Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

AK Parti Sözcüsü Çelik, MKYK toplantısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu: (4)

'(Ayasofya'nın ibadete açılması) Danıştay kararını vermiş, Cumhurbaşkanımız da kararnameyi yayımlamış. Bu kadar net' - '(Ayasofya'nın ibadete açılması) Yunanistan yine Avrupa'nın şımarık çocuğu olarak, 'Bu Türkiye ile Yunanistan arasında bir mesele değil, dünya ile Türkiye arasında bir mesele olması gerekir' diyerek dünyayı Türkiye'ye karşı kışkırtmaya çalışıyor. Bunlar boş işler.'- 'Ni

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-07-13 21:48:25

AK Parti Sözcüsü Çelik, MKYK toplantısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu: (4)
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Ayasofya Camisi'nin ibadete açılmasına ilişkin, "Danıştay kararını vermiş, Cumhurbaşkanımız da kararnameyi yayımlamış. Bu kadar net." dedi.

Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Libya'daki gelişmeleri yakından takip ettiklerini ifade eden Çelik, Türkiye'nin Libya'da iki taraf arasında ara bulucu olması konusunda, ana muhalefetten gelen açıklamaları eleştirdi.

Çelik, bahsedilen taraflardan birinin Birleşmiş Milletlerin (BM) meşru hükümet olarak kabul ettiği Serrac hükümeti olduğuna işaret ederek "Türkiye buna destek veriyor. Diğeri kimdir? Toplu mezarların arkasında olan darbeci, gayrimeşru milislerle Libya halkına toplu mezarları layık gören Hafter milisleri. Bu ikisi arasında nasıl bir ara buluculuk olacak? Meşru hükümeti desteklediğiniz halde kendi ülkenizin ana muhalefet partisinden eleştiri alıyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Aynı Suriye'de yaptıkları hatayı yine yapmaya devam ediyorlar. Meşru olan ile gayrimeşru olan, aynı terazinin kefelerine koyulamaz. Türkiye meşru Serrac hükümetine tüm Libya halkının geleceği, esenliği adına destek vermeye devam edecektir." değerlendirmesini yaptı.

Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ayasofya kararı konusunda Atatürk'ü ihanetle suçladığı yönünde CHP'den gelen eleştiriler olduğunu" hatırlatması üzerine Çelik, şöyle konuştu:

"O karar alındıktan sonra Ayasofya'nın tekrar camiye çevrilmesini idamla yargılama sebebi sayan dönemler geçirilmiştir. Problem burada, bir cami müzeye çevrildikten sonra bunun tersini savunan tekrar asli işlevine kavuşturulması gerektiğine dair görüşlerin neredeyse idam sebebi sayılmasıdır. Türkiye'de Atatürk'ün verdiği kararların arkasına saklanarak Atatürk'ün verdiği kararları istismar ederek millete çektirilmiş çok acı vardır. Burada mesele, Türkiye'nin ilk Cumhurbaşkanı ile şimdiki Cumhurbaşkanı'nın görüşlerini karşı karşıya getirmek değildir. Böyle bir şey de söz konusu değildir. Devlet kendi mantığı içerisinde değişen koşullarda değişen kararlar alabilir. Şunu da unutmamak gerekir ki devletin sahibi millettir, millet ne derse o olur. Devletin içindeki herhangi bir grup, toplumun içindeki herhangi bir yapılanma değildir devletin sahibi, topyekun millettir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ayasofya hakkındaki sözlerinin, Türkiye'nin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e karşı olmasının düşünülemeyeceğinin altını çizen Çelik, "Alınan o karardan sonra insanların, bir örnek olarak söylüyorum, Ayasofya'nın tekrar camiye çevrilmesini idam kararı sayacak yargılamaların söz konusu olduğu, bunun dışında bir görüş belirtmenin suç olduğu bu 86 yıl içerisindeki tarihi kötü mirasla ilgilidir." dedi.

Ayasofya'yı işleten yabancı firmayla sözleşmenin nasıl feshedileceğine ve herhangi bir tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin soru üzerine ise Çelik, "Ayasofya'nın dini işlevi ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığımız görevlidir. Kültürel işlevi konusunda ise Kültür ve Turizm Bakanlığımızla beraber çalışıyorlar. Teknik olarak bu konu gündemimde olmadı. Onu Kültür ve Turizm Bakanlığımızdan öğreniriz." karşılığını verdi.

- "Kovid-19 ile yarışa girseler, bunlar sonuca ulaşırlar"

CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın Danıştay kararı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararla yeniden ibadete açılan Ayasofya Camisi hakkındaki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu zihniyetin mutasyon hızına yetişmek gerçekten imkansız. Müthiş bir mutasyon hızı var. Bu artık siyasetçi olarak bizim kapsama alanımızdan çıkıyor, bir başkasının ilgilenmesi lazım bununla. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Danıştay'ın verdiği karar üzerine bir uygulama gerçekleştiriyor. Tersini yapsaydı, 'hukuku beklemeden karar aldı, diktatör' diyeceklerdi. Gerçekten, yüksek bir mutasyon hızı var.

Bunlar herhalde Kovid-19 ile yarışa girseler, Kovid-19 yarışa başlamadan bunlar sonuca ulaşırlar. Böylesine saygısızca bir açıklama olabilir mi? Memlekette meşru kurum olan Danıştay, kararı vermiş. Başka zaman da normal kararname yetkisini kullandığı zaman Cumhurbaşkanımız, bu sefer de hukuki süreci beklemedi, diktatördü. Diktatörlük ve ikiyüzlülük bunların zihniyetlerinden fışkırıyor. Aynı devre mülk gibi. 15 gün diktatörlük zihniyeti içinde hareket ediyorlar, 15 gün ikiyüzlülük zihniyeti içinde hareket ediyorlar. Diktatörlük ve ikiyüzlülük bunlarda devre mülk gibi geziyor. Bu kadar mutasyon hızı siyaseti hayatımda görmedim. Hızına yetişmek mümkün değil. Danıştay kararını vermiş, Cumhurbaşkanımız da kararnameyi yayımlamış. Bu kadar net. Cumhurbaşkanımız çeşitli konularda karar alırken CHP'nin önerdiği yolları takip etsin... Emin olun biz Türkiye'yi çok seviyoruz, Türkiye'ye böyle bir yazık edemeyiz. Türkiye'yi çok sevdiğimiz için onların önerilerine kulak veremeyiz. Kusura bakmasınlar. "

- "CHP Genel Başkanı'na tankların önünü açtılar"

CHP Sözcüsü Öztrak'ın 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik açıklamalarına da değinen Çelik, şunları kaydetti:

" 'Cumhurbaşkanı'nın helikopteri, uçağı oradaydı... Önceden bir istihbarat mı aldınız?' Halen darbe girişimi gerçekleştiren Fetullahçı Terör Örgütü'nü mağdur gösterme, ona mazeret üretme, ona hafifletici sebep üretme ama Türkiye'nin meşru devlet başkanını bu darbe girişimi içerisinde suçlama arayışı içerisindeler. Diyor ki 'Genel Başkanımız, o gün milletvekillerine, 'Meclise gidin' dedi. Genel Başkanımızı niye suçluyorsunuz'. Basit bir soru bu. Yani niçin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, MİT binasını, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) bombalayanlar CHP Genel Başkanı'na tankların önünü açtılar? Bu soruyu kimse sormasın mı? Kendisinin de bir açıklama yapması lazım. Acaba kendisine ne atfediyorlar, kendisini nasıl değerlendiriyorlar ki o gece Meclis'i, Külliye'yi, MİT binasını, Gölbaşı'ndaki Emniyet Özel Harekatı bombalıyorlar bir sürü şehit veriyoruz, pek çok yeri bombalıyorlar ama CHP Genel Başkanı'na tanklar yol açıyorlar. Onların asıl bunu kendisinin sorması lazım... Eğer kendilerinin bu konuda bir kusuru yoksa şunu düşünmeleri lazım, 'Biz nasıl bir izlenim veriyoruz ki bu terör örgütüne, bunların bizim yolumuzun açılması gerektiğini düşünüyorlar'. Bunu sorduğunuz zaman buna hiçbir cevap vermeden, 'siz bunu nasıl sorarsınız'."

Çelik, 15 Temmuz gecesi TBMM'ye giden tüm milletvekillerin şan ve şeref dolu bir iş yaptığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milletvekillerinin oraya gitmesi üzerinden bir başka eylemin meşrulaştırılması gibi bir mantık yürütme olmaz. Bu saçma sapan bir şey. 'Milletvekillerimiz oradaydı, Genel Başkanımıza tankların yol açmasını gündeme getirmeyin' diye. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı herhangi bir yerdeyken uçak, helikopter, koruma bütün imkanları kendisinin emrindedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının görevini yerine getirirken görevinin gerektirdiği imkanlara sahip olması, bunların her an hazır ve nazır olması son derece doğaldır.

Darbe girişiminden sonra bu ülkedeki darbe girişiminin neticelerini püskürtmek için alınan kararlara, Meclisin aldığı meşru karara "20 Temmuz darbesi" şeklinde bir yaklaşım üretildiğini belirten Çelik, "Halen bunu söyleyerek 'Cumhurbaşkanı'nın önceden darbeden haberi mi vardı? Niye uçağı vardı? Niye helikopteri oradaydı' gibisinden doğru olmayan bir sürü bilgiyle beraber halen Cumhurbaşkanı o gece, ölümü göze almış, ölüm tehlikesi atlatmış, kendisine yurt dışına çıkması teklif edildiği halde 'gerekirse bu ülkede ölürüm' diyen Cumhurbaşkanı'nı suçlamaya çalışıyor. Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimine mazeret üretmeye çalışıyor. Bunların mutasyon hızına erişmek, bu mutasyonun nereye varacağını tahmin etmek imkansız."

- "Yunanistan'dan gelen açıklamaların hiçbir ciddiyeti yok"

Ayasofya'nın ibadete açılmasına ilişkin Yunanistan'dan gelen açıklamalar olduğunun hatırlatılması üzerine Çelik, "Yunanistan'dan gelen açıklamaların hiçbir ciddiyeti yok. Yunanistan şunu unutmasın, burası Türkiye'nin egemenliğinde bir mekandır. Türkiye burada egemenlik haklarını kullanıyor. Yunanistan yine Avrupa'nın şımarık çocuğu olarak, 'Bu, Türkiye ile Yunanistan arasında bir mesele değil, dünya ile Türkiye arasında bir mesele olması gerekir' diyerek dünyayı Türkiye'ye karşı kışkırtmaya çalışıyor. Bunlar boş işler." değerlendirmesini yaptı.

ABD ile Rusya'dan gelen açıklamanın ortak bir özelliği olduğunu, karardan memnun olmadıklarını ifade ettiklerini dile getiren Çelik, "Biz de bu kararın egemenlik hakları çerçevesinde olduğunu söylüyoruz." ifadesini kullandı.

Çelik, 24 Temmuz'dan itibaren ilk namaz kılındıktan sonra Ayasofya Camisi'nin her türlü dinden, ülkeden insanın erişimine açık olacağını, evrensel mirasın parçası olan ihtişamını herkesin görebileceğini söyledi.

- "Hiç kimse kendi tembelliğini iktidarın üzerine atmaya çalışmasın"

"Adana Büyükşehir Belediye Başkanı'nın odası haczedildi. Bu konuya ilişkin değerlendirmeniz nedir? CHP kanadından 'CHP'li belediyeler çalıştırılmıyor' iddiası var. Bu konudaki görüşünüz nedir?" sorusuna karşılık Çelik, "CHP'li belediyeler çalıştırılmıyor iddiasını anlamakta güçlük çekiyorum." dedi.

Her belediye başkanının seçime girdiği zaman belediyenin borçlarını ne şekilde ödeyeceğini ve hangi hizmetleri vereceğini söylediğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:

"Belediye başkanı oluyorlar ondan sonra da diyorlar ki 'Biz bu kadar borç beklemiyorduk, biz bu hizmetleri nasıl yapacağız'. Hiçbir belediye başkanı kendilerinden önceki, bundan önceki, hiçbiri borçsuz belediye devralmadı ki. Herkes belli bir miktar borçla bırakıyor diğerine. Siyasetçinin yeteneği hem bu borçları ödeyip hem de bu hizmetleri yapabilmesidir. Bunun en parlak örneklerinden biri, Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığıdır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çökmüş, bitmiş, borç dolu, hiçbir iş yapamayan bir belediyeyi devraldığını belirten Çelik, "Hem o belediyenin borçlarını ödedi hem herkes hak edişini aldı hem de İstanbul'a büyük projeler kazandırıldı." dedi.

Adana Büyükşehir Belediyesine haciz olayında bütün CHP'li belediye başkanlarının "Adana'daki belediye haczedildi, biz başkanın yanındayız, hizmetlere devam edeceğiz." ifadelerini kullandığını aktaran Çelik, "Bunu hükümet mi haczetmiş? Bunun hükümetle ne ilgisi var? Bu konuyu gündeme getirirken hükümetle ilgili eleştiri üretiyorlar." diye konuştu.

Özel sektörden birine borçlu olunduğunu belirten Çelik, "Sanki hükümet gelmiş de belediye başkanının masasını ve sandalyesini almış gibi bir yaklaşım üretiliyor. Bunlar yanlış işler." ifadelerini kullandı.

Belediye başkanlarının, vatandaşın önüne hizmetle çıkması gerektiğinin altını çizen Çelik, hizmetle çıkmayıp sürekli "İktidar belediyelerimizi çalıştırmıyor." ifadelerinin kullanıldığını söyledi. Çalışmak isteyenin yolunun her zaman açık olduğunu dile getiren Çelik, "Bakın, hizmetle mi gündeme geliyorlar, siyasi polemiklerle mi gündeme geliyorlar? CHP Genel Merkezinin yapacağı işi, polemik dışı belediyeler yapmaya başladı. Hizmet işini kimin yaptığı belli değil. Kaç tane birbiriyle çelişik söz, yaklaşım çıkıyor, bunu takip etmekte zorlanıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

2 milyar lira geliri olan belediyenin, 3-4 milyonluk borcu ödemediğini, bunun rahatlıkla ödenebileceğini anlatan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:

"Niye ödememiş? Ödememiş. O firma hukuki yola başvurmuş. Belediye ile firma arasındaki mesele. Belediye bu ödememeyi nasıl yapmış, herkesin takip etmesi gereken bir şey. Bunun hiçbir tarafında hükümet yok. Sözcü çıkıyor, 'iktidar belediyelerimizi çalıştırmıyor'. Çalışmak isteyen vatandaşın önüne hizmetle çıkar. Hiç kimse kendi tembelliğini iktidarın, hükümetimizin üzerine atmaya çalışmasın."

(Bitti)

Haber Ara