Avrupa'da son zamanlarda aşırı sağ ve muhalif partiler yükselişe geçerken Avrupa Parlamentosu'nda da aşırı sağcılar grup kurdu. Aşırı sağcı partilerin ortak noktası ise Avrupa Birliği'nin bazı politikalarına ve göçmenlere karşı olmaları. Aşırı sağcı partiler ayrıca İslam karşıtlığı ile de biliniyor.
Aşırı sağcılar, AB'nin yıkılıp, Avrupa ulusları arasında ulusal egemenliklere saygı çerçevesinde işbirliğini savunuyor, Schengen serbest dolaşım anlaşmalarının iptal edilmesini, ortak para birimi Euro ve Avrupa Merkez Bankası'nın kaldırılmasını istiyorlar. İslam karşıtlığı ile bilinen aşırı sağcılar, Türkiye'nin AB üyeliğine de sıcak bakmıyor.
Mayıs 2014'te yapılan AP seçimlerinden kuvvetlenerek çıkan aşırı sağcılar, seçimlerin sonunda AP içinde siyasi grup kurmak için yeterli üye sayısını yakalamış olsalar da “en az 7 ülkeden üye” kriterini bugüne kadar yerine getiremiyordu. Fransız aşırı sağcı lider Marine Le Pen tarafından yürütülen kulisler sonuç verdi ve aşırı sağcılar iki Polonyalı ve bir de İngiliz üye transfer ederek en az 7 AB ülkesinden 25 parlamenter kriterini yerine getirmiş oldu.
Yeni grup “Uluslar ve Özgürlükler Avrupası” adını taşıyacak. Yeni grupta 7 AB ülkesinden 35 parlamenterin üyelik yapması bekleniyor. Bunlardan 21'ini Marine Le Pen liderliğindeki Milli Cephe (FN) partisinin üyeleri oluşturacak. Gruba Marine Le Pen ile Hollandalı aşırı sağcı Marcel de Graaff eşbaşkanlık edecek. Grupta İtalya'dan Kuzey Ligi, Avusturya'dan Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), Hollanda'dan Özgürlük Partisi (PVV), Belçika'dan “Flaman Çıkarı” (Vlaams Belang) gibi siyasi hareketler yer alıyor.
Aşırı sağcıların Avrupa'da güçlenmesinin temel sebepleri arasında göçün yüksek seviyede olması, iktidarların yerine getirmediği vaatleri ve AB ile ilgili hayal kırıklıkları sayılıyor. Ayrıca bazı Avrupa ülkelerindeki işsizlik ve ekonomik istikrarsızlığın artması da aşırı sağı güçlendiren nedenler arasında...
