Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Ali Bulaç: Neden Diyanet’e lüzum yok!

Ali Bulaç, Diyanet İşleri Başkanlığı'na neden gerek olmadığını masaya yatırdı...

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-05-16 05:23:26

Ali Bulaç: Neden Diyanet’e lüzum yok!

Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, bugünkü "Neden Diyanet'e lüzum yok!" başlıklı yazısında Diyanet İşleri Başkanlığı'na yönelik tartışmalara yeni boyut kazandırdı. Bulaç, Diyanet'in kaldırılması gerektiğini söylerken nedenlerini de bir bir sıraladı. İslami olarak meşru bir temelinin olmadığını söyleyen Bulaç, "Devletin dini uhdesinde tutması masumane değildir" dedi

İşte Ali Bulaç'ın yazısından bir bölüm:

Yaklaşık 40 senedir Diyanet İşleri Başkanlığı'nın (DİB) ilga edilmesi gerektiğini yazıp duruyorum. Gerekçelerimi şöyle sıralayabilirim:

1) İslam bakış açısından Diyanet'in meşru bir temeli yoktur. Bir yandan kamu otoritesi her türden politikayı takip ederken “laik” olduğunu söyleyip dinî kaynaklara müracaat etmeyecek, diğer yandan “diyanet işleri”ni kendi uhdesinde bulunduracak. Bir devlet ya tamamen dine göre politikalarını yapar veya tamamen dinden elini çeker. Türkiye'de devlet, ne İslam dinine göre politika tayin etmektedir ne de dinden elini çekmektedir.

2) Devletin dini uhdesinde tutması masumane değildir. Benimsediği resmî ideolojisi çerçevesinde dinden meşruiyet devşirmekte, dini kendi ideolojisinin manevî zemini olarak kullanmaktadır. Bundan önceki DİB Başkanı Ali Bardakoğlu şöyle diyordu: “Anayasa'daki laik ve demokratik Cumhuriyet yapısının temel ilkelerine ve Atatürkçülüğe bağlıyız. Onları öncelikli ilkeler olarak görüyoruz.” (Hürriyet, 2 Eylül 2005) Bir dinin laik ve Atatürkçülüğe bağlı kalınarak yorumlanması o dinin başına gelebilecek en büyük musibettir.

3) Devletlerin öncelikleri ile dinin öncelikleri, devletlerin yürüttükleri zalimane politikalar ile dinin hayata geçirmeyi emrettiği politikalar farklıdır. Dini, kurucu ideolojisi ve öncelikleri farklı bir devletin uhdesine verdiğiniz zaman o dini “devletleştirmiş” olursunuz. DİB, İslam dinini devletleştiren bir kurumdur. Devletin politikalarına aykırı hutbelere yer vermesi düşünülemez. Devletin resmi görüşüyle çelişen hadisler ve yorumlar ihtiva ediyor diye harikulade bir İslam ansiklopedisi hükmünde olan Tecrid-i Sarih'i basmamaktadır.

4) Diyanet, kuruluş felsefesi itibarıyla partilerin değişen politikalarına göre renk ve şekil değiştirmez ama partilerin ve iktidarların politikalarından ve çıkar hesaplarından da tamamen uzak olduğu söylenemez. Geçmişte bütün partiler Diyanet'ten bir şekilde istifade etmeye çalışmışlardı, bugün de mevcut iktidar istifade etmektedir. Bazen bu iş rahatsızlık verici boyutlara ulaşmaktadır. Geçen hafta (8 Mayıs) cuma namazını Fatih Camii'nde kıldım. Namaz çıkışında kapıda bizi ilk karşılayan AK Parti'nin, üzerinde kocaman Ahmet Davutoğlu'nun resimlerinin bulunduğu parti broşürleri oldu. Tam kapıda parti broşürü dağıtan şahsa usulüne uygun bunun doğru olmadığını söyledim: “N'apalım, haklısın hocam, teşkilat böyle istiyor!” dedi. Bazen öyle hutbeler okutuluyor ki insanın camiyi terk edesi geliyor. Cumaya gitsen bir türlü, gitmesen bir türlü.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara