Dolar

32,3253

Euro

35,1507

Altın

2.295,71

Bist

9.056,53

'Aseton benzeri ağız kokusu diyabet habercisi olabilir'

Aseton benzeri ağız kokusunun diyabet habercisi olabileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Begüm Alkan, 'Diyabetin ağız içi belirtilerinden özellikle en önemlileri dişte sallantı, diş etinde kanama, şişme, apse, iltihap akması ve aseton benzeri ağız kokusudur. Amerikan Diş Hekimleri Birliği, diyabet hastalarında diş eti tedavisi sonrası, insülin ihtiyacının azaldığını ve kan şekeri kontrolünün daha iyi olduğunu bildirdi' dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-09-02 09:36:24

'Aseton benzeri ağız kokusu diyabet habercisi olabilir'
Aseton benzeri ağız kokusunun diyabet habercisi olabileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Begüm Alkan, "Diyabetin ağız içi belirtilerinden özellikle en önemlileri dişte sallantı, diş etinde kanama, şişme, apse, iltihap akması ve aseton benzeri ağız kokusudur. Amerikan Diş Hekimleri Birliği, diyabet hastalarında diş eti tedavisi sonrası, insülin ihtiyacının azaldığını ve kan şekeri kontrolünün daha iyi olduğunu bildirdi" dedi.

Esenler Medipol Üniversitesi Hastanesi Periodontoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Begüm Alkan, diyabet yani şeker hastalığının ağız içindeki belirtilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Dr. Alkan, Türkiye'de diyabet görülme oranının dünya ortalamasının üstünde olduğunu belirterek "Diş hekimini her ziyaret, aslında sadece ağız sağlığınızı değil, aynı zamanda genel sağlığınızın korunması için de eşsiz bir fırsattır. Bunun nedeni birçok hastalığın ağız içinde belirtisinin olmasıdır. Bu hastalıkların en önemlilerinden biri diyabettir. Uluslararası Diyabet Federasyonunun son verilerine göre Türkiye'de her 100 yetişkinden yaklaşık olarak 12'si şeker hastasıdır. Bu veri dünya ortalamasının çok üzerindedir" dedi.

Profesyonel bir diş hekiminin muayenesinin, hasta kapıdan içeri girer girmez başladığına dikkati çeken Dr. Alkan, sözlerine şöyle devam etti: "Hastanın yaşı, yürüyüşü, cildi, yüzü, saçları, konuşması, sesi, boyu ve kilosu bize ağız içinde karşılaşabileceğimiz sorunlar hakkında ilk izlenimleri verir. Hasta koltuğa oturduktan sonra tıbbi ve diş tedavi geçmişinin öğrenilmesi, şikayeti ve bu şikayetin nedenini ortaya çıkaracak 'doğru soruları sormak' yapılacak tedavinin aslında yarısıdır. Röntgen muayenesinde çene kemikleri ve diş kökleri incelenir. Ağız içi muayenede ise diş, diş etleri, nefes kokusu ve ağızdaki diğer dokular kapsamlı bir muayeneden geçirilir ve olası başka hastalıkların ağız içi belirtileri aranır. Profesyonel diş hekimleri olarak amacımız, problemleri ciddileşmeden önlemek ve yaptığımız işin kalitesini artırmaktır".

"Diş eti apsesi diyabeti gösterebilir"

Dr. Alkan, diyabetin ağız kokusu, diş eti enfeksiyonu gibi problemlere neden olabileceğinin altını çizerek, "Diyabet tipik olarak gözlere, sinirlere, böbreklere ve kalbe zarar vermekle ilişkilendirilirken, 20 yılı aşkın süredir, diş eti enfeksiyonlarının da kontrolsüz diyabetin bulgusu olduğuna dair sayısız klinik çalışma ve vaka yayımlanmıştır. Diyabetin ağız içi belirtilerinden özellikle en önemlileri dişte sallantı, diş etinde kanama, şişme, apse, iltihap akması ve ağız kokusudur. Özellikle belirtmek gerekirse, diyabete özgü bir ağız kokusu vardır. Diyabette, kanda şeker miktarı yüksektir. Bunun nedeni, şekerin hücre içerisine girememesi ve kan dolaşımında kalmasıdır. Bu durumda hücreler, özellikle beyin dokusu, enerji üretmek için 'keton' denilen bileşikleri kullanır. İlaç biliminde benzer kökenden gelen maddelerin isimlerinin son hecesi aynıdır. Bu nedenle profesyonel bir diş hekimi kontrolsüz diyabet hastasının 'aseton' benzeri ağız kokusuna hazırlıklı olmalıdır. Açıkçası, böyle hastaları doğru yönlendirmek için ağız belirtilerinden fazlası gerekir. Bu da hastanın tıbbi geçmişini ve günlük yaşantısını anlamaya yönelik doğru soruları sormaktır. Mesela ailede şeker hastası var mı, günlük işleri yaparken hasta yorgun hissedip uyukluyor mu, sık sık yemek yemesine rağmen hala acıkıyor mu, aşırı su içip sık idrara çıkıyor mu ve obeziteden fazla kilodan muzdarip mi? Bunlar hastada diyabet şüphesine karşı uyanık olmamızı sağlayan kilit sorulardır" diye konuştu.

"Diş eti tedavisiyle insülin ihtiyacı azalabilir"

Kontrol altına alınmayan diyabetin ağız ve diş eti tedavilerini de olumsuz etkilediğine işaret eden Dr. Alkan, "Diyabet kontrol edilmezse, kan dolaşımı bozulur, bağışıklık sistemi zayıflar ve vücut mikroplara karşı daha savunmasız hale gelir. Ağız ve diş eti tedavilerinin sonuçları olumsuz etkilenir, iyileşme kalitesi düşer. Diş eti enfeksiyonu varlığında ağızda bulunan mikroplar da kan dolaşımına girip, var olan hastalıkların belirtilerini daha da kötüleştirme potansiyeline sahiptir. Amerikan Diş Hekimleri Birliği, diyabet hastalarında diş eti tedavisi sonrası, insülin ihtiyacının azaldığını ve kan şekeri kontrolünün daha iyi olduğunu bildirmiştir. Ağız kokusu ve diş eti iltihabı şikayetiniz varsa, bunu iyileştirmek için atacağınız ilk adım, mutlaka bir diş eti hastalıkları uzmanına (periodontolog) görünmektir. Kişiye özel tedavi planı çıkarılmalı, ağızdaki tüm enfeksiyon odakları yok edilmeli ve şüpheli bir durumda diş hekimleri sizi beraber takip edebileceği bir tıp doktorlarına yönlendirmelidir. Bu süreç içerisinde asla atlamamanız gereken şeyin diş ve diş etlerinizi günde iki kez fırçalamak ve diş aralarını ara yüz fırçası ve diş ipi kullanarak temizlemek ve kötü kokulu bakteriler için en önemli üreme yeri olan dili süpürür tarzda fırçalamak olduğunu unutmayınız" şeklinde konuştu.

Haber Ara