Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-01 00:06:48

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemiyle ilgili "Bir defa ilanihaye böyle bir görevi yapmak gibi bir şey söz konusu değil. Başkanlık sisteminin de bir sınırı var. Totaliter rejimlerde bu tür şeyler olabilir ama biz burada bir totaliter rejimin özlemi içinde değiliz" dedi.

Erdoğan, TRT 1'de yayınlanan, Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör'ün moderatörlüğündeki "Cumhurbaşkanı Özel Yayını"nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Programın gerçekleştirildiği Yıldız Büyük Mabeyn'inde yapılan ilk televizyon yayını olduğunu ifade eden Erdoğan, bunun köşkte yapılan restorasyondan sonra atılan ilk adım olduğunu söyledi.

Erdoğan, "Yıldız Sarayı'nın tarihi malum. Burası Sultan Abdülhamit Han'ın hal edildiği mekan. Böyle bir mekanın da restorasyonu bize nasip oldu. Yıldız Sarayı'nın tümüne yönelik bir çalışmamız olacak. İnşallah Cumhurbaşkanlığı'nın İstanbul'daki bir merkezi konumuna burayı getireceğiz" ifadelerini kullandı.

Dün İstanbul'un fethinin yıl dönümü olduğu ve buna ilişkin bir şölen düzenlendiği hatırlatılan Erdoğan, İstanbul'a aşık olmanın insanda müstesna bir ruh hali meydana getirdiğini belirtti.

Erdoğan, İstanbul'da doğmasının, büyümesinin ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmasının yaşamında farklı bir yere sahip olduğunu anlatarak, fetih kutlamalarını gençlik yıllarından beri yaptıklarını, imam hatipte okuduğu yıllarında aynı zamanda okulun mehter takımında da görev yaptığını dile getirdi.

O günden belediye başkanlığına kadar olan bu sürecin devam ettiğini, belediye başkanı olduktan sonra da yine İstanbul'daki bu kutlamaları farklı bir şekilde sürdürdüklerini aktaran Erdoğan, "Fakat bu defa arkadaşlarımla da yaptığım müzakerede dedim ki 'Biz bu fetih kutlamalarını, çok farklı bir zemine oturtalım ve bu işi artık adeta Türkiye'ye İstanbul'un fethini mal edelim'. Çünkü merhum Sultan Fatih sadece İstanbul'a hitap etmedi, Türkiye'ye hitap etmedi. Sultan Fatih bir çağa hitap etti. Karalık bir çağı kapadı ve aydınlık bir çağı açtı. Oradan alabileceğim çok şeyler var. Özellikle gençliğin alabileceği çok şeyler var" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, en önemli meselelerinin gençlik olduğuna işaret ederek, Fatih Sultan Mehmet Han gibi bir Osmanlı padişahını tanımalarında da çok büyük faydalar olduğuna inandıklarını ve bu kutlamaları artık daha büyük çapta gerçekleştirmeye karar verdiklerini kaydetti.

Bu yılki fetih kutlamalarının bu doğrultuda ilk adım olduğunu belirten Erdoğan, bundan sonra fetih haftasını çeşitli etkinliklerle geçirmek istediklerini bildirdi.

Erdoğan, bu yılın güzel bir yanının da Ordu Mehteri'nin 82 kişiden oluştuğunu ancak şölende gösteri yapan mehter takımının fethin 562. yıl dönümüne atfen 562 kişiyle sahne alması olduğunu söyledi.

Şölende Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı Türk Yıldızları ekibindeki pilotların yaptığı gösterinin de tüm İstanbulluların beğenisini kazandığını ifade eden Erdoğan, "Tabii burada Türk Silahlı Kuvvetlerimize, başta Genelkurmay Başkanımız olmak üzere hepsine teşekkür ediyorum. Bu heyecanı hepsiyle birlikte paylaştık. Daha sonra da belgesel, o da çok çok farklıydı. Yani bunu, bu anlayışla bir şölen havasında yaklaşık 2 milyon insanın katıldığı ki eksikleriyle beraber inşallah bunlar da giderildiği zaman ben inanıyorum ki bu kutlama çok daha farklı olacak. Tabii bu bir de seçim arifesine geldiği için orada bazı eksikler oldu. Bu seçim sürecinden kurtulduğu anda inanıyorum ki oradaki gösteriler çok daha zenginleşecektir, çok daha farklı hale gelecektir. Ben dünkü görüntüyü, o heyecanı, o coşkuyu hakikaten hücrelerimde hissettim. Onun için tüm İstanbullulara, tüm halkıma özellikle teşekkür ediyorum, sağ olsunlar, var olsunlar" diye konuştu.

- Başkanlık sistemi

Gazeteci Hilal Kaplan'ın, "Başkanlık sistemi seçim döneminde de tartışıldı, mitinglerde dile getirildi. Seçim sonrasında da gündemimiz olacak başkanlık sistemi. Seçim sonrasındaki sizin öngörünüz nedir? Başkanlık sistemi nasıl bir süreçte ilerleyecek ve başkanlık tartışmalarını bu anlamda nasıl değerlendirmek gerekir?" şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, aslında başkanlık sistemiyle ilgili tartışmaları meydanlarda pek bulmadıklarını, konuyu ağırlıklı olarak kendisinin gündeme getirdiğini söyledi.

Erdoğan, başkanlık sisteminin bu seçim arifesinde ülkenin gündemine çok daha farklı oturması gerektiğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Muhalefet zaten başkanlık sistemine hiç girmek istemiyor. Çünkü onların işine hiç gelmiyor. Çünkü başkanlık sisteminin oylanabileceği bir referandum veya parlamentodaki böyle bir sayının oluşması, onları ciddi manada rahatsız ediyor. Onları belki de onların geleceği noktasında tedirgin ediyor. Çünkü anayasa değişikliği gerekecek, böyle bir sayısının olması meselesi. Olmadı referandum meselesi. Bunun olması halinde, Türkiye eğer başkanlık sistemine giderse acaba bu iki yapılı deyin buna veya iki partiden oluşan böyle bir yapı diğerlerinin tabii zaman içerisinde yokluğa bir yerde mahkum edecek. Orada da tabii onlar tabloyu görüyorlar. Şimdi bu neyi getirecek? Aslolan bu. Bana göre, 12 yıllık tecrübemle bunu konuşuyorum, istikrarı getirecektir. Ama bir de benim belediye başkanlığı sürecim var. Belediye başkanlığını ben bir mini başkanlık sistemi olarak görüyorum. Çünkü belediye başkanlığında karar almak, süreci hızlandırma çok çok rahat. Orada da Meclis var. O Meclis, başkanı denetler ve hesaptı, kitaptı ne gerekiyorsa bunları da onların takvimi içerisinde yerine getirir. Fakat burada durum çok farklı. Türkiye şu anda adeta ayaklarına pranga vurulmuş bir idari sistemle yönetiliyor. Adım atmak istiyorsunuz, atamıyorsunuz, çekiyorlar. Tabii böyle bir şeyle ülkeyi sıçratmak, ayağa kaldırmak mümkün değil. Onun için benim tabirim patinaj ondan bahsediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kişi başına düşen milli geliri 3 bin 400'den aldıklarını, 10 bin 500'e geldiklerini ancak burada patinajda olduklarını vurgulayarak, "Daha ileriye gidemiyoruz. Şimdi, bizden önceki, geçmiştekilere bakıyoruz diyelim ki bir Güney Kore. Yani 10 bin dolardı 1989'da, 2005'te 25 bin dolara ulaştı. Şimdi ise 30 bin dolar. Yani devamlı tırmanıyor. Neyle? İşte bu sistemle. Bu sistem bir defa hız veriyor, tırmandırıyor. Aynı şeyi biz niye yapmayalım? Bunu biz yapabiliriz. Çünkü bu enerji bizim insanımızda var, iş adamlarımızda var. Bunu yapabiliriz yeter ki diyor ki 'Önümüzü açın, yasal noktada bizi sıkıntıya düşürecek engeller önümüze koymayın, biz uçalım." değerlendirmesinde bulundu.

Beyin noktasında da Türkiye'nin ciddi bir güce sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu anlamda ülkeye geri dönüşlerin başladığını ve bütün bunları yapabilmek için de lider noktasında bu sorunun aşılabilmesi gerektiğini belirtti.

"Ne gerekiyor? Güçlü liderlik gerekiyor. Güçlü lider olabilmeniz için de her şeyden önce bir defa bu çoklu yaklaşım anlayışının olmaması gerekiyor. Bu olduğu taktirde çok rahat karar verebilmek, karar sürecini hızlandırmak ve istikrarı yakalama. İstikrar olmadan bir defa netice almak mümkün değil. İşte bunu konmuş ülkelerde olsun, emsal ülkelerde olsun hepsinde görüyoruz" diyen Erdoğan, Türkiye'nin dünyada ekonomisi güçlü 17. ülke olduğunu ancak bu sorunlar nedeniyle bu sırada kalındığını aktardı.

- "Ben bunu ülkemin meselesi olarak görüyorum"

Erdoğan, hedeflerinin 2023'te Türkiye'yi en güçlü ülke sıralamasında ilk ona getirebilmek olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"İlk 10'a girebilmek için de performansın artması, yükselmesi lazım. Biz şimdi Türkiye İhracatçılar Meclisi ile oturduk, konuştuk dedik ki 'Biz bir defa 500 milyar dolara ulaşacağız 2023'te'. Nerede? İhracatta. Bunu yakalamamız lazım. Şimdi bakıyoruz ki geçen yıl, bu yıl 158-160 buralarda çırpınıyoruz. Çünkü bir patinaj var. Çevredeki ülkelerde de sıkıntı var, ekonomik kriz. O ekonomik kriz tabii bizi de etkiliyor. Bunların etkisinden kurtulabilmek için de çok daha rahat adım atabilmek, rekabet gücümüzü artırmak, bütün bunların artmasıyla birlikte Türkiye'nin bir defa tırmanmaması için hiçbir sebep yok. Bir gerçeği de burada ifade etmem gerekir, birilerinin söylediği gibi bu başkanlık sistemi olayı, Tayyip Erdoğan'ın kendi meselesi değil, ülkemin meselesi. Ben bunu ülkemin meselesi olarak görüyorum. Örneklerimiz var. Bakıyoruz bir Amerika'ya, Latin Amerika ülkelerine bakıp hepsinde durumu görüyoruz. Geliyoruz Avrupa'ya diyelim yarı başkanlık, Fransa'ya bakıyoruz, Rusya'ya bakıyoruz. Hepsinin bu sistemlerini incelediğimiz zaman nerede, nasıl faydalar meydana gelmiş bunları görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye'nin de bunlara bakarak bunu tartışması lazım. Bunu tartışmaktan dahi korkan bir topluluk haline geldik. Aydınımız bile bunları tartışmaktan çekiniyor. Bunu anlamak mümkün değil. Tartışalım, hangisi doğruysa, hangisi daha iyiyse buna yönelik adımlarımızı atalım. Ama inanıyorum ki şu seçimden sonra bu iş gündeme daha çok oturacak ki ben de bunu Beştepe'de başlattığımız çalışmalarla devam ettireceğim."

- "Biz bu işe aslında yabancı değiliz"

Erdoğan, gazeteci Nuh Albayrak'ın "Muhalefet başkanlık sistemini sizin şahsınız için istediğiniz üzerinde yoğunlaşarak böyle geçiştirmeye çalışıyorlar. Siz başkanlık sistemini kendi yetkilerinizi artırmak için mi istiyorsunuz?" sorusuna, şöyle yanıt verdi:

"Bunu tekrar söyleyeyim. Biz de bir defa ilanihaye böyle bir görevi yapmak diye bir şey söz konusu değil. Yani başkanlık sisteminin de bir sınırı var. Totaliter rejimlerde falan bu tür şeyler olabilir ama biz burada totaliter bir rejimin özlemi içerisinde de değiliz. Başkanlık sistemin şöyle bizde telaffuz edilmeye başlandığı geçmişe baktığımızda orada Özal'ı, Türkeş'i, Demirel'i görüyorsunuz. Yani örneğin şu anda kendi geçmişini inkar edenler var. Yani şimdi Sayın Bahçeli, Türkeş ile ilgili olarak, onun yapmış olduğu açıklamaları, onun kitapçığındaki başkanlık sistemine atfen yer alan ifadeleri neyle izah edecek? Demek ki onlar şu anda burada farklı bir dönüşümün içerisindeler. Biz ise olaya çok daha farklı bakıyoruz. Bizim geleneklerimizden, göreneklerimizden gelen bu noktada bir geçmişimiz de var. Biz bu işe aslında yabancı değiliz. Ama bunları ürküten de zaten bu. Benim şahsımla alakalı burada bir beklentim yok. Benim tek derdim ülkem çok çabuk sıçramalı. Çünkü biz eğer muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacaksak, burada sistemi gözden geçirmemiz lazım. Sistemi gözden geçirdiğimizde de karşımıza şu andaki mevcut parlamenter sistemle bu yürümez. Bunun en güzel örneğini de kim verdi? Biliyorsunuz Fransa'da bu yaşandı. Önce bu işe karşı çıkanlar, ondan sonra da 'ne olur gel bizi kurtar' dediler. Türkiye'de de bizim bir defa bu noktada inanıyorum ki aklı selim hakim olacak ve eğer bu seçimlerin neticesinde bunu yapmaya kararlı olan en azından referandumu sağlayabilecek bir oy, çünkü diğer üç parti de başkanlık sistemine karşı. Anayasa değişikliğinde ben başbakanken bizim hazırlığımız vardı. Biz Anayasa Komisyonu'na başkanlık sistemini verdik. Biz de o vardı ama diğerleri buna o zaman da yine karşı çıktı. Ama biz dedik ki 'bizim böyle bir düşüncemiz var, biz bunun sonuna kadar arkasında duracağız'. Zaten de yürümedi malum. Geldiğimiz nokta da ortada."

(Sürecek)

Haber Ara