Dolar

32,3761

Euro

34,9724

Altın

2.326,30

Bist

9.070,22

ANALİZ: AB’nin ‘havuç/sopa’ stratejisi

AB Liderler Zirvesi’nde AB’nin Türkiye ile ilişkilerinde daha önce olduğu gibi yine “havuç/sopa” stratejisini kullanmayı hedeflediği görülüyor. Özellikle Gümrük Birliği’nin revize edilmesi ve vize serbestisine ilişkin söylemler bir nevi “havuç” olarak kullanılırken aynı zamanda Doğu Akdeniz meselesi ve Türkiye’nin iç siyasetine yönelik eleştiriler öne sürülerek ve Türkiye ile “kademeli, orantılı ve geri dönülebilir ilişkiler” geliştirileceği belirtilerek “sopa” gösteriliyor.

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-03-30 17:58:22

ANALİZ: AB’nin ‘havuç/sopa’ stratejisi

Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi zaten AB ile yapılan 18 Mart Mutabakatı'nın gerekliliklerinden oldukları için, bu zirvede gündeme gelmesi her ne kadar olumlu bir mesaj olarak algılansa da, bunun yetersiz olduğunu belirtmek gerekir. AB-Türkiye ilişkilerine yönelik netleşmeyen konuların Haziran 2021'de gerçekleşecek toplantıya bırakılarak ertelenmesi de, AB içinde (çoğu konuda olduğu gibi) Türkiye konusunda da fikir birliği olmadığını, AB'nin Türkiye ile ilişkilerinde somut politikalar oluşturmayı bir süre daha erteleyerek vakit kazanmaya çalıştığını ve “kötü polis” rolüne her an geri dönebileceğini gösteriyor.

AB üyesi ülkeler hem aşırı sağın etkisiyle siyasi bir krize girmiş hem de bir süredir çoğu konuda ortak bir dış politika belirleyememiştir. Ortak dış politika belirlenmesinde kriz yaşanan konulardan birinin de Türkiye ile ilişkiler olduğu açıktır.

Fransa ve Almanya'da gerçekleşecek genel seçimler de göz önünde bulundurulduğunda, iki ülkenin de iç politikada aşırı sağ ile mücadele etmekte olduğunu ve Avrupa ülkelerine olası sığınmacı akını ile aşırı sağ ideolojinin toplumda ve siyasette daha fazla karşılık bulacağını söylemek mümkün. Dolayısıyla Fransa ve Almanya başta olmak üzere AB üye ülkeleri, siyasi istikrarlarını devam ettirmek ve AB'nin bütünlüğünün korunması amacıyla, Türkiye ile ilişkilerde işbirliği alanlarını güçlendirmek ve çatışma alanları için siyasi retorikten öteye geçen somut adımlar atmak mecburiyetindedirler.

İkili ilişkilerin rasyonel ve eşit düzeyde gelişmesi için, AB'nin vermiş olduğu sözleri yerine getirerek somut adımlar atması gerekiyor. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin gerçekleşebilmesi için ise üye ülkelerin iç politikada aşırı sağ seçmenden oy kazanmak amacıyla (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un son açıklamasında yapmış olduğu gibi) Türkiye'ye yönelttikleri ötekileştirme ve tehdit algısı söylemini sonlandırmaları ve değer bazlı dış politika anlayışından uzaklaşılarak ilişkileri rasyonel ve eşit bir zemine taşımaları gerekiyor. Aksi takdirde hem Türkiye hem de AB için siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan stratejik öneme sahip ilişkiler tıkanma noktasında devam etmeye mahkûmdur.

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde doktora çalışmalarına devam eden Aslıhan Alkanat ve Türk-Alman Üniversitesi Avrupa ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu Yunus Mazı'nın ‘AB Liderler Zirvesi ve AB-Türkiye ilişkilerinin geleceği' başlıklı ortak analizinin 'AB-Türkiye İlişkileri' başlıklı bölüm-AA

Haber Ara