Dolar

32,5871

Euro

34,8408

Altın

2.508,21

Bist

9.693,46

Ahmet Taşgetiren: Türkiye’ye DAİŞ kumpası

Ahmet Taşgetiren, Suruç saldırısıyla birlikte Türkiye'nin çekilmek istendiği noktalara dikkat çekti...

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-07-23 05:18:19

Ahmet Taşgetiren: Türkiye’ye DAİŞ kumpası

Star Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, bugünkü "Türkiye'ye DAİŞ kumpası" başlıklı yazısında Suruç'taki intihar saldırısı sonrası Türkiye'de gündemde öne çıkan söylemleri değerlendirdi. Suruç'ta gerçekleştirilen katliamın siyaseten en büyük zararının Ak Parti'ye olduğu muhakkak, ifadesini kullanan Taşgetiren, "Suruç olayı, Türkiye'nin dört bir yanından gelen genç insanların dramatik ölümlerinin topluma yansıması dikkate alındığında, sadece Doğu-Güneydoğu'da değil, Türkiye çapında bir sosyal çalkalanmanın hedeflendiği izlenimini veriyor. Buradan bakıldığında Milliyet gazetesinde haberin“Ağıtlar sadece Kürtçe değil, Lazca, Çerkezce de yakıldı” gibi etnik aidiyetler bağlantısı içinde verilmesi çok anlamlı olmuştur. Yakında bu dilin, mesela HDP söylemlerinde bir şekilde yer alması yadırgatıcı olmayacaktır," dedi.

İşte Ahmet Taşgetiren'in yazısından bir bölüm:

Suruç'un da içinde bulunduğu olayları doğru değerlendirmek için bazı temel parametreleri yeniden görmek gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki:

Bir: Ne Ak Parti'nin ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın DAİŞ'le hiçbir ideolojik birliktelik içinde olduğunu söylemek mümkün değildir. İslam dünyasında birbirinden sapkın onlarca akımdan söz edilebilir. Bunları alıp şu veya bu Müslümana monte etmek kadar çarpık bir yaklaşım olamaz. Kaldı ki DAİŞ, bir“islami akım” mıdır, yoksa Ortadoğu'daki siyasi hercümercin içine sokulmuş bir savaş aracı mıdır, onu da tartışmak gerekiyor.

İki: Ortadoğu'da yaşanan hercümerç dedim. Alt üst oluş ya da. Amerika'dan Rusya'ya, Avrupa'ya uzanan çok farklı güç bölgesel güçlerle de oynayarak bölgeyi yeniden tanzim etmeye çalışıyorlar. DAİŞ de o bölgesel enstrümanlardan birisi. DAİŞ'in hangi eyleminin hangi güç odağına malzeme taşıdığını doğru okumadan doğru kanaatler oluşturmak mümkün değildir.

Üç: Suruç'ta gerçekleştirilen katliamın siyaseten en büyük zararının Ak Parti'ye olduğu muhakkak. En azından DAİŞ'in Ak Parti korumasında eylem yaptığı gibi bir propagandaya zemin hazırlaması ve Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a kadar herkesi “savunma söylemi” içine sürüklemesi tahribat olarak yeter.

Dört: DAİŞ'i koruma iddiası, HDP'ye baraj aştırma stratejisinde ciddi işe yaradı, HDP halen o malzemeyi kullanmaya devam ediyor, anlaşıldığı kadarıyla bu “etiketleme”nin, hala işe yaramakta olduğu kanaatini besliyor.

Beş: Suruç olayı, Türkiye'nin dört bir yanından gelen genç insanların dramatik ölümlerinin topluma yansıması dikkate alındığında, sadece Doğu-Güneydoğu'da değil, Türkiye çapında bir sosyal çalkalanmanın hedeflendiği izlenimini veriyor. Buradan bakıldığında Milliyet gazetesinde haberin“Ağıtlar sadece Kürtçe değil, Lazca, Çerkezce de yakıldı” gibi etnik aidiyetler bağlantısı içinde verilmesi çok anlamlı olmuştur. Yakında bu dilin, mesela HDP söylemlerinde bir şekilde yer alması yadırgatıcı olmayacaktır.

Altı: DAİŞ'le irtibatlandırmaların, Türkiye'nin Ortadoğu politikalarını kuşatma altına almanın bir aracı olduğu her geçen gün daha net gözleniyor. Amerika, nam-ı diğer üst akıl, Mısır'da Sisi darbesine arka çıkmak, Suudiler'i ve Körfez ülkelerini Sisi'nin arkasına yerleştirmek, HAMAS'ı izole etmek, Suriye'de İran ve Rusya ile adeta paralel hareket ederek Esed'in ömrünü uzatmak ve bölgedeki tüm sorunu DAİŞ'le mücadeleye indirgemek suretiyle Türkiye'ye ders vermeye yöneldi. Kuşkusuz bütün amacı Türkiye'ye ders vermek değildi, ama “Sen ki benden bağımsız oyun kuruyorsun, al sana...” modunda girdi olaya. Bir süredir içerde iyi niyetli birilerimizin “rasyonaliteye çağrı” niteliğinde söylemler içine girmesi, yani işin özünde “Politikanız rasyonal değil, bu coğrafyada büyük güçleri dikkate almadan yapılanlara izin verilmez, bunlar boyumuzu aşıyor” mesajının verilmesi, Ak Parti politikalarını eleştiriyor gözükse de, sonuçta Türkiye'ye yönelik bir alan daraltma niteliğine büründü.

Yedi: Bu genel iklim, herhangi bir muhalefet söylemi ya da dost uyarısı olarak ayrı bir anlam taşır. İktidar, bu değerlendirmelerden istifade eder ve yeni güç muhasebeleri yapar. Yapmalı mı, yapmalı. Sonuçta diplomasi de bir güç değerlendirmesinin uzantısıdır ve o güç değerlendirmesi içine kendi siyasi - ekonomik - askeri birikimleriniz yanında bölgesel ilişkiler de girer, global güçlerle ilişkiler de.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara