Dolar

32,5743

Euro

34,7648

Altın

2.495,93

Bist

9.524,59

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Camiler ve Din Görevlileri Haftası programında konuştu: (2)

'Fransız Devlet Başkanı olarak İslam'ın yapılandırılmasından bahsetmesi hadsizliktir, edepsizliktir'- 'Macron'un Müslümanların yoğunlukta olduğu bir şehirde yaptığı 'İslam krizde' açıklaması, saygısızlıktan öte açık bir provokasyondur'- 'Müslümanlara saldırmak Avrupalı siyasetçilerin başarısızlıklarını perdelemek için kullandıkları en önemli araçlardan biri haline gelmiştir'- 'Bugün bir

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-10-06 16:43:26

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Camiler ve Din Görevlileri Haftası programında konuştu: (2)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İslamiyetle ilgili sözlerine ilişkin, "Fransız Devlet Başkanı olarak İslam'ın yapılandırılmasından bahsetmesi hadsizliktir, edepsizliktir." dedi.

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Camiler ve Din Görevlileri Haftası Programı'na katılan Erdoğan, yaptığı konuşmada, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nin ibadete açılmasının hukuk ve demokrasi içinde yürütülen, her günü sabırla örülmüş 86 yıllık mücadelenin en tatlı meyvesi olduğunu belirtti.

Türkiye'nin kendi hükümranlık haklarını kullanarak attığı bu adımın dünya siyasetinde yeni bir dönemin habercisi olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ayasofya kararıyla Türkiye, bağımsızlığı üzerindeki bir gölgeyi kaldırmış, iradesine vurulan bir prangadan daha kurtulmuştur. Hemen arkasından Kariye'nin de camiye çevrilmesi aynı şekilde ardı ardına bizler için bir müjdeydi." diye konuştu.

Erdoğan, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nin hemen ardından restorasyonunu tamamlayarak açılışını yaptıkları Sümela Manastırı'nın ise Türkiye'nin dini özgürlüklerle ilgili hiçbir kompleksinin olmadığını dost, düşman herkese gösterdiğini söyledi.

Bu açılışta Ayasofya kararı üzerinden acımasızca Türkiye'yi eleştirenlere de en güzel cevabı verdiklerini anlatan Erdoğan, "Rabb'ime, bizlere Üstat Necip Fazıl'ın ifadesiyle 'Ayasofya'yı aziz bir kitap gibi açma' imkanı bahşettiği için sonsuz hamd ediyorum. Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nin ibadete açılmasının milletimize, ümmete ve tüm insanlığa tekrar hayırlı olmasını diliyorum." dedi.

- İslam düşmanlığı

Erdoğan, Türkiye'nin dini hak ve özgürlükler konusunda örnek bir tavır sergilerken Batı dünyasında tam tersi bir atmosferin hakim olduğunu gördüklerini bildirdi.

Uzun yıllar demokrasinin beşiği olmuş Batı ülkelerinde ırkçılık, ayrımcılık ve İslam düşmanlığının zehirli bir sarmaşık gibi yayıldığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Müslümanlara ait iş yerleri hemen her gün faşist grupların hedefi oluyor. Müslüman kadınlar başörtülerinden dolayı sokakta, çarşıda, okulda sözlü ve fiili tacize maruz kalıyor. Neredeyse her gün sırf Türk ve Müslüman olduğu için saldırıya uğrayan, hakları gasp edilen, işten atılan insanlarımızın haberlerini alıyoruz. Bu eylemlerden Müslümanlarla birlikte etnik kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı olan diğer kesimler de etkileniyor. Neonazi terörü, bizim vatandaşlarımız kadar Afrikalı, Asyalı göçmenleri, Müslümanlar kadar Musevileri de hedef alıyor. DEAŞ benzeri ideolojik bir fanatizmin Avrupa toplumlarını günden güne daha fazla zehirlediğine şahit oluyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle camilere ve diğer dinlerin ibadethanelerine yönelik eylemlerin akıl almaz boyutlara ulaştığını vurguladı.

İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılması, Norveç'te Kur'an-ı Kerim'in yırtılması ve Fransa'da basın özgürlüğü adına Hazreti Muhammed'i tahkir eden karikatürlerin teşvik edilmesinin kutsallara yönelik saldırılardan sadece birkaçı olduğunu anımsatan Erdoğan, geçen yıl Yeni Zelanda'da 52 kişinin şehit edildiği terör saldırısının insanlık olarak karşı karşıya olunan tehdidi gözler önüne serdiğini dile getirdi.

- "Avrupa terör eylemlerinin faillerine göre tavır takınmakta"

Batı dünyasının, kanser hücresi gibi büyüyen bu tehdit ile yüzleşme cesareti gösteremediğine dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:

"Çok daha vahimi, Müslümanların mukaddes değerlerine yönelik saldırıların fikir özgürlüğü parantezine alınarak görmezden gelinmesidir. Camilere ve Müslümanlara ait iş yerlerine saldıran caniler, kovuşturmaya dahi uğramıyor. NSU gibi artık ayyuka çıkmış örgütlerin cürümlerine ise dönerci cinayetleri yaftası vurularak önemsizleştirilmeye çalışılıyor. Çok açık ve net söylüyorum. Bugün birçok Batı ülkesinde, ırkçılık ve İslam düşmanlığı bizzat devlet tarafından himaye edilmektedir. Neonazi yapılar, ordu ve emniyet içinde rahatça örgütlenmektedir. Medya adeta bu örgütlerin halkla ilişkiler faaliyetlerini yürütmektedir. Avrupa ülkeleri terör eylemlerinin faillerine göre tavır takınmaktadır. Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan o soykırımlar gibi 2012 yılındaki Breivik katliamlarından da gereken dersi çıkarmadığı anlaşılıyor. Breivik'in vahşice katlettiği masumlar arasında sadece yabancılar yoktur. Kendi ülkesinden çocuklar, gençler de vardır."

- "Türkiye'yi sustururlarsa meselelerin çözüleceğini zannediyorlar"

Erdoğan, yakın tarihte şahit oldukları diğer saldırıların, şiddetin belli bir bölgeyle, belli bir etnik kimlikle veya dini grupla ilgisinin olmadığını ortaya koyduğunu belirtti.

Avrupa ülkelerinin ısrarla bu gerçeklere gözlerini yummayı tercih ettiğini söyleyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bizim gibi hakikatleri haykıran siyasetçiler itibar suikastiyle düşmanlaştırılmaya çalışıldı. Son yıllarda bazı Avrupalı liderler ve medya kuruluşları eliyle körüklenen Türk ve İslam düşmanlığının arkasında yatan sebeplerden biri de budur. Türkiye'yi sustururlarsa meselelerin çözüleceğini zannediyorlar. Bizi düşmanlaştırınca hatalarının görülmeyeceğine inanıyorlar. Nasıl devekuşu kuma kafasını gömünce gözden kaybolmuyorsa sorunlar da yok sayılınca ortadan kalkmıyor. Irkçılık ve İslam düşmanlarıyla yüzleşmek yerine hedef saptıranlar en büyük kötülüğü kendi toplumlarına yapmaktadır. Bugün görmezden geldikleri sorunlar, yarın daha büyük felaketler olarak karşılarına çıkacaktır."

"Müslümanlara saldırmak, Avrupalı siyasetçilerin başarısızlıklarını perdelemek için kullandıkları en önemli araçlardan biri haline gelmiştir." diyen Erdoğan, daha önce faşist grupların oy devşirmek için başvurdukları bu ucuz politikaya şimdi kimi başbakan ve cumhurbaşkanlarının da tevessül ettiğine işaret etti.

- Macron'a cevap

Siyasette sıkışan dış politikada çuvallayan Avrupalı liderlerin İslam'ı hedef göstererek kifayetsizliklerini örtmeye çalıştığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu kervana katılan son isim Fransa Cumhurbaşkanı Macron olmuştur. Macron'un Müslümanların yoğunlukta olduğu bir şehirde yaptığı 'İslam krizde' açıklaması saygısızlıktan öte açık bir provokasyondur. Fransız Devlet Başkanı olarak daha şurada bir hafta, on gün önce, münasebetlerimizi geliştirelim, görüşmelerimizi geliştirelim derken nasıl da çabucak unutuveriyor. Hemen ardından bu açıklamayı yapması kendisine ne denli saygı duyulacağını gösteriyor. Fransız Devlet Başkanı olarak İslam'ın yapılandırılmasından bahsetmesi hadsizliktir, edepsizliktir. Bizim ağzımızdan bugüne kadar Hristiyanlığın, Museviliğin yapılandırılması diye bir şey duydunuz mu? Sen kimsin ki İslam'ın yapılandırılması diye bir ifadeyi ağzına alıyorsun."

(Sürecek)

Haber Ara