Dolar

32,5431

Euro

34,8976

Altın

2.427,76

Bist

9.690,91

Çanakkale'nin Halep ve El Bablı şehitleri

Tarihçi yazar Enes Demir, İslam coğrafyasındaki Çanakkale şehitlerinin bilgileri ve künyelerinden derlediği kitabında, Çanakkale'de Halepli 551, El Bablı 96 askerin şehit düştüğünü belirtti- Demir: - 'Halep, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale cephesi dahil diğer tüm cephelerle birlikte toplam 972 şehit vermişti. Bu şehitlerden sadece 421'i diğer tüm cephelerde şahadete ermiş, 551'i ise Çanakk

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-01-15 11:06:38

Çanakkale'nin Halep ve El Bablı şehitleri
YILDIZ NEVİN GÜNDOĞMUŞ - Tarihçi yazar Enes Demir, İslam coğrafyasındaki Çanakkale şehitlerinin bilgi ve künyelerinden derlediği kitabında, Çanakkale'de Halepli 551, El Bablı ise 96 askerin şehit düştüğüne dikkati çekti.

Demir, Çanakkale şehitlerine ithafen kaleme aldığı ve 9 Ocak Çanakkale Zaferi'nin 102. yıl dönümünde yayınladığı, "Son Büyük Savunma Çanakkale'de İslam Coğrafyasından Şehitler" adlı kitabında, Çanakkale şehitlerinin bilgi ve künyelerini derledi.

Çanakkale'deki şehitlerle ilgili bilgilerinin yanı sıra, hikayeleri, savaşın başlangıcı, cepheleri ve İslam coğrafyasının dört bir yanından cepheye katılan şehitleri anlatan Demir, birçok istatistiki bilgiyi de paylaştı.

Demir, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, geniş bir coğrafyaya hakim olan Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından kısa bir müddet sonra savaşa dahil edilmesinin birçok bölgede cephe açılmasına neden olduğunu söyledi.

Haçlı ordularının İslam'ın bayraktarı olan Osmanlı Devleti'ne savaşın başlamasıyla birlikte toplu olarak saldırdığına dikkati çeken Demir, Osmanlı'nın, idaresi altındaki Müslümanları birlik halinde, Sancak-ı Şerif altında toplamak istediğini belirtti. Demir, "Bu kapsamda imparatorluk genelinde umumi seferberlik ilan edilmiş ve 'Cihad Fetvası' yayımlanmıştı. Cihad Fetvası'na Kafkasya'dan Balkanlar'a Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya ve Hicaz Yarımadası'ndan İslam coğrafyasının birçok yerinden yoğun ilgi ve destek gelmişti. Bu manada Osmanlı coğrafyasındaki her bölge insanının Çanakkale Cephesi'ne katılımı olmuştu." diye konuştu.

Çanakkale cephesinin, diğer tüm cephelerin aksine hilafetin ve İslam coğrafyasının başkenti konumundaki İstanbul'un güvenliği için kritik öneme sahip olduğuna dikkati çeken Demir, "Çanakkale bu kritik olgudan ötürü, Osmanlı Devleti ve İslam coğrafyasındaki milletler için İslam sancağının dalgalandırılabilmesinin bir anahtarı ve direniş merkezi olarak görülmüştür. Bu manada birçok vatan evladı ve Müslüman gönüllü, çok geniş coğrafyada başlayan dünya savaşına rağmen kendi şehirlerini bırakıp Çanakkale Cephesi'ne koşmuşlardı." ifadelerini kullandı.

Kitabında buna ilişkin örneklere yer veren Demir, şöyle devam etti:

"Halep, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesi dahil diğer tüm cephelerle birlikte toplam 972 şehit vermişti. Bu şehitlerden sadece 421'i diğer tüm cephelerde şehadete ermiş, 551'i ise sadece Çanakkale Cephesi'nde şehit düşmüştü. Yani Birinci Dünya Savaşı boyunca şehit olan Haleplilerin yüzde 57'si Çanakkale'de şehit olmuştu. Halep'in burada verdiği şehit sayısı, 41 ilimizin Çanakkale'deki şehit sayısından fazla idi. Halep, bu özelliği ile Türkiye sınırları dışında kalıp Birinci Dünya Savaşı'ndaki cepheler ve İstiklal Savaşı dahil olmak üzere en çok şehit veren Misak-ı Milli toprağı olarak göze çarpmaktadır. "

- "El-Bab ve Çanakkale'nin kaderi birbirinden ayrı düşünülemez"

Çanakkale'de El Bab'lı 96 askerin şehit düştüğü bilgisini de veren Demir, bu iki şehrin kaderinin ayrı düşünülemeyeceğini vurguladı. Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün El Bab'da ne işimizin olduğunu bu şehitler bize bir ders niteliğinde göstermektedir. Zira El Bab ve Çanakkale'nin kaderi birbirinden ayrı düşünülemez. Çanakkale'de şehit düşen El Bablı asker sayısı, 26 ilimizin şehidinden fazla. Dolayısıyla bizim en önemli mücadelelerimizden biri olan Çanakkale'ye birçoğu gönüllü gelen El Bablı askerler varken ve birçoğu burada şehit düşmüşken bizim ortak tarihi ve kader bağlarımızın bulunduğu El Bab'da bulunmamızdan daha doğal bir şey olamaz."

Halep dışında, İslam Coğrafyası'nın birçok bölgesinde bu duyarlılık ve bilinçle hareket eden asker ve gönüllülerin yer aldığına dikkati çeken Demir, kitabında 69 yaşında Çanakkale Cephesi'nde vazife alan ve şehit düşen Kafkasyalı Teğmen Abdullah Oğlu Mustafa Efendi, 16 yaşındaki Libya/Derneli asker Ebubekir Oğlu Belmo, 16 yaşında Halepli Mehmet Oğlu Mustafa, Afganistanlı Cuma Han Oğlu Ali Arrat'ın aralarında bulunduğu şehitlerin hikayelerine yer verdiğini bildirdi.

Demir, Çanakkale Cephesi'ndeki ordunun 10,5 ay süren deniz ve kara savaşlarında diğer tüm cephelerden farklı bir direnişe ve kahramanlıklara sahip olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Çanakkale'de Osmanlı Ordusu'nun verdiği şehit ve gazi sayısı, kaynaklarda kesin bir tutarlılık göstermemektedir. Bu bağlamda genel olarak bu rakamlar, 589'u subay ve 56 bin 643 er şehit olarak ifade edilmekte, ayrıca 97 bin 7 kişinin gazi, 11 bin 178 kişinin ise kayıp olduğu belirtilmektedir. Çanakkale şehitlerinin bu tespit edilen rakamlar ışığında yaklaşık yüzde 97'si günümüzdeki sınırlarımız içinde yer alan 81 ilden olmuştur. Yaklaşık yüzde 2,5'luk bir oran ise bugünkü sınırlarımız dışındaki İslam coğrafyasından gelip Çanakkale'de şehit olan askerlerdir. Ayrıca burada, Osmanlı ordusunun emri altında görev alıp vatan uğruna canlarını feda eden Osmanlı vatandaşı olan bilinçli gayrimüslimler de bulunmaktaydı. Bu askerlerin sayısı ise 558'di. Türkiye dışındaki İslam coğrafyasından Çanakkale Cephesi'nde görev alan asker sayısı ortalama 8-10 bin civarıdır. Sonuç olarak bu askerlerden bin 266'sının şehit düştüğü tespit edilmiştir."

Tarihçi Demir, 18 Mart 1915'in "zafer günü" olduğunu belirterek, "Bu zaferimiz, en üst düzeyde kutlanırken Çanakkale zaferinin asıl tarihi olan 9 Ocak tarihine çok önem verilmemekte ve kamuoyu tarafından bilinmemektedir. Nitekim 10 ay süren çok kanlı Çanakkale kara savaşlarının ardından 9 Ocak 1916 günü, düşmanın Çanakkale'den geri çekildiği ve zaferin kazanıldığı gündür. Bu zafer 55 bin civarı şehidimizin kanlarıyla elde edilmiş ve Türk tarihinin en parlak zaferlerinden biri olarak tescillenmiştir." ifadelerini kullandı.


Haber Ara