Dolar

32,3285

Euro

35,0759

Altın

2.301,62

Bist

9.038,72

Çağ körleşmesi, ruh üşümesi ve ruh’un diriltici “sûr” üflemesi... (1)

6 Yıl Önce Güncellendi

2018-06-17 09:49:38

Çağ körleşmesi, ruh üşümesi ve ruh’un diriltici “sûr” üflemesi... (1)

Çağdaş insan'dan sözedip duruyoruz da; yok öyle biri!

Çağ da yok; insan da artık.

Çağ, bir ağ!

Devâsâ bir ağ hem de!

Çağdaş insan'sa, ağdaş sadece!

Ağ'a dönüşen çağ da, bu devâsâ ağ'da yaşayan ya da (bu çağ'ın alâmet-i fârikası konumuna yerleşen labirenti andıran sanal dünyanın devâsâ ağında sörf yaparcasına gelişigüzel akarak, oraya buraya kaçarak) yaşadığını sanan ağdaş insan da ayakbağı hakikatin önünde: Kendi'nin, kendi hakikatinin, kendini hakikate irtibatlayan ulvî bağ'ın önünde bir takoz, ayartıcı ve saptırıcı bir ağ'a dönüşen çağ da; sürgit ayartılan ve hakikatten kaçan ağdaş insan da.

ONTOLOJİK VOYERİZMİN ZAFERİ: İNSANIN ONTOLOJİK FELÂKETİ!

İşte çağdaş insan, kendini hakikate rapteden, bütün âlemleri temâşâ ettiren, gezdiren, yaşatan ulvî bağ'ı yitirdiğinden bu yana devâsâ bir ağ'da debelenip duruyor, fırtınalı bir denizin ortasında oraya buraya sürükleniyor yalnızca...

Çağdaş insan, ulvî bağ'ı, ulvî kaynakla bağlantısını yitirdiği için, kanatlandırıcı, bütün dünyaların meyvelerini tattırıcı bir çağ ruhundan da, bu lezzetli yolculuğu yaptıracak, insanı âlem içre âlemlerde gezintiye çıkaracak pusulasından da, ulvî çağrı utkusundan ve tutkusu'ndan da yoksun.

Çağdaş insan, kalbini körleştiren, zihnini felçleştiren, ruhunu çölleştiren, böylelikle insanı ayartıcı, baştan çıkarıcı bir sürgüne mahkûm eden devâsâ bir ağ'da mahpus.

Ama bunun farkında bile değil.

Değil; çünkü ağ'da sürükleniyor ve ağ son derece pornografik ve pagan, ayartıcı ve saptırıcı yani.

İnsanın ontolojik ölümü bu: Bütün insanî özelliklerini yitirmesi ama bunu bile farkedememesi, görememesi, bilememesi, idrak edememesi.

Ontolojik voyerizmin (dikizciliğin) zaferi: İliklerine kadar soluduğu; ama bir ağa, sanki Eflatun'un mağarasına hapsolmuşçasına yaşadığı, bu ayartıcı ağ'da, bu karanlık mağara'da oraya buraya sürüklendiği için göremediği ürpertici ontolojik felâketi bu şimdi, çağdaş insanın.

AĞDAŞ İNSAN: ÜZERİNDE “SÖRF YAPILAN” BİR “NESNE”!

O yüzden çağdaş insan, taşlaşmış bir “nesne” “gibi”...

Çağdaş sanal dünya, sörf yapılan yer değil de, ağdaş insan, üzerinde “sörf yapılan” bir “nesne” artık sanki...

O yüzden çağdaş insan taşlaşmış bir nesne “gibi”, dedim; çünkü çağdaş insan ne tam tamına insan ne de tam olarak nesne; aksine, hem insan hem de nesne aynı zamanda; -kültür, müzik, film, spor endüstrisinin ayartıcı tamtamlarıyla hayattan ve hakikatten kaçan bir pagan!

ÇAĞ KÖRLEŞMESİ VE RUH ÜŞÜMESİ: SİMÜLASYONLARIN AĞDAŞ İNSANDAN İNTİKAMI!

İnsansız bir dünya ve dünyasız bir insan'dan sözediyoruz artık...

İnsan, dünyasızlaştıkça; dünya insansızlaştıkça azalıyor insan: Rakam'laşıyor... Rakam'dan, dijit'ten ibaret bir nesne olup çıkıyor...

İnsan azaldıkça, azıyor, azmanlaşıyor; duyargalarını yitirerek duyarsızlaşıyor... Ruhsuzlaşıyor...

Çağ, ağ'a dönüşüyor sürgit... ve çağ, ağ'a dönüştükçe körleşiyor insan...

Ürpertici bir çağ körleşmesi yaşıyor...

İnsan ruhsuzlaştıkça, ruh üşüyor... Ölümcül bir ruh üşümesi yaşıyor çağdaş insan.

Simülasyonların (=gibi'lerin) intikamı mı bu ruh'tan; ruhuyla varolan, ruhu diri olduğu ölçüde diriltici bir soluğa sahip olabilen ağdaş insan'dan?

İSYAN / DEKANDANS HÂLİ DEĞİL, NİSYAN / DEKANDANSLA DANS HÂL-İ PÜR MELÂLİ!

Çağ, tastamam bir ağ'a, uçsuz-bucaksız ama daracık, ışıltılı ama kaskatı ve kapkaranlık, herkesi içine alan ama herkesi yutan, herkesi boğan küre ölçeğinde devâsâ bir ağ'a dönüştüğünden beri simülasyonlar intikam alıyor insan'dan adeta...

Dedim ya: Taşlaşmış, kalbini, kalp gözünü yitirmiş bir nesne insan bu ölümcül ağ'da: Ölümü bile bitiren, insanı canlı cenazeye dönüştüren ürpertici bir çöl çağ da, çağdaş dünya da, bu ağ'a mahkûm ve mahpus olan sözümona insan da!

İnsan, ulvî bağ'la ünsiyetini yitirdiği zamandan bu yana bu ayartıcı ağ'da nisyan'da / kendini de, hakikati de unutma girdabında!

Nisyan'da insan! İsyanda bile değil!

İsyan, dekandans (tefessüh, çözülme) hâlidir.

Nisyan'sa, dekadansla dans hâl-i pür melâli!

Bu gidiş, nereye peki? Ne'ye?

Özetle: Çağ körleşti, ruh üşüdü... İnsan, ruhu kendine getirecek İsrafil'in diriltici sûr'una gebe şimdi...

İNSANLIĞI DİRİLTİCİ SÛR'A ÜFLEME ZAMANI ŞİMDİ...

Ey hakikat yolcusu!

Bu sûr'a sen üfleyeceksin, sen sadece!

Sen kimsin peki?

Neresi'sin, nerelerdesin, hangi derelerde debelenmedesin?

Ne zaman kendine geleceksin?

Ne zaman üfleyeceksin bu diriltici sûr'a?

Unutma: İnsanlık sana gebe, sen hakikate...

Sen kendine gelince, ulvî bağ'la sarsılmaz bir şekilde irtibata geçince, leş kargaları kaçacak delik arayacak her yerde...

Yeter ki, sen, ayartıcı, baştan çıkarıcı siyasete kilitlenme; aksine, ayıltıcı, kanatlandırıcı hakikate demirlen ve siyasetin de hakikatten süt emsin, bizi kendimize getirsin, diriltici sûr'a üflesin yeniden -tıpkı bin yıldır yaptığımız gibi...

İşte o zaman, çağ, ruhuna kavuşacak; öncü kuşak ayağa kalkacak, yola çıkacak, hiç bir kınayıcının kınamasına aldırmadan yalnızca hakikat şarkısını bestelemek ve ağ'a hapsolan insanı hakikatle buluşturmak için cehd edecek...

İşte o zaman, insan ayartıcı / pornografik ve saptırıcı / pagan ağ'dan kurtulacak, ulvî hakikatle bağ kuracak, çağrı çağına kavuşacak, insanlık nefes almaya başlayacak bir kez daha tâ derinden inşallah...

Haber Ara