Dolar

32,5037

Euro

34,9589

Altın

2.429,98

Bist

9.798,60

‘BAE-İsrail anlaşması, en başta Türkiye’ye karşı bir girişimdir’

Siyaset bilimci ve yazar Mehmet Perinçek, 'İsrail ile BAE’nin bir araya gelmesi sadece Filistin’e karşı veya Arap ülkelerine karşı bir girişim değil, en başta Türkiye’ye karşı bir girişimdir' dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-08-22 09:33:54

‘BAE-İsrail anlaşması, en başta Türkiye’ye karşı bir girişimdir’

Siyaset bilimci ve yazar Mehmet Perinçek, "İsrail ile BAE'nin bir araya gelmesi sadece Filistin'e karşı veya Arap ülkelerine karşı bir girişim değil, en başta Türkiye'ye karşı bir girişimdir" dedi.

Mehr Haber Ajansı bu konuyla ilgili Moskova Devlet Üniversite Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü misafir Profesör Dr. Mehmet Perinçek ile bir röportaj gerçekleştirdi.

İşte Prof. Dr. Mehmet Perinçek'in verdiği yanıtlar:

1-Abu Dabi'nin ilişkileri normalleştirmek için Tel Aviv ile anlaşma imzalamasının asıl sebebi nedir?

Dünya bugün ikiye bölünmüş durumda. Bir tarafta dünyanın tüm kaynaklarını sömürmek isteyen bir avuç ülke var. Bu bir avuç ülke dünyanın geri kalan halkarını köleleştirmeye çalışıyor. Onların arkasından hiçbir ülkenin gelişmesini, kalkınmasını istemiyorlar ve bu bir avuç ülke çıkarlar adına ve tüm dünyayı sömürmek adına diğer ülkenin egemenliklerine de tecavüz ediyorlar. Diğer tarafta ise kendi gelişimlerini tamamlamak isteyen, egemenliklerini korumak isteyen, Emperyalist planlarla mücadele eden dünyanın büyük bir çoğunluğu var. Bu ülkeler bağımsız bir şekilde kalkınmak istiyorlar ve refaha kavuşmak istiyorlar.
Kimileri işgalden kurtulmak istiyor ve bu ülkelerin hepsi diğer kampta bulunan çalan ülkelerin tam tersine kendi içinde olduğu gibi komşu ülkeleriyle de paylaşarak kalkınma çabası içerisinde. Fakat Birleşik Arap Emirlikleri işte bu iki  kamptan birincisinde bulunuyor, yani dünyanın kaynaklarını sömürmek isteyen geri kalan halkları köleleştirme isteyen, egemenliklere tecavüz etmek isteyen tarafta bulunuyor. Tabii bu kampın başını çekenler ABD ve İsrail. Ne yazık ki BAE de onlarla kaderini birleştirmiş durumda. Bu imzaladığı anlaşmada bunu net bir şekilde gösteriyor. Fakat BAE bu anlaşmayı imzalamadan önce de zaten o kamptaydı, onlarla birlikteydi bu sadece şimdi resmileştirmiş oldu. Fakat burada altını çizme gerekir, bileşik Arap Emirlikleri'nin yani Abu Dabin'in bu anlaşmayı imzalamış olması onların aslında Arap dünyasından ve biraz önce bahsettiğimiz o ikinci kamptan yani Emperyalist ülkelerle karşı direnen ülkeler kampından tecrit olduğunu gösteriyor. O kadar tecrit olmuş durumdaki iyice İsrail'e ve ABD'ye yanaşmak gereğini hissediyor. Bu da onların aslında zor durumda bulunduğunu, bu bölgede olduklarını ancak İsrail'e ve ABD'ye arkasına dayanarak bu hükümdarlıklarını sürdürebileceklerini göstermiştir bu anlaşma.

2-Avrupa ülkeleri, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında yapılan normalleşme anlaşmasına destek verirken Suudi Arabistan ve Arap Birliğinin anlaşma karşısında sessiz kalması dikkati çekti. Size Suudi Arabistan'ın bu sessizliği neyi gösteriyor?

Artık dünya eskisi gibi tek kutuplu bir dünya değil. ABD ve İsrail tek bir güç değil dünyada. Karşısında farklı güçler, farklı kutuplar var. Rusya'sı, Çin'i, Türkiye'si, İran'ı bunların başında geliyor. Artık bölgemizde Amerikan planları tutmuyor. Büyük ortadoğu projesi ABD'nin Avrasya kayası'na çarpmıştır. ABD İran'a diş geçirememiştir. Suriye'de de kaybetmektedir yine ABD'nin Türkiye'ye İran'a, Suriye'ye Irak'a karşı geliştirdiği kukla kürdistan projesi de çökmektedir. Dolayısıyla ABD ve İsrail bölgede kaybeden kuvvetlerdir, inişe geçen kuvvetlerdir. Dolayısıyla hem bölge ülkeleri hem de ABD ve İsrail'in eski müttefikleri başka dengeleri de hesaba katmak zorundadırlar. Bu bakımdan ABD ve İsrail eski müttefiklerini de kaybetmektedir. Artık Suudi Arabistan'ı, Katar'ı farklı güçleri hesaba katmak zorundadırlar. İran'la, Türkiye'yle veya Rusya'yla, Çin'le ilişkilerini yeniden gözden geçirip daha olumlu bir noktaya çekmek zorundadırlar.
Bu durum ABD ve İsrail'in bölgedeki planlarına karşı kullanılmalıdır ve ABD'nin eski müttefiklerinin de bizim kampımıza çekmenin zemini vardır; bunu yapacak, başaracak yollar ve metotlar geliştirilmelidir.

3-Size göre BAE ile İsrail arasında varılan anlaşma başta Filistin olmak üzere bölge için nasıl bir soruna yol açacaktır?

Burada çok şaşıracak bir durum yok. BAE bulunduğu yeri sadece resmileştirmiş oldu. Tabii burada karşı taraf birleşmektedir. Bununla mukabil bizim cephenin yani Emperyalist kuvvetlere karşı direnen ülkelerin cephesinin de birleşmeye ihtiyacı vardır. Bu Filistin sorununun çözümü açısından da önemli bir şanstır. Emperyalist devletlerle çıkarları çelişen, onların planlarında hedef alınan ülkeler bir araya gelmek zorundadırlar. Bunu Türkiye, İran ve Rusya Astana projesini çok iyi bir şekilde hayata geçilmiştir.
Şimdi Arap dünyası da esas olarak mazlumlardan oluşan Arap dünyası da, Ortadoğu halkları da Türküyle Farsıyla, Arabıyla bir araya gelmeli, mezhep ayrılıkları bir kenara bırakılmalıdır. Eski anlaşmazlıklar kapatılmalıdır. Sünni-Şii ayrımı üzerinden Müslüman dünyasını bölme planları ABD'nin ve İsrail'in buna set çekilmelidir. Türkiye, Mısır, İran bu ülkeler aralarındaki sorunları çözmelidirler. Yine Türkiye- Suriye arasındaki sorunları çözmelidirler. Karşı cephe birleşiyorsa buna mukabil Müslüman dünyasının da Ortadoğu halklarının da kendi ortak çıkanları temelinde bütün mezhepsel, dinsel ırki etnik ayrımları bir köşeye bırakarak, Sünnü, Şii, Türk, Kürt, Fars, Arap ayrımı yapmadan bir araya gelmelidirler. Bu yapıldığı takdirde ve İsrail ve ABD sistemi artık bölgemizde çökmektedir ve bunun karşısında bir araya gelindiği takdirde hem sorunu çözülür hem de bölgeye barış ve refah gelecek.

4- Bir ABD yetkilisi, BAE'den sonra Bahreyn'in de İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye hazırlandığını duyurdu. Siz bu konuyu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bahreyn'e böyle bir şeyi önermiyoruz çünkü yeni bir dünya kuruluyor. Mazlum ülkeler gelişmekte, üye olan ülkeler bir araya geliyorlar, çok kutuplu bir dünya kurulmaktadır, ABD ve İsrail bölgede kaybetmektedir. Dolayısıyla Bahreyn zalimlerin yanında yer almamalıdır. Eskiden olduğu gibi zalimlerin yanında yer almak da artık karlı değildir; yani bugün ABD ve İsrail eksenine girmek o ülkeye bir yarar hiçbir şekilde getirmeyecektir. Bunlar hem bir taraftan zalimin yanında yer almak kötü bir şeydir, diğer taraftan da artık onlar kaybeden güçlerdir. Bu bakımdan Bahreyn'e bunu önermiyoruz. Birleşmekte olan Avrasya cephesine katılmalarını öneriyoruz. Kaybeden Atlantik cephesinde bulunmamalarını da şiddetle tavsiye ediyoruz.

5-Türkiye'nin bu anlaşmaya verdiği tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye bir taraftan Filistin halkının yanındadır. Diğer taraftan da fiili olarak İsrail'le çatışma içerisindedir. İsrail, Suriye'de, Irak'ta  Büyük Kürdistan projesini desteklemektedir. İsrail yine IŞİD gibi terör örgütünün arkasındadır. Bunların ötesinde Doğu Akdeniz'de Türkiye ile İsrail arasında ciddi bir gerginlik ve cepheleşme vardır.
İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan, Fransa bir cephedeyken onun karşısında da Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki milli çıkarlarını hedef almaktadırlar. Dolayısıyla Türkiye ile İsrail'in zaten hali hazırda bir çatışma içerisinde bulunduğundan dolayı Türkiye'nin tabii bu anlaşmaya sıcak bakması mümkün değildi.
Zaten BAE de Türkiye'ye karşı cephenin en başında gelen ülkelerden bir tanesidir. BAE ile Libya'da önemli bir gerginlik vardır bunun ötesinde BAE, Türkiye'deki Amerikancı FETÖ'cü darbeyi destekleyen ülkelerden biridir. Dolayısıyla İsrail ile BAE'nin bir araya gelmesi sadece Filistin'e karşı veya Arap ülkelerine karşı bir girişim değil, en başta Türkiye'ye karşı bir girişimdir. Dolayısıyla Türkiye bunu asla tasvip etmemektedir. Fakat Türkiye'nin de bölgede çok ciddi müttefik potansiyeli vardır, bunu hayata geçirerek Emperyalist planlarını boşa çıkaracaktır.

Kaynak: Mehr Haber Ajansı

Haber Ara