Dolar

32,5884

Euro

34,7872

Altın

2.510,01

Bist

9.693,46

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-07-21 15:47:05

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "TBMM açık olacak ve olağan işlerini sürdürmeye devam edecek. Belki milletvekili arkadaşlar ağustosta tatil umuyorlardı. Belki ağustosta tatil olmadan TBMM sivil iradesine sahip çıkacak ve ne kadar birikmiş husus varsa olağan işlerini yapacağız. En büyük gücümüz halk ve meclistir. Meclisin bu gücünü asla 'baypas etmek' gibi bir niyet söz konusu olamaz. Tam tersine meclisin gücünden mümkün olduğu kadar istifade ederek bu belayı savuşturacağız. Bunların hepsi yanlış, maksatlı, örgütün kendisini bir türlü kamufle etmek için ortaya koymuş olduğu sözlerdir." dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, Türkiye'de geçmiş dönemlerde TSK'ya girişlerde ve eleman havuzunun oluşmasında "irtica ile mücadele" diye bir histeri ile hareket edildiğini ifade ederek, "Demokratik ve hukuki olmayan bir zeminde, sıradan Anadolu çocukları, gelenek görenek icabı öyle görmüş, eşi başörtülü, kendisi namaz kılan subaylara dokunuldu. Bu arada bu sinsi yapı 'vallahi billahi biz onlardan değiliz, demokrasiye, laikliğe, Atatürkçülüğü çok uygunuz' diyerek ve her türlü kamuflaja girerek ordunun içine sirayet etti." diye konuştu.

Esas meselenin orduyu millete açmak olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Nasıl er ve erbaşlar Anadolu çocuklarından oluşuyorsa, ordunun büyük çoğunluğu da orta halli ve düşük gelirli ailelerin çocuklarıdır. Sadece TSK için değil, Türkiye'nin tüm kurumlarının ayrıcalıklı yapılarından uzaklaşması lazım. Gençliğimizde üniversiteye girmek, asistan olmak ayrıcalıktı. Devletin belli yerlerine girmek, üst yargı organlarına gelmek belli ayrıcalıkları, belli odaklarla irtibatlı olmayı gerektiriyordu. Her tarafın, milletin açılması, liyakat esasına göre bu meselenin çalışması... Zaten TSK'nın 2030 perspektifi var. TSK'da da mümkün olduğu kadar uzman orduya geçilmesi ve böylece herkesin kendi mesleğini icra etmesi lazım." ifadelerini kullandı.

Mevcut durumu, Türkiye'nin geldiği noktayı ve özellikle ekonomide atmaya niyetlendiği adımları eksiksiz yerine getirecek çalışmaların yapıldığını dile getiren Kurtulmuş, "OHAL'i şöyle görüyorum, terörle mücadelede de söylemiştim, bunlar ilanihaye böyle devam etsin diye alınan karalar değildir. Etkin şekilde devleti bu urdan temizlemek için her türlü çalışmalar yapılır, parantez kapatılır. Kanun hükmünde kararname hükümete bu anlamda her türlü kolaylığı veriyor. Temel prensip, vatandaşlarımızı rahatsız edecek, günlük hayatlarını olumsuz anlamda etkileyecek hiçbir adımın atılmamasıdır." dedi.

- "Bunu sivil darbe olarak adlandırmak Türkiye'ye hakarettir"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Fransa örneğinin hatırlatılmasının ardından, "Fransa gibi AİHM sözleşmesindeki hükme göre askıya alacağız. Bunu da deklere edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin, pek çok kurumda görevden almalarının yaşandığını dile getirmesinin ardından, "Hemen darbe girişiminin ardından bunun gerçekleşiyor olması aslında elinizde büyük bir listenin olduğunu gösteriyor. Madem elinizde liste vardı, niye bunlar daha önce gerçekleşmedi. Çünkü şu anda yaşanan sivil bir darbeymiş gibi de algılanıyor." ifadesi üzerine Kurtulmuş, bunu, sivil darbe olarak nitelendirmenin Türkiye'ye hakaret olacağını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bunu sivil darbe olarak adlandırmak Türkiye'ye hakarettir, milletin zihniyle milletin aklıyla dalga geçmektir. Bunun tamamıyla bu örgütün değirmenine su taşımak olduğunu açıkça ifade etmek isterim. Eğer 15 Temmuz akşamı milletin dirayeti, feraseti, cesareti olmasaydı bugün ne böyle bir toplantı yapıyor olacaktık ne de Türkiye'de herhangi bir şekilde sivil kelimesi kullanılabilir olacaktı. Dolayısıyla bu örgütün tamamıyla kara propagandasının bir parçasıdır. Gerçek dışıdır, akılla, mantıkla, izanla, insafla, vicdanla bağdaşmaz. Allah aşkına, ölümden kıl payı kurtulmuş bir cumhurbaşkanı var. O sabaha karşı 05.30'a kadar buradaydım. Tüm bakan arkadaşlarımız görevinin başındaydı. Yoldan geçerken aracı kurşunlanmış bir başbakan, derdest edilmiş, içeriye alınmış genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları var. Kimin nerede olduğundan en az 2-3 saat emin olunamayan ve sabaha kadar tankların tur attığı bir ortam vardı. Orada insanlar olmasa belki Çankaya Köşkü'ne gireceklerdi. Neredeyse çatışa teğet geçen uçaklar ve 241 tane insan... Bunlar mıydı sivil darbe? Bunu diyenlerin gerçekten en ufak iyi niyeti olduğuna inanmıyorum, böyle bir şey olmaz. Türkiye açık bir şekilde, katliama varır derecede, millet düşmanlığıyla hareket eden bir çetenin tasallutundan kurtuldu. Bundan sonra parantezi inşallah 3 aya varmadan kapatacağız."

65. Hükümetin 5 tane ana direği olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Birincisi hukuki ve siyasi reformları demokratik standartlara yükselterek devam etmek, ikincisi, Türkiye'de özellikle ekonomi alanında yeni bir üretim esaslı ekonomi döneminin önünü açmak. Hatta şunu söyledik, 'kim yatırım yapacaksa önüne turkuaz halılar sereriz.' Yatırım ortamının iyileştirilmesi, Türkiye'ye dışarıdan para gelişlerinin hızlandırılması, Türkiye'nin uluslararası alanda rekabet edebilecek mal ve hizmetleri üretmesi gibi alanlarda yola devam edilecek. Yani OHAL uygularken de bunlara devam edeceğiz. OHAL işin bir kısmı. Tekrar söylüyorum, TBMM açık olacak ve olağan işlerini sürdürmeye devam edecek. Belki milletvekili arkadaşlar ağustosta tatil umuyorlardı. Belki ağustosta tatil olmadan TBMM sivil iradesine sahip çıkacak ve ne kadar birikmiş husus varsa olağan işlerini yapacağız. En büyük gücümüz halk ve meclistir. Meclisin bu gücünü asla 'baypas etmek' gibi bir niyet söz konusu olamaz. Tam tersine meclisin gücünden mümkün olduğu kadar istifade ederek bu belayı savuşturacağız. Bunların hepsi yanlış, maksatlı, örgütün kendisini bir türlü kamufle etmek için ortaya koymuş olduğu sözlerdir. Utanmasalar, 'Darbe kararını da Erdoğan verdi, sözüm ona uyduruk bir darbe yaptırdı.' diyecekler de dilleri varmıyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Düşen uçak yok"

Kalkan her uçağın ve helikopterin kayıtlarının bulunduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Ne zaman, nereden kalktığı ve hangi personel tarafından kullanıldığı bilgisi şu anda hava kuvvetlerinin elinde mevcuttur. Bununla ilgili olarak herkes hakkında gözaltılar ve soruşturmalar başlatılmıştır. Eğer ilave gözaltılar gerekiyorsa, savcılar buna karar verir." diye konuştu.

Düşen uçakların olmadığını ve TBMM'yi bombalayan uçaklarla ilgili spesifik bir bilgi bulunmadığını belirten Kurtulmuş, "Her uçağın nereden kalktığını ve kimin kullandığı belli. Diyarbakır'dan kalkan var, Akıncı Üssü'nden kalkan var. Tankların da her birinin nereden kalktığı bilgisi mevcut." şeklinde görüş belirtti.

Kurtulmuş, "FETÖ terör örgütü ile mücadelede nasıl etkin olunacağına dair somut neler var?" şeklindeki soruya karşılık, şu ifadelere yer verdi:

"Bunun bir kısmı soruşturmaların hızlandırılması ama esas önemli kısmı devletin içerisinde yuvalanmış olan bu yapının bütünüyle deşifre edilmesi ve devletin içerisinden kazınması bunu konuştuk. Bununla ilgili bize çok önemli bir imkan sağlamış olacak. Burada artık hayali bir şeyle ilgili konuşmuyoruz, ortada net ve ağır bir tablo var. Bu tabloyla ilgili olarak da kim neresinde, ne şekilde durdu, bunların hepsi belli. Önce merkez halkasının, onlarla bağlantılı olanların deşifre edilmesi yardım ve yataklık edenlerin tamamının ortaya çıkarılması konusunda olağanüstü hal elimize çok daha hızlı, çok daha kuvvetli hareket edebileceğimiz bir imkan veriyor."

TSK'nın komuta kademesinde herhangi bir zafiyet olup olmadığının sorulması üzerine ise Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Net bildiğimiz şeyi söylemek durumundayız. Benim de kişisel görüşlerim var tabii ama burada net olarak bildiğimiz hususları ifade etmemiz lazım. Benim bu konuyla ilgili söyleyeceğim şey şu, bu işin çok büyük zafiyetler içerdiği görülüyor. Bunlar neyse ortaya çıkarılır. Bundan sonra bir daha böyle yanlışlıklar içerisinde girilmesin diye... TSK'nın bilgisi şu; evet, büyük bir tahribattır... Çok sayıda korgeneral, tümgeneral, orgeneralin tutuklandığı bir ortamdan bahsediyoruz. Özellikle albay, yarbay düzeyinde tutuklamaların olmasından bahsediyoruz ama Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir şekilde personel bakımından bir zafiyet içerisine girmeyecektir. Onların kendi tespitleri bu yöndedir. Zaten dikkat ederseniz görevden alınan, uzaklaştırılan ya da gözaltına alınan herkesin yerine hiç vakit kaybetmeksizin atamalar yapılıyor ve her ordumuz, kolordumuz ve ilgili askeri birimimiz kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getiriyor. Dolayısıyla bir zafiyet ortaya çıkmayacağı anlaşılıyor. Ama bu adamlar maalesef silahlı kuvvetlerinde öyle bir yara açtı ki bu yara uzun yıllar Türk milletinin zihninde, gönlünde devam edecek."

(sürecek)

Haber Ara