Dolar

32,5461

Euro

34,8837

Altın

2.436,27

Bist

9.735,29

Başbakan Davutoğlu, canlı yayında

Başbakan Davutoğlu, canlı yayında

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-18 00:27:10

Başbakan Davutoğlu, canlı yayında
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'nin bu kadar kritik bir ortamda hükümetsiz kalmaması için en son şeylerden biri olarak azınlık hükümeti denenir. Buna da kapıyı kapatmayız. Her opsiyona kapatmadığımız gibi ama başta niyetimiz onunla başlamaz. Dürüst, samimi bir muhatap bulduğumda ben koalisyon kurmayı tercih ederim" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Habertürk-Show TV canlı yayınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Koalisyon formülleri üzerine değerlendirme yapan Davutoğlu, bu konuda açık konuşmak gerektiğini belirtti. Hayatta hiçbir zaman Demoklesin kılıcı altında ne kitap yazmayı ne siyaset yapmayı isteyeceğini ifade eden Davutoğlu, "Yani, benden kaynaklanmayan, konuşamayacağım bir gücün denetimine iradeyi vermek istemem. Yani, azınlık hükümeti nihayet bir başka parti, oy verdiği sürece ayaktasınız. Bunu, geçmişte Türk siyasetinde gördük" dedi.

Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bir gensoru verilir size. Sizden daha o çok küçük azınlık partisi, bir başka partinin insafına bırakılmış olur. Onun yerine mertçe, gerekirse kıran kırana bir pazarlık sonucunda, bir ortakla doğru dürüst bir şirket kurmayı tercih ederim.

İlk borçlandığımda gidip birinden borç almak gibi bir zilleti yaşamaktansa 'senin paran şu, benim param bu. Birlikte bir şirket kuracağız. Dürüstçe kuracağız, birbirimize güvenerek kuracağız ve yürüteceğiz bu şirketi. Şirket derken Türkiye'yi şirket gibi gördüğümden değil, bir ortaklık şeyi vermek için ve herkesi memnun edeceğiz' bunu diyecek dürüst, samimi bir muhatap bulduğumda ben koalisyon kurmayı tercih ederim.

Her seferinde, alacağın her kararda, masada oturmayan, Bakanlar Kurulu'nda oturmayan bir başka partinin tahakkümüne belki de etmeyecek ama, o ihtimal dahi... 'CHP, MHP, azınlık hükümeti, HDP dışarıdan destek versin' demek; orada Sayın Bahçeli haklı. Her kararı, Kandil'de onaylatmak anlamına gelir. Böyle, bir şeye ben razı olmam. Bunu HDP için söylemiyorum. Bunun yerine, kim bize azınlık hükümeti için destek verecekse 'Gel arkadaşım, gel kardeşim, oturalım. Sen ne istiyorsun? Benim gücüm ne? Adil bir paylaşım ne? Temel ilkelerimiz ne? Oturup, koalisyonların anayasası mahiyetinde olan protokolü birlikte yazarız. Herkes de o protokole uyar. Ben de bilirim, protokolün ilkeleri şudur ve bu ilkeler içinde hükümet etmenin fazileti budur."

Azınlık hükümeti formülünün ne zaman olabileceğine ilişkin açıklama yapan Davutoğlu, "Bütün bunları deneriz, başka da yol kalmaz. Görüyorsunuz Suriye sınırında olanları. Bir taraftan koalisyon konuşulurken, dikkat ettiyseniz demin Suriye haritasını köy köy neredeyse sayacak kadar da olayı takip etmekteyim. Onu takip edeceksiniz" diye konuştu.

-"En son şeylerden biri olarak azınlık hükümeti denenir"

Dünyada ekonomik kriz yaşandığını vurgulayan Davutoğlu, "Türkiye'nin bu kadar kritik bir ortamda hükümetsiz kalmaması için en son şeylerden biri olarak azınlık hükümeti denenir. Buna da kapıyı kapatmayız. Her opsiyona kapatmadığımız gibi ama başta niyetimiz onunla başlamaz. Dürüstçe bir diyalogla koalisyon" değerlendirmesinde bulundu.

"Koalisyon hükümeti konusunda, muhalefet partilerinden hiç mi olumlu sinyal yok? Sizin de bu konuda bir ön şartınız, bir kırmızı çizginiz olacak mı? Hala bunu mümkün görüyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bunu, ilk anda söyledim ben, diplomatik müzakerelerde kırmızı çizgi tabirine inanmadım. Bu, öyle bir şey değil ama ben başdanışman ve Dışişleri Bakanı olduğumda onlarca arabuluculuk görüşmesi ve bu tür ortaklık müzakereleri yaptım. Neyin, neyi engellediğini bilirim. Kırmızı çizgiyi baştan çizen kim olursa olursun ve bunu deklare eden isteksizlik de beyan etmiş olur. Varsa, senin için önemli bir konu, bunu masaya oturursun 'bunu benim için aşılmaz bir konudur' dersin.

Ama kamuya dikte ettiğiniz anda sanki 'siz güçlü tarafsınız da karşı tarafa bir şeyi dikta ediyorsunuz, intiba verirsiniz. Bu sefer, karşı taraf da gücünü göstermeye başlar. 'Benim, kırmızı çizgilerim de şu' der. Kamuoyu bakar, 'ya bu kırmızı çizgiler de hiç pembeleşmiyor, pembeleşme şansı da yok. O zaman bunların ikisinden de üçünden de ümidimi keseyim' der. Kaos böyle başlar."

Sorumlu bir siyasetçinin, siyaseti kırmızı çizgiler, tabular, yasaklar, duvarlar arasında yaşamaması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Varsa bile zihninde bunlar, tabiki bizim için terk edilmez ahlaki ilkeler var benimsediğimiz, siyaset içinde. Türkiye'ye getirdiğimiz bir yer var. Bu yerden geri gitmemek için düşündüğümüz şeyler var ama ben onu ortağımla oturup konuşurum" dedi.

Bunu evlilik üzerine bir örnekle açıklayan Davutoğlu, "Yürümesini istediğiniz bir nikah yapacaksınız ve 'benim şunlar kırmızı çizgimdir' dediğinizde, nereye gider o. İyi niyet ve irade burada önemli. İyi niyet, işi başlatmak için önemli. İrade, işi bitirmek için önemli" diye konuştu.

Davutoğlu, kendilerinin iyi niyetli olduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Bizde iyi niyet var ve açığız. İrade de var. Muhatap olduklarımızda da bu olduğunda mesafe alacağımıza ben inanıyorum. Bu konuda da düşüncelerimiz son derece açık.

Diğer yerlerden gelen mesajlara baktığımda açıkçası, aslına bakarsanız siyasi geçmişleri itibarıyla de Sayın Bahçeli, bizden çok önce siyasete girmiş birisi. Sayın Kılıçdaroğlu, ben büyükelçi olarak görev yaptığım dönemde de siyaset içindeydi. Benden önce de genel başkan oldular ama baktığımda bunu ben, kendine güvenen olgun siyasi tavırlar olarak görmüyorum. Her gün bir formül bir başka formül üretmek. Yüzde 60. Şimdi, yüzde 60 çöktü Bahçeli'nin açıklamalarına. Böyle olmaz. Sen kendi istişareni yap, müzakereye açık ol. Karşı taraf geldiğinde de şunları şunları...

Şimdi şey veriyorlar. Altan alta döne. Dönüşümlü başbakanlık. Allah aşkına, şu rakamlara bir baksınlar, aynaya bir baksınlar. Bir şey getirirken makul olmak icap eder. Eşyanın doğasına aykırı bir şey yürür mü? Dönüşümlü başbakanlık olacak, bu yetmez. İlk başbakan da Sayın Kılıçdaroğlu olacak. Burada zorlanmaması gereken şey, eşyanın doğası. Matematiğin doğası da zorlanmamalı, zorlayıcı, bir yerde patlıyor. Yüzde 60 diyorsun, matematik tutmuyor, çöküyor iş. Siyasi etik de zorlanmaz."

-"Cumhurbaşkanlığı makamı, hele hele yok sayamazsınız"

"Pazarlığı yüksekten başlatmak gibi bir tavır ve tutum içindeler. Belki, normal sayılabilir koalisyon öncesi bunlar. Sanki her parti bu görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın pozisyonu tartışma konusu haline getirmekle çok fazla ilgili gibi görünüyor. AK Parti, bu müzakerelerde Cumhurbaşkanının konumunu tartışma meselesinde nerede duracak?" sorusu üzerine Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Çok açık bir şekilde Cumhurbaşkanımıza ve Cumhurbaşkanı makamına yönelik her saldırı, hakaret bize yöneltilmiş' derim. Bunu, ben bir kırmızı çizgi olarak şu anlamda görmüyorum. Kırmızı çizgi, sizin ürettiğiniz bir şeydir. Cumhurbaşkanlığı makamı ise Türkiye'de anayasanın çizdiği bir makamdır.

İki şeyi tartışabilir misiniz? Geçen sene Sayın Cumhurbaşkanımız yüzde 52 oyla seçildi. Tarihi akışı geriye döndürebilir misiniz? Sizin de adayınız vardı Sayın İhsanoğlu, ortak aday. Seçilemedi. Bunu, meşruiyet şeyi yapabilir misiniz?

Anayasal çerçevede diyor ki 'Hükümet görev kurma yetkisi, Cumhurbaşkanı tarafından yapılır' ve bunun da çerçevesini çiziyor. En büyük partiye verilir. Anayasa bunu söylerken, Cumhurbaşkanlığı makamını tam da bu süreçte tartışmaya açmak ne anlama gelir? 'Ben, ya başbakanlık görevini almak istemiyorum. Çünkü, o Cumhurbaşkanı verecekse almayacağım ya da şurada verecekse almayacağım' demek... Anayasa, 'Sen, görevi ancak Cumhurbaşkanından alırsın' diyor. Anayasa'ya saygı göster."

Davutoğlu, kendilerinin "bu anayasayı benimsemediklerini söylediklerini" belirterek, "12 Eylül anayasası anlamında, değiştirme irademizi de söyledik. Sivil anayasa ama, bu anayasaya uymak benim görevim" diye konuştu.

Başkanlık sistemine geçilmesinin doğru olduğunu her zaman söylediğini dile getiren ve mevcut sistemi eleştiren Davutoğlu, "Bu sistem, parlamenter sistemi budamış bir sistemdir. Vesayetçi, 12 Eylül tarafından. Gerçek bir parlamenter sistem olsaydı, bu handikaplarla karşılaşılmazdı. Gerçek bir parlamenter sistemde, Sayın Cumhurbaşkanımız, partinin kurucu genel başkanı olarak Cumhurbaşkanı olmayı düşünmeyebilirdi. Çünkü, siyasi güç burada. Parlamenter sistem olsaydı" dedi.

Bunu halka anlattıklarını, arz ettiklerini, beyannameye koyduklarını anımsatan Davutoğlu, "Ama olmadı. Şimdi, şu andaki bizim meselemiz, bir öfkeyle bir fevri tutumla hele hele herkesin üzerinde ittifak etmesi gereken Cumhurbaşkanlığı gibi bir makam üzerinden yeni bir tartışma başlatmak değil. Bir an önce ülkeyi, işleyen bir hükümete kavuşturmak. Hala, bunun fark etmemiş görünüyorlar, hala rövanşişst bir tutum içindeler. Bu, doğru bir şey değil. Varsa, eleştirileri, yapmaya devam ederler. Beni de eleştirirler" dedi.

Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı makamının eleştirilemez olmadığının altını çizen Davutoğlu, "Ama, hakaret edemezsiniz, hafife alamazsınız, hele hele yok sayamazsınız. Meşruiyetini yok sayamazsınız" dedi.

Davutoğlu, bunun herkes için geçerli olan bir kural olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O zaman yapılması gereken ne? Kılıçdaroğlu, başbakan mı olmayı arzu ediyor? Eğer ikna ederse MHP'ye HDP'yi, olabilir de ama nihayet, o başbakanlık görevini ona kim verecek? Cumhurbaşkanı, Anayasa'ya göre. Başbakan olduktan sonra kabineyi kim onaylayacak? Cumhurbaşkanı. Sonraki her aşamada, üçlü kararname ile Başbakan olarak başbakan imzasıyla her kararı, Cumhurbaşkanının huzuruna gidecek ve orada onaylanacak. Bunları, yok sayabilir misin?

Sen, 'Cumhurbaşkanı, anayasal çizgiye çekilsin' diye çağrı yaparken, sen Cumhurbaşkanının anayasal çerçeve içindeki konumunu tartışırsan, bunun bir karşılığı olur mu? Soğuk kanlı bir şekilde yapılması gereken husus çok açık."

(Bitti)

Haber Ara