Dolar

32,5943

Euro

34,7879

Altın

2.497,71

Bist

9.455,83

AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (2)

'Yunanistan bugün için Doğu Akdeniz'de bir korsan devlettir. Boyunu aşan işlere kalkışıyor'- '(Doğu Akdeniz) Burada yürüttüğümüz çalışmaları, kendi kıta sahanlığımız içerisinde deniz yetki alanlarımızda yürütüyoruz. Yunanistan'ı ilgilendiren hiç bir konu yok'- 'DEAŞ'la mücadele insanlık adına yapılan bir mücadeledir. Dinimizi kirleten, değerlerimizi kirleten bu örgütle mücadelenin en güçlü

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-09-01 21:52:53

AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (2)
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Yunanistan bugün için Doğu Akdeniz'de bir korsan devlettir. Boyunu aşan işlere kalkışıyor." dedi.

Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Tarihi olmayanın tarifi olamayacağını, dolayısıyla Malazgirt'ten 30 Ağustos'a kadar aynı tarihin izini sürdüklerini belirten Çelik, "Bu vesileyle İstiklal mücadelemizin 30 Ağustos ruhunun ne kadar diri olduğunu gördüğümüz gibi aynı şekilde Malazgirt'in yeni nesiller tarafından da aynı dirilik ve tazelikle anılması, hatırlanması ve öğrenilmesi de ancak bir kazanım olarak görülmelidir." ifadelerini kullandı.

Terör örgütü DEAŞ ile mücadele konusunun, son derece önemli olduğuna dikkati çeken Çelik, "Bakın müttefiklerimiz DEAŞ'la mücadele konusunda en çok seslerini çıkarırlarken aslında karada mücadele ederek herhangi bir başarı elde edemediler. 50'ye yakın ülkenin oluşturduğu koalisyon böyle bir başarı elde edemedi. Biz onlara hem yürüttükleri operasyonlarda destek verdiğimiz gibi bu İslam ve insanlık düşmanı bu örgütle karada da mücadele vererek en ağır kayıpları verdirmiş ülkeyiz. Cumhurbaşkanımız bunların kesinlikle İslam'la bağdaştırılamayacağını, İslam'a zarar veren en tehlikeli yapı olduğunu defalarca ifade etti." dedi.

DEAŞ ile mücadele konusunda sesi en çok çıkanların PKK-PYD gibi terör örgütlerine de aynı zamanda destek verenler olduğuna işaret eden Çelik, "Halbuki biz bir çok yerde DEAŞ'la PKK arasında, DEAŞ'la PYD arasında ne tür bağlar olduğunu birçok kere delilleriyle belgeleriyle sunduk. Bunlar esnasında birbirleriyle alışveriş içerisindeki örgütler. Birinin yaptığı işle diğerinin yaptığı iş sadece birbirini başka bir düzlemde tamamlamaya yarıyor. Doğrusu bunların hepsiyle güçlü bir şekilde mücadele etmektir. Türkiye bu mücadelesini sınırlarının dışında da sınırlarının içinde de sürdürmeye devam ediyor." diye konuştu.

Bugün DEAŞ'ın sözde Türkiye emirinin yakalandığını ve söz konusu kişinin Irak ve Suriye'de bazı siyasileri kaçırma planlarının ele geçirildiği bilgisini veren Çelik, şöyle devam etti:

"Aynı zamanda çeşitli gruplar kurarak Türkiye içerisinde eylem yapmak gibisinden birtakım planlamaları olduğu görüldü. Ve bunlar çeşitli illerimizde bu şekildeki yapılanmalarını oluştururken Emniyet Genel Müdürlüğümüz bunları bertaraf etti. İçişleri Bakanımıza, emeği geçenleri, emniyet teşkilatımızı tebrik ediyoruz. DEAŞ'la mücadele insanlık adına yapılan bir mücadeledir. Dinimizi kirleten, değerlerimizi kirleten bu örgütle mücadelenin en güçlü şekilde sürdürüleceğini ifade etmek istiyorum."

Bir kaç gün önce sosyal medya üzerinden bir hemşireyi hedef alan paylaşımı da hatırlatan Çelik, söz konusu paylaşımı yapan kişinin Antalya İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındığını belirterek, emniyet güçlerini bu başarılarından ve hassasiyetlerinden dolayı tebrik etti.

Yeni eğitim ve öğrenim yılının başladığını hatırlatan Çelik, Kovid-19 tedbirleri kapsamında 18 Eylül'e kadar uzaktan eğitim yapılacağını ifade ederek, söz konusu eğitimin TRT ile TRT EBA üzerinden canlı dersler şeklinde verileceğini kaydetti. Milli Eğitim Bakanlığının 21 Eylül'de yüz yüze eğitime aşamalı ve seyreltilmiş olarak geçmeyi planladığını dile getiren Çelik, EBA sistemi üzerinden öğretmenlerin her gün öğrencilerle canlı ders yapabileceğini belirtti.

Bu süreçte öğretmen alımına devam edildiğini ve 20 bin sözleşmeli öğretmen alındığını aktaran Çelik, "Türkiye'nin eğitim konusundaki seferberliği devam ettiği gibi gücü de artarak devam ediyor." dedi.

Uzaktan eğitime ilişkin cihaz ve internet erişiminde yaşanan sorunlar olduğu ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un da bu konudaki sorulara şeffaf şekilde cevaplar verdiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"18 milyon öğrenciden 1,5 milyon civarında bu tip sorunlar yaşayan öğrencimiz olduğu söyleniyor. Tabi bakanlık burada il il çeşitli analizler yaptı, burada bu sorunu yaşayan öğrencilerin ihtiyaçlarının giderilmesi için EBA destek noktaları açıldı. Öğrencilerimiz bu noktalarda eğitimlerini alabilecekler. Şu anda 5 bin 200 noktada EBA destek noktası söz konusudur. Ayrıca dijital eğitime ulaşmakta zorluk çeken öğrenciler için matbu materyaller geliştirildi ve öğrencilerimize teslim edildi. Televizyon temini konusundaki çalışmalar tamamlandı. Bilgisayar temini noktasında ise halen devam ediyor çalışmalar. Ayrıca Ulaştırma Bakanlığımız ve Milli Eğitim Bakanlığımız iş birliği yaparak telefon operatörleri ücretsiz internet kotalarını öğrencilerimize sağladı. Şu aşamada Türkiye bu uzaktan eğitim verecek yüksek kapasiteye sahiptir. Zaten Türkiye'nin bu EBA olarak geliştirdiği eğitim programı dünyada en çok tıklanan üç internet sitesi içerisindedir."

Çelik, Türkiye'nin bu konuda takdir gördüğünü ve hatta bu programı kendi ülkelerinde hayata geçirmek isteyen başka ülkelere de yardım ettiğini vurguladı.

- "Muhalefet yapmanın bir standardı ve seviyesi olmalı"

Son dönemde "yalan siyaseti" ile hiç olmayan bir konunun insanları ve bazı sektörleri rahatsız etmek amacıyla birdenbire gündeme getirildiğini dile getiren Çelik, bunlardan birinin de Venezuela'dan Türkiye'nin peynir ithal edeceği şeklinde yapılan açıklamalar olduğunu söyledi. Çelik, "Böyle bir şey yok arkadaşlar. Üstelik birileri çıkıyor, bunlar siyasetçi sıfatına sahip, siyasetçi olmalarına rağmen iki satır yazı okumadan, iki satır bilgiye sahip olmadan hükümetimizi Venezuela'daki süt üreticilerine destek vermek, kendi süt üreticilerimize ihanet etmekle suçluyor." diye konuştu.

Muhalefet yapmanın bir standardı ve seviyesi olması gerektiğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti:

"İşin aslı 17 Mayıs 2018 tarihinde bir anlaşma imzalamışız ticaret anlaşması Venezuela ile. 21 Ağustos 2020 tarihinde yürürlüğe girmiş ve bunda hiçbir şekilde bir sanayi veya tarım ürününde ithalat yapılacağına dair bir hüküm yok. Üstelik bu üreticimizin, ihracatımızın lehine bir anlaşma. Venezuela tarife satırlarını yüzde 91,7'sinde gümrük vergilerini en geç 7 yıl içerisinde sıfırlayacak. Tarım ürünlerinde ithalatının yaklaşık yüzde 30'unda hemen, yüzde 62'sinde ise gümrük vergilerini 5 yıl içerisinde sınırlayacak. 7 yıl sonunda da bu oran yüzde 95'i aşacak. Dolayısıyla bu bizim aslında pazara erişimimizi sağlayan, üretici ve ihracatçımızın yeni pazarlara ulaşmasını kolaylaştıracak, üretici ve ihracatçımızın kazanmasını sağlayacak bir düzenleme. Ve üstelik bu pazar 280 milyon dolarlık bir miktara sahip. Türkiye'nin açılım oranı ise yüzde 54 civarında kalacak. Dolayısıyla bütün bu çerçeveye baktığınızda esasında olmayan bir şey üzerinden bir muhalefet yapılıyor. Üstelik bunlar sosyal medyada gündem haline getiriliyor. Bunu sadece bir yalan siyaseti nasıl üretilir, bu yalan siyaseti üzerinden nasıl gündem oluşturulurla ilgili bir örnek olarak veriyorum."

- "Yunanistan bugün için Doğu Akdeniz'de bir korsan devlettir"

Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini ve bu konuda herhangi bir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde Türkiye'nin yüzde 100 haklı olduğunu, uluslararası belgeler ve anlaşmalara bakıldığında da Türkiye'nin haklılığını gösteren pek çok belge ve olay olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:

"Yunanistan bugün için Doğu Akdeniz'de bir korsan devlettir. Boyunu aşan işlere kalkışıyor. Arkasında koşulsuz bir Avrupa Birliği (AB) dayanışmasını alarak, tamamen hukuk dışı, tamamen siyaset dışı ve ahlak dışı birtakım çabaların içerisine giriyor. Tabi burda trajik olan AB'nin durumudur. AB, Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de yaptığını, Yunanistan'da eskiden görev yapmış siyasetçiler tarafından eleştirilen bir durumken bile 'koşulsuz destekleriz' diye Macron'un iç siyasetteki tükenişini dış siyasetle kapatma amacıyla yaptığı aşırı hamlelerin peşine takılmış gözüküyor. Şimdi siz nasıl olacak da bir ilkeden, bir prensipten, hukuktan bahsedeceksiniz. Eğer siz bir AB ülkesini yaptığı iş her ne olursa olsun, hukuka uysun uymasın, muhakkak suretle onun arkasında olduğunuzu ilan ederseniz, o zaman sizin meşruiyetinizin ölçüsü ne olacak ya da dünya AB'nin sözünü hangi meşruiyet temelinde dinlemek durumunda kalacak. Yapılan iş Yunanistan'ın şımarıklığını ve saldırganlığını kışkırtmaktan başka bir şey değildir."

Almanya'nın öncülüğünde bir müzakere zemini oluşturulacağını, ancak müzakereye bir gün kala Yunanistan'ın Mısır ile korsan anlaşma yaptığını hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:

"Biz zaten önceden beri alışkınız. Yunanistan müzakere zemini, diplomasiyi sadece kendi maksimalist amaçlarını gerçekleştirmek için bir zaman kazanma ya da kayda geçirme amacı olarak kullanır. Diyoruz ki buradaki kaynakların bir mekanizmayla eşit bir şekilde bölünmesini sağlayalım. Kuzey Kıbrıs'ın haklarını koruyalım. Hem Kuzey, hem Güney bu kaynaklar çıkarıldığı zaman eşit miktarda bundan faydalanabilirsin. Ama buna yanaşmıyorlar. Ne diyorlar, 'Kıbrıs devletinin temsilcisi biziz, biz çıkartırız. Yarın bir gün çözüm olursa veririz.' Hangi sözünüzü tuttunuz ki bu söze inanalım. Ayrıca da Kıbrıs devletinin temsilcisi siz değilsiniz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen bir devlettir, meşru bir devlettir. Burada yürüttüğümüz çalışmaları kendi kıta sahanlığımız içerisinde deniz yetki alanlarımızda yürütüyoruz. Yunanistan'ı ilgilendiren hiç bir konu yok."

(Sürecek)

Haber Ara