Seehofer teşkilatın 2017 yılı raporunu Berlin'deki Federal Basın Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla tanıttı.
Almanya'daki radikal dincilerin, aşırı sağcı ve aşırı solcuların sayısının da arttığına dikkati çeken Seehofer, "Tehdit olarak görülen kişilerin kararlı bir şekilde sınır dışı edilmeleri Almanya'daki kamu güvenliğinin korunması için önemli bir yapı taşıdır." dedi.
Çok sayıda yabancı terör zanlısının, ilerlemiş saldırı planları hazırladığı sırada yakalandığını ve bu kişilerin hızlı bir şekilde sınır dışı edilmeleri gerektiğini ifade eden Seehofer, bu tür terör zanlılarının eyalet hükümetleriyle iş birliği yapılarak daha yoğun şekilde İçişleri Bakanlığı tarafından izlenmesi fikrine de sıcak baktığını kaydetti.
Almanya'dan terör örgütü DEAŞ'a katılmak üzere giden zanlıların üçte birinin ülkeye döndüğünü ve bu kişilerin izlenmesi gerektiğini belirten Seehofer, ülkedeki Yahudi düşmanı eylemlerin de gözden kaçırılmaması gerektiğini söyledi.
"Alman topraklarında Yahudi düşmanlığına yer yoktur." diyen Seehofer, aşırı sağcıların sayısının artmakta olduğunu, ancak alınan önlemlerle aşırı sağcı eylemlerin azaldığını aktardı.
"Reichsbürger" adlı aşırı sağcı oluşuma katılanların sayısının da artmakta olduğunu ve bu örgüte katılanların silaha sarılma eğiliminin daha fazla olduğunu belirten Seehofer, Hamburg kentinde düzenlenen G7 zirvesi çerçevesinde aşırı solcu şiddet eylemlerinde yaklaşık 250 polisin yaralanmasını sert bir dille eleştirdi.
Yabancı istihbarat birimlerinin Alman hükümetinin internet ağlarına yönelik siber saldırılarının arttığına dikkati çeken Seehofer, 2017 yılında bu bağlamda 4 kişinin yargılanmakta olduğunu söyledi.
Basın toplantısına katılan Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg Maassen de yabancı radikal terör örgütlerinin Almanya için hala büyük tehdit oluşturduğunu belirtti.
Almanya'daki radikallerin sayısının 26 bine yükseldiğini, DEAŞ'a katılmak amacıyla Suriye ve Irak'a giden yaklaşık bin kişiden 350'sinin ülkeye döndüğünü, diğerlerinin de bu ülkelerde olduğunu ya da yakalandığını aktaran Maassen, Alman ebeveynleri bulunan yaklaşık 300 çocuğun da radikalleştirildiğini ifade etti.
DEAŞ'lı teröristlerden çok Avrupa ülkelerinde yasayan ve tek başıma hareket edenlerin büyük tehdit oluşturduğunu belirten Maassen, Almanya'da düzenlenen aşırı sağcı konserlerin ve bu konserlere katılanların sayısının da arttığını kaydetti.
Maassen, MİT'in Almanya'daki faaliyetlerine ilişkin bir soru üzerine de MİT ile "radikal gruplar ve PKK terör örgütüne ilişkin" olumlu bir iş birliğinin söz konusu olduğunu ancak dost olarak gördükleri bir istihbarat teşkilatının Almanya'daki faaliyetlerinden de endişe duyduklarını söyledi.
Almanya'da faaliyet gösteren Avrupa Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) de izlendiğini belirten Maassen, bu kuruluşun anayasa ile uyum içinde olmayan milliyetçi bir grup olarak görüldüğünü belirtti.
Öte yandan raporda terör örgütü PKK'nın yapılanmasının anlatıldığı bölümde geçen yıl 14 bin olan PKK yanlıların sayısının 500 artarak 14 bin 500'e ulaştığı ifade edildi.
Raporda FETÖ'nün Türkiye tarafından 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin sorumlusu olarak görüldüğü kayda geçirildi ancak FETÖ'nün Almanya yapılanması hakkında herhangi bir bilgiye yer verilmedi.
