Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

AK Parti Sözcüsü Çelik, MKYK toplantısının ardından değerlendirmelerde bulundu: (4)

'İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin imzaladığı anlaşma o bölgedeki barışa ve istikrara katkı sağlamayacaktır. Filistinlilerin içinde olmadığı bir çözümün hiçbir şekilde sonuç alması mümkün değildir'- 'AK Parti kıyafeti, düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun bütün kadınların kamusal alana çıkışını özgürleştirmiş ve kolaylaştırmış bir siyasi harekettir' - '(İstanbul Sözleşmesi tartışmalar

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-08-18 21:08:26

AK Parti Sözcüsü Çelik, MKYK toplantısının ardından değerlendirmelerde bulundu: (4)
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin imzaladığı anlaşma o bölgedeki barışa ve istikrara katkı sağlamayacaktır. Filistinlilerin içinde olmadığı bir çözümün hiçbir şekilde sonuç alması mümkün değildir." dedi.

Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrası, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Yunanistan'ın her zamanki asimilasyoncu devlet politikasını bu dönemde de sürdürdüğünü belirten Çelik, şunları söyledi:

"Yaşanan gelişmeler sırasında gözden kaçacağını zannederek Batı Trakya'daki Türk okullarını kapatmaya kalkıyorlar. Bu utanç verici bir yaklaşımdır. AB herkese sükunet telkin ederken Yunanistan'ın Lozan Barış Antlaşması'na aykırı ve azınlıkların hakkını hiçe sayan, oradaki okulları kapatan bu yaklaşımına karşı da sesini yükseltmesi gerekiyor. Batı Trakya'daki Türk azınlık yalnız değildir. Bu haksızlığa göz yummayacağız. Lozan Barış Antlaşması'nın hükümlerine bağdaşmayan bu uygulamalarla, anlaşma çerçevesinde mücadele etmeye devam edeceğiz."

- "İsrail saldırganlığa devam ediyor"

İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki imzalanan normalleşme anlaşmasına da değinen Çelik, şöyle devam etti:

"Anlaşma 2002'de Suudi Arabistan öncülüğünde Arap Ligi tarafından başlatılan ve İslam İşbirliği Teşkilatının da onayladığı Arap Barış Planı'na aykırıdır. Dolayısıyla Birleşik Arap Emirlikleri, Arap Barış Planı ile tamamen karşı karşıya gelen bir normalleşme anlaşması imzaladı. Dolayısıyla İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin imzaladığı bu anlaşma o bölgedeki barışa ve istikrara katkı sağlamayacaktır. Filistinlilerin içinde olmadığı bir çözümün hiçbir şekilde sonuç alması mümkün değildir. Ayrıca hangi normalleşmeden bahsediliyor? Normalleşme için çift taraflı adımın atılması lazım. İsrail saldırganlığa devam ediyor. Burada ortaya çıkan tablo İsrail saldırganlığına destek vermektir. Normalleşme için bir de Filistinlilere soracaksınız. Bu Filistin halkı için bir normalleşme değildir. Gizli saklı hesaplar değil, birtakım sentetik normalleşme arayışları değil, Filistin halkının rızasını da arayan bir yaklaşım ortaya konulması gerekiyor."

- "Bütün kadın örgütlerinin görüşlerine açığız"

Çelik, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili çalışmanın ne aşamada olduğunun sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Onunla ilgili çalışma devam ediyor. Biz gerçekten nezih bir dille kadınlara hakaret etmeden, görüşünü ifade edenlerin görüşünü ciddi bir şekilde takip ediyoruz. Sözleşmeye destek verenlerin görüşlerini de takip ediyoruz, sözleşmeyi eleştirenlerin görüşlerini de takip ediyoruz. Esas olan şudur; kadını korumak ve güçlendirmekle ilgili yaklaşım ile aileyi korumak arasında biz bir çelişki görmüyoruz. Bazı yaklaşımlarda kadını koruma vurgusu varken, aileye dönük yaklaşımların görmezden gelindiğini, zaman zaman da aileyi korumak adına ortaya konulan bazı yaklaşımlarda kadını koruma ve güçlendirme boyutunun eksik olduğunu görebiliyoruz."

AK Parti'nin Türkiye'nin en büyük kadın siyasi hareketi ve kadın hakları konusunda devrimci adımlar atmış bir parti olduğunu dile getiren Çelik, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti'nin bu yaklaşımından önce kadının kamusal alana çıkabilmesi birtakım hukuk ve demokrasi dışı kriterlere bağlıydı. AK Parti kıyafeti, düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun bütün kadınların kamusal alana çıkışını özgürleştirmiş ve kolaylaştırmış bir siyasi harekettir. Dolayısıyla buradaki eleştirileri, destekleri, kaygıları değerlendirerek esas amacımızın hem kadını korumak ve güçlendirmek hem de aile kurumunu güçlük tutmak şeklinde bir yaklaşım olduğunu ortaya koyuyoruz. Türkiye, burada verilecek karar ne olursa olsun kendi tezini ortaya koyabilecek, kendi hukukunu ve içtihadını üretebilecek kapasite ve yeteneğe sahiptir. Şimdiye kadar bunu yaptık, bundan sonra da yaparız. Bütün kadın örgütlerinin görüşlerine açığız. Güzel bir yaklaşımla ortaya koyulan bütün görüşleri değerlendiriyoruz. Tabii bütün bu süre içinde Cumhurbaşkanımız partimizin yıl dönümü toplantısında da söyledi, bizi üzen şey, kadınlarımıza dönük hakaret dili kullanılmasıdır. Kadınlara dönük saygısız bir dil kullanılmasıdır. Medeni bir toplum olmanın ilk maddelerinden biri, kadına dönük dilin tamamen saygı ile kuşanmış olmasıdır.

- "Ne kadını korumayı ve güçlendirmeyi ne aileyi korumayı terk edeceğiz"

Kadınlara yönelik saygısızlığın herhangi bir şekilde izahının olmayacağını vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

"İkincisi, bu nasıl bir şeydir ki hem kadına dönük sözel şiddet konusunda hem fiziki şiddet konusunda maalesef en temel ahlaki değerlerle ve siyasi değerlerle bağdaşmayacak üslup kullanan çok sayıda insan olduğunu görüyoruz. Bu utanç verici bir şey. Yani bir toplum eğer kendi kadınlarına saygı gösteren bir dili, herkesin kabul gördüğü bir dil haline getirememişse orada bütün işler kötü gidiyor demektir. Şimdi toplumda kadınların verdiği mücadele, siyasetin verdiği mücadele ve çeşitli kadın örgütlerinin verdiği mücadele ile bu konuda çok aşama kaydedilmiştir. Biz bu arkadaşlarımızın çalışması sonunda ne karar verirsek verelim, netice itibarıyla kadını koruma ve güçlendirme ile aileyi koruma şeklindeki bu denge ve bu birbirini tamamlayan siyasetten vazgeçmeyeceğiz. Ne kadını korumayı ve güçlendirmeyi terk edeceğiz ne aileyi korumayı terk edeceğiz. Bu konuda kadının kamusal alana çıkması, haklara kavuşması, eşitlik konusunda çeşitli mesafeler alınması konusunda çok önemli işler yaptık. Devrimci işler yaptık. Daha da fazlasını yaparız."

- "Husumet yapan yerine Cumhurbaşkanımızı eleştiriyorlar"

"CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden'ın eski fotoğrafını gösterdi ve eleştiride bulundu. Bu konuda değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Çelik, bunun enteresan bir durum olduğunu söyledi.

Ülkenin Cumhurbaşkanına kim bir saldırıda bulunsa CHP'den o saldırıda bulunan yabancılara destek geldiğini ifade eden Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminden itibaren yüzlerce, binlerce devlet adamını karşıladığını, misafir ettiğini, yıllar içinde çeşitli hukuklarının oluştuğunu, benzer pek çok fotoğraf gösterilebileceğini dile getirdi.

Buraya gelen devlet adamlarına hem devlet gelenekleri, devlet protokolü hem de Türk milletinin dünyaca ünlü misafirperverliği çerçevesinde gereken yaklaşımın gösterildiğini aktaran Çelik, "Bu hukuku biz göstermişken zamanında da bu hukuka riayet ederek davranış sergilemiş olanlar bugün Türkiye'ye karşı husumet, Türkiye'nin seçilmiş Cumhurbaşkanına karşı husumet içerisine giren bir tavır içerisine giriyorlarsa onu eleştirmek gerekir. Bunlar onu eleştireceklerine, husumet yapan yerine Cumhurbaşkanımızı eleştiriyorlar." diye konuştu.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın o fotoğrafı göstererek, Biden'ı eleştirmesi gerektiğini ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirdiğini ifade eden Çelik, "Bu, Biden'ın gözüyle bakmanın bir başka biçimidir. Maalesef bunları, en basit şeyleri nasıl ayırt edemiyorlar, bu kadar vahim duruma nasıl düşüyorlar, doğrusunu söylemek gerekirse, şaşırmanın sonu gelmiyor." değerlendirmesinde bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'li yöneticilerin Biden'ın sözlerine ilişkin İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve AK Partili bazı isimler hakkında da açıklamaları olduğu ifade edilerek değerlendirmesi sorulan Çelik, muhalefetin buna bugün de devam ettiğini, "7 ay geçtikten sonra niye cevap veriyorsunuz?" diye sorduğunu söyledi.

- "İş birliğiyle suçlanan sizsiniz"

Biden'ın netice itibarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmekten, Türkiye'nin siyasi sistemini değiştirmekten, Türkiye'nin demokrasisine müdahale etmekten bahsettiğini, kendilerinin de "Bunu yapamazsınız, bu söylediğiniz şey ahlak dışıdır, demokrasi dışıdır. Bu milletin iradesine saldırıdır." diye karşı çıktıklarını anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devam ediyor ve 'muhalefetle işbirliği yaparak bunu yapacağım' diyor. Bize sorulduğunda kesinlikle bu yabancı devlet adamının suçlamasına ilk başta katılmadık ve 'Bakın biz Türk siyasi hayatını bundan tenzih ederiz, muhakkak muhakkak surette bunun muhatabı olan muhalefet partileri de cevap verecektir' dedik. Sağlam cevap verenler de oldu. Fakat bir tek CHP maalesef tuttu İletişim Başkanımızı hedef aldı, AK Partili siyasetçileri hedef aldı. 'Bu kadar zaman sonra niye cevap veriyorsun?'... Burada işbirliğiyle suçlanan sizsiniz. O zaman size sormazlar mı, 'Siz bu kadar zaman sonra niye cevap veriyorsunuz' diye. Ayrıca bu, açık kaynakta çıkmış bir röportaj olarak. Biz dünyanın birçok yerinde Türkiye ile, Türk siyasetiyle ilgili birçok açıklamaya cevap veriyoruz. Bununla ilgili olarak muhatap aldıklarımız, muhatap almadıklarımız var. Bununla ilgili değerlendirmelerimiz var. Röportajı yaptığında aday adayı, bugün bu konu gündeme geldiğinde aday. Aradaki farkı anlamak için ilkokul düzeyinde siyaset bilmek lazım. Siyasetin alfabesi."

Konunun önce PKK'lı bir takım odaklar tarafından "Biden gelirse PKK/PYD'ye destek verecek" bakışıyla gündeme getirildiğini, daha sonra Türk kamuoyuna mal olduğunu belirten Çelik, kendilerinin de "Darbeye geçit yok, demokrasiden, anayasadan, milletimizin iradesinden yanayız, milletimiz kimi isterse onu seçer." dediklerini hatırlattı.

Ömer Çelik, şunları kaydetti:

"Şimdi onlar tutmuşlar şu tartışmayı yapıyorlar, 'Biden, bunu söyledi. Erdoğan'a yarar mı, yaramaz mı? Biden ile Trump arasındaki Erdoğan tartışması Erdoğan'ın lehine mi olur, aleyhine mi olur?'. Yani öyle bir kafa ki demokratik duruşu kime yaradığına göre değerlendiren bir yaklaşım. İkincisi başta bu konuda hassas davrandım, kendilerinin açıklamasını bekledik ama şimdi bu sözlerinden sonra o hassasiyetimi geri çekiyorum. 'Kendileri nasılsa cevap verecektir' dedik. Bir yabancı devlet adamının sözüyle onları suçlama şeklinde bir yaklaşıma giremeyeceğimizi söyledik. 'Türk siyasetini tenzih ederiz' dedik. Ama şimdi onlar tutmuşlar AK Parti'yi suçluyorlar, İletişim Başkanımızı suçluyorlar, Türkiye'nin Cumhurbaşkanını suçluyorlar. Onlara sormak gerekir. Sizinle işbirliği yaptığını söyleyen bir yabancı siyasetçi varken, onun röportajı açık kaynakta yayınlanmışken niye sustunuz? Üstelik susmanızın üstüne birtakım sizin aktörleriniz niye 'Erdoğan'ı seçimle ya da başka şekilde değiştireceğiz' diye açıklamalar yaptı? Niçin Biden'ın bu darbeci yaklaşımına paralel açıklama, 'Erdoğan'ı seçimle ya da başka şekilde değiştireceğiz' açıklaması Türk siyasi hayatında bir tek CHP'den geldi? Niye hep oradan geliyor? Oradaki arkadaşlarımızın bunu sorgulaması gerekiyor."

"Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilecek mi?" sorusuna karşılık da Çelik, "Arkadaşlarımız çalışmalarını tamamlıyorlar. Cumhurbaşkanımıza sunulduğu anda karar verilecektir, o çalışma henüz devam ediyor." yanıtını verdi.

(Bitti)


Haber Ara