Dolar

32,3200

Euro

35,1252

Altın

2.299,02

Bist

9.041,20

Antalya Kentsel Dönüşüm ve Stratejik Yaklaşımlar Kurultayı

Başbakan Yıldırım: (2)- '81 ilde deprem dönüşümüne tabi tutulması gereken yapıların tespiti büyük oranda tamamlandı. Şu anda 54 ilde, 7,5 milyon metrekare alanda toplam 191 kentsel dönüşüm ve şehir yenileme projesi devam ediyor'- 'Büyük şehirlerde lebalep her taraf bina dolu. Rezerv alan yok. Onun için tek tek dönüşüm yerine, alan dönüşümünü düşünmemiz, ona daha fazla yoğunlaşmamız, ada bazında

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-11-21 20:28:21

Antalya Kentsel Dönüşüm ve Stratejik Yaklaşımlar Kurultayı
Başbakan Binali Yıldırım, "81 ilde deprem dönüşümüne tabi tutulması gereken yapıların tespiti büyük oranda tamamlandı. Şu anda 54 ilde, 7,5 milyon metrekare alanda toplam 191 kentsel dönüşüm ve şehir yenileme projesi devam ediyor." dedi.

Başbakan Yıldırım, Belek turizm merkezindeki Limak Atlantis Otel'de düzenlenen Antalya Kentsel Dönüşüm ve Stratejik Yaklaşımlar Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) son 14 yılda yalnızca kentsel dönüşüme ilişkin 17 milyar lira değerinde ihale gerçekleştirdiğini belirtti.

Son 5 yılda 52 ilde 212 riskli alan, 25 ilde 72 rezerv alan, 110 kentsel dönüşüm ve proje gelişim alanı belirlendiğini anlatan Yıldırım, bu alanlara dönük çalışmaların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ ve belediyelerce sürdürüldüğünü ifade etti.

Başbakan Yıldırım, 81 ilde deprem dönüşümüne tabi tutulması gereken yapıların tespitinin büyük oranda tamamlandığını, şu anda 54 ilde, 7,5 milyon metrekare alanda toplam 191 kentsel dönüşüm ve şehir yenileme projesinin devam ettiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde toplanan Şehircilik Şurası'nda, kentsel dönüşümün bütün yönleriyle ele alındığını, sorunların, çözüm önerilerinin kapsamlı şekilde görüşüldüğünü hatırlatan Yıldırım, "Bugün bu toplantıyla beraber de kentsel dönüşümde gelecek stratejileri masaya yatırılıyor, ele alınıyor ve buradan çıkacak sonuçlar da bizler için bilgi kaynağı haline geliyor. Yapacağımız idari tasarruflarda, yasal düzenlemelerde tabii ki burada ortaya çıkan fikirlerin önemi büyük. Bunları dikkate alacağız." diye konuştu.

- "Her gün hesabınıza 86 bin 400 saniye yatıyor"

Siyasetin her zaman hakikatle örtüşmediğine işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mesela 'kentsel dönüşüm' dediğiniz zaman siyasi rakibiniz 'Rantsal dönüşüme niyetiniz var.' diyor. Niyet okumaya başlıyor. Kardeşim rantsal dönüşüm diye bir şey yok. Burada şehri yenilememiz lazım. Bu çarpık yapılaşmadan kurtulmamız lazım. Tartışma işin özünden çıkıyor, bambaşka bir yere taşınıyor. Ne oluyor? Zaman kaybı oluyor. Zaman kaybının bedeli, paradan daha değerlidir. Bugün zaman paradan çok daha kıymetlidir. Çünkü parayı kaybedersiniz, tekrar kazanırsınız ama zamanı tekrar kazanma şansınız yok. Her gün hesabınıza 86 bin 400 saniye yatıyor. O gün ne kullandıysanız kullandınız. Ertesi güne bakiye yok, sıfır. Tekrar yatıyor. Zaman böyle bir şey ama parada, kullandığınız miktarı gidiyor, kalan öbür güne devroluyor. O yüzden boş tartışmaları, lüzumsuz işleri bir tarafa bırakıp memleketin menfaati, insanlarımızın mutluluğu için aynı noktaya hedeflenmemiz, kilitlenmemiz lazım."

- "Dayatma çözümlerle biz bir yere varamayız"

Kentsel dönüşümdeki temel prensibin yerinde dönüşüm olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Vatandaşın içine sinmeyen, rızası alınmamış, dayatma çözümlerle biz bir yere varamayız. Vatandaş diyecek ki 'Bu iş benim için, geleceğim için, emniyetim için, çoluğum çocuğum için iyi bir iştir.' Vatandaşı bu noktaya getirmeden, emrivakiyle 'Hadi kardeşim, çık dışarı. Biz buraları yıkacağız, daha güzelini yapacağız.' dediğiniz zaman vatandaş ondan anlamaz. Çünkü hayal satmak zordur. Önündeki evi görüyor, içine sinmese de 'Bir evim var, acaba yerine yenisini mi gelir yoksa ortada mı kalırım.' Aynen 16 Nisan gibi... Hayırcılar mevcudu anlattılar, elle tutulanı anlattılar. Biz geleceği anlattık. Onun için bizim işimiz zordu, biz zoru başardık." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, kentsel dönüşüme ilişkin, şu görüşlerini paylaştı:

"Tabii iki yolu var, ya vatandaşın her halükarda rızasını alacağız, yerinde dönüşüm yapacağız, bütün teknik nizamına, evsafına uygun dönüşümü gerçekleştireceğiz veya hiç vatandaşın evine, barkına değmeyeceğiz. Bir rezerv alanda dönüşümü yapıp, götürüp göstereceğiz. Diyeceğiz ki 'Bak, böyle bir şey yaptık. Sen o evini bırak, gel buradan istediğin evi al. Seninkine muadil bir evi al.' Bunu yapınca iş daha kolay oluyor ama bunu her yerde yapma şansımız yok. Büyük şehirlerde lebalep her taraf bina dolu. Alan yok, rezerv alan yok. Onun için tek tek dönüşüm yerine, alan dönüşümünü düşünmemiz, ona daha fazla yoğunlaşmamız lazım. Ada bazında dönüşüm yapmamız lazım. Çünkü dönüşüm içinde sadece binayı depreme dayanıklı, mimarisi, estetiği, ruhu olan bir bina yapmakla kalmayacağız. Aynı zamanda burası bir yaşam alanına dönüşecek. Ticaret merkezleriyle ortak kullanım alanlarıyla eğitim alanlarıyla yeşil alanlarıyla sosyal tesisleriyle adeta bir külliye, bir mahalle gibi eser ortaya koymamız lazım. Aksi halde dönüşümün anlamı kalmıyor."

- "Hepsini TOKİ yapsın diye beklemeyeceğiz"

Önlerinde zorlu bir hedef olduğunu, bu hedefi gerçekleştirmek için çok fazla zaman bulunmadığını kaydeden Yıldırım, "Ne yapacağız? İşi dağıtacağız. 'Hepsini TOKİ yapsın.' diye beklemeyeceğiz. 'Hepsini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapsın.' diye beklemeyeceğiz. Kuralları koyacağız. Kuralları koyduktan sonra herkes o çerçevede yapacak. Hem bu istihdam da oluşturacak, iş de oluşturacak ve piyasada hareketlilik de devam edecek." değerlendirmesini yaptı.

Vatandaşlara, dönüşüm yapılacak binanın metrekaresi kadar harç muafiyeti sağlandığını, geri kalan bölüm için ise harç alındığını hatırlatan Yıldırım, şunları anlattı:

"Bu doğru bir şey değil. Bu, binasını yenileyen vatandaşlarımız için yük teşkil ediyor. Bunu dikkate alarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız harç muafiyetini yükseltme kararı aldı. Bu çerçevede harç muafiyeti yüzde 150'ye çıkarılacak. Hayırlı uğurlu olsun. Maliklere yapılan yardımlarda hak kaybını gidermek amacıyla ikamet şartını kaldırıyoruz. Yani ikamet ediyorsan verilecek yoksa verilmeyecek. Öyle bir şey olmaz. Madem bu işi yapacağız, buradaki engelleri de kaldırmamız lazım. Eğer bir deprem dönüşümüne, şehir dönüşümüne, şehir yenilemeye karar verilirse bu haklardan yararlanma imkanı getiriyoruz. Gecekondu sahipleri, kiracılar, mülkiyetini belgelendiremeyenler veya tapusunu alamayanlarda da aynı sorun var. Zaten bunun her tarafı dört dörtlük olsa böyle bir ihtiyaç olmaz. Tapusu, bilmem nesi, mülkiyet sorunu yoksa muhtemelen dönüşüm ihtiyacı da yok. Dolayısıyla bir karar alıyoruz ama uygulamaya gelince aldığımız kararlara bakıyoruz, hiçbirinin sahada tatbik imkanı yok. Bu mağduriyeti gidermek için mülkiyetini belgeleyemeyenlere de destek vereceğiz."

(Sürecek)

Haber Ara