktardı.

Yılmaz, Türkiye'nin hem ekonomisinin iyi olduğuna hem de silahlı kuvvetlerinin güçlü olduğuna işaret ederek, "Türkiye bugün dünden daha zengin, dünden daha güçlü. Bu da AK Parti'nin başarısıdır" dedi.

- "Paralel Devlet Yapılanması'yla etkin mücadele yapıldı"

Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, vatandaşlara önceden birtakım mektup, mesajlar, terörist kılığındaki insanları ya da teröristleri göndererek tehditler yapıldığını belirterek, "Bu tehditlere de kesinlikle boyun eğilmemeli, devlet bunun gereğini yapacaktır" dedi.

Yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Ala, şöyle konuştu:

"Devlete ve millete karşı yapılan bir paralel devlet saldırısı vardı. Bu Türkiye'yi, bir üst akılla birlikte bin üst aklın enstrümanı olarak, aleti olarak Irak'a, Suriye'ye ve Ukrayna'ya çevirme projesiydi. Madem ki Türkiye güçlendikçe, Türkiye'yi de istikrarı güçlendiriyor. Güçlendikçe de mazlumların hakkını BM, AB, AB Parlamentosu'nda, Amerika'da, çeşitli uluslararası kuruluşlarda dile getiriyor. Uluslararası çıkar örgütlerinin ve örgütlenmelerinin karşısında, Ortadoğu'nun halklarının, Orta Asya'nın, Balkanların halklarının ve bizim kültürel coğrafyamızın halklarının haklarını dile getiriyor, isteklerini, onlara yapılan zulümleri dile getiriliyor. O zaman bir yerde durdurulmalı diye karar verenlerin Türkiye içerisinde ayarladıkları aletlerle, enstrümanlarla onların oyuncağı olmuş yapılarla Türkiye'de kaotik bir ortam oluşturma saldırısıydı, açık darbe girişimiydi. O zaten yargı kararlarıyla da tescil edildi. Bu bertaraf edildi, tabii bu bir süreçti."

Ala, vatandaşların huzur ve güvenini sağlamak ve günlük hayatlarını idame ettirebilmek için birtakım yasal düzenlemeler gerçekleştirdiklerini anlattı.

Vatandaşlara uyuşturucu satan, gençleri bonzai ile zehirlemeye çalışan, okulların, camilerin, yurtların etrafında çocukları zehirlemeye çalışan uyuşturucu satıcılarına ağır cezalar getiren ve onları polisin gözaltına almasını sağlayan bir düzenlemeyi de yasalaştıdıklarına dikkati çene Ala. toplantı, gösteri yürüyüşlerine demir bilyelerle katılan, yüzlerini, gözlerini örterek, kimliklerini gizleyip molotof atan, polise saldıran vandalların da kolaylıkla gözaltına alınmalarını sağlayan, cezalarını artıran onları önlemeye yönelik düzenmelerin de çıkarıldığını ifade etti.

Bakan Ala, emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatında da bazı düzenlemeler yaptıklarına vurgu yaparak, şunları kaydetti:

"Vatandaşlarımızın hizmetini sağlayacak, onlara sokakta asayiş hizmeti verecek olan polisimizin gidip odalarda zaten başka memurların da yapabileceği işlere zaman ayırmasın, onlarla uğraşmasın, normal sivil memurların yapacağı işi sivil memurlar yapsın, sokakta polisin yapacağı işi de polis yapsın diye bunun düzenlemelerini yaptık. Polis teşkilatında tamamen piramit tersine dönmüştü. Bin 50 civarında başkomiser varken, bin 850 birinci sınıf yani il emniyet müdürlüğü statüsünde emniyet müdürü vardı. Yani inanılmaz bir çarpıklık vardı. Yani sokakta vatandaşın hizmetini görecek, gerçekten sokakta hizmet yapacak başkomiser, komiser sayısı müdür sayısının üçte birine tekabül ediyordu neredeyse. Bunları değiştirdik ve piramidi düzelttik. Gerçekten memlekete, millete hizmet edecek bir yapı oluşturduk."

Oluşturdukları Narkotimlerin de çok etkili görevler yaptığını, bir ilde önce 3 kişi yakalanmışken bir ayda, Narkotimler oluşturulmasının ardından, bu rakamın 103 kişiye yükseldiği bilgisini paylaştı.

Paralel Devlet Yapılanması ile mücadeleye ilişkin de Ala, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Görevde değilim ama izlediğimiz kadarıyla devlet mekanizmaları gereğini yapıyor. Çünkü bu memlekette kim suç işlemişse devlet o suçun ortaya çıkarılmasını, suç faillerinin yakalanmasını ve cezalandırmak için vardır. Bu da yapılmaktadır. Önemli olan vatandaşların herkese karşı her yapıya karşı haklarını, hukuklarını korumaktır. Yani sınava giriliyorsa sınav sorularını teminat altına alınması, sınav sorularını çalanlar varsa onların yakalanması, cezalandırılması çünkü bu milletin çocuklarının geleceğini çalmaktır. Milletin ve devletin güvenliğine karşı bir saldırı varsa, devletin itibarına karşı bir saldırı varsa onları yapan kim olursa olsun onların yakalanması ve cezalandırılması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası alanlarda, platformlarda zora düşürmeye çalışan kim varsa, bunu neyle yapmışsa, hangi suçu işlemişse bunu yaparken onların cezalandırılması ve takip edilmesi gerekiyor."

- "Demokrasi ve Özgürlük Adaları Projesi"

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in bakanlığı dönemindeki en başarılı icraatlarının arasında Yassıada ve Sivriada'da otel ve kongre merkezi kurmayı amaçlayan "Demokrasi ve Özgürlük Adaları Projesi" yer alıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre, Bakan Çelik'in Ocak 2013'te bu yana yürüttüğü bakanlığı boyunca, Efes Müzesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi gibi yeni ve restorasyonu tamamlanan çok sayıda müze açıldı.

Çelik'in bakanlığı süresinde Akdamar Kilisesi, Yıldız Sarayı, Aspendos Antik Kenti, Dağlık Frigya, Uzun Köprü ve İsmail Fakirullah Türbesi'nin de içinde bulunduğu 10 kültürel ve doğal varlığı daha UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girdi. Böylece Türkiye'nin Dünya Miras Geçici Listesi'ndeki varlık sayısı, 62'ye yükseldi.

Kısa süre önce başlatılan akıllı telefonlarda telif hakkı okuyucu denetimi uygulaması, kaçak eserlerin yurda dönmesi konusunda yapılan çalışmalar, Türkiye'nin her bölgesini dolaşan gezici kütüphaneler ve ülkelere yapılan tanıtım ziyaretleri de önde gelen faaliyetler arasında yer aldı.

(Sürecek)

Haber Ara