Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Avrupa Konseyi'nden Türkiye'ye: Referandumu erteleyin

Türkiye'deki referanduma ilişkin bir rapor yayınlayan Konsey, attığı başlıklarla dikkat çekti. Ak Parti hükümetine direkt cevap verir nitelikte yazılan raporda Atatürk ve İnönü'ye dair bir savunma bile vardı. Bu hali ile CHP basın bildirilerini andıran rapora Cumhuriyet'ten Duygu Güvenç ulaştı.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-03-02 10:58:47

Avrupa Konseyi'nden Türkiye'ye: Referandumu erteleyin

TİMETURK | HABER MERKEZİ

Avrupa Konseyi'nin anayasa reformlarını incelemekle görevli kurumu Venedik Komisyonu'nun hazırladığı raporun taslağı şu şekilde:

"HER ÜLKE İSTEDİĞİ SİYASİ SİSTEME SAHİP OLABİLİR AMA..."

- Her ülke istediği siyasi sisteme sahip olabilir ama bu koşulsuz değildir. Güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğüne saygı duyulmalıdır ve bunun için de denge ve denetleme olmalıdır.

"OTORİTER BİR YÖNETİME DEJENERE OLABİLİR..."

- Referanduma sunulacak düzenlemelerdeki başkanlık sistemi, özünde otoriter bir yönetime dejenere olabilecek tehlike barındırmakta. Başkanlık sisteminde yasama ve yürütme yetkisini seçim aracılığıyla halktan alır. İki güç keskin bir şekilde birbirinden ayrılır ki böylece ikisi arasında kaçınılmaz olarak çatışma vardır. Hükümet etmek bu çatışmalara arabuluculuk etmektir. Güçler ayrılığı bu nedenyle farklı güçlerin farklı yaklaşım ve siyasi vurgusunu gerektirir.

"GÜÇLER AYRILIĞI OLMAYACAK..."

Türkiye'nin geçmişinde sürekli parlamenter sistem olduğu belirtilen raporda, Osmanlı dönemindeki 1876 (1. Meşrutiyet) ve ardından 1909'da yapılan düzenlemeleri örnek verdi. Var olan Anayasa'da yapılan 20 düzenleme ile Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin arttırıldığını anımsatan komisyon, buna artık bazı akademisyenlerin “azaltılmış parlamenter” sistem olarak tanımladığını ve bu tip sistemlerin “yarı başkanlık” olarak adlandırıldığını belirtti. Türk tipi başkanlığın Türkiye'nin anayasa tarihinde bir “kırılma noktası” olacağı belirtilerek “Düzenlemeler, demokratik başkanlık sisteminin güçler ayrılığı ilkesine dayanmıyor. Başkanlık ve parlamento seçimleri çatışmayı önlemek için birlikte yapılıyor. Bu nedenle onların resmi olarak ayrılması pratikte anlamsız kalıyor ve parlamento, daha da zayıflayarak kenara atılıyor” denildi.

- Cumhurbaşkanı yürütme gücünü tek başına kullanabilecek; denetlenmeyen güçle kullanacak bakanları atayıp görevden alacak; kriterleri tamamen kendisi tarafından belirlenecek şekilde tüm üst düzey yetkilileri atayıp görevden alabilecek.

- Cumhurbaşkanı, demokratik meşruiyeti ve parlamento onayı olmadan bir ya da daha fazla Başkan yardımcısı seçebilecek; seyahat veya geçici yokluğunda ona vekâlet edecek.

- Cumhurbaşkanı, yardımcıları ve bakanlar, parlamentonun çok zayıf gücüyle gözetimde olacak.

- Cumhurbaşkanının parti üyesi ve başkanı olma hakkıyla ona ‘yasama' üzerinde etki etme gücü verilecek.

- Cumhurbaşkanı istediği zaman parlamentoyu fesih edebilecet ki bu demokratik başkanlık sistemine uymuyor. Sorunları bu yolla çözmek iptidai bir yöntem.

- Parlamento 2. dönemde seçim kararı alırsa Cumhurbaşkanı 3'ncü defa seçilebilecek. Bu Avrupa standartlarına aykırı.

"ATATÜRK ve İNÖNÜ" BAŞLIĞI

Hükümetin sık sık dile getirdiği Atatürk ve İnönü'nün de parti üyesi olduğu eleştirilerine de raporda yanıt verildi.

Komisyon, bunun hep eleştirildiğini belirternek İnönü'nün de daha sonra “Parti lideri ile Cumhurbaşkanı'nın rollerini birleştirme'nin uygun olmadığına dair şüphelirini dile getirdiğini belirtti. Ayrıca bu düzenlemlerin Türkiye'de tek parti döneminde olduğu anımsatılarak, şu eleştiri getirildi: “Şimdi bunun ortadan kaldırılması siyasi taraflılığın istendiğini gösteriyor. Bu da düzenlemelerin Türkiye'yi tek pati dönemine götürüleceği imajını güçlendiriyor. Ayrıca bu hüküm (Cumhurbaşka'nın partili olması) hemen yürürlüğe girerken güçler ayrılığına yönelik düzenlemeler ise 2019'da yürürlüğe giriyor. Bu da gösretiyor ki düzenlemenin amacı, farklı bir temelde seçilen, şimdiki Cumhurbaşkanı'na partide resmi görev vermek."

FRANSA ÖRNEĞİNE CEVAP

Raporda, olağanüstü hal dönemlerinde seçim ve referandumlara ilişkin temel bir düzenleme olmadığı belirtilirken olağanüstü durumlarda bunun ertelenmesine dair hükümler bulunan ülkeler de örnek verildi.

Ak Parti hükümetinin “OHAL altında seçime gidilen" Fransa'yı örnek göstermesine de cevap verilen raporda “Hırvatistan, İtalya, Almanya, Polonya, Litvanya, Slovanya, İspanya, Macaristan ve Kanada'nın bu dönemlerde parlamentonun görev süresinin uzattığı anımsatıldı.

ABD ÖRNEĞİNE CEVAP

Raporda, Cumhurbaşkanı'nın hesap verebilirliğinin bu düzenlemelerde yer almadığı belirtilirken ‘seçimlerin 5 yılda bir yapılması demokratik hesap verebilirliği azaltıyor; bu ABD kongresinin her iki yılda bir yapılan seçimleriyle kıyaslanabilir' denildi.

PARLAMENTONUN ONAY YETKİSİ

Yapılan düzenleme ile Cumhurbaşkanlığı adaylığı oldukça zor hatta ikinci turda sadece tek bir aday kalabilir” denilen raporda, seçimlerin asıl amacının “rekabet ve seçim” olduğu söylendi. Parlamento başkan yardımcıları ve bakanlar arasındaki farklılığın net olmadığı, parlamentonun demokratik sistemlerde olduğu gibi bunların atanmasına dair onay yetkisinin olmadığı yazılan raporda, Cumhurbaşkanı'nın yasama üzerinde patronluk kuracağı ve bunun da yasama ve yürütme arasında güçler ayrılığı bakımından riske neden olacağı belirtildi.

CUMHRUBAŞKANI'NIN YARGILANMASI...

Ayrıca görevi kötüye kullanma halinde yargılama sürecinin zor ve karmaşık olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Seçilmeyen resmi görevlilere yürütme görevinde parlamenter dokunulmazlık vermek, onları suçtan muaf kılmak eşiklik ilkesine aykırıdır ve demokratik başkanlık sistemi yapısında olmaz.”

Haber Ara