Dolar

32,5624

Euro

34,8989

Altın

2.432,18

Bist

9.645,02

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş:

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş:

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-07-09 21:56:52

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş:
Başbakan Yardımcısı Numan Kutulmuş, "Niyetimiz bir hükümetin kurulması yönünde iyi niyetli çabaları son ana kadar korumak ama bu çabalardan bir sonuç çıkmazsa da Türkiye demokrasisinin işleyen kuralları vardır. O zaman da tekrar bir seçime gitmek Türkiye için kaçınılmaz olur" dedi.

Kurtulmuş, AK Parti Bursa İl Başkanlığı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 7 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir siyasi tabloyla karşı karşıya kaldığını söyledi. Bütün partilerin seçimin ardından ortaya çıkan tablonun değerlendirmesini yaptığını belirten Kurtulmuş, çıkan siyasi sonuç ile milletin ne demek istediğini bir aydır tartıştıklarını aktardı.

Türkiye'de olgun ve tıkır tıkır işleyen bir demokrasinin olduğunu belirten Kurtulmuş, "Yıllar içerisinde demokratik bakımdan birçok zafiyetle karşı karşıya kalmış olmasına rağmen bugün itibarıyla Türkiye'nin olgun bir demokrasiye sahip olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye'nin en önemli kazanımlarından birisi de budur. Eğer Türkiye çevresindeki ülkelerden ciddi bir şekilde ayrışıyorsa bunun en temel nedenlerinden başta geleni Türkiye'de demokrasinin her şeye rağmen işliyor olmasıdır" dedi.

- "Mühim olan Türkiye'nin hangi istikamete gideceğine karar vermektir"

Hükümet kurma sorumluluğunun birinci derecede AK Parti'nin omuzlarında olduğunu ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun en kısa süre içerisinde koalisyon görüşmelerine başlayacağını bildiren Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Koalisyonda aslolan bir pazarlık yaparak 'Üç bakanlık sana, beş bakanlık bana. Şu genel müdürlük sana, bu genel müdürlük bana' şeklinde bir pazarlık konusuyla bir koalisyon yapma fikrinde değiliz. Bizim esas meselemiz ve sağlıklı bir koalisyonun ortaya çıkacağı ortam partiler arasındaki bütün görüşlerimizi paylaşarak yaptığımız görüşmeler sonucu hangi partiyle hükümet protokolü kurma noktasında ortak alanlarımız çoksa, hangi partiyle müşterek noktalarda birleşme imkan ve ihtimalimiz çoksa orada bir koalisyon tecelli eder ve hükümetin kurulması mümkün olur. Mühim olan hangi bakanlığın pazarlığının yapıldığı değil Türkiye'nin hangi istikamete gideceğine karar vermektir. Dolayısıyla 63'üncü hükümet, koalisyon hükümeti olarak tezahür edecekse bunun en temel şartı bir araya gelen partilerin ortak hedeflerinin tespit edilmesi ve Türkiye'nin hangi istikamete gideceğinin açık ve seçik bir şekilde vatandaşlarımızla paylaşılmasıdır."

Kurtulmuş, hiçbir art niyet ve gizli gündemi olmadan, Türkiye'yi hükümetsiz bırakmamak için parlamentodaki üç partiyle müzakere edeceklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Sonunda 45 günlük süre içerisinde hükümetin çıkacağını ümit ediyoruz. Türkiye büyük çoğunluğun kabul edeceği bir hükümete kavuşacaktır ancak bu görüşmeler sırasında bu sonuç ortaya çıkmazsa yani bir hükümet kurulamazsa o zaman da dünyanın sonu değildir, kıyamet kopmaz. Niyetimiz bir hükümetin kurulması yönünde iyi niyetli çabaları son ana kadar korumak ama bu çabalardan bir sonuç çıkmazsa da Türkiye demokrasisinin işleyen kuralları vardır. O zaman da tekrar bir seçime gitmek Türkiye için kaçınılmaz olur."

Seçimlerin ardından bir partinin tek başına iktidar olacak oyu alamamasına rağmen Türkiye'de siyasi istikrarsızlık, ekonomide kriz ve piyasalarda dalgalanma olmadığını dile getiren Kurtulmuş, bu durumun da demokrasinin kuvvetli olduğunun bir göstergesi olduğunu ve bu istikamette Türkiye'nin yeni bir hükümetle yoluna devam edeceğini belirtti.

- Suriye'deki gelişmeler

Suriye'deki olayların içinden çıkılmaz bir olay haline geldiğini ve sıkıntıların giderilmesi için Türkiye'nin bütün gücüyle çalıştığını vurgulayan Kurtulmuş, Suriye'den Türkiye'ye sığınmak sorunda kalan yaklaşık 1 milyon 780 bin sığınmacıya kapıları açtıklarını bildirdi.

Türkiye'nin 4,5 yıllık süre içerisinde AFAD, Kızılay ve diğer yardım kuruluşları üzerinden yaklaşık 6 milyar dolarla Suriyeli sığınmacıların derdine derman olmaya çalıştığını dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Maalesef uluslararası camianın Suriye'de nasıl barışın sağlayacağına ilişkin bir perspektifinin olmaması, Suriye'yi tam manasıyla eli silahlı örgütlerin cirit attığı bir arenaya dönüştürdü. Gelinen noktada, birtakım güçlerin güç mücadelesinin aracısı olarak kullanılan örgütler başta DAEŞ olmak üzere Suriye'de neredeyse bir örgütler konfederasyonu oluşturacak seviyeye gelmiştir. Türkiye buna seyirci kalmayacaktır. Türkiye'nin Suriye halkının yanında olduğu kadar Suriye'nin toprak bütünlüğünü de destekleyen bir ülke olduğunun bilinmesini istiyoruz. Barıştan yanayız ve sabırla Orta Doğu'daki gelişmeleri takip ediyoruz."

- "Türkiye'nin sokaklarında hiçbir provokasyona müsamaha edilmemeli"

Uygur bölgesinde "Doğu Türkistan"da ramazanın başlamasıyla düzenli olarak yapılan asimilasyon politikalarından birisinin daha uygulamaya koyulduğunu dile getiren Kurtulmuş, oradaki Uygur Türkleri öğrencileriyle kamu görevlilerinin oruç tutmalarının yasaklandığını ve zorla oruçlarının açtırıldığına dair haberler geldiğini belirtti.

Tayland'taki birtakım Uygur Türklerinin Çin'e iade edildiği ve onların orada son derece kötü bir akıbete doğru gönderildiği haberlerini aldıklarını ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Baskı, zulüm ve asimilasyon yeni baskıları ve uyuşmazlıkları ortaya çıkarır. İnançlar üzerinden yapılan baskılarla hiçbir ülkenin sonuç aldığı görülmemiştir. Baskı ve zulümler o ülkelerdeki tansiyonu yükseltir ve iç çatışmaları körükler. Dolayısıyla Çin'in barış ve dostluk içerisinde kalmasını isteyen bir ülke olarak Uygur Türklerine yapılan gayri insani baskıların en kısa zamanda kaldırılmasını ve oradaki Müslüman Türkler inançlarını, dillerini, kültürlerini istedikleri gibi yaşasınlar. Çin'in yapmış olduğu Uygur Sincan bölgesindeki asimilasyon politikalarına dünya seyirci kalmamalıdır. Kurtların, çakalların sevdiği puslu bir ortamdan geçiyoruz. Dünyada çeşitli vesilelerle Türkiye'nin başını belaya sokmak isteyen birtakım karanlık odakların olduğunu biliyoruz. Onun için bütün yurttaşlarımızdan Uygur Türklerine yapılan bu yanlışlıkları, bu baskıları yeri geldiği zaman telin etmelerini ama hiç kimsenin asla ve asla baskıları telin ediyormuş görüntüsü içerisinde Türkiye'nin sokaklarında hiçbir provokasyona müsamaha etmemesini önemle rica ediyorum. Bir Müslümanın, insanın hakkını korumak başka bir şey, bir insanın hakkını korurken başka bir insana haksızlık etmek, zulmetmek ve tacizde bulunmak başka bir şeydir. Müslüman olarak buna hakkımız yok. Provokasyonlara karşı herkesin uyanık olmasını ve Türkiye'nin başını sıkıntıya sokacak oyunlara karşı herkesin uyanık olmasını rica ediyorum."

Haber Ara