Dolar

32,5992

Euro

34,8018

Altın

2.491,77

Bist

9.524,59

Bahreyn Çalıştayı Filistinlilere göre 'davanın' tasfiyesine yönelik bir komplo

Filistin yönetiminin katılmayacağını açıklamasına ve yapılan 'boykot' çağrılarına rağmen, Arap ülkelerinin Bahreyn'deki çalıştaya katılacak olması Filistin halkı tarafından tepkiyle karşılandı- Filistinli uzmanlar ve yerel halk, 25-26 Haziran'da Bahreyn'in başkenti Manama'da düzenlenecek ekonomi çalıştayını, yaklaşık bir asırdır kan, gözyaşı ve şiddetle yoğrulan Filistin davasının tasfiyesi

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-06-18 13:20:06

Bahreyn Çalıştayı Filistinlilere göre 'davanın' tasfiyesine yönelik bir komplo
" ESAT FIRAT â€" Filistinliler, ABD'nin desteğiyle bu ay Bahreyn'in başkenti Manama'da düzenlenmesi planlanan "Refah için Barış" başlıklı ekonomi çalıştayının, Arap ülkelerinin desteğiyle ABD ve İsrail tarafından Filistin davasını tasfiye etmek için planlanan bir komplo olduğunu belirtiyor.

ABD'nin İsrail-Filistin meselesine çözüm iddiasıyla hazırladığı ve ne zaman açıklanacağı netlik kazanmayan "Yüzyılın Anlaşması" planı kapsamındaki ilk organizasyon olarak değerlendirilen çalıştaya, Filistin tarafı katılmıyor.

Filistin yönetimi başta olmak üzere, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Hamas ve İslami Cihad Hareketi gibi birçok fraksiyonun boykot çağrısına rağmen, ABD'nin desteğiyle Manama'da düzenlenecek olan Filistin konulu ekonomi çalıştayına, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Ürdün, Mısır ve Fas'ın katılacağı açıklandı.

Filistin yönetiminin katılmayacağını duyurduğu ve boykot çağrısı yaptığı çalıştaya Arap ülkelerinin katılma kararı, Filistin halkı tarafından tepkiyle karşılandı.

Filistin halkı ve uzmanlar, 25-26 Haziran'da Manama'da düzenlenecek ekonomi çalıştayını yaklaşık bir asırdır kan, gözyaşı ve şiddetle yoğrulan Filistin davasının tasfiyesi olarak görüyor.

AA muhabirine konuşan Filistinli uzmanlar ve işgal altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinler, söz konusu çalıştaya ve destek veren Arap ülkelerine olan tepkilerini dile getirdi.

- "Yüzyılın Anlaşması fikri Suudi Arabistan'a ait"

Kudüs Hukuk, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Merkezi Başkanı Ziyad el-Hammuri, Bahreyn Çalıştayı'nın "Yüzyılın Anlaşması" planının bir parçası olduğuna dikkati çekerek, söz konusu planının Suudi Arabistan'ın projesi olduğunu söyledi.

Hammuri, ABD yönetiminin hazırladığı plana tepki göstererek, "Yüzyılın Anlaşması fikrini ortaya atan Suudi Arabistan idi. Öyle sanıyorum ki Suudi Arabistan ile ABD arasında bir ittifak yapıldı. Bu ittifaka göre şimdi de Filistin'e ve diğer taraflara ekonomik imkanlar sunularak sus payı verilmek isteniyor." dedi.

"Yüzyılın Anlaşması" planında hiçbir şekilde iki devletli çözümün yer almadığının altını çizen Hammuri, Filistin tarafının bu planı açık bir şekilde reddettiğini, çünkü planda sadece Gazze Şeridi'nde bir devlet ve ekonomik refah gibi alternatifler sunulduğunu kaydetti.

Hammuri, "Yüzyılın Anlaşması" planının ortada dolaşan tüm iddialara rağmen hala bir muamma olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Ürdün, net bir şekilde bu plana itiraz etti. Hatta Kral 2. Abdullah'ın 'Bana yüz milyarlar da verseler Kudüs'ten vazgeçmem' şeklinde bir açıklaması oldu. Bir de işin doğrusu şu ana kadar ne Avrupa ne Rusya ne de Arap dünyası bu planın ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Şu an için tamamen soyut bir mevzu."

- "Netanyahu, daha 1996 yılında 'ekonomik barış' söylemini dillendirmişti"

Bahreyn Çalıştayı fikrinin de çok uzun zaman önce ortaya atıldığını söyleyen Hammuri, şunları kaydetti:

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, daha 1996 yılında 'ekonomik barış' söylemini dillendirmiş ve başka da bir şey dememişti. Yani iki devletli çözümden bahsetmiyor. Dolayısıyla bugün atılan her adım, bu bağlamda gerçekleşiyor, yani ekonomik barış çerçevesinde."

Hammuri, İsrail'in ABD'de Başkan Donald Trump dönemiyle birlikte Arap ülkelerine yönelik açıktan bir açılım süreci başlattığını ifade ederek, "Evet İsrail'in Arap ülkeleri ile ilişkileri hep vardı ancak sır olarak sürüyordu, yani kapalı kapılar ardında yürüyordu. Bu ilişkiler bugün tamamen gün yüzüne çıkmış durumda. Suudi Arabistan'a ait birçok uçağın Tel Aviv'e indiğine dair haberler, hatta Muhammed bin Selman'ın İsrail'e geldiğine ilişkin iddialar var. Tüm bunlar bu ilişkilerin bir parçası." diye konuştu.

Hedefin çok açık bir şekilde Filistin davası olduğunu ve Filistin davasının kuşatma altına alınmak istendiğini vurgulayan Hammuri, Suudi Arabistan'dan ve diğer Körfez ülkelerinden pek çok gazetecinin hemen her gün yazılarıyla Filistinlilere saldırdığını, Filistinlileri terörist olmakla itham ettiğini belirterek, "Çok açık bir şekilde biz Filistinlilerin imajını zedelemeye yönelik büyük bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.

"İsrail, bugün bölgede meşruiyetini kazanmış, önünde Arap ülkelerinin tüm kapıları sonuna kadar açılmış bir haldedir. Hatta öyle ki bazı Arap ülkeleri, İsrail ile ortak askeri tatbikatlar gerçekleştiriyor. Nihayetinde tüm bu gelişmelerden en büyük zararı gören Filistinlilerdir. Bugün tüm olup biten bizim elimizde kalan son topraklarımız üzerindeki varlığımızı yok etme çalışmalarıdır. Bütün denklem bunun üzerinde dönüyor." diyen Hammuri, tüm bunların ABD ve İsrail'in planlarından bağımsız düşünülemeyeceğini, dolayısıyla durumun çok acı olduğunu söyledi.

- Bahreyn Çalıştayı Filistin'in "satışı" için bir çeşit müzayede

Öte yandan Filistin'deki Birzeit Üniversitesi Öğretim Üyesi Cemal Amr, Filistin konusunda bugüne kadar uluslararası düzeyde 54 çalıştay, toplantı ve benzer girişimler düzenlendiğini, Bahreyn Çalıştayı'nın da bu toplantılar zincirinin 55'inci halkası olduğunu belirterek, söz konusu girişimi "Filistin'in satışı için bir çeşit müzayedeye" benzetti.

Arap Birliği'nin tarihi boyunca Filistin'i yüzüstü bıraktığına işaret eden Amr, "Biz bu duruma şaşırmıyoruz. Çünkü Arap Birliği, Filistin topraklarının yüzde 80'inin kaybına neden oldu. Arap Birliği, 1967'de de Filistin'i yalnız bıraktı." dedi.

Amr, Arap ülkelerinde liderlerin halklarını demir yumrukla yönettiğini vurgulayarak, "Bu rejimler, varlıklarını sürdürmek için kendilerine destek verecek güçlere ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyacı da ABD ve İsrail karşılıyor." ifadelerini kullandı.

Trump başkanlığındaki ABD'nin "Siyonist bir rejim" olduğunu kaydeden Amr, şöyle konuştu:

"Trump'ın kızı Yahudiliği seçti, damadı ve kıdemli başdanışmanı Jared Kushner Yahudi, Orta Doğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt Yahudi, tüm takımı Yahudilerden oluşuyor. Dolayısıyla ABD'deki yönetim açık bir Siyonist rejimdir. İşte bu rejim Arap ülkelerine Filistin konusunda baskı yapıyor. 'Ya katılacaksınız ya da sorunlarla boğuşacaksınız' diyor."

ABD'nin Körfez'deki Arap ülkelerine de "İran kılıcını" göstererek, dediğini yapmadıkları takdirde desteğini çekeceği ve kısa zamanda "Farsça" konuşacakları şeklinde tehditler savurduğunu ifade eden Amr, bu ülkelerin yönetimlerinin de koltuklarını sağlama almak adına Tel Aviv ile Washington'ı razı etmeye çalıştığı değerlendirmesinde bulundu.

- "ABD İsrail'i korumak için hayali düşmanlar üretiyor"

ABD'nin İran'ı Arap ülkelerinin düşmanı olarak gösterdiğini belirten Amr, "ABD de bölgedeki varlığını sürdürmek ve İsrail'i korumak için hayali düşmanlar üretiyor. İşte İran bunun bir örneğidir. Durum çok tehlikeli. Arap ülkeleri de Trump'ın Netanyahu'yu desteklemek ve ödüllendirmek için İsrail Başbakanına sunmak istediği kurban olarak Filistin'i seçmiş durumdalar." ifadelerini kullandı.

Amr, Arap halklarının ise yönetimlerin aksine Filistin davasının yanında olduğunu ve kesinlikle Filistin davasının tasfiyesiyle sonuçlanacak bir kararı kabul etmeyeceğini vurguladı.

Filistin halkının da sahadaki bölünmüşlüğün aksine davasının arkasında olduğunu söyleyen Amr, Filistin yönetiminin de bu davayı bitirmek isteyen tüm taraflara karşı İsrail ile güvenlik koordinasyon işbirliğini sonlandırması ve Oslo Barış Anlaşması'ndan çekilmesi gerektiğini dile getirdi.

- "Filistin halkı her şeyin farkında"

İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinin Şam Kapısı'nda AA muhabirinin mikrofon uzattığı Filistinli kadın Umm Hamza Necm, "Bahreyn Çalıştayı'na kesinlikle karşıyım. Filistin davasını anlayan herkes de bu çalıştaya karşıdır." dedi.

ABD ile Arap ülkelerinin Filistin davasına komplo kurduğunu söyleyen Umm Hamza, "Onlar tüm çabalarına rağmen bu planlarını ne Filistin ne de Müslüman halklar üzerinde uygulayabilirler. Evet tüm yolları deniyorlar, ancak hiçbir şekilde başaramayacaklar." diye konuştu.

Umm Hamza, Bahreyn Çalıştayı'na katılan Arap ülkelerinin Filistin'i temsil etmediğini belirterek, "Bu Arap ülkeleri bizi temsil etmiyor, onlar ancak kendilerini temsil ederler. Onlar Filistin halkına komplo kuruyorlar, ancak bu komploları başarılı olamayacak." dedi

Filistinlilerin davalarında kararlı olduğunu vurgulayan Umm Hamza, şu ifadeleri kullandı:

"Biz buradayız ve burada kalmaya devam edeceğiz. Filistin halkı her şeyin farkında."

- "Bağımsız bir Filistin devleti istiyorum"

Filistinli Ömer Said de Filistinlilerin gerçek haklarını görmezden geldiği sürece Bahreyn Çalıştayı'nın başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Said, "Okuduğum kadarıyla, Arap ülkeleri düşük seviyede temsil edilecekmiş. Yani her halükârda sadece Arap ülkeleri değil, tüm dünya Filistinlilere ve Müslümanlara komplo kuruyor." dedi.

Filistin meselesinin siyasi boyutuna işaret eden Said, "Filistin için yalnızca ekonomik çözüm eksik kalmış bir çözüm olacaktır. Siyasal çözüm olmadığı sürece burada gerçek anlamda bir çözüm sağlanamaz. Ekonomik, siyasi ve dini boyut birlikte ele alınmalıdır." ifadelerini kullandı.

Said ayrıca "Yüzyılın Anlaşması" planına da karşı olduğunu belirterek, "Öyle ki karşı olmadığımız bir şey kalmadı, çünkü her şey, her kes bize karşı. Ben bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını istiyorum." şeklinde konuştu.

Haber Ara