Dolar

32,5988

Euro

34,8387

Altın

2.492,18

Bist

9.500,70

Bırakın komedram kokan davaları

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-08-03 10:59:38

Bırakın komedram kokan davaları

Nüfusun çoğunluğunu oluşturan gençlerin, kültürel, inanç, hedef, eğitim ve istihdam noktasında kısıtlı imkânların var olduğu bahanesi ile kendilerini yetiştirmemeleri, gelecek için düşündürücü bir mesele.

Bu ülke aslında sınırları içerisinde bulunan, bütün etnik grupların kardeşliği ile ulus devlet olma imkânına sahip. Dış güçlerin ve ülke içindeki piyonlarının, kardeşliği engelleme çabalarının yanı sıra, bahaneler üreterek, gelecek, inanç ve vatan kaygısı gütmeyen, amaçsız yetişen ve yetiştirilen genç nesil, ulus devlet olma yolunda sorun teşkil ediyor.

Bu sorunun miladı, Cumhuriyetin kuruluşu ile hortlatılan etnik ayrım ve kışkırtma planlaması ile stratejik olarak devreye sokuldu. “Ne mutlu Türküm diyene” dayatması ile Anadolu sınırları içerisinde bulunan etnik grupların, tahrik olmaları üzerine yoğunlaşıldı.

Kürtler yok sayıldı, karşı çıkan ve sesini yükseltenler ise Dersim örneğinde olduğu gibi katledildi. Türkçeyi telaffuzda zorlandıkları için okuyamadılar, cehalete maruz kaldılar.

Kürt kökenli kardeşlerimizin yaşamış oldukları bölgeler öncelikli hedef seçildi. 60 yıl boyunca bu bölge halkına, devletin hizmet imkânlarını koklatmadıkları gibi sıfır yatırımla sefaletin bütün kademelerini bilinçli şekilde yaşatmayı hedeflediler ve başardılar. Yoksunlaştırılmanın akabinde, Kürt halkı sıkıştırıldıkça bir takım şeylere tepki göstermeye başladı. Ciddi bir asimilasyon hareketi ve tavrı karşılığında, Kürt halkı kışkırmak için yeterli zemini bulmuştu bile.

Yürütülen planın yeterli seviyeye geldiği kanaatine vardıklarında ise PKK denen terör örgütünü, Ermeni, Yahudi ve devşirmelerden oluşan üst kurul ile devreye soktular. Bölgenin Kürt gençlerini hedef alarak, bazılarını cebren bazılarını ise çeşitli vaatler ile Kürdistan hayalleri yolunda ikna edip silahlandırarak dağlara çıkardılar. Dağa çıkan her Kürt gencinin büyük bir ideal uğruna, mevcut rejime başkaldırması çok da zor olmadı, çünkü 60 yıldır kendi halkı ezilmişti.

Dış mihrakların ve içerde satılmış güçlerin destekleri ile PKK silahlanıp küçük çapta bir ordu haline geldi ve 30 yıl sürecek eylemler başladı.

Batının ve içteki satılmışların amaç ve planlamalarını gören, bilen, ümmet derdi, vatan sevdasında olan insanlar, bu ülkenin seyrini değiştirmek adına görevi halkın desteği ile devraldılar.

Demokratik standartların en önemli şiarı olan insan haklarına öncelik verilerek, oluşturulan Kürt sorununu çözme hedefiyle bu bölgeye eşit şartlarda yatırımlar ve çalışmalar yapıldı.

Bölge giderek kalkınmaya, ülkenin Batı'sı ile aynı yaşam standartlarını oluşturmaya, kendi dilini okumaya, kendi TV sini seyretmeye başladı. Kürt halkının yavaş yavaş ülkesi ile bütünleşmeye başlaması birilerinin içine korku saldı.

Batı ve içerden satılmışlar, yeni iktidar bireylerinin ülkeyi ciddi bir konuma getirmeye yönelik doğru hamleleri karşısında, 80 yıldır kurmuş oldukları stratejinin tehlikeye girdiğini gördüler. Önce Gezi olayları, sonrasında 17-25 Aralık olaylarını devreye soktular. Bu sürecin ardından gördükleri en zayıf nokta; ana muhalefetin yetersiz kaldığıydı. Bu yetersizlik görülünce, içerdekilerin de desteği ile çok yoğun bir seçim kampanyası başlatıldı veHDP'yi seçime hazırladılar.

Özellikle medya gücünü kullanarak, Kürt kardeşlerimizi yanıltıp, milliyetçilik duyguları oluşturmaya çalıştılar. Cumhuriyet kurulduğundan beri yapılanTürk milliyetçiliği karşısında artık Kürt milliyetçiliği baş gösterdi.

Öncesinde zaten hepimiz kardeştik. Kardeşliğimiz Müslüman olmamız ile vücut buluyordu. Aslı Kürt bile olmayan kişiler, Kürt kisvesi altında ödevlerini eksiksiz yerine getirdiler. Kürt gençliğini dininden uzaklaştırmaya çalıştılar.

İslam perspektifinden bakanlar arasında Kürdistan sevdası gibi bir talep yoktur. Eminim ki Kürtler bile ulus devlet olalım, bütün etnik gurupların rahat ve eşit bir yaşam süreceği güçlü Türkiye olalım talebindeler.

Nüfusun çoğunluğu gençlerden müteşekkil demiştik. Gençler, medya ve sosyal medyanın oluşturduğu mizansen üzerinden magazin bilgiler ile gerçeklerden uzak tutulup, zamanlarını heba ediyorlar. Hazırlanan mizansen üzerinden dini çatışmalar, hamaset duyguları içerisinde birinin hizmet sevdası, diğerinin siyasi davası, bir diğerinin ise milliyetçilik damarı arasına sıkıştırılan gençliğin kaybolması…

Ülkemiz büyük bir yangın yerine dönmek üzere. Bu saatten sonra kimin haklı olduğunun bir kıymeti kalmayabilir!

Bütün mesele biz gençlerde.

Vatan, din, kardeşlik ve her şeyden önce Allah sevgisini iliklerine kadar nakşetmiş Türkiye gençliğinin önünde durabilecek, hiçbir dünya gücü yoktur buna emin olun.

Bırakalım komedram kokan dava kavgalarını, her birimiz kendi alanımızda ki sevdamızın, davamızın, damarımızın hakkını gerçek manada yerine getirsek birbirimizle çatışmaya zaten gerek kalmayacak.

Aramıza nifak sokmaya çalışan güçlerin planları akamet uğrayacak.

Vesselam…

twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser

[email protected]

Haber Ara