Dolar

32,4965

Euro

34,7328

Altın

2.494,78

Bist

9.501,95

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya'da gazetecilerin sorularını yanıtladı: (2)

'(ABD Senatosu'nun yaptırım kararı) Şimdi bir de utanmadan, sıkılmadan Türk Akım ile ilgili 'buna yaptırım uygularız' diyorlar. Bu, tam manasıyla haklarımıza tecavüzdür. Bütün bunlara karşı tabii ki bizim de yaptırımlarımız olacaktır. Yani biz eli kolu bağlı duracak bir millet değiliz'- 'Burası Türkiye. Tarihiyle, her şeyiyle bizim bir farklılığımız var. Dolayısıyla da bu konu ile ilgili biz

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-12-20 14:05:48

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya'da gazetecilerin sorularını yanıtladı: (2)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'de Senatosu'nda kabul edilen yaptırım kararına ilişkin, "Şimdi bir de utanmadan sıkılmadan Türk Akım ile ilgili 'buna yaptırım uygularız' diyorlar. Bu, tam manasıyla haklarımıza tecavüzdür. Bütün bunlara karşı tabii ki bizim de yaptırımlarımız olacaktır. Yani biz eli kolu bağlı duracak bir millet değiliz." dedi.

Erdoğan, Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'daki temaslarının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bir gazetecinin, ABD'de senatonun iki kanadının da savunma bütçesini onayladığını belirterek, "Türkiye'yi ilgilendiren tarafları var. F35 programı ki Türkiye bu programın ortağı, F35 uçaklarının ABD tarafından satılmamasına yönelik. Keza Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yönelik silah ambargosunun kaldırılması önerisi var. Türkiye Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada 'Gerekli tedbirleri alırız' ifadesini kullandı. Sizin yorumunuz ne olur?Tedbirler ne?" sorusuna Erdoğan, "Dışişleri Bakanlığımızın yapmış olduğu açıklama bizim açıklamamızdır." karşılığını verdi.

S-400 ve F35'lerle ilgili adımların bitmiş işler olduğunu aktaran Erdoğan, "Biz bu işi bitirmişiz. Bunu kaç kere söyledik. Şimdi bir de utanmadan, sıkılmadan Türk Akım ile ilgili 'buna yaptırım uygularız' diyorlar. Bu, tam manasıyla haklarımıza tecavüzdür. Bütün bunlara karşı tabii ki bizim de yaptırımlarımız olacaktır. Yani biz eli kolu bağlı duracak bir millet değiliz. Hep söylüyorum, 'biz kabile devleti değiliz.' Burası Türkiye... Tarihiyle, her şeyiyle bizim bir farklılığımız var. Dolayısıyla da bu konu ile ilgili biz de kendi yaptırımlarımızı kesinlikle uygulamaya sokarız." değerlendirmesini yaptı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın azil süreci konusundaki durumun iki ülke ilişkilerine nasıl yansıyacağına ilişkin soruyu da Erdoğan, şöyle yanıtladı:

"Şu anda ABD Kongresi'nde azille ilgili konular olabilir. Bizim de kendimize has, iç siyasette, dış siyasette uğraştığımız birçok konularımız var. İşte Cenevre'den çıktık, 11,5 saat yolculukla Malezya'ya geldik. İşte durmuyoruz, biz de bir şeyler yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Bu dörtlü zirveye gelen liderler, bunlarla ilgili konuları da konuştular. Çünkü hepsinin bu noktalarda belli bir derdi var. Bizim de derdimiz var ama inşallah buna karşın bizim de kendi alternatif uygulamaya koyabileceğimiz çözüm yollarımız var."

- "Bizim kapıyı pek çalamıyorlar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kuala Lumpur Zirvesi'ne Suudi Arabistan'ın baskısıyla Pakistan ve Endonezya'nın katılmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine, Suudi Arabistan ile Abu Dabi yönetiminin bu tür tavırlarının ilk olmadığı değerlendirmesini yaptı.

Suudi Arabistan'ın Pakistan üzerinde baskı kurduğunu gördüklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi Pakistan'a Merkez Bankası ile alakalı daha önce vermiş oldukları sözler var. Ama hepsinden öte bir de 4 milyon Pakistanlı Suudi Arabistan'da çalışıyor. 'Bunları geri göndeririz, yerine Bangladeşlileri alırız' vesaire diyorlar. Öbür taraftan Merkez Bankası ile bağlantılı olan konuları aynı şekilde, 'Biz paramızı geri çekeriz' vesaire gibi tehditlerle ekonomik olarak ciddi sıkıntılar içerisinde olan Pakistan, bu noktada daha farklı bir tavrın içerisine girmek durumunda kaldı. Endonezya da aslında önce devlet başkan yardımcısını gönderecekti, sonra onu da göndermedi. Yani Allah'a hamd olsun bizim kapıyı pek çalamıyorlar. Mesele duruş meselesi. Duruş oldu mu Allah'ın da lütfuyla kapılar açılıyor."

Irak'ta, Suriye'de, Somali'de de aynı tavırların yaşandığının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların benzer konular olduğunu vurguladı.

Suudi Arabistan'ın Somali'ye destekleri olmadığını ifade eden Erdoğan, "Ama Somali sıkıntılı olduğu halde tavrını koydu. Abu Dabi yönetimi orada bir şeyler yapacaktı. Sonra vazgeçtiler veyahut da vazgeçirildiler, yapamadılar. Zaten orada çok enteresandır, bu büyük denilenlerin hiçbirisinin neredeyse büyükelçiliği yok. Yani havalimanının yanına karavan gibi bir şeyler yapmışlar, onun içine büyükelçilik diyorlar." dedi.

Türkiye'nin dünyada en büyük büyükelçiliğinin Somali'de bulunduğunu kaydeden Erdoğan, yaklaşık 80 bin metrekarelik, devasa bir yer olduğunu söyledi.

Burada, güzel projelerinin de olduğunu anlatan Erdoğan, "Şu anda Somali'ye askeri eğitim veriyoruz ama şimdi artık eğitimlerini orada sürdürüyorlar. Sağlık hizmetleriydi, eğitimdi vesaire... Türkiye'de de ciddi sayıda Somalili öğrenci var. Şu anda tıp ve başka alanlarda eğitim öğretim gören Somalili gençler var. Bu bağları geliştireceğiz. İnşallah bu yapılanmayla yeni atmakta olduğumuz adımlarla bazı yerlerde inşallah ana arter durumuna gelebiliriz. Bütün mesele niyet hayr, akıbet hayr." değerlendirmesini yaptı.

Üç muhalefet partisinin Meclis Dışişleri Komisyonu'nda Libya ile varılan mutabakata ret oyu verdiğinin hatırlatılarak, CHP Grup Başkanvekilinin Hafter'e ilişkin açıklamalarına yönelik değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, şunları söyledi:

"Halk Partisi'nin takındığı tavırlar, yanına kimleri aldığı, kimlerle beraber nasıl hareket ettiği malum. Örneğin, bu konuda bile sıkıştı, 'halka nasıl izah edeceğiz?' diye. Kalktılar ilk gün 'öyle mi böyle mi' derken olumlu adım attılar. Daha sonra HDP o olumlu tavrını geri çekti ama o bir defa adımı atmıştı. Halk Partisi olsun, İyi Parti olsun, onlarla bir yere varmak mümkün olur mu? Bunlar kim legaldir, kim illegaldir, kim Türkiye dostudur, kim değildir, bunları bilecek çapta değiller. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi'nin böyle bir derdi yok. Türkiye'nin menfaatleri neyi gerektirir, yerli olmak nedir, milli olmak nedir? Yani bunun 6 okunun içindeki milliyetçiliğe, halkçılığa falan bakmayın. Onların hepsi hikaye. Hiçbir zaman onlar bunun gereğini yerine getirmediler, getiremezler. Bu işler, öyle lafla olmuyor. Karikatürize edilmiş olan oklarla olmuyor. Bütün mesele bunu ruhen yaşamak. Ruhen yaşayamazsanız zaten bir yere de varamazsınız. Bu millet de sizi zaten bir yere temsilci olarak koymaz. Olay bu."

(Sürecek)

Haber Ara