Dolar

32,3339

Euro

35,1327

Altın

2.308,99

Bist

9.079,97

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika turu açıklamaları

Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika Turu sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.. Erdoğan ABD'yi eleştirdi. Türkiye'nin S400 almasını istemeyenlere net cevap verdi. Doğu Guta'daki zulme dikkat çekti. Ekonomiye de değindi: Yüksek faizleri düşürmek için çalışma yapılıyor.

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-03-03 10:26:12

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika turu açıklamaları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Moritanya, Senegal ve Mali'yi de kapsayan dört Afrika ülkesine yaptığı ziyaret sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, S400'lere karşı çıkan NATO ve ABD'ye net cevaplar verdi. Erdoğan ayrıca ABD'nin YPG/PKK konusundaki iki yüzlülüğüne dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika turu açıklamaları

Biz Dakar'da iken Afrin'den şidddetli çatışma haberleri geldi. Şehitlerimiz, yaralılarımız var. Birincisi bunu sormak istiyorum. İkincisi de ABD'nin Ankara maslahatgüzarının yaptığı açıklamayı sormak istiyorum. ‘YPG'yi Menbiç'ten çekeceğiz, YPG'yi müttefik olarak görmüyoruz, verdiğimiz sözlere bağlıyız' diyor. Değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Çatışma haberlerinin hemen akabinde Hulusi Paşa ile telefonla görüşerek bilgi aldım. Jandarmadan, JÖH'lerden, maalesef 8 şehitimiz oldu. ÖSO'dan da iki şehit var. Yaralılar da var ama, hayati tehlikesi olduklarına ilişkin bir bilgi gelmedi. Olay akabinde, terör unsurlarının bölgedeki uçaksavarları personelleriyle birlikte yok edilmiş. Oradaki mücadeleyi, kararlı bir şekilde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Teröristlere yaptıklarını misliyle ödeteceğiz. Sorununuzun ikinci bölümüne gelince. ABD'liler, ta Obama döneminden beri bizlere, Münbiç'te kalmayacaklarını, oraya girmiş olanları çıkaracaklarını, Fırat'ın doğusuna çekeceklerini söylüyorlar. Telefonlarda ve ikili görüşmelerde bize hep sunun sözünü vermiş olmalarına rağmen, fiiliyatta YPG'yi oradan çıkarmadılar. Şu an Trump ve ekibi de aynı şeyi söylüyor. Ama sözler henüz fiiliyata yansımış değil. Dışişleri Bakanları Rex Tillerson geldiğinde, ‘Çıkaralım onları. Münbiç'in yarısında güvenlik sizde, yarısında bizde olsun' dedi. Cevaben, ‘Ne sizde olsun güvenlik, ne de bizde! Münbiç oranın gerçek sakinlerinin olmalı' dedim. ABD'lilerin kast ettikleri, kentin asli sakini olan Arapların yerlerine yerleşmelerini sağlama amacıyla, Münbiç'in güvenliğini beraberce sağlamak ise bu elbette yapılabilir. Dediğim gibi biz, sözlerin fiiliyata yansıdığını görmek istiyoruz.

"NEREDEN SİLAH ALACAĞIMIZI KİMSEYE SORACAK DEĞİLİZ"
Son günlerde Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S400 füze savunma sistemleri nedeniyle ABD tarafından bir yaptırıma uğrayabileceği bazı yorumlar ABD basınında ima ediliyor. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz Ağustos ayında kongreden çıkan bir kanunla Rusya'ya yapılacak yaptırımların kapsamı genişledi. Türkiye'nin de bu kapsama alınacağına ilişkin siz ilgili bakanlarınızla bir çalışma yaptınız mı? Türkiye'nin S400 alımı nedeniyle ABD yaptırımlarına konu olması gibi bir risk var mı? Böyle bir risk olursa Türkiye silah sistemlerini alma kararını gözden geçirir mi?

Başbakanlık dönemimi de sayarsak, toplam 16 sene oldu. Artık bizi tanımış olmaları lazım. Bizden söz bir kere çıkar, iş biter. Ruslarla o konuda anlaşmış olduğumuz için o iş artık bitmiştir. NATO üyesi Yunanistan da Rusya'dan S-300 füzeleri aldı. Yunanistan'a yaptırım mı uygulandı? Kaldı ki ülkemizin güvenliği ile ilgili meselelerde kimden ne alacağımızı başkalarına soracak değiliz. Stratejik ortaklarımızdan, aynı ittifakta yer aldığımız ülkelerden, müttefikliğin gereğini yerine getirmelerini bekleriz. Mesela müttefikimiz olan bir ülkenin, bir terör örgütüne silah temin etmesini, hem de ücretsiz olarak silah vermesini makul karşılamamız mümkün değildir.

"DOĞU GUTA İÇİN PUTİN'İ ARADIM"
Putin'in bazı açıklamaları olmuştu. Doğru Guta'daki sivillerin tahliyesi ile sizi işaret etti. ‘Erdoğan sayesinde Doğu Guta'daki siviller tahliye edilebildi' dedi. Bu Doğu Guta, İdlib veya başka noktalarda sivillerin tahliyesi için beraber çalışılmaya devam edilecek anlamına gelir mi?

Ben Doğu Guta ve İdlib ile ilgili Sayın Putin'i aradım. Kendisinden Doğu Guta'dan tahliye için ricada bulundum. Orada çocuklar ve kadınlar öldürülüyor. Sözüm ona sivillerin gözetileceği söyleniyor ama, videolar, fotoğraflar ortada. Yapılanları gördüğüm zaman, insan olmaktan, baba olmaktan, siyasetçi olmaktan, hatta cumhurbaşkanı olmaktan utanıyorum. Bu zulme seyirci kalamayız. Putin'den Doğu Guta'ya insani yardım konusunda, yaralıları oradan tahliye konusunda bize yardımcı olunmasını istedim. ‘Tahliye edilenleri biz alalımülkemizdeki hastanelerimizde bunların tedavilerini yaptıralım' dedim. O da buna olumlu bir yaklaşım gösterdi. Ama bu isteğimizle ilgili maalesef bir mesafe katedilemedi. Çocukların ve kadınların tahliye edilerek Şam'a gönderildiklerine dair haberler var. Ama Şam'a gönderilmiş olmaları, ejderhaya teslim edilmeleri anlamına gelir.

Rusya ile devam etmek istiyorum. Rus Dışişleri bakanı Lavrov, ‘ABD ile Idlib konusunda anlaşmamız mümkün değil. Biz zaten Türkiye ile gerekeni yapıyoruz, sonuç alıyoruz' diyor. Ama arkasından Kremlin'e yakın kaynaklara dayanılarak yapılan yorumlarda ise İdlib'de bazı muhalif isimlerden Rusya endişeli olduğundan ve bu meselenin sadece Sayın Erdoğan'ın müdahalesi ile çözülebileceğinden söz ediliyor. Afrin'de olumlu yaklaşıp sessiz kalan Rusya, İdlib'de bizi rahatsız edecek bir teklifle karşımıza gelebilir mi?

Afrin olayında Rusya'yla bir sıkıntımız yok. İdlib'te gözlem noktaları oluşturma sürecimiz de devam ediyor. Şu ana kadar 8 gözlem noktası oluşturduk. Önümüzdeki süreçte Soçi'deki üçlü zirvenin benzerini İstanbul'da yapacağız. Bu ve benzeri konuları orada da değerlendirme imkanımız olacaktır.

Macron'la olan telefon görüşmenizde Kıbrıs konusu da gündeme gelmiş. Konuyu hangi çerçevede konuştuğunuzu bizimle paylaşabilir misiniz?

Kıbrıs ve münhasır ekonomik bölge konusunda bizim daha yumuşak davranmamızı istiyor. Ben de kendisine bizim uluslararası hukuka uygun davrandığımızı anlattım. Orada bulunacak petrol ve doğalgazda, Kıbrıs'ın kuzeyinin de güneyinin de hakkı var. Bu noktada birilerinin tek taraflı hareket etmesini kabul edemeyiz. Anastasiadis dürüst davranmak istiyorsa yapması gereken bir şey var: Arama çalışmalarının kime nasıl yaptırılacağını Kıbrıs'ın kuzeyiyle müzakere ile belirlemek. Sondaj beraber yapılmalı, çıkacak ürün de beraberce paylaşılmalı.

"KKTC VE TÜRKİYE'NİN İZNİ OLMADAN ADIM ATAMAZLAR"
Sondaj konusunda bir ‘de facto' durum oluşturmaya çalışıyorlar. Tartışmaların sürdüğü bu süreçte Türkiye de bir sondaj gemisini envanterine kattık. Yakın vadede Türkiye'nin bir arama çalışması söz konusu olabilir mi?

Tabii ki olabilir, olamaz diye bir şey yok. Bu gemi bunun için alındı. Geminin alınması birinci derecede Rum kesimini rahatsız etti. O bölgede KKTC'nin ve Türkiye'nin rızası olmaksızın bir adım atılamaz. ENİ hadisesinde bu görüldü. Yarın Fransa belki Total ile yapmak isteyecek bu işi. ABD belki Exxon ile yapmak isteyecek. Ama KKTC'nin ve Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklarından haklarının çiğnenmesine fırsat vermemiz elbette mümkün değildir.

28 ŞUBAT
Geçtiğimiz röportajda 28 Şubat sürecinden bahsederken, ‘O zaman verilmiş kararlarla mağdur oldukları için haklarını arayan insanlar var' demiştiniz. AK Parti döneminde o dönemde mağdur olanlarla ilgili Adalet Bakanlığının veya belki başka bir mekanizmanın bir açıklama yapıp o dönemin kumpaslarının mağduru olan bu insanları özgürlüklerine kavuşmaları veya iade-i itibarlarının sağlanması için yeniden yargılama gibi bir süreç başlayacak mı? Sizin bu yönde bir mekanizmaya dair yol göstericiliğiniz olacak mı?

Bu konu ile ilgili Adalet Bakanlığı'nın yaptığı bir çalışma var. Ama bu ne zaman neticelenir, bu tabii ki yargı meselesi. Bunu şu an benim söylemem mümkün değil. Ama biz arkadaşlarımıza, ‘Bu konuda adaletin tecellisi için bir yasal çalışma yapın' dedik. Şu anda Adalet Bakanlığı'nda böyle bir çalışmayı arkadaşlarımız yürütüyorlar.

FETÖ İLE MÜCADELEYE DEVAM
Yurt dışı gezilerinde FETÖ ile mücadeleyi her ülkede gündeme getiriyorsunuz ve sonuç alıyorsunuz. Türkiye'de bu mücadele Afrin meselesinden sonra sekteye mi uğradı? Yürüyor mu? Yine 39 asker tutuklandı. Muhalefet bir yandan 2019'da mağdur siyaseti yapmaya hazırlanıyor. Bunların kökü ne zaman kazınacak efendim?

Bu öyle süre verilebilecek bir konu değil. Mücadele devam ediyor. Yargılama neticesinde verilmeye başlamış cezalar var. Müebbete mahkum olanlar var, bakıyorsunuz, 20, 30, 15 yıl mahkum olanlar var. Süre veremeyiz ama yapmamız gereken, mücadeleyi kararlı biçimde sürdürmektir. Kovalamaya devam edeceğiz.

VARLIK FONU İÇİN ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
Türkiye Varlık Fonu için yeni bir yol haritası var mı? Fonun Başkanı görevden alındı. Yeni atama da yapılmadı. Planınız nedir?

Varlık Fonu şu anda vekaleten yürüyor. Bu vekaleti asalete çevirme yönünde başbakanımızın bir çalışması var. Kendileri bir çalışma yapıp Varlık Fonu'nun başına güçlü, inandığımız, piyasaların da hakikaten takdir edeceği bir ismi bulalım diye bir gayretin içindeler.

FAİZLERİN DÜŞMESİ İÇİN ÇALIŞMA
Kredi faizlerinin yüksekliği konusunda sık sık uyarılar yapıyorsunuz. Kredi faizlerinin düşmesi için bankaları yönlendirici adım atılması söz konusu mu? Neler yapılabilir?

Faiz meselesinde devlet bankaları ve danışmanlarımla bir çalışma yaptık. O çalışmanın ardından Sayın Başbakan da bir çalışma yaptı ve arkadaşlarımıza bir süre verdi. Onlar bir çalışma yapacaklar. Akabinde de benim başkanlığımda bu konuyu müzakare etmek üzere tekrar bir araya geleceğiz. Çünkü faiz meselesinde tabii bazı arkadaşımızla tam anlamıyla uyumlu da sayılmayız. Ama faiz konusuna çözüm de bulmamız lazım. Yüksek faiz uygulaması ile ülkemizde yatırımı teşvik edemeyiz, yatırımı teşvik edemediğimiz zaman da istihdamı artıramayız. En büyük sıkıntı burada geliyor. Bakıyorsunuz bir banka 2,7 milyar kar ettiklerinden söz ediyor. Öbürü şu kadar kar ettim diyor. Halbuki kar dedikleri, faiz sayesinde yaptıkları sömürüden ibaret. Hiç birisi, ‘Biz yatırımcıyı teşvik edelim de sürümden kazanalım' derdinde değil. Bu ülkede yatırıma destekte elimizdeki bu imkanları onlarla paylaşmak suretiyle ülkenin kalkınmasına yardımcı olalım diye de bir dertleri yok. Bu finans sektörü böyle bir sektör. Onun için şu anda arkadaşlarımız bu çalışmalarını yapıyorlar, bu çalışmadan sonra kendileri ile bir araya tekrar geleceğiz ve kararımızı alacağız.

AFRİKA DEĞERLENDİRMESİ
“Değerli arkadaşlar, malumunuz olduğu üzere Afrika ziyaretimizde Cezayir'in ardından Moritanya'da Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Abdulaziz ile önce başbaşa, sonra da heyetler arası verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Moritanya'da toplam 8 anlaşma imzaladık. Turizm, madencilik, balıkçılık, enerji, askeri eğitim ve savunma sanayi alanlarında kendileri ile aslında iyi bir işbirliği potansiyelimiz var. Dış ticaret hacmimiz şu anda iyi bir konumda değil. Ama kendimize 300 milyon dolarlık bir hedef belirlemiş vaziyetteyiz.

SENEGAL 10 DÖNÜM ARAZİ TAHSİS ETTİ"
Moritanya,‘şairler ülkesi' olarak biliniyor. Burayı Türkiye'den Cumhurbaşkanı düzeyinde ziyaret eden ilk kişi ben oldum. Sokaklardaki sevgi gösterisi gördüğünüz gibi çok anlamlıydı. Moritanya, Kuran ilimleri ve hafızlık açısından da güçlü ve özel bir konuma sahip. Cumhurbaşkanları bana bunu anlatırken, ‘Bizde çocuklar 3-4 yaşında iken hafızlığa başlatılırlar. Zira hafıza, bu yaşta hafızlığa başlayanlarda çok daha gelişir, çok daha güçlü hale gelir. Biz çocukların bu şekilde geliştiklerine inanıyoruz' dedi. Nitekim orada bir çocuğu dinleme imkanı da buldum. Hakikaten dedikleri kadar var. Bu durumu ben Somali'de de, Sudan'da da gördüm. Afrika'nın bu bölgelerinde çok yaygın bir olgu. Türkiye olarak Afrika açılımı çerçevesinde bu kıtayla ilişkilerimizi çok daha güçlendireceğiz. 2005 ve 2018. İyi bir konumdayız. İnşallah daha da iyi olacağız. Moritanya'da da çok daha güzel bir büyükelçiliğe sahip olalım istiyoruz.

Senegal'de bu ziyaretimizde 10 dönüm kadar bir yerin tahsisini aldık. İnşallah orada çok güzel bir büyükelçilik yapalım istiyoruz. Afrika'nın bir gün mutlaka ayağa kalkacağına inanıyorum. Hiç şüphem yok. Atalarımızın kurduğu güçlü bağları bizim geleceğe taşımamız gerektiğine inanıyorum.

"G5 GÜCÜNE 5 MİLYON DOLAR VERECEĞİZ"
Moritanya FETÖ ile mücadelede, 15 Temmuz'da bize tam destek veren Afrika ülkelerinin de başında geliyor. Böyle de bir özelliği var. Moritanya, Mali, Çad, Burkina Faso ve Nijer'den oluşan G5 Sahil Ortak Gücü için biz onlara 5 milyon dolar söz vermiştik ve bu sözümüzü yerine getireceğiz. Senegal'in bu bölgede çok farklı bir havası var. Şu an çok ciddi bir sıçramanın içerisinde. Ben 2013'te başbakan olarak ziyaret etmiştim. Daha sonra da bir Latin Amerika dönüşü Dakar'da mola vermiştik. O vesileyle hava limanında bir kahvaltı yapmıştık. İlişkilerimiz giderek güçleniyor. Ticaretimiz 2017'de 250 milyon dolara ulaştı. Hedefimiz inşallah bunu 400 milyon dolara çıkmak. Türk firmalarının inşaat, demiryolu enerji ve metalurji alanlarında Senegal'de önemli çalışmaları var. Yani iyi bir konumdalar. Onların da Türk firmalarına bir güveni söz konusu. Senegal ziyaretimizde 4 anlaşma imzaladık. Ayrıca iş adamlarımız da 2 anlaşma imzaladılar.

MORİTANYA VE SENEGAL'E SAVUNMA DESTEĞİ
Senegal, Afrika'da şu anda örnek ülkelerden biri. 15 Temmuz'da bize tam destek verenlerden. FETÖ okullarının lisanslarının iptal edilmesi konusunda kararlı davrandı. Maarif Vakfı çalışmalarına da aynı şekilde devam ediyor. Güvenlik alanında iş birliğimiz güçleniyor. Bizden bazı destekler istediler. Biz de gerek Moritanya'ya gerekse Senegal'e, savunma sanayiinde her türlü işbirliğine açık olduğumuzu söyledik. Kudüs konusunda da bu ülkelerle tam bir dayanışma içerisinde olduk. Bu ülkeler tavırlarını net koydular. Senegal'de şahsıma bir devlet nişanı da tevdi edildi.

Halklarımız arasındaki bağları güçlendirmek için Senegalli öğrencilere verdiğimiz bursları artırma noktasında sözümüz oldu. Bizim TBMM'de bunların hepsiyle dostluk grubumuz var. Fakat bu ülkelerde bizim dostluk grubumuz yok. Senegal'den de Moritanya'dan da dostluk grubu kurmalarını istedik. ‘Bu geliş gidişleri artırır. Böylece halklarımız arasındaki dayanışmayı da artırmış oluruz' dedik. Önerimizi olumlu karşıladılar.

"AFRİKA ÜLKELERİNDEKİ ZİNCİRİ KIRDIK"
Afrika ziyaretimizin son ayağı Mali idi. Mali terör noktasında hala belli sıkıntıları yaşayan bir ülke. Terörle mücadele konusunda Mali'ye destek vermek önemli. Afrika İslam medeniyetinin en önemli merkezlerinden biri olan Mali'ye cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyareti gerçekleştirmiş olmaktan ayrıca memnuniyet duyuyorum. Afrika ülkelerinde birçok zinciri böylelikle kırmış olduk. Hepsine gidiyoruz.

Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Ebubekir Keita ile daha evvel İstanbul ve Ankara'da görüşmüş, verimli toplantılar yapmıştım. İlişkilerimiz her gün güçleniyor. 500 milyon dolarlık ticaret hacmimiz var.

Mali, FETÖ ile mücadelede kararlı adımlar attı, okullar Maarif Vakfı'na anında devredildi. Bu konudaki hassasiyetlerini unutmam mümkün değil. Terörle mücadelede biz de Mali'ye destek oluyoruz, olmaya devam edeceğiz. THY Mali uçuşlarını haftada 5 sefere çıkardı. TİKA, Mali Parlamentosunun renovasyonunu ve genel kurul salonunun yeniden tefrişini geçen yıl tamamladı. Oraya böyle bir desteğimiz yardımımız da oldu. Malili öğrencilere de ülkemizde burs sağlıyoruz. Hatta kapıyı da açık tuttuk. ‘Daha fazla öğrenci gönderebilirsiniz, biz sizlere destek vermeye hazırız' dedik.”

"ÇİN İLE YARIŞA GİRME GAYRETİNDE DEĞİLİZ"
Efendim, Afrika ile devam edelim. Günümüzde giderek kıtlaşan kaynaklara erişim mücadelesi yaşanıyor. Bu yer üstü ve yer altı kaynaklarının en az zedelenmişi ve en bakliri Afrika'da. İnsanoğlu meteorların, kuyruklu yıldızların kaynaklarına ulaşıncaya kadar Afrika, bu alanda kutupyıldızı olmaya devam edecek. Sahada üç ayrı kutup görüyoruz. Birincisi, Türkiye, Çin, Hindistan, hatta Brezilya gibi yumuşak güç kullanan ülkeler. Türkiye Afrika'yı en çok ziyaret eden ülkeler arasında ikinci sırada. İkincisi, sert güç kullananlar; geleneksel kolonyal ülkeler ile yeni kolonyal ülkeler bu sert gücü terörü silah olarak kullanmaya kadar vardırdılar. Somali, Sudan, Libya, Çad, Kongo, Mali gibi her alanda bunu görebiliyoruz. Üçüncü olarak da, yumuşak güç ve sert güç arasında, iki arada bir derede kalan ülkeler. Bu mücadeleyi yumuşak güç kullanan ve bizimle ortak bir strateji izleyen tarafların kazanması için bir ortak işbirliği olabilir mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Biz Afrika'ya büyük önem veriyoruz. Bir dahaki Afrika seyahatimizde inşallah kıtanın güneyine de ineceğiz. Biliyorsunuz. Güney Afrika'da Zuma vardı; Afrika'da esintisi bir hayli duyulan birisiydi. Şimdi orada cumhurbaşkanlığı görevine Ramaphosa geldi. Kendisini telefonla aradım, görüştük. Yakında yüzyüze de görüşeceğiz. Niyetimiz, kıtaya yapacağımız bir sonraki ziyarette Güney Afrika'ya uğramak. Güney Afrika kıtanın en güçlü ülkeleri arasında. Özellikle yeraltı varlıkları bakımından zengin bir ülke. Biliyorsunuz Güney Afrika, altın olayı çok ileri bir ülke. Afrika önem verdiğimiz içindir ki, kıtada bir zamanlar 12 olan büyükelçilik sayımız 41'e, 42'ye yükseldi. Afrika'da biz Çin ile bir yarışa girme gayreti içerisinde değiliz. Çin'in mali imkanları bizim mali imkanlarımızla mukayese edilir gibi değil. Biz kendi ölçeğimizde Afrika'ya desteklerde bulunuyoruz. Mesela G5 Sahil Ortak Gücü'ne 5 milyon dolarlık destek vereceğiz. Savunma sanayii ile ilgili desteklerimiz olabiliyor. Bu tür desteklerimizi tabii ki sürdüreceğiz. Afrika bizim için olmazsa olmaz bir kıtadır. İhmale gelemeyecek bir kıtadır. Afrika'ya biz sömürgeci mantığıyla değil, muhabbetle yaklaşıyoruz.

Haber Ara