Dolar

32,3464

Euro

35,1083

Altın

2.302,87

Bist

9.079,97

Bülent Yıldırım: İsrail lehine imza atan bürokratlar var

İHH Genel Merkezi'nde Genel Başkan Bülent Yıldırım Türkiye-İsrail ilişkileri ve Gazze'deki gelişmelerle ilgili basın açıklaması yapıldı.

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-16 14:23:39

Bülent Yıldırım: İsrail lehine imza atan bürokratlar var

TİMETURK I HABER MERKEZİ

İHH Genel Merkezi'nde Türkiye-İsrail ilişkileri ve Gazze'deki gelişmelerle ilgili basın açıklaması yapıldı.

Genel Başkan Bülent Yıldırım'ın yaptığı açıklamada en dikkat çeken ayrıntı "İsrail lehine imza atan bürokratlar" ifadesi oldu. Yıldırım: "Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri'ne rağmen bazı uzantılı Bürokratlar İsrail lehine, Türkiye adına imza atıyor" dedi.

Açıklamalar kurumun Twitter hesabından an be an paylaşıldı.

İşte yapılan açıklama:

"DAVALARDAN VAZGEÇİLMEYECEK!"

Davalardan hiç kimse vazgeçmeyecek, kimse bu hakka sahip değildir. Kimse de heveslenmesin.

4_19

"İSRAİL LEHİNE İMZA ATAN BÜROKRATLAR"

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri'ne rağmen bazı uzantılı Bürokratlar İsrail lehine, Türkiye adına imza atıyor. Türkiye'nin NATO'da İsrail'e yönelik Veto'sunu kaldırdılar, İsrail'in G89 kodlu terör listesini kabul ettiler.

3_27

"İSRAİL'İN TERÖR LİSTESİ"

Bu listede Bosna ve Gazze'den dostlarımız var. Cumhurbaşkanlığı ve Dünya İnsani Zirvesi temsilcileri, akademisyenler ve aktivistler var.

2_28

1_32

"GAZZE RAPORU"

Ayrıca, İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından hazırlanan “10'uncu Yılında Abluka'nın İnsanlık Dışı Sonuçları” adlı Gazze raporu kamuoyu ile paylaşıldı.

İşgal rejimi İsrail tarafından Gazze'de 10 yıldır devam eden kara, hava ve deniz ablukasının kaldırılacağı sözü verilmesine rağmen hala ablukanın sürdüğü belirtilen toplantıda, İsrail'in şimdiye kadar verdiği sözlere riayet etmediği ve bundan sonra da etmeyeceği vurgulandı. Uygulanan ablukanın Gazze'nin geleceğini yok ettiğine dikkat çekildi.

İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Gazze'de devam eden ablukanın insan yaşamını son derece olumsuz etkilediğini vurgulayarak şunları kaydetti;

“İşsizlik yüzde 50, fakirlik yüzde 80'e ulaşmış durumda. 100 binden fazla insan evsiz kaldı ve akrabalarının yanında yaşıyor. Nüfusun yarısı 18 yaşın altında, bunlardan 300 bin çocuk ya bir yakını ya annesi ya da babası vefat etmiş, öldürülmüş ve travma yaşıyor. Halkın yüzde sekseni yurt dışından gelen yardımlarla yaşıyor. Günde en fazla sekiz saat elektrik veriliyor, bazen hiç verilmiyor ve bazen de günde bir saat kadar veriliyor. Bu da doğal olarak orta ve küçük ölçekli sanayi işletmelerine ve hastanelere zarar veriyor. Her bin doğumda ise 23 çocuk hayatını kaybediyor.”

Gazze'nin nefes boruları olarak bilinen tünellerin işgalciler tarafından yerle bir edildiğinin altını çizen Yıldırım, hastaların sağlıklı koşullarda tedavi göremediğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Biliyorsunuz ne yazık ki Refah sınır kapısı Mısır'ın darbeci lideri Sisi yönetiminden sonra kapatıldı. İnsanlar dışarıya çıkamıyor, dışarı ile irtibat kuramıyor. Dolayısı ile Gazze ablukasının artık kalkması gerekir. Abluka sanki artık anlamsızmış gibi dünyada bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.”

İSRAİLLİ KONSOLOSUN KÜSTAH AÇIKLAMALARI

Geçtiğimiz günlerde basında genişçe yer bulan İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen'in Türkiye ile adeta dalga geçercesine yaptığı açıklamalara vurgu yapan Yıldırım, “Yani Konsolos diyor ki siz ne yaparsanız yapın yine İsrail'in dediği olacak!” Yıldırım, konuşmasının devamında şöyle dedi;

“Konsolos, ablukanın yasal olduğunu söylüyor. Halbuki ablukanın yasal olduğuna dair hiçbir belge yok. Buna Birleşmiş Milletler ve Avrupa Parlamentosu kararları da dahil. Fakat buna rağmen Türkiye'de bazı bürokratların, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı'na rağmen imzalamış olduğu Palmer Komisyonu'nda bu yasallık maalesef kabul edilmiş durumda.”

Normalleşme şartı olarak öne sürülen 3 maddenin önemini bildiklerini, özür şartının güzel bir gelişme olduğunu fakat tazminat konusunda belirtilen rakamların komik olduğunu ve mağdur ailelerini rencide ettiğini belirten Yıldırım, “Ortalıkta dolaşan rakam lütuf tazminatıdır. İsrail zaten bize çeşitli yollarla 1 milyar dolar teklifini yapmıştır. Hâlbuki bunun uluslararası hukuktaki karşılığı 3 milyar dolardır. Buna rağmen İsrail konsolosu 20 milyon dolardan bahsetmektedir” dedi.

Yıldırım, üçüncü şart olarak Türkiye'nin öne sürdüğü ‘abluka kalkacak' maddesinin içini boşaltmaya yönelik İsrailli Konsolos Kohen'in “Yardımlar Aşdod limanından gidecek çünkü zaten Gazze'de bir liman yok” açıklamalarının bir başka manası olduğunu ifade etti. Yıldırım, bahsettiği konuda şunlara dikkat çekti;

“Türkiye Aşdod limanını kabul eder mi? Türkiye bu mesele için bir iç hesaplaşmaya gitti. Biliyorsunuz Türkiye'de bir çevre ‘otoriteden izin alınması gerekirdi' dedi değil mi? Fakat Türkiye'de devlet ve millet bizim ortaya koyduğumuz bu eyleme destek vererek, ‘Otorite diye bir şey yok, bu insani krizdir' dedi. Buna rağmen Türkiye'den gidecek yardımların Gazze değil de Aşdod limanından sahiplerine ulaştırılması otoritenin kabul edilmesi demek olur. O zamanda bu mücadelenin hiçbir mantığı kalmamış olur. Öyle değil mi?”

İsrailli konsolosun kendisini çok akıllı zannettiğini söyleyen Yıldırım, “Konsolos adeta Türkiye ile dalga geçiyor ve diyor ki, ‘Bizim için Akdeniz'de çıkarılan gaz çok önemlidir. Çıkarılan bu gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması Türkiye açısından da çok önemlidir. Fakat bu gaz ancak üç ya da dört yılda çıkartılabilir. Ondan sonra da araştırma yeri tespit edilir, daha sonra araştırmalar derinleştirilir' diyor. Yani Türkiye'ye diyor ki ‘Sana 20 yıllık hedef veriyorum ama 20 dakikada da bütün kazançlarını senden alacağım.' Türkiye'nin bunu kabul etmesi mümkün mü? Türkiye artık eski Türkiye değil!” dedi.

"MASADA YALNIZCA FERİDUN SİNİRLİOĞLU'NUN OLMASI..."

Palmer Komisyonu ile birlikte bir algı operasyonunun yapıldığına dikkat çeken Yıldırım, seçilmişlerin bu komisyon kararlarını reddetmesine rağmen uzantılı bürokratların bu çıkışlarının İsrailli Konsolosun küstahça konuşmasına fırsat sağladığını belirtti.

Yıldırım, uzantılı bürokratların 28 Şubat döneminde halka zulmeden iktidar sahiplerine danışmanlık yaptığını belirterek masada sadece Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun bulunmasının İHH'yı ve şehit ailelerini tedirgin etmekte olduğuna dikkat çekti.

TÜRKiYE'YE GİRİŞ YASAKLARI

Türkiye'de ve dünyada açılan Mavi Marmara davalarından asla vazgeçmeyeceklerinin altını çizen İHH Başkanı Yıldırım, son dönemde 40 bin kişiye Türkiye'ye giriş yasağı konulduğunu belirtti. Bu isim listelerinin İsrail ve bazı devletler tarafından gönderildiğini belirten Yıldırım, listelerdeki isimlerin kontrol edilmeden yasaklandığına vurgu yaptı. Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü;

“İHH Yönetim Kurulu'ndan Osman Atalay ve ben bu listedeyiz. Bosna'nın en yiğit adamlarından Hasan Cengic, Filistin Dışişleri Bakanı gibi çok sayıda önemli isim bu listede yer alıyor. İsrail'den gelen bu liste kontrol edilmeden onaylanıyor. İHH ve Yönetim Kurulu üyelerini dünya kamuoyunda terörist olarak lanse edilmesinin yolu açılıyor. Bu listelerdeki insanlar G87 ve G89 terör kodlamasıyla yaftalanıyor. Devlet içerisinde bu listelerin kontrol edilmeden onaylanmasında imzası bulunan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacağız.”

TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ

Türkiye-İsrail ilişkilerine de vurgu yapan Yıldırım, İsrail'in şımarık bir devlet olduğunu söyledi ve NATO'da İsrail vetosunun kaldırıldığı günün gecesinde Gazze'nin Siyonistler tarafından bombaladığını ifade etti.

Mavi Marmara olayının ardından Türkiye'nin ‘alıcı' olduğunu fakat NATO'da kaldırılan veto ile ‘verici' konumuna düştüğünü belirten Yıldırım şöyle konuştu;

“Mavi Marmara olayında tüm uluslararası hukuk kurumlarınca bizim haklılığımız tescil edilmiş olmasına rağmen neden biz ‘verici' konumuna düşüyoruz? Bunun hesabını şehitlere ve şehit ailelerine nasıl vereceğiz? Bunun karşılığı, Gazze'ye sokulmasına izin verilen üç–beş ton çimento mudur? Rahmetli Abdülhamit Han, ‘kanla alınan topraklar ancak kanla verilir' diyerek iktidardan düşme pahasına Gazze'yi savunmamış mıydı?”

İSKENDERUN ŞEHİTLERİ

Genelkurmay Başkanlığı'na da seslenen İHH Başkanı Yıldırım, 30 Mayıs 2010 günü İskenderun'da şehit edilen 6 askerin hesabını neden hala sorulmadığını hatırlattı ve İsrail'in zaten Türk askeri kuvvetlerine saldırarak alenen Türkiye'ye savaş açtığını belirtti.

İSRAİL ŞUNLARI YAPMAK İSTİYOR?

Basın açıklamasının sonunda İsrail'in yerine getirmek zorunda olduğu maddeleri kalem kalem sıralayan Yıldırım, şunları söyledi;

“İsrail ablukayı kaldıracak. Hapishanelerdeki zanlıları adil mahkemelere çıkartacak. Haksız fiil tazminatı verecek. Gazze ve Batı Şeria'nın özgürlük alanlarını kabul edecek. Çocuk ölümlerini durduracak. Mescidi Aksa'ya yapılan saldırıları durduracak. Raid Salah'ı da serbest bırakacak.”

MAVİ MARMARA YOLUNA DEVAM EDİYOR

31 Mayıs'ta Mavi Marmara'nın İstanbul Sarayburnu'na getirileceğini ve çeşitli etkinliklerle 3 gün boyunca Anadolu'dan gelecek katılımcılara Mavi Marmara ruhunun anlatılacağını belirten Yıldırım, “İsrail, Mavi Marmara'nın yoluna devam ettiğini görecek” dedi.

GAZZE RAPORU ve TAM METNİ İÇİN FOTOĞRAFA TIKLAYINIZ

m_3

Haber Ara