Dolar

32,3448

Euro

35,1194

Altın

2.309,79

Bist

9.079,97

Başbakan Yıldırım AA Editör Masası Özel'de

Başbakan Binali Yıldırım: (2)- '(TBMM Başkanlığı) Bunun kararını ben vermem. Liderim, partimizin genel başkanı, partimiz bu yönde karar alırsa her türlü görevi yaparız'- '(Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) Bütçe Kanunu dışında hükümetin Meclise kanun getirme yetkisi yok. Bu neyi gösteriyor? Meclisin yasama konusunda mutlak gücünü, hakimiyetini gösteriyor'- '24 Haziran aslında 16 Nisan'ın uyg

6 Yıl Önce Güncellendi

2018-07-05 11:52:03

Başbakan Yıldırım AA Editör Masası Özel'de
Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Başkanlığıyla ilgili, "Bunun kararını ben vermem. Liderim, partimizin genel başkanı, partimiz bu yönde karar alırsa her türlü görevi yaparız." dedi.

Yıldırım, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası Özel'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Parlamentonun iki şey yapacağını belirten Yıldırım, "Bir tanesi, milletvekilleri seçim bölgelerine gidiyorlar, vatandaş taleplerini alıyorlar, bir düzenleme ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı kararıyla olmayacak yeni bir talep var. Onu değerlendirecek ve Meclis'te asgari müştereklerde bir araya gelerek partiler bu düzenlemeyi yapacaklar." ifadesini kullandı.

İkincisinin ise yürütmenin etkin denetiminin yapacağını dile getiren Yıldırım, yazılı soru önergeleriyle kurulan komisyonlarla bütçe denetimiyle ve birçok yönden de zaman zaman bakanların Meclis'e gelip bilgi vermeleriyle denetim ve yasama faaliyetlerinde Meclis'in daha etkin hale geleceğinin altını çizdi.

Yıldırım, yeni dönemde Meclis'in öneminin artacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Geçmiş dönemde iktidar partisi ne isterse Meclis'te o olur. Onun dışında hiç muhalefet partisinin verdiği bir kanun teklifinin, eğer uzlaşma olmasa, çıktığı baki değil. Şimdi hükümet, teklif veremiyor. Tek bir istisnası var, bütçe kanunu. Bütçe Kanunun da şimdi hükümetin, Meclis'e kanun getirme yetkisi yok. Bu neyi gösteriyor? Bu, Meclisin 'yasama' konusunda mutlak gücünü ve hakimiyetini gösteriyor."

- "Biz her türlü görevi yaparız"

Yeni sistemde Meclisin daha önce görülmeyen ve ilk defa oluşacak bir Meclis olacağı belirtilerek, "Bu kadar yasama ve denetim faaliyeti güçlendirilmiş yeni Meclis'in ilk başkanını Binali Yıldırım ismi olarak zikredebilir miyiz" sorusuna, Yıldırım, "Bunun kararını ben vermem. Şöyle söyleyeyim; liderim, partimizin genel başkanı ve partimiz ne yönde karar alırsa, neyi münasip görürse biz her türlü görevi yaparız. Bu da çok uzun bir süre değil, yakında ne olacağı belli olur." cevabını verdi.

Başbakan Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye için neden bu kadar önemli olduğuna yönelik bir soru üzerine, bu tartışmanın ülkede 140 yıldır yapıldığına işaret ederek, "1980 ihtilali işin tuzu biberi oldu. 1980 ihtilaliyle parlamenter sistemden biraz daha uzaklaşıldı." dedi.

Önceden cumhurbaşkanlığının temsili makamlar olduğunu, icraat yetkisinin bulunmadığını, bütün işin başbakanlıkta ve hükümette başladığını anlatan Yıldırım, şunları söyledi:

"1982 Anayasası'nda darbeyi yapanlar, cumhurbaşkanı olmayı da karar verdikleri için anayasa ile cumhurbaşkanını beraber oylardık. Anayasayı kabul ettiğiniz anda cumhurbaşkanını da seçiyorsunuz. Oraya (Kenan) Evren, anayasayı Orhan Aldıkaçtı'ya yazdırırken, cumhurbaşkanlığı kısmına dokunmamış. Ne yetki varsa hepsini dizmiş arka arkaya. Aynı yetkileri parlamenter sistemden de silmedikleri için bu sefer ikisi beraber aynı yetkiyle donatılmış.

Nasıl çalışacak? Gayet doğal bir çift başlılık ortaya çıkıyor. Hem cumhurbaşkanının tek başına yetkileri var, hükümetin zaten parlamenter sistemden başbakanının yetkileri var. Ama bir fark var; başbakan sorumlu, cumhurbaşkanı sorumsuz. Sürdürülebilir bir şey değil. Bunu 90'lı yıllar boyunca hep gördük ama en çarpıcı özelliği Ecevit'in, çok özenle arayıp, bulduğu seçtirdiği Ahmet Necdet Sezer'le bir anayasa kitapçığı fırlatmasının Türkiye'ye maliyeti bir gecede 53 milyar dolar."

- "Bu sistem 'mutlaka değişmelidir' dedik"

Yıldırım, ardından AK Parti'nin iktidara geldiğini, işleri toparladıklarını ve bugünlere geldiklerini dile getirdi.

İktidara ilk geldikleri günden beri zorluklar yaşadıklarını vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Biz mazeretlere sığınan bir iktidar ve parti olmadığımız için hep sabrettik. Zaman zaman ilk günden beri 'bu sistem mutlaka değişmelidir' dedik. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Düşünebiliyor musunuz, 19 Kasım 2002'de iktidara gelmişiz, askerler bize 8 Ocak'ta muhtıra verdi. 'Laiklik elden gidiyor, irtica aldı başını gidiyor.' Daha bir buçuk ay bile olmamış, nasıl oluyor bu?" diye konuştu.

Binali Yıldırım, daha sonra sürekli her MGK toplantısında aynı sürtüşmenin olduğuna dikkati çekerek, "E-muhtıra, cumhurbaşkanı seçemezsiniz. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca olan iş birden bire olmaz hale geldi. 367 icadını çıkardılar, icat, başka tabir bulamıyorum. Ondan sonra 'bu iş yürümüyor' dedik, seçim kararı aldık." değerlendirmesinde bulundu.

Bu sefer milletin AK Parti'yi 2007'de daha güçlü şekilde iktidara getirdiklerini belirten Yıldırım, "Madem cumhurbaşkanını biz seçemeyeceğiz bu Meclisten. Millet seçsin' dedik. Referandum yapıldı. Referandumda cumhurbaşkanını halk tarafından doğrudan seçilmesi benimsendi, kabul edildi. Esasında orada başkanlık sistemi şekillenmiş oldu." dedi.

Yıldırım, o arada bunun tamamlanması gerektiğini anlatarak, "O arada birtakım Ergenekon, Ay Işığı, Yakamoz. Bir sürü konularla uğraştık. Olmadı sonra FETÖ'cüler ortaya çıktı, onlarla uğraştık, bu süreçte bu işleri yapamadık." ifadesini kullandı.

- "24 Haziran aslında 16 Nisan'ın uygulamasıdır"

Artık 15 Temmuz yaşandıktan sonra bu işin dönüşünün olmadığını ve mutlaka bu meselenin kökünden çözülmesi gerektiği kanaatinin toplumda da yerleştiğini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Tabi o dönemde, önceki yıllara göre aynı gücümüz yoktu. Tek başımıza bu işi yapma şansımız yoktu. Olduğu zaman yapamadık, başka işlerle uğraşmaktan; olmadığı zaman da bu sefer orada da Sayın Bahçeli ile hatırlayacaksınız 2016'da gene bir sürpriz yaptı. Çıktı, 'Bu işler böyle gitmiyor, fiili durumu hukuki şekle dönüştürmek lazım, başkanlık sistemi olması lazım' dedi. Ondan sonra bu süreç başladı.

Sayın Bahçeli ile görüşmelerde bire bir ben bulundum, arkadaşlarımızla yaptık ve Meclise getirdik.16 Nisan 2017'de milletin onayına sunduk, orada da kabul edildi. 24 Haziran aslında 16 Nisan'ın uygulamasıdır. Vatandaş 'Kabul ettim bir sene önce, şimdi de seçim yapılıyor, kabul ettiğim şeyin gereğini yapıyorum' dedi. Ama bizim muhalefet adayları, Allah canlarını sağ etsin, ona karşı çıktılar. 16 Nisan'ı kabul etmediler. Çıktılar, 'Biz, bunu değiştireceğiz, geri götüreceğiz, sistemi değiştireceğiz.' Vatandaşın bu ağırına gitti. 'Ben bir sene önce bu kararı vermişim, sen benimle niye inatlaşıyorsun? Sen bu sistemde ne yapacağını söyle.' Bu mesajı verselerdi belki daha iyi olurdu, çok ümit etmiyorum ama biraz daha iyi olabilirlerdi."

(Sürecek)



Haber Ara