Dolar

32,5327

Euro

34,8642

Altın

2.475,33

Bist

9.530,47

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında soruları yanıtladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (6)- 'Güvenli bölge bizim stratejik anlayışımızın dışında bir yere taşınırsa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü, bizim sınırımızda bir güvenli bölge olacaksa o bizim kontrolümüzde olur. Çünkü benim sınırım. Orada herhangi başka ülkenin sınırı yok. Havan topu, füze ilk defa nereye geliyor? Benim ülkeme geliyor. Dolayısıyla ben tedbirimi karşı ülkede alacağım

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-02-24 00:33:43

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında soruları yanıtladı
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güvenli bölge bizim stratejik anlayışımızın dışında bir yere taşınırsa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü bizim sınırımızda bir güvenli bölge olacaksa o bizim kontrolümüzde olur. Çünkü benim sınırım. Orada herhangi başka ülkenin sınırı yok. Havan topu, füze ilk defa nereye geliyor? Benim ülkeme geliyor. Dolayısıyla ben tedbirimi karşı ülkede alacağım." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında, Suriye'de oluşturulması planlanan güvenli bölge konusunu ABD Başkanı Donald Trump ile belli bir noktaya taşıdıklarını söyledi.

Erdoğan, "Güvenli bölge bizim stratejik anlayışımızın dışında bir yere taşınırsa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü bizim sınırımızda bir güvenli bölge olacaksa o bizim kontrolümüzde olur. Çünkü benim sınırım. Orada herhangi başka ülkenin sınırı yok. Havan topu, füze ilk defa nereye geliyor? Benim ülkeme geliyor. Dolayısıyla ben tedbirimi karşı ülkede alacağım. Yoksa benim ülkeme füze düştükten sonra bunun tedbiri alınmaz. O zaman yerinde bu işi imha etmek zorundayız." ifadelerini kullanırken bunun da başarıya ulaşacağını belirtti.

Afrin'de, Celabrus'ta ve El Bab'da inşa edilen huzur ve istikrarın, sınır bölgesinde de kurulması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, "Bunu da ancak biz kurarız. Mesela, göçmenlerden korkan Avrupa'nın Suriye'yle varlık göstermesini biz beklemiyoruz. Bir taraftan, 'Aman ha kapıları açmayın.' diyeceksin, ama öbür taraftan benim kapımın açık tutulmasını isteyeceksin. Gelsinler, Türkiye'yi vursunlar, böyle bir şeye müsaade edilebilir mi? Asla buna müsaade edemeyeceğimizi, etmeyeceğimizi, bütün liderlere gerek Soçi Zirvesi'nde olsun, gerek Astana'da olsun, gerek diğer ikili görüşmelerde olsun hepsini söyledik. Ve ABD'nin Suriye'den çekilme kararının ülkelerimizin menfaatleri ile Suriye'nin toprak bütünlüğü, bu çok önemli, ve siyasi birliği aleyhinde gelişmelere yol açmaması da bizim için önem arz ediyor." diye konuştu.

Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında da hemfikir olmamız lazım. Çekilmeden sonra oluşacak boşluğun terör örgütleri için güvenli bölge haline gelmesine müsaade etmeyeceğimizi de söyledik." dedi.

- "Esed'e hakketmediği bir meşruiyeti biz veremeyiz"

Adana Mutabakatı'nın Suriye'deki terör örgütüne yönelik operasyonlara imkan tanıdığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Adana Mutabakatı bize yaptığımız operasyonlar için imkan tanıyor şu anda. Esed'e hakketmediği bir meşruiyeti biz veremeyiz. Dikkat edilirse Adana Mutabakatı'nın içerisinde biz, teröristleri sonuna kadar kovalama hakkına da sahibiz. O bakımdan bize önemli imkan sağlıyor. Ve o günden bugüne de Adana Mutabakatı noktasında gerek bizim Esed'le münasebetlerimizin iyi olduğu dönemler dahil, hiçbir zaman, 'Artık bunu biz tek taraflı iptal ediyoruz' diye önümüze gelmemiştir. Tabii bunun bir şekilde önümüze gelmemiş olması nedir? Bunun devamı anlamındadır. Biz de buradan hareketle Adana Mutabakatını önemsiyoruz."

Türkiye'nin güvenliği için her türlü adımı atacaklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Suriye'den Türkiye'yi hedef alan PKK tehdidinin bertaraf edilmesi amacıyla 1998'de (Adana Mutabakatı) imzalanmış. Peki, bu şu anda ortadan tam manasıyla kalkmış diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Reyhanlı nasıl oldu? Ortada. Bunları biz 'yok' farz edemeyiz. Onun için de Adana Mutabakatı'nın altında imzası bulunan diğer tarafın itiraz etme hakkı yok. Bu da bize, 'Rejim sizi çağırmadılar' diyorlar ya bazen, Adana Mutabakatı çok açık net bunu ortaya koyuyor. Sayın Putin'in de bunu bana ifade etmiş olması çok önemliydi. Bu aynı zamanda Birleşmiş Milletler şartına da uygundur. Biz her türlü adımı da bu noktada ülkemizin güvenliği için atarız."

- "Suriye'de bu silahlar (ABD'nin taşıdığı) satılmaya başlandı"

Erdoğan, ABD'nin Suriye'nin kuzeyine 23 bin civarında tır ve kamyonla mühimmat, araç-gereç ve birçok silah getirmesine değinerek, "Bunu bize nasıl izah edecekler? Nereye geliyor bunlar? Burada zikredilen örgütlere geliyor. PKK'nın yan kuruluşları olan YPG/PYD, bunlara geliyor. Tabii orada bir de üstler var. Bu üstlere geliyor. Sürekli bu takviye devam ediyor. Biz kendilerine bunu sorduğumuz zaman, 'Seri numaraları bizde var, biz bunları iş bitince alacağız'. Sayın Bush zamanında Irak'ta da yaşadık. Aynı şeyler söylendi bize. Bunlar alınmadığı gibi daha sonra mücadelelerde bunlar bizim de elimize geçti. Birçoğu da tabi bunların satıldı. Satıldıktan sonra da Irak halkının elindeydi. Şimdi aynı şey Suriye'de oluyor. Suriye'de bu silahlar zaman içinde hep satılacak, satılmaya da başlandı. Bundan sonraki süreçte bu iş nereye varır o ayrı bir konu. Mesela, DEAŞ birçok silahı buralardan alıyor, ama DEAŞ artık bu bölgede bitiyor. Böyle bir noktaya geldi. Temennim o ki silah desteği kadar önemli bir şey varsa o da siyasi destektir." ifadelerini kullandı.

- "Kaç 90 gün geçti, nereden nereye geldik"

Türkiye ile ABD'nin stratejik müttefik olduğunu, dayanışmayı sürdürmek istediklerini belirten Erdoğan, "Askerinizi madem çekiyorsunuz, askerinizi çektikten sonra doğacak boşluğa YPG/PYD teröristleri girmesin. Burayı biz halledelim. Örneğin Münbiç. Münbiç'in yüzde 90 halkı Arap'tır. Burayı şimdi o teröristler doldurmuş vaziyette. Bana Sayın Obama da aynı şekilde söz vermişti, 'Asla bunlara böyle bir şey bırakmayız' ama ne yazık ki Sayın Trump döneminde, 'Böyle bir şey olmayacak' denildi, Pompeo, Sayın Çavuşoğlu'na, '90 günde burası boşalacak' dedi. Kaç 90 gün geçti, nereden nereye geldik." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, Münbiç'te iki hususun hassasiyet arz ettiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Birincisi, yol haritasının hayata geçirilmesi sürecinin süratle tamamlanmasıdır. Daha fazla gecikilmeden Münbiç'in PYD/YPG'den temizlenmesi Türkiye için artık bir güvenlik halini almıştır. İki, rejimin Münbiç'e yönelik tahrik girişimlerine, PYD/YPG'nin rejimi Münbiç'e sokma çabalarına müsamaha gösterilmemesidir. Konu geniş bir çekilme planı çerçevesinde tabii ki ele alınıyor, bizim kararlılığımız devam ediyor. Belli bir süre bekleriz, oldu, olmadı bir gece ansızın gelebiliriz."

- "İstihbarat teşkilatımızın gayretleri var"

İdlib'in de hayati önem taşıdığını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çünkü İdlib'de 300-400 bin kişi orayı boşalttığı zaman gidecekleri tek yer var; Türkiye. Biz bunu kaldıramayız. Gelirse ne olacak? O ayrı bir konu. Tabii orada HTŞ, Rusya'yı ciddi manada rahatsız ediyor. Bizim de bu rahatsızlığı ortadan kaldırmak için özellikle istihbarat teşkilatımızın gayretleri var, çalışması var. Bu çalışmalar devam ediyor. Burada madem ki biz bir dayanışma halindeyiz, zirveler birbirini takip ediyor; o zaman Rusya, Türkiye, İran birlikte burada bir sükunet, suhuletin sağlanması lazım. Bununla ilgili olarak da o bölgede bir İdlib'in çevresinde hat var, bu hattın iç kısmını bizim gözlem kuleleri oluşturuyor, dış kısmını ise Rusya oluşturuyor. Dolayısıyla buradaki bu kuşak, istiyoruz ki sükuneti, suhuleti burada sağlamaya devam etsin."

Erdoğan, "Bir kere terörün her türlüsüne karşı olduğumuzu her zaman söylüyoruz. Burada da bu duruşumuz devam ediyor. Asla Rusya'yı rahatsız edecek bir konuma bu işi vardırmamak gerekiyor. Aynı şekilde biz de tabii bundan rahatsız olmamamız gerekiyor. Bu dayanışma şu ana kadar ufak tefek bazı sıkıntıların dışında geldi, şu anda da aynı şekilde devam ediyor. Temennim odur ki herhangi bir yanlışla aramızdaki mutabakatı kurban etmeyelim." ifadesini kullandı.

- "Oranın gerçek sahipleri bu işi başarırlar diye düşünüyorum"

Suriye'nin anayasasına ilişkin çalışmalara değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunu biz Suriye'nin geleceği için, Suriye'nin gerçek sahiplerinin bir anayasayı yazmayı becerebileceklerine inanıyorum. Burada sipariş birilerini aramaya gerek yok. Oranın gerçek sahipleri bu işi başarırlar diye düşünüyorum. Herhangi bir sıkıntının olduğu yerde de biz onlara bu konularda deneyimli, tecrübeleri anayasacılarımızla bu tür hazırlıkları yapmış olanlarla kendilerine yardımcı oluruz. Bütün mesele Suriye'deki ihtilafın, BM parametreleri temelinde siyasi yollardan çözümünü gerçekleştirelim ve bunu çok daha fazla uzatmayalım. Çünkü orada da çok cana bu iş mal oldu.'

(Sürecek)

Haber Ara