Somali, Batı ülkelerinin müdahaleleri ve iç savaşlar nedeniyle çok büyük sıkıntılar yaşayan ve halkı acı çeken İslam ülkelerinden biri.
Türkiye, Afrika Boynuzu'nda stratejik konuma sahip bu ülkenin güvenlik ve istikrara, halkının huzura ve refaha kavuşması için uzun süredir çaba sarf ediyor.
Yardım kuruluşlarımız Somali'ye sadece insani yardım götürmekle kalmayarak kalıcı hizmetlere de imza atıyor.
Örneğin, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve İHH İnsani Yardım Vakfı işbirliğiyle kurulan ve geçmişte büyük kıtlıkların yaşandığı ülkede tarımsal üretimi arttırmayı hedefleyen Anadolu Ziraat Fakültesi geçen yıl Nisan ayında hizmete açıldı.
Somalili yüzlerce öğrenci Türkiye'de üniversite okuyor.
Yine geçen yıl Eylül ayında başkent Mogadişu'daki Türk askeri üssünün açılışı yapıldı.
Orada Somalili askerlere eğitim veriliyor.
Kısacası, iç savaşla yerle bir olan ülkenin yeniden inşası ve yaralarının sarılması için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Bütün bunlar elbette çok önemli.
Fakat daha da önemlisi verilen emeğin ve gösterilen eşsiz çabanın korunması.
Çünkü Türkiye'nin Somali'ye uzattığı yardım elinden ve iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinden rahatsız olanlar boş durmuyor.
Geçenlerde Birleşik Arap Emirlikleri'nin yasa dışı yollarla ülkeye sokmak istediği yaklaşık 10 milyon dolara Mogadişu Havaalanı'nda el konuldu.
Dubai'den gelen özel uçak içerisinde çuvallarla taşınan paranın Somali'de kime ya da nereye ulaştırılmak üzere getirildiği araştırılıyor.
BAE, eğittiği Somalili askerlerin maaşları olduğunu söylese de paranın ülkeye gizlice sokulmak istenmesi bu iddiayı çürütüyor.
Geriye iki ihtimal kalıyor.
O dolarlar ya Mogadişu'yu kana bulayacak yeni bombalı saldırılar için terör örgütlerine gidiyordu, ya da darbe planlayan askerlere.
Ülkede daha önce gerçekleşen kanlı terör saldırılarında BAE'nin parmağı olduğu zaten uzun süredir konuşuluyordu.
Dubai merkezli DP World şirketinin Somali'deki liman işletmesi anlaşmasının anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi iki ülke arasındaki gerilime yeni bir boyut kazandırdı.
Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed'in bu iptalin ardından Somali'de darbe için düğmeye bastığı iddia ediliyor.
Somali ve BAE arasında Kasım 2014'te askeri iş birliği konusunda bir anlaşma imzalanmıştı.
Anlaşma uyarınca BAE, Somalili askerlerin bir kısmının eğitimini ve maaşlarının ödenmesini üstlenmişti.
Ülkeye gizlice yüklü miktarda para sokma girişiminin ortaya çıkması üzerine Somali o anlaşmayı iptal etti.
Çok da iyi yaptı.
Çünkü BAE'nin bu yolla kendine bağlı milis güçleri oluşturarak ülkelerin iç işlerine müdahale etme politikası olduğu biliniyor.
BAE'nin Aden'de kurduğu “Güvenlik Kuşağı Güçleri” (Kuvvatu'l-Hizam El-Emni) adlı milis güçleri bunun en iyi örneği.
Cumhurbaşkanı Abdurabbih Mansur Hadi'nin geçici başkent ilan edilen Aden'e dönememesinin sebebi, söz konusu milis güçleriyle havaalanı ve liman başta olmak üzere kentin kontrolünü elinde tutan BAE'nin vetosu.
Kendisine “Arapların Şeytanı” (Şeytanu'l-Arab) da denilen Muhammed Bin Zayed, Somali'de okkalı bir tokat yedi.
Siz buna Somalili kardeşlerimizin attığı “Osmanlı tokadı” da diyebilirsiniz.
Fakat BAE'nin artık uslu duracağını düşünmek yanlış olur.
Kardeş ülke Somali'yi ne pahasına olursa olsun Muhammed Bin Zayed'in şerrinden korumalıyız.
Bu bizim bugüne kadar oraya verdiğimiz onca hizmetin ve emeğin korunması için de gerekli…
