Dolar

32,5245

Euro

34,7521

Altın

2.490,25

Bist

9.524,59

Bakanlar Kurulu toplantısı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ: (1) - 'CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bülent Tezcan'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi hakkında söylediği sözleri kabul etmek mümkün değildir. Bu büyük bir edepsizliktir, büyük bir ahlaksızlıktır, büyük bir terbiyesizliktir, büyük bir seviyesizliktir'- 'Türkiye'de hep faşizan uygulamaların şakşakç

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-10-30 20:33:58

Bakanlar Kurulu toplantısı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bülent Tezcan'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi hakkında söylediği sözleri kabul etmek mümkün değildir. Bu büyük bir edepsizliktir, büyük bir ahlaksızlıktır, büyük bir terbiyesizliktir, büyük bir seviyesizliktir." dedi.

Bozdağ, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bozdağ, toplantıda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü'nün ithal sanayi ürünlerinin yerlileştirilmesiyle ilgili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu'nun ise engellilerin tayiniyle ilgili sunum yaptıklarını, bu çerçevede konuların değerlendirildiğini bildirdi.

Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattının hizmete açıldığını anımsatan Bozdağ, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvirikaşvili büyük bir tarih yapmışlar ve tarihe bu büyük eserle damgalarını vurmuşlardır." dedi.

Projenin stratejik bir öneme haiz olduğunu, Çin'den Londra'ya kadar pek çok ülke ve şehri birbirine bağlayacak, daha hızlı, güvenli, konforlu seyahat imkanı sağlayacağını belirten Bozdağ, pek çok malın da bu hatla ülkeler arası transfer edilme imkanı bulacağını ifade etti.

Bozdağ, projeyle birlikte büyük bir ekonomik gücün ortaya çıkacağına işaret ederek, "Hem Türkiye'miz hem Azerbaycan hem de Gürcistan bundan kazanacağı gibi bölge ülkeleri de bundan kazanacaktır. Hayırlı uğurlu olsun diliyorum, çok büyük bir tarihi projenin bugün birlikte hayata geçişine şahit olduk." diye konuştu.

Toplantıda FETÖ/PYD darbe girişimi sonrasında alınan tedbirlerden birinin 15 Kasım'dan itibaren yürürlükten kaldırılması konusunun karara bağlandığına değinen Bozdağ, bu tedbirlerden birisinin yurt dışına çıkış yapan kamu görevlilerinden ve yakınlarından çalıştıkları kurumdan 'Yurt dışına çıkmalarında sakınca yoktur' şeklinde bir belge aranması olduğunu anımsattı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Ukrayna ve Gürcistan'a nüfus cüzdanıyla gitmek isteyen vatandaşların da SGK sorgulaması yapıldığını, eğer kamu görevlisiyse kurumlarından yine aynı belgenin istendiğini vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bu birtakım zorluklara da yol açıyordu. Ancak o günün şartlarında ülkemiz için böyle bir tedbirin alınma zorunluluğu olduğundan bu karar alınmıştı. Gelinen noktada bu tedbire 15 Kasım'dan itibaren artık ihtiyaç kalmamıştır. Bundan sonra kamu görevlileri böyle bir belge bulundurmak zorunda kalmadan, izin aldıkları takdirde yurt dışı seyahati yapabileceklerdir. Ayrıca başkaca bir sorgulama da bu açıdan yapılmayacaktır. Zira teknik imkanlar çerçevesinde adli olarak yurt dışına çıkma yasağı konulanlar veya pasaportunda tahdit olanlar dışında vatandaşlarımız rahatlıkla yurt dışına çıkabileceklerdir. Bunun da hayırlı olmasını özellikle temenni ediyorum."

- "Referandumun iptali şarttır"

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bozdağ, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani'nin 1 Kasım sonrası görevine devam etmeyeceğine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine, IKBY'nin aldığı referandum kararının gayrı meşru olduğunu, Türkiye, Irak ve uluslararası toplumun bütün ikazlarına rağmen bu kararından geri dönmediğini anımsattı.

Bu kararın bölgeyi daha büyük sıkıntılara sokacak, ekonomik çöküntülere yol açacak ve bölgede beklenmedik yangınlara yol açabilecek bir karar olduğuna işaret eden Bozdağ, "Türkiye bu konuda haklı uyarılarını en üst düzeyde yaptı ve muhataplarıyla çok net bir şekilde görüşerek kanaatlerini ifade etti. Ancak referandum yapıldı. Gelinen noktada ortaya çıkan sonuçlar gösteriyor ki bu büyük bir yanlıştı ve yanlış hesap Ankara'dan, Bağdat'tan, Tahran'dan döndü. Barzani belki büyük hesaplar yaptı büyük rüyaların peşinden koştu. Dimyat'a pirince gideceğini hesap ederken öyle görünüyor ki evdeki bulgurdan oldu." ifadesini kullandı.

Bozdağ, "Barzani'nin yaptığı hatalarla yüzleşmesi şarttır. Sadece 'Referandumu dondurdum' demesi bu meseleyi çözmez. Referandumun iptali şarttır. Irak Anayasası çerçevesinde yaşanan soruna çözüm bulunması doğru olandır." dedi.

Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğüne, siyasal birliğine ve egemenlik haklarına saygıyı esas alan bir dış politika güttüğüne dikkati çeken Bozdağ, şu görüşlere yer verdi:

"Barzani'nin 1 Kasım'dan geçerli olarak Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanlığı yetkilerini kullanmayacak olması elbette, bölgede yeni bir dönemi başlatacaktır. Barzani parti başkanlığından bildiğimiz kadarıyla ayrılmıyor. Yönetim başkanlığı yetkilerini devrini talep etti ve parlamento da bu talebi kabul etti. Ondan sonra yönetimin başına kim gelecek ve parti başkanı kim olacak, tabi bunlar bizim karar vereceğimiz konular değildir. Oradaki yaşayanlar bunun kararını verecektir. Ama yaşanan sorunla yüzleşmesi son derece önemlidir. Çünkü Barzani ortaya çıkan fotoğraf karşısında önce referandumu dondurmak sonra da yetkilerini devretmeyi açıklamak zorunda kalmıştır. Daha başka zorluklar da yaşadığını biz elbette biliyoruz. Türkiye olarak diyoruz ki burada ki sorunu Irak Anayasası çerçevesinde taraflar çözüme kavuşturmalı ve iki taraf bu anayasanın koyduğu ilkelere göre bir çözüm bulmalıdır."

- "Türkiye'de tek faşist parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir"

Bozdağ, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik ifadelerinin hatırlatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bülent Tezcan'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi hakkında söylediği sözleri kabul etmek mümkün değildir. Bu büyük bir edepsizliktir, büyük bir ahlaksızlıktır, büyük bir terbiyesizliktir, büyük bir seviyesizliktir. Cumhuriyet Halk Partisi geleneğinde halkın seçtiklerine karşı büyük bir tahammülsüzlük, büyük bir düşmanlık hissi var. Bunu görüyoruz. Rahmetli Adnan Menderes'e 'Diktatör' dediler, idamını bir kısmı alenen bir kısmı sessizce alkışladılar. Halkın adamı rahmetli Özal'a da aynı şekilde saldırdılar, onu da itibarsızlaştırmak için aynı şeyleri yaptılar. Şimdi de Türkiye Cumhuriyeti halkının tarih boyunca ilk defa doğrudan doğruya seçtiği Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye aynı şekilde saldırmaktadırlar. Buradan şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki Türkiye'de tek faşist parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Partinin geçmişine baktığınızda geçmişi bunun tanığıdır. Partinin dünyada bilinen faşist partilerle ilişkilerine baktığımızda da bu açık net ortadadır. Nazi Almanya'sıyla, Hitler'in Almanya'sıyla ve Nazi Partisiyle, Musolini'nin İtalya'sıyla çok yakın ilişkiler içerisinde olduğunu hepimiz biliyoruz."

- "Bu bir akıl ve ruh sağlığı sorunu olan insanların yapabileceği bir iştir"

Bozdağ, 1940'lı yıllarda Nasyonal Sosyalist Parti'nin marşının CHP'nin yemekhanesinde yemek vakitlerinde çalındığını ve bu marş eşliğinde yemek yenildiğinin anlatıldığını bildirdi.

Bozdağ, şunları ifade etti:

"Şimdi kalkmışlar bu gelenekten gelenler ve Türkiye'de hep faşizan uygulamaların şakşakçısı, öncüsü olanlar, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yasakları kaldıran, demokratikleşmeyi sağlayan ve büyük reformların altına imza atan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na aynı üslupla saldırmaktadırlar. Bunu şiddetle kınadığımızı bir kez daha ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin faşist bir devlet olmadığının, Türkiye'de de herhangi bir faşistin ve diktatörün bulunmadığının en büyük ispatı Sayın Tezcan gibi birisinin çıkıp bugün bu terbiyesizliği, edepsizliği yapmaya cüret etmesi ve yapmasıdır.

Eğer Türkiye'de bir faşist veya bir diktatör olsaydı Bülent Tezcan böyle göğsünü gere gere kalkıp oradan efelenip, gürleyip böyle bir cümle sarf edemezdi. Bırakın sarf etmeyi, böyle bir cümleyi hiç kimsenin olduğu yerde aklının ucundan dahi geçiremezdi. Bu bile Türkiye'de faşizmin, diktatörlüğün olmadığının en büyük ispatıdır. Kendi yaptığı eylem, ahlaksızlık, edepsizlik, terbiyesizlik kendisini tekzip etmektedir. Esasında bu bir akıl ve ruh sağlığı sorunu olan insanların yapabileceği bir iştir."

Edebi "Taşıyanı yükselten büyük bir taç" olarak nitelendiren Bozdağ, "Devletin başı, milletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı hakkında herkesin bir nezaket ve edep ölçüsü içerisinde konuşması, eleştiriyi bu çerçevede yapması asgari bir anlayışın, ahlakın, edebin gereğidir ama maalesef bunu burada göremiyoruz" diye konuştu.

Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatının demokrasiyi kökleştirmek, kurumsallaştırmak, geliştirmek, insan hakları ve hukuk devleti konusunda Türkiye'nin standartlarını yükseltmek, temel hak ve hürriyetlerin önünü açmak için büyük mücadelelerle geçtiğini, bu doğrultuda Erdoğan'ın büyük bedeller ödediğini vurguladı. Bozdağ, "Mücadelesi hep milletlerle beraber, millet için oldu, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti için oldu. Dün bu memleketin evlatları başı açık, başı örtülü diye birbirinden ayrılıyor ve bu yasakları hukuk adına, eşitlik, adalet adına CHP savunuyor. 'Bu kalksın' diye mücadele eden Sayın Cumhurbaşkanımız ve yol arkadaşları oldu ve kalktı" ifadesini kullandı.

- "Haksızca, edepsizce saldırı asla kabul edilemez"

Bozdağ, okullar ve öğrenciler arasındaki, kamuda istihdamdaki ayrımcılıkların kalktığını belirterek, "Bütün bu yasakları kaldıran kişiye ve ülkemizi özgürleştiren, demokrasinin standardını yükselten bir lidere böylesi bir haksızca, edepsizce saldırı asla kabul edilemez" dedi.

FETÖ'nün darbe girişimini hatırlatan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Neye karşı darbe yapıldı? Türkiye'nin hükümetine, Meclisine, seçilmiş Cumhurbaşkanı'na karşı, Anayasal düzenine karşı darbe yapıldı. Türkiye'de bundan önce başka darbeler de yapıldı ve fötrünü alan gitti. Darbecilere karşı, demokrasiyi, anayasayı, insan haklarını, hukuk devletini, milletin iradesini savunan bir dik duruşu Türkiye görmedi. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı, ölümü göze alarak darbecilere karşı 'demokrasi, hukuk, insan hakları, milli irade' dedi ve mücadeleye koştu. Tankların üzerine, önüne demokrasi, insan hakları için çıkan halkıyla beraber olan, bombaların altında ölümü bekleyen ve onlarla mücadele eden bir Cumhurbaşkanı'na 'diktatör, faşist' demek ancak akıl yoksunu insanların söyleyebileceği bir iştir ya da akılda bir hastalık vardır, başka türlü izah edilemez. Sağlıklı bir insan bunu söyleyemez. Bakıyorsun CHP'nin Sayın Genel Başkanı o gün havaalanına iniyor, oradan hemen sıvışıyor, doğru belediye başkanının evine kaçıyor. Darbeyi belediye başkanının evinde saklanarak seyreden demokrat olacak, darbecilere karşı meydana çıkıp ölümü göze alan, demokrasiye sahip çıkan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı 'diktatör' olacak."

Bozdağ, böylesi bir kıyas ve mantığın kabul edilemeyeceğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Onun için biz bu saygısız, edepsiz, ahlaksız yaklaşımı bir kez daha reddediyoruz, itibar suikastinin taşeronluğunu yapıyor bugün CHP bu yönüyle. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı'na dışarıda da içeride de hem terör örgütleri, hem bazı uluslararası güçler, çevreler hem de CHP elbirliğiyle itibar suikastı yapıyor. Güçleriniz, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın itibarını yok etmeye yetmeyecektir. Halkın gönlündeki sevgisini yok etmeyi başaramayacaksınız. 2019'a giderken milletin gözünden de gönlünden de Cumhurbaşkanımızı düşüremeyeceksiniz, millet nasıl 15 Temmuz'da ölümüne Cumhurbaşkanı'na sahip çıktıysa bu itibar cellatlarına rağmen yine de Cumhurbaşkanı'na sahip çıkmaya devam edecektir."

(Sürecek)

Haber Ara