Dolar

32,4608

Euro

34,7946

Altın

2.479,29

Bist

9.530,47

Çin'in İpek Yolu Projesi Türkiye'yi nasıl etkileyecek?

Şangay Üniversitesi Küresel Yönetim Merkezi Direktörü Prof. Dr. Tuğrul Keskin, Çin'in Bir Kuşak Bir Yol Projesini Timetürk için değerlendirmelerde bulundu.

6 Yıl Önce Güncellendi

2018-09-29 14:07:10

Çin'in İpek Yolu Projesi Türkiye'yi nasıl etkileyecek?

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in 2013 yılı sonunda Orta Asya ve Güney Asya ülkelerine gerçekleştirdiği bir dizi ziyaret sırasında duyurduğu Modern İpek Yolu Projesi "Bir Kuşak Bir Yol Projesini" Şangay Üniversitesi Küresel Yönetim Merkezi Direktörü Prof. Dr. Tuğrul Keskin'e danıştık.

1-Çin'in bir kuşak bir yol projesini nasıl tanımlarsınız,nedir?

Çin'in bir kuşak bir yol girişimi aslinda Modern Çin'in 20. yüzyıldaki üçüncü değişim projesi, birincisi 1949'da Mao önderliğindeki Çin Sosyalist Ulusal Devrimi ve bağimsızlığı ile başlayan ve bugünkü Modern Çin'ı yaratan değişim sürecinin bir başlangıcı; ikincisi ise 1978'de Deng Xiaoping ile devam eden disa açılımı ve dünya ekonomisine entegre olmasini sağlayan, küresel kapitalizm ile bütünleştiren ikinci aşama; Xi Jinping'in iktidara gelmesi ile baslayan son aşama ise İpek yolunun yeniden canlandırılmasını sağlamayı amaçlayan bir siyasi politik ekonomi girişimi. Her ne kadar bu girisim başkan Xi Jinping'in önderliginde de olsa, Çin Komünist Partisinin bütünün oy birliği ile alinmiş bir karar süreci. Modern Çin'i anlamanin en önemli yolu, Çin komünist partisini ve aldiği kararları anlamaktan geçer, çünkü Modern Çin 1921'de Şangay'da kurulan Çin Komunist partisinin tarihidir. Çin halkının 20. yüzyilda uğradığı haksızlık, işgal çabalarına ve soykırıma karşı direnen en önemli yapı Çin Komünist Partisidir. Ve bence parti Çin'in bütünlemesinde, Modern Çin kimliğinin oluşmasında, ekonomik kalkınmada, bağımsızlıkta çok önemli kararlar almiş ve bu kararlari büyük bir azim ve disiplin içinde yürütmüş ve uygulamistir. Ve bence basarilidir. Karşımızda Afyon savaşlarinda işgal edilmiş, Japonlar tarafindan soykırıma tabi tutulmuş, ezilmiş, horlanmiş köylü bir toplum değil, modern bir devlet yapısı, 350 milyondan fazla orta sınıfı ile Modern siyasi ve ekonomik bir güç vardır. Ve bu gücün 1978 sonrasi yükselen orta sınıfına sağlamak istediği bir refah ve yaşam standartı zoraki hale gelmiştir. Bunun da en önemli yolu böyle bir girişimin başlamasını ve hayata geçirilmesi gerekli kılmaktadır. Şahsımca Güney Asya ve Ortadoğu ülkeleri için de, bu girişim ekonomik kalkinma açısından çok önemlidir.

 

ÇİN'İN BU PROJESİ YENİ BİR MARSHALL YARDIMI MI?

 

2-Çin'in Bir Kuşak Bir Yol Projesiyle amacı nedir?

Bir çok kişi Bir Kuşak Bir Yolu, ABD'nin ikinci dünya savaşı sonrası 1948'de 12 milyar dolar yatırım ile başlattığı Marshall Planına benzetiyor, bence doğru bir yaklaşim değil. Marshall Planı tamamen NATO perspektifinde değerlendirilmesi gereken Sovyetleri düşman olarak gören askeri ve siyasi bir önceliği olan bir yaklaşımdı. Benzer bir şekilde Çin'in Afrika'da yaptığı yatırımlarıda bir çesit yeni sömürgecilik olarak görenler benzer öneriler sunuyorlar. Bu yaklaşım da bence yanlış ve önyargılıdır. Bir atasözünde olduğu gibi hırsız herkesi hırsız zanneder. Çin yaklaşık 10 yıldan fazla bir zamandır Afrikanın en büyük ticari ortağıdır. Ortadoğu ülkelerinde de Çin ya birinci ticari ortak veya ikincisi konuma gelmiştir. Bu iddiaları ortaya atanlarin bence aynaya bakmaları gerekiyor. Nasil oldu da ABD ve Avrupanın arka bahçesi olan bölgelerde, Çin Ortadoğu ve Afrika'da bu kadar önemli başarılara imza attı ve atmaya devam ediyor. Tabi gittikçe artan orta sınıfın ihtiyaçlarını Çin devleti karşılamak zorunda, bunun da en önemli nedeni yeni pazarlar ve enerjiye olan ihtiyaç. Afrika, Çin için uzun vadede çok önemli bir pazar, yaklaşık 20 yıla yakın bir zamandır, Çin Afrikalı öğrencilere lisans, yüksek lisans ve doktora için önemli miktarda burs veriyor, bu Çin'in yumuşak gücünün (Soft Power) en önemli gostergisidir. Bir benzerini 2013 sonrasi Ortadoğu ülkeleri ile yaşıyoruz. Bir Kusak Bir Yol'da Enerji çok önemli bir amaçtır fakat tek nedenin bu olduğunu iddia etmek bizi yanılgıya götürür. İkinci önemli neden ise yeni Pazar arayışlarıdır, Afrika ve Ortadoğu genç nüfusu ile eğer istikrarlı bir kalkınma sağlayabilirlerse, Çin için çok önemli bir Pazar konumuna gelebilir. Üçüncü ve belki de en önemli neden ise güvenliktir. Çünkü Enerji ve pazarın en önemli alt yapısı güvenlikten geçer. Güvenliğin olmadığı yerde ne enerji fiyatları sabit kalır ne de pazarda istikrar sağlanır. İşte bu üç neden Çin'in bir Kuşak Bir yol girişiminin temel nedenleridir diye düsünüyorum.

3-Modern İpek Yolu ticarette başarılı  olur mu?

Bu bir girişim, her girişim gibi başarısızlık şansıda vardır elbette, fakat başarılı olması kanımca bu kuşak üzerinde yaşyan insanların da refahını arttıracak, karşılıklı kültürel iletişim ile daha huzurlu bir dünyada yaşamamızı sağlıyabilir kanısındayım, yani bu girişimin başarıya ulaşması herkes için iyidir, çünkü günümüz siyasi şartlarında yaşananlar acçısından baktığımızda bundan daha kötü bir yaşam standartı olamaz, Suriyede yaşananlar, Irak'in işgali, Libya'nin yok edilmesi, Israil-Filistin gerginliği, tamanen istikrarsiz bir Ortadoğu'da yaşıyoruz. Bundan daha kötüsü olamaz, bu yüzden Bir Kuşak Bir Yol bence bir nefes getirebilir veya yeni bir vizyon açabilir Ortadoğu'da. Ayrıca başarılı olması sadece Çin'e bağlı değil, bu kuşakta bulunan insanların nasil bir dünya da yşsamak istemesi ile de bağlantılı savaş ve gözyaşı mı? Emperyalizm ve askeri işgal mi? Yoksa biraz daha yaşanabilir bir dünya mı istiyoruz?

 

"Türkiye'den Çin'e gelen elçi ve konsoloslar Çin'i bir kızak yeri olarak göre gelmişlerdir"

 

4-Türkiyenin bu projedeki rolü ve önemi nedir?

Tabi Türkiye bu girişimin önemli saç ayaklarından birisi, fakat unutulmamasi gereken bir gerçek var, odadaki fili unutmamak lazim. Türkiye bir NATO üyesi, Türkiye'de kurumlar yakın bir zamana kadar NATO perspektifinden dünyaya bakan, dünyayı Amerika ve Avrupa'dan ibaret gören bir zihniyet ile şekillenmişlerdi. Türkiye Çin'i 1971'de Amerika ile ilişkileri bozulduktan sonra tanıdı, 1964 Jonhson Mektubunu hatırlayalım; bir mecburiyetten yani, ve Çinliler bunu çok iyi biliyorlar. Türkiye Çin'e karsı, ABD ile birlikte Kore'de savastı. Bu unutuldumu? Belki Türkiye unuttu, fakat Çin değil. Unutmayın Mao'nun büyük oğlu, Moskova'da eğitim alan, Mao Anying Kore savaşıda 1950'de oldu. Uygur sorunu zaten başlıbaşına bir sorun, ne bizim ne de onlarin vazgeçmesi mümkün. Aynı dili konuştuğumuz, aynı kültür yapısına sahip olduğumuz, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip'in mezarlarının oldugu bir coğrafya, fakat bunun yaninda terörizmin arttığı, radikalleşmenin yükseldiği, ABD'nin Çin'e karşı kullandığı başka bir yapıda yine bu coğrafya da ortaya çıkıyor, aynı Sovyetlere karşı yeşil kuşak projeli Afgan cihadının modern destekli versiyonu. Çin buna cevap vermek zorunda, başka seçeneği yok. Ya Turkiye? Çok zor bir durum uluslararasi ilişkiler açısından. Fakat Çin ile Türkiye'nin ilişkilerinin üçüncü ülkelerden bağımsız hale gelerek gelişmesi, Çin'de yaşayan müslümanlar açısından çok iyi olacağı düşüncesindeyim, hem Çin hem de ülkemiz açısından faydalı olur. Fakat ne yazık ki Türkiye'de bugüne kadar doğru dürüst ne bir Modern Çin araştırmaları yapıldı ne de bugüne kadar doğru dürüst akademik bir yaklaşım geliştirildi. 1935 yılında Yüce Atatürk'ün direktifleri ile kurulan Ankara Üniversitesi Sinoloji bölümü ne yazık ki bugüne kadar dil eğitiminin dışında bir çalişma yapmadı. Zaten Türkiye'de sinoloji çalışanların bir kısmı Amerikan gözlükleri ile Tayvan ve New York Times üzerinden Çin'i öğrenmeye çalıştıkları için gelinen nokta da pek iç açıcı değil. Size çok net söyleyeyim, Türkiye'de bir tane bile modern Çin uzmanı yok! İste Atatürk'ün 1935'te başlattığı girişimden günümüze gelinen nokta. Boğaziçi Üniversitesi Asya Araştırmaları, ODTÜ Asya Araştırmaları, bunların hepsi zaten Türk halkını New York Times'tan okuyan bir kesim, Çin'i de farklı yerlerden öğrenmediler. Georgetown'dan Çin ögrenilmez. Dışişleri bakanlığı ise Çin ile ilişkilerde her zaman batılı gözlükler ile baktığından Çin'e gelen elçi ve konsoloslar burayı bir kızak yeri olarak göre gelmişlerdir. Bu zihniyet ile ilişkiler gelişmez, sadece kısa vadede ufak ticari yatirim ve kültürel değişimler olur. Türkiye'nin, Çin'deki değişimi ve bunun dünyaya yansımasını gelecekte göreceğimiz ekonomik, siyasi ve sosyal açılımlarını görebildigi kanatinde değilim. Görseydi, gönderilen insanlar daha kaliteli ve vizyon sahibi olurdu. Mesela Çin'in Pakistan, Misir, Cezayir, ve İran kadar, Türkiye'ye yakın olduğunu düşünmüyorum, bunun nedenlerinu ise yukarida zaten anlattim.

5-Çin'in bu projesi Avrupa ve Amerika ticareti'ni nasıl etkiler?

Tabi Çin'in bir kuşak bir yol girişimi, sadece Ortadoğu ve Güney ve Orta Asya ile sınırlı değil, Afrika ve Güney Amerikayı'da içine alan bir çeşit yeni ekonomik düzenin kurulması projesi, yani dünya bankası ve IMF sistemine alternatif olusturabilecek bir girişim. Son aylarda yaşanan ABD-Çin ticaret savaşları aslında Çin açısından beklenen bir tutumdu çünkü Çin ekonomik yükselişi siyasi gücünüde beraberinde getirdi, bu dünyada Amerikan hegemonyasina karsı durum ortaya çıkardı. Her ne kadar Amerikanın büyük bir bölümü bu yeni yükselen gücü Sovyetleri yenmenin zafer sarhoşluğu ile ancak son yıllarda anlayabildiler. Amerika'da 2016 secimlerinde kim iktidara gelseydi, zaten bu ticaret savaslari başlayacaktı. Çin'in Bir Kuşak Bir Yol girişiminin önünü kesmek Çin'i izole etmek için ticaret savaşlarının hızını arttırarak devam edeceğini düşünuyorum, çünkü bir kümeste iki horoz olmaz. Çin'in bu bağlamda geri adım atacağını da düşünmüyorum, çünkü attığı an kendi kolunu kesmiş olur ki bu da Çin'in küçülerek, ekonomik sorunlar yaşamasına neden olur ki hem Çin hem de dünya açısından siyasi ve ekonomik sonuclar ortaya çıkarır.
Bu arada aslında en onemli sorunu Avrupa'nin yaşayacağını düşünüyorum, çünku ABD ile Çin arasındalar, her ne kadar Başkan Trump dolayısı ile, Avrupa'nın ABD ile araları iyi olmasa da 2020 seçimlerinde demokratların iktidara gelmesi ile çok farklı bir seçim yapabilirler. Avrupada Çin ile 1978 sonrası oluşturduğu ilişkileri en iyi götüren ülke Almanya, Çin'e Japonlardan sonra ilk gelen yatırımcılar, bunun meyvelerini bugün topluyorlar. Tabi Trump'in degişmesi ile bu ne kadar devam eder bekleyip göreceğiz.

6-Amerika bu proje ile ticarette saf dışı mı kalıyor?

ABD'nin saf dışı kaldigini düşünmüyorum, Amerikan ekonomisi bir değişim geçiriyor. 1900'lerin başinda oluşan otomobil sektörü kendisini 1990'larda daha modern bir bilgi ve finans toplumuna tasşıdı. Kürselleşmeyi Clinton iktidari döneminde (1992-2000), Sovyetlerinde çökmesi ile birlikte dünyaya yeni bir düzen olarak sundular, bunda tabi ki dünya bankası ve IMF'nin özelleştirme politikalarının etkisi olduysa da, Trump ile, ABD bu görüşten geri adım attı. Fakat unutmayın ABD kendisine her konuda yeten, bilimde dünyada hala birinci sirada olan, güçlü finans kuruluşları ve yüksek seviyede teknoloji ile donatılmış bir ordusu ile hala dünyanın en büyüğü. Her ne kadar taktiksel hatalar yapsada, hala güçlü ve etkili, ve kisa vadede de bu liderliğini korumaya devam edecek gibi. Fakat yeni bir soğuk savaşa girebilirmiyiz? Biraz öyle görünüyor gibi, yani George Kennan'in Sovyetleri izole siyaseti bugün Çin'e karşı uygulanıyor izlenimi hakim. En önemli sorun, Çin'in buna ne ölçüde yanit vereceği?

7-Türkiye ve ABD'nin son zamanlarda yaşadığı problemler Çin Türkiye ilişkilerini etkiledi mi? Etkilediyse nasıl?

Türkiye ile ABD'nin yaşadığı sorunlar yeni değil, kim yeni olarak algılıyorsa, bilin ki ABD'yi tanımıyordur ve sadece iyi geçinmeye çalşıyordur. Unutmayın ABD Türkiye'nin dostu değil, ama düşmanı da değil. ABD bir ulus devlet, Türkiye gibi. Kendi ulusal çıkarları var, Türkiye'nin de var. Bu bağlamda ABD'nin hedefi Türkiye değil, sadece kendi ulusal çıkarlarına karşı oluşturduğu ulusal güvenlik stratejisinde Türkiye'ye eskisi kadar yer yok, çünkü şartlar ve öncelikler değişti. Ne yazık ki, ABD'ye bağımlı olan Türkiye siyasi eliti (2011'lere kadar) bunu göremedi veya görmezden geldi. Çin bu siyasi çekişmeyi çok yakından takip ediyor elbette, fakat hiç bir zaman taraf olmayacak. Çünkü bu sorun iki NATO üyesi arasındaki bir problem olarak algılanıyor.

 

Prof. Dr. Tuğrul Keskin kimdir?

Tuğrul Keskin Şangay Üniversitesinde Profesör ve yeni kurulan Küresel Yönetim Merkezi direktörü. ABD'de Virginia Tech Üniversitesinden doktorasini aldı, Virginia Tech, Radford ve James Madison Üniversitlerinde çalıştı. Portland Devlet Üniversitesinde Uluslararasi Çalismalar bölümünde Ortadoğu bölümü direktörlüğü yaptı. Ortadoğu'da Amerikan Dış Politikası, İslam Sosyolojisi ve Amerika'da Ortadoğu Araştırmaları adlı İngilizce yayınlanmış kitapları bulunmaktdır.  

 

Haber Ara