Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Ankara Garı önündeki terör saldırısı davası

Mahkeme heyeti, esasa ilişkin mütalaasını hazırlaması için dava dosyasını Cumhuriyet Savcısı Gümüş'e verdi

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-04-05 19:11:13

Ankara Garı önündeki terör saldırısı davası
Ankara Garı önünde 100 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili 36 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.

Duruşmada, sanıkların, dosyaya giren belgelere ilişkin beyanları alındı. Saldırıyla ilgisinin bulunmadığını savunan sanıklardan Mehmedin Baraç'ın, "Duruşmalarda sanık avukatlarına barbarca saldırdılar." sözleri salondakilerin tepkisini çekti.

Sanık Suphi Alpfidan da "Halil Durgun'un günahının cezasını çekiyoruz. Bu olay bana çok büyük ders oldu. İnsanlara inancım kalmadı. Benim hiçbir dernek veya örgütle ilgim yok." dedi.

İbrahi̇m Hali̇l Alçay da sanıklardan Resul Demir ile görüldüğü fotoğrafın bir iftar yemeğinde çekildiğini, fotoğraftaki diğer kişilerle daha sonra hiç görüşmediğini savundu.

Sınır geçişlerini organize ettiği iddiasını kabul etmeyen Alçay, yabancı uyruklu kişilerle iş icabı görüştüğünü ileri sürdü. Alçay, "Benim bu örgütün herhangi bir faaliyetinde bulunmuşluğum yoktur. Sadece Halil Durgun'u tanıdım, arkadaş olarak güvendim. Benden rica etti arabayı sattım, devrini vermedim. Olaylar bu aşamaya geldi. Halil Durgun bizi kullandı." diye konuştu.

Kurban olarak seçildiğini öne süren Resul Demir ise bazı sanıklarla gerçekleştirdiği telefon görüşmelerini kabul etti. Demir, "Telefon görüşmelerim gizli değil. Adıma kayıtlı hat üzerinden Halil Durgun, Suphi Alpfidan, İbrahim Halil Alçay ile görüştüm. Bunlar benim arkadaşım." dedi.

Demir'in, mahkeme heyetine hitaben "Zulm ile abad olunmaz. İnsanları razı edeyim derken Allah'ı öfkelendirirsiniz. Sizi Allah'tan korkmaya davet ediyorum." demesi üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, sanığı uyardı.

Sanık Hakan Şahin, keşif faaliyetinde bulunmak üzere Ankara'ya geldiği iddiasını kabul etmedi.

Yunus Durmaz'ın emri altında bulunduğu iddiasını reddeden sanık Abdülhamit Boz ise 2012'de emniyet tarafından fiziki takip altına alındığını, buna rağmen Durmaz ile irtibatlarını gösteren bir bilgiye ulaşılamadığını söyledi.

Sanık Erman Ekici, kendisine iftiralar atıldığını öne sürerek, "Suat isimli birinin parmak izi benim evimde değil başka birinin evinde çıkıyor. Hastanenin önünde fotoğrafım çıkmış. Hastaneye herkes gidebilir. Ben işitme engelliyim. Defalarca ameliyat oldum. Hastaneye gitmem kadar normal bir durum yok. İnsan bu yüzden suçlanır mı? Ben Ebu Talha değilim. Eğer o olsam HTS raporlarım çıktı. Yunus Durmaz'ı tanırım. 2012'de bu şahıs benim mahallemde oturdu. O yıllarda ne IŞİD vardı, ne de başka bir şey." dedi.

Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını öne sürerek tahliye ve beraat istedi.

Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Dava dosyasının esasa ilişkin mütalaasını hazırlaması için Cumhuriyet Savcısı Adnan Gümüş'e verilmesine hükmeden heyet, davayı 12-13 Haziran'a erteledi.

- 10 Ekim 2015'teki saldırı ve iddianame

Sivil toplum kuruluşlarınca 10 Ekim 2015 Cumartesi Sıhhiye Meydanı'nda düzenlenmesi planlanan miting için kalabalık, Ankara Garı önünde toplanmıştı. Grup kortej hazırlığına devam ederken saat 10.04'te, üç saniye arayla iki patlama meydana gelmiş, ikisi çocuk 100 kişi hayatını kaybetmiş, 391 kişi yaralanmıştı. Patlamalarda 2 terörist parçalanarak ölmüştü.

Olaya ilişkin iddianamede, canlı bomba saldırganlarının 1990 doğumlu Yunus Emre Alagöz ile açık kimliği tespit edilemeyen Suriye uyruklu kişi olduğu belirtilmişti.

İddianamede şu kişiler sanık olarak yer almıştı:

"İlhami̇ Balı, Deni̇z Büyükçelebi̇, Edremi̇t Türe, Yakub Şahi̇n, Hakan Şahi̇n, İbrahi̇m Hali̇l Alçay, Resul Demi̇r, Hacı Ali̇ Durmaz, Hüseyi̇n Tunç, Abdülmubtali̇p Demi̇r, Talha Güneş, Meti̇n Akaltın, Savaş Yıldız, Burak Ormanoğlu, Suphi̇ Alpfi̇dan, Hasan Hüseyi̇n Uğur, Bayram Yıldız, Kenan Kutval, Ahmet Güneş, Abdulhami̇t Boz, Cebrai̇l Kaya, Ömer Deni̇z Dündar, Muhammet Zana Alkan, Walenti̇na Slobodjanjuk (Kazakistan vatandaşı), Mustafa Deli̇başlar, Mehmedi̇n Baraç, Ni̇hat Ürkmez, Nusret Yılmaz, Kasım Dere, Yakup Selağzı, Erman Eki̇ci̇, Yakup Karaoğlu, Yakup Yıldırım, Esi̇n Altıntuğ, Hati̇ce Akaltın ve Mehmet Kadi̇r Cebael."

Bazı sanıklar, "anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek" suçundan bir kez ve "100 kişiyi öldürmek" suçundan 100 kez olmak üzere toplam 101 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yanında, terör örgütünün faaliyeti kapsamında 391 kişiyi öldürmeye teşebbüs etmek, terör örgütünün faaliyeti kapsamında ruhsatsız silah ve patlayıcı madde bulundurmak suçlarından da toplam 7 bin 631 yıldan 11 bin 750 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Bazı sanıklar için ise "silahlı terör örgütü DEAŞ üyesi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, Gaziantep'te 16 Ekim 2016'da düzenlediği operasyonda sanıklardan Mehmet Kadir Cebael üzerindeki bombayı patlatarak ölmüş, olayda 3 özel harekat polisi şehit olmuş, biri ağır olmak üzere 5 özel harekat polisi ve 4 Suriye uyruklu sivil yaralanmıştı.

Sanıklardan Esin Altıntuğ'un olay tarihindeki eşi Halil İbrahim Durgun da yine Gaziantep polisinin Beylerbeyi Mahallesi'ndeki eve Kasım 2015'te düzenlediği operasyon sırasında üzerindeki bombayı patlatmış, 5 polis yaralanmıştı.

İddianamede Durgun'un, 10 Ekim'de Ankara Garı önündeki terör saldırılarını gerçekleştiren 2 canlı bombayı Ankara'ya getiren araçlardan birini kullandığı belirtiliyor.


Haber Ara