Dolar

32,5917

Euro

34,8467

Altın

2.496,92

Bist

9.623,11

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (4)

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (4)

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-01 01:37:09

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (4)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Florya'daki muhteşem resmi konutta değil, Burhaniye'deki evinde yaşadığını belirterek, "Başbakan oldum aynı şekilde resmi konutta yaşamadım. Başbakanlığım boyunca 12 yıl Subayevleri'nde Keçiören'de kirada oturdum. Şimdi resmi konuttayım" dedi.

Erdoğan, TRT 1'de yayınlanan, Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör'ün moderatörlüğündeki "Cumhurbaşkanı Özel Yayını"nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Sultanbeyli'de yoksul sofrasına oturan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başka bir yerde farklı mı davranıyor?" sorusu üzerine Erdoğan, bu ifadeyi kullanmanın bile kendisine zül geldiğini söyledi.

Bunu halkın çok iyi bildiğini ifade eden Erdoğan, "Yani ben filancadan daha mütevaziyim demek tevazu değildir, o da bir gurur kibir alametidir" görüşlerine yer verdi.

Bunun en önemli şahidinin, halk olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Fakat şunu söyleyebilirim 4,5 yıl belediye başkanlığı yaptım. Belediye başkanlığının Florya'daki muhteşem resmi konutunda yaşamadım. Ben Burhaniye'deki o evde yaşadım. Başbakan oldum aynı şekilde resmi konutta yaşamadım. Başbakanlığım boyunca 12 yıl Subayevleri'nde Keçiören'de kirada oturdum. Şimdi resmi konuttayım. Böyle bir sürecimiz var ve bu konuda gurur, kibir, bunların düşmanı olan birisiyim. Böyle geldim böyle gidiyorum, böyle gideceğim. Bu kullanılan ifadelerle ilgili iddialı şeyimi söyledim zaten. Onun da arkasındayım. Fakat bu tür iftiralarla ki onların da kendilerine has bir yandaş medyaları var malum. Çok şeyleri atıyorlar, tutuyorlar, söylüyorlar. İETT'den ayrıldıktan sonra bir dönem özel sektörde çalışmışlığım var. Askere gittim, geldim bir miktar daha çalıştıktan sonra kendi işimizi kurduk. O dönemde kendi işimizle beraber çalıştık ve kurduğumuz işimizle de hamdolsun Rabbimin lütfuyla belli imkanları elde ettik. Hayatımız böyle geçti."

- "Bunların hiçbirisi umrumda değil"

Bunu hazmedemeyen tipler olduğunu anlatan Erdoğan, "O dediğimiz medya gurupları, helikopterlerle şunlarla bunlarla çekimler yaptılar. Şudur budur vesaire. Bunların hiçbirisi umrumda değil. Çünkü halkımın da umrunda değil. Halkım gerçekleri biliyor, bundan sonraki süreçte de mütevazi olma noktasında zaman zaman gazetelere düşen köşelerinde, bazılarının yazdıkları şeyler" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların asla arzu ettiği ifadeler olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:

"Hatta bu ifadeyi kullanan arkadaşlara karşı ben de kendilerine yani bu tür ifadeleri lütfen kullanmayın, bunları asla kabul etmiyorum. Buna layık olmak, olmamak gibi bir derdim asla yok. Çünkü bizim tek derdimiz var. Biz eğer Allah'ın rızasını tahsil edebiliyorsak ve bu kubbede hoş bir sada bırakabiliyorsak ne mutlu bize. Ama bunun dışındaki bu tür aşırılıklara kaçan ifadelerden, sizleri tenzih ederim lütfen bunlardan kaçının" değerlendirmesinde bulundu.

- "Kılavuzları sakat"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim sürecinde ekonomik noktada ön plana çıkan vaatlere ilişkin soru üzerine, vaatlerin havada uçuştuğunu söyledi.

"Bunlar asgari ücretin tanımını da bilmiyorlar" diyen Erdoğan, asgari ücretin aslında bir koruma olduğunu anlattı.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Neyi koruma? En az ücret alanı korumadır. Bu demektir ki, 'Sen 990 liranın altına inemezsin.' Bunu kime söylüyor? Özel sektöre de söylüyor, devlete de söylüyor. Bunun üstünde olacak ama altında asla. Şimdi bu kalkıyor diyor ki; 1400 ya tamam. Millet seni bu göreve getirirse sen 1400'ü ölçü olarak koy, o ayrı mesele. Zaten bunu yaptın da yapmamı diyen oldu sana. Ayrı bir şeydir. Ne getirir, ne götürür, bunun hesabını yapmıyor. Niye? Bir defa özel sektör siz eğer bu asgari limiti yüksek tutarsanız istihdamda çok ciddi bir tıkanma meydana gelecektir, almayacaktır, çalıştırmayacaktır. Çünkü her o tür rakamın diyelim ki üç kişinin bu noktadaki asgari bir kişiyi yemek demektir. Çalıştırmaz. Ama ne yapıyor asgari ücret düşük olduğu zaman. Bir ödediği sigorta pirimi düşük oluyor, vergiler düşük oluyor, buralardan kazanıyor. Kazandığı için de daha fazla eleman çalıştırıyor. Ama siz bunu artırdığınız zaman işveren bundan kaçacaktır. Bunu asla görmüyor bunlar ya bilmiyorlar. Az öncede söylediğim gibi maalesef kılavuzları sakat. Ne yapacaklar özel sektörde işveren, işçiyi çıkarmaya başlayacak."

Asgari ücrete ilişkin 1400, 1500, 1600 ve 5 bin lira gibi rakamların telaffuz edildiğini dile getiren Erdoğan, "Ben bunlara bazen meydanlarda takılıyorum 'Var mı artıran' diyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rakamları söyleyene kimsenin oy vermediğini dile getirerek, vatandaşın da böyle bir derdinin olmadığını söyledi.

Erdoğan, "Uymaz zaten bu tür şeye. Göreve ilk geldiğimde de 100 gün demiştim. 'İlk 100 gün bizden bir şey beklemeyin' demiştim. 'İlk sene yavaş yavaş işleri rayına oturtacağız' demiştim. Niye ben milletimi aldatayım? Onun için hep meydanlarda 'Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız' dedim. Hamdolsun üç dönem milletimiz bizi hep iktidarda gördü, oraya taşıdı. Çünkü benim milletim popülizme, faydacılığa asla prim vermez. Kim kendisini aldatıyorsa ona da en güzel dersi vakti saati geldiğinde verir" diye konuştu.

- "Dürüst değiller, samimi değiller"

MÜSİAD'ın vaatler konusundaki endişelerini dile getiren gazete ilanına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "İş adamı çekiniyor bundan. Doğru değil. Çünkü onlar sırtında küfe olanlar. Bugün ben de İstanbul Ticaret Odası'nın toplantısındaydım orada da söyledim. Burada istikrar ve güveni bulabilecek misiniz? Vaka bu" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni anayasaya ilişkin soruya şu karşılığı verdi:

"Yeni anayasaya yönelik yine bir ya referandumu yakalayacaksınız ya 367'yi... Bunların ikisi de olmuyorsa Meclis'teki partilerden ortak yeni anayasa noktasında hareket edebileceğiniz bir parti çıkar mı? Bundan önceki çıkmadı ve kendi kendilerini inkar ettiler. 47 madde bitmişti, bittiği halde çıktı, 'Tamam ben varım' dedi. Arkadaşları gönderdim o zaman maalesef 'Hayır' dedi. Diğerlerinin de buna imza koyması lazım. Burada temsilcilerin imzası var, parafları var. Bunu yapalım. 'Hayır' diğerlerinin de imza atması lazım, kabul etmedi. 60 madde oldu yine aynı şeyi söylediler. Ben arkadaşları yine gönderdim. 'İkimizin ki yetiyor işte gerek yok, hadi yapalım bu işi'. Yapmadı. Dürüst değiller, samimi değiller. Milletin bu anamuhalefetin dürüst olmadığını bilmesi, görmesi lazım. Ortada bu açık işte. 47 madde de 'hadi' dedik kaçtı, 60 madde 'hadi' dedik kaçtı. Her şeyimizle biz varız. Yarın ne olur, ne gider, onu bilemiyorum."

- "Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler"

Bir gazetecinin, "Bir röportajda, HDP'nin parti olarak seçime girmesi kararında benim edindiğim bilgiler çerçevesinde, İmralı'nın dışında gelişen bir durum, dağı arkalarına alarak dışarıda olanların böyle bir kararı var ve üst aklın da etkisi olduğundan bahsetmiştiniz. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?" sorusu üzerine Erdoğan, aynı noktada olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başta üst akıl olmak üzere böyle bir adım atıldığı belirterek, şöyle devam etti:

"Bütün güçleri ve bütün imkanlarıyla da şu anda bir seferberlik halindeler. Konuyla ilgili olarak dağın zaten bu işteki hamlesi kendilerinin yaptığı birçok açıklamalar var, bu açıklamalarda ortada. Yani şu anda yaptıkları hesaplar, açıkladıkları kendilerine göre rakamlarla da işi bu noktada kovalıyorlar. Tehdit mekanizmasını aşırı şekilde kullanıyorlar. Ben de özellikle Güneydoğulu kardeşlerime çok açık net sesleniyorum. Bize göre oy namustur. Diyorum ki hani İnönü'nün bir ifadesi var ya 'Namuslular namussuzlar kadar cesur olmadığı sürece başarıyı yakalayamayız.' Olay bu. Burada cesur olacak, 'Bu oyum benim namusumdur dolayısıyla bunu ben kimseye yedirmem' diyecek, gidecek kullanacak."

Emniyet, güvenlik, jandarma asker her türlü tedbiri aldıklarını ve alacaklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunu da bilecek. Herhangi bir sıkıntı olduğu anda sandık kurulu üyeleri vesaireler hemen anında orada göz kırptığı anda polisi, jandarması oraya müdahale edebilecek konumda. Ama nedir? Muhtarlara şöyle diyorlarmış, şuna böyle diyorlarmış. Tamam birazda bu tür şeyler var. Görüyoruz ama herkes kenarından köşesinden bahane uydurmanın gayreti içerisinde diye düşünüyorum. Dürüst olan, samimi olan direniyor. Ama kaçamak yol arayanlar da yok mu? Maalesef var. Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler."

(sürecek)

Haber Ara