Arap Birliği, Arap Barış Planı'nın ilk kabul edildiği şekliyle kalacağını ve bundan taviz verilmeyeceğini duyurdu.
Açıklamada, "Böyle bir şey kabul edilemez, zira bu planın bir felsefesi vardır ve şu ana kadar gerçekleştirilen 14 zirvede alınan kararlarda referans kaynağı kabul edilmiştir." ifadesini kullanan Arabi, Arap Dışişleri Bakanları Konseyi'nin Filistin meselesinin çözümü konusunda izlenen uluslararası metodu gözden geçirmek amacıyla 2012'de düzenlediği toplantıda, 1967 topraklarındaki işgalin sona ermesinin gerekliliği üzerinde durduğunu kaydetti.
Arap Barış Planı'nın, 2002'de kabul edildiğini ve takip eden Arap Birliği zirvelerinde de onaylandığını kaydeden Arabi, planın bu şekliyle kalacağını ve bundan taviz vermeyeceklerini vurguladı.
Netanyahu, dün yaptığı açıklamada, "İsrail'in 1967'de işgal ettiği bölgelerden çekilmesi ve Filistinli mültecilerin sorununa adil çözüm bulunması gibi olumsuz unsurlar ihtiva eden planın Filistinlilerle yürütülecek müzakerelere temel olamayacağı" yönünde açıklamalarda bulunmuştu.
Arap Birliği'nin Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta 2002'de düzenlediği zirvede, "1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin kurulması, Filistinli mültecilerin sorununa adil çözüm bulunması, İsrail'in, Suriye'de Golan Tepeleri ile Lübnan'ın güneyinde işgal ettiği topraklardan çekilmesi, karşılığında da Arap ülkelerinin İsrail'i tanıması ve ilişkilerini normalleştirmesini" öngören Arap Barış Planı kabul edilmişti.
