Dolar

32,4958

Euro

34,6084

Altın

2.477,33

Bist

9.588,94

'Bu vatan hepimizin' dedik ama ikna edemedik'

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı personelinin karıştığı eylemlere ilişkin davada müştekilerin beyanları alındı- Müşteki Çelik:- 'Tankların olduğu taraftan ateş açılıyordu. Askerleri ikna etmeye çalıştık. 'Bu ülke, bu vatan hepimizin' dedik ama ikna edemedik. Bir tank aradan sıyrılarak direğe çarptı, direk de bir vatandaşın üzerine yıkıldı'

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-04-24 15:16:21

'Bu vatan hepimizin' dedik ama ikna edemedik'
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 268 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar ile müştekiler hazır bulundu.

Duruşmada müşteki olarak dinlenen Yücel Küçükaltun, olay günü kızının kına gecesi töreninde olduğunu, kalkışmaya yönelik haberlerin gelmesi üzerine kına gecesini yarıda kesip Genelkurmaya gitmek için yola çıktığını anlattı.

Küçükaltun, Genelkurmaya doğru giderken Necatibey Caddesi tarafından tankların geldiğini gördüğünü, bunun üzerine aracından inerek darbecilere karşı mücadele etmeye başladığını kaydetti.

Tankın üzerine ilk çıkanlardan olduğunu belirten Küçükaltun, sözlerine şöyle devam etti:

"Tankın üzerinde üsteğmen rütbesinde birini gördüm. 'Bu, vatana ihanettirdir' dedim. O da 'Biz emir aldık, görevimizi yapıyoruz' dedi. Ben de 'Bu kanunsuz bir emirdir, suç işliyorsunuz' dedim. Sonra üsteğmen tankın içine girdi. Orada bir başçavuş vardı. Onu da ikna etmeye çalıştım, bu sırada tankın üzeri vatandaşlarla doldu."

Tankın içindeki üsteğmen ve başçavuşun, tankı hareket ettirmesi için sürücü askere baskı yaptıklarını aktaran Küçükaltun, o sırada tankı kullanan askeri çıkartarak polis ekiplerine teslim ettiğini söyledi.

"Arkadaki tanklar, öndeki tank sürücüsüz kalınca hareket edemedi. O bölgeden araçları ezerek ayrılmak zorunda kaldılar." diye konuşan Küçükaltun, daha sonra darbeci askerlerin kendisine silah doğrulttuğunu ancak ateş etmeye cesaret edemediklerini belirtti.

- "Bu ülke, bu vatan hepimizin' dedik ama ikna edemedik"

Müşteki sıfatıyla ifade veren Muhsin Çelik de olay tarihinde inşaat işçisi olduğunu, mesaisini bitirdikten sonra evinde dinlendiği sırada İstanbul'da köprünün kapatıldığı haberlerini izlediğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını dinledikten sonra dışarı çıktığını ancak üzerinde yeterli miktarda para olmadığından yoldan geçen bir aracı durdurup Kızılay tarafına gittiğini ifade eden Çelik, "Cumhurbaşkanımızın sesini duydum, halkı sokağa çağırıyordu. Bir anda panik oldum. Elektrikleri kapattım. Dışarı çıktım. Durdurduğum araçla Polis Akademisinin önüne kadar gittim." diye konuştu.

Polis Akademisinin önüne geldiğinde yoğun ateş altında kaldığını dile getiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Orada 15 tank vardı. Tankların olduğu taraftan ateş açılıyordu. Askerleri ikna etmeye çalıştık. 'Bu ülke, bu vatan hepimizin' dedik ama ikna edemedik. Bir tank aradan sıyrılarak direğe çarptı, direk de bir vatandaşın üzerine yıkıldı. O şahsı hastaneye gönderdik. Arkadaki bir tanktan iki askeri çıkardık, emniyete teslim ettik. Kızılay'a doğru giden tankların peşinden koştuk.

Adliye karşısında tankı durdurmaya çalıştık. Elimize ne geçtiyse tankın paletlerine attık. Tank durdu. Askerlere yalvardık, yapmayın diye. Askerin birini biz yukarıdan çekiyorduk, tankın içindekiler izin vermiyordu. O kargaşada tanktan düştüm. Kalktım ve tekrar mücadeleye başladım. Tankın arka tarafını açtık, oradan askerleri çıkardık. Daha sonra hepsini emniyete teslim ettik."

Sabaha karşı eve dönerken sağ ayağında ve sol dizinde ağrı hissettiğini ifade eden Çelik, hastaneye gitmeden bir ay evde yattığını, ailesinin telkinleri sonucu hastaneye gidip tedavi gördüğünü belirtti.

Duruşmaya yarın devam edilecek.

Haber Ara