Dolar

32,5597

Euro

34,8825

Altın

2.431,27

Bist

9.645,02

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Sempozyumu

İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli:- 'Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, özellikle Osmanlı döneminde hanedanın, saltanatın en önemli şiarını temsil eder. Mekke, Medine ve Kudüs'ten sonraki en önemli mekandır'

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-10-02 19:12:20

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Sempozyumu
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Sempozyumu'nun, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı'nın başkanlığındaki ilk oturumunda, Ayasofya'nın tarihi ele alındı.

Oturumda konuşan İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin, Bizans ve Osmanlı Devleti mirasını taşıdığı, aynı zamanda da Hristiyanlık ve İslamiyet için sembolik bir öneme sahip olduğu için tarih sahnesinde erişilmez bir ayrıcalığa eriştiğini söyledi.

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinin ardından Ayasofya'yı ziyaret ettiğini ve uzun süre incelediğini anlatan İpşirli, "Bu ulu mabet İslamiyet gelmeden önce inşa edildiği için ayrı bir özelliğe sahiptir. Altıncı asrın ortasında Hristiyanlığın tek ilahi din olduğu bir dönemde yapılması önemli. Özellikle Osmanlı döneminde hanedanın, saltanatın en önemli şiarını temsil eder. Mekke, Medine ve Kudüs'ten sonraki en önemli mekandır. Mevlit kandilleri ve Kadir gecelerinde çok büyük etkinlikler olduğu ve padişahların burada hazır bulunduklarını biliyoruz." ifadelerini kullandı.

İpşirli, Dursun Bey'in Tarih-i Ebü'l-Feth adlı eserine atıf yaparak, "Fatih Sultan Mehmet Ayasofya'ya geldi ve mabedi seyretti sonra da kubbenin tepesine kadar çıkarak mabedin ihmal edildiğini görünce çok üzüldü." dedi.

- "Özel bir yere sahip"

Türk Tarih Kurumu Yüksek Kurum Uzmanı Dr. Ayşe Bedir de Ayasofya'nın ilk inşa edildiği andan itibaren 3 defa büyük inşa süreci yaşadığını anımsattı.

Bedir, Ayasofya'nın, 1204'te Haçlı istilası döneminde büyük tahribata uğradığını, Latin istilası sonucunda da bazı kısımlarının zarar gördüğünü belirtti.

Kilise olarak kullanıldığı dönemde son ayinin İstanbul'un fethi sırasında halk tarafından düzenlendiğini belirten Bedir, 29 Mayıs 1453'te de Fatih Sultan Mehmet'in buraya gelerek kiliseyi camiye çevirme kararı aldığını ve ilk hutbeyi kendisinin verdiğini söyledi.

Bedir, fetih sonrası caminin birçok değişikliğe uğradığını, mozaiklerin 18. yüzyıla kadar kısmen görüldüğünü anlattı.

Bedir, Cumhuriyet döneminde de bu değişiklik ve tadilatların devam ettiğini, 1931'de camideki mozaiklerin ortaya çıkarılması için Bizans Araştırmaları Enstitüsü'ne izin verilmesinin bu dönemdeki en önemli gelişmelerden olduğunu belirtti.

24 Kasım 1934'te Bakanlar Kurulu Kararı'yla müzeye çevrilen caminin 24 Temmuz 2020'ye kadar bu statüsünü koruduğunu anlatan Bedir, Ayasofya-i Kebir Camisi'nin tüm bu uzun tarihi süreciyle özel bir yere sahip olduğunu kaydetti.

Oturumda Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ali Satan ve Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Mustafa Bilal Öztürk de Ayasofya-i Kebir Camisi'nin tarihsel süreciyle ilgili tebliğ sundu.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Sempozyumu, yarın ve pazar günü gerçekleşecek farklı temalardaki oturumlarla devam edecek.




Haber Ara