Dolar

32,5874

Euro

34,8388

Altın

2.507,20

Bist

9.693,46

Afrika’da İslam

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-07-01 08:46:41

Afrika’da İslam

Çeşitli Afrika ülkelerindeki Müslümanların durumuyla, islamî faaliyetler ve hizmetler ile ilgili videoları seyrediyorum, bilgileniyorum.

Zimbabwe mi Malawi'de mi bir hocanın konuşma yaptığı mekân şöyleydi: Basit bir oda, duvarlar kireçle badana edilmiş, pencerelerde basma perdeler, iki kuru masa, birkaç sandalye... Doğrusu dekoru çok yadırgadım. Mütevazı da olsa, o odanın sanatlı bir şekilde döşenmesi gerekirdi. Basma perdelere verilen parayla ucuz sanatlı perdeler de asılabilirdi. Duvarlara birkaç hüsn-i hat levhası... Masanın üzerine bir vazo, vazoda bir çiçek olmalıydı.

Hilafet yıkıldıktan sonra İslam dünyası çok şey kaybetti.

Kaptansız bir gemiye döndü. En büyük eksikliğimiz plan, program, projedir.

Bunlarda üç şart bulunmalıdır:

Dört başı mamur mükemmel olacak.
Efradını câmi, ağyarını mâni olacak.
Ehliyetli ve liyakatli uzmanlar tarafından hazırlanmış olacak.

***

Edindiğim bilgilere göre Afrika'da İslam (Avrupa'da, Amerika'larda olduğu gibi) hızla yayılıyor. Afrika için ortak bir plan ve program olsa daha hızlı ve daha kaliteli yayılacak.

Afrika paramparça bir kıta. Derlenip toparlanması çok zor.

İslam'ı öğrettikten ve kabul ettirdikten sonra Afrikalılara yapılacak en büyük hizmet onlara balık tutmasını öğretmektir.

Susuz yerlerde kuyular açmak... Tarımı ve hayvancılığı geliştirmek... El sanatları...

Türkiye'den oralara gidip hayır işleri yapanları görüyor ve iftihar ediyorum.

Afrika'da islamî ve insanî hizmetler nasıl yapılmalıdır?

Orada Gabon ülkesinin Lambarene şehrinde yiminci asrın başlarında bir cüzzam hastanesi açan Nobelli Dr. Albert Schweitzer zihniyetiyle, etiğiyle, metoduyla çalışılmalıdır.

Mirza Gulam Ahmed Kadiyanî'yi peygamber kabul eden Ahmediye'nin de Afrika'da çok çalıştığı görülüyor.

Şiîler de sıkı çalışıyor.

Vehhabîler, Selefiler...

Şeriat dairesi içinde kalmak şartıyla tasavvuf tarikatları İslam'ın yayılmasında büyük rol oynayabilir. Senegal iki tarikatın kontrolü altında, Muridizm ve Ticaniye...

Bizim devletimiz de Afrika'yla ilgileniyor.

Geçenlerde İstanbul'da okuyan Habeşistanlı bir öğrenci ile tanıştım, sorular yönelttim. Hangi fıkıh mezhebine bağlısın soruma, mezhep falan yok dedi.

On altıncı asırda, Sumatra'nın batısındaki Açe Sultanlığı, sömürgeci Portekizlilere karşı Osmanlı Devleti'nden yardım istemiş. Osmanlılar bir donanma ile şunları göndermişler: Gemi inşa mühendisleri... Top döküm ustaları... Barut üretmesini bilen elemanlar ve hattatlar müzehhibler...

Hizmet ve faaliyetler sanatsız, güzelliksiz, estetiksiz mükemmel olmaz.

İslam sadece hacı, hoca, hafız, şeyh dini değildir. Bilgi, kültür, ticaret, iktisat, ziraat, güzel sanatlar velhasıl hayatın her veçhesinde marifetli, becerikli, başarılı, tuttuğunu koparır, iş bilir vasıflı elemanlar yetiştirilmelidir.

**

Fakir ve ezik bir ailenin çocuğu. Liseyi zar zor bitirmiş. Üniversitede okuyor. İlme, irfana, kültüre, sanata hiç merakı yok. Ömründe bir tek derin düşünce kültür kitabı okumamış ve okumak niyeti de yok. Hediye etseniz de okuyamaz. Türkçesi çok zayıf, edebiyat ve kültür kitaplarını okumaya ve anlamaya yeterli değil. İstanbul görgü, ahlak ve nezaketine sahip değil. Onun ve ailesinin aklı fikri para... Hayata atılınca memur olacak, başka bir şey yapamaz. İslamî bir sivil toplum kuruluşunun koruması altında, bir yerden kredi, bir yerden de burs alıyor. Cumaya gidiyor, arada bir namaz kılıyor ama herkesin mutlaka bilmesi gereken ilmihal bilgileri konusunda çok yaya kalmış. Şimdi soru şu: Bu çocuğu bu haliyle okutmakta kendisi, devlet, ülke, millet için bir faide var mı? Okuyup yetişecekse dosdoğru okumalı ve vasıflı bir insan, vasıflı bir Müslüman, vasıflı bir insan olmalı değil mi? Japonya'da, Almanya'da, Singapur'da, diğer nice medenî ülkede okullar ve üniversiteler kaliteli eleman yetiştiriyor. Bizde ise...

**

Müslüman gençlere: Ya vasıflı/kaliteli Müslüman olun yahut hayat yarışında eleneceğinizi bilin.

**

Arivist haşarat ve eşkıya İslam toplumunun baş belâlarıdır.

**

Nobel ödülü kazanan Rahibe Tereza, bu ödülün tamamını, kendi kurduğu hayır tarikatına bağışlamış, bu yüklü meblağın içinden bir fincan çay veya bir öğün yemek parasını bile kendine ayırmamıştı.

İslam dünyasının çağdaş Râbiatü'l-Adeviyelere büyük ihtiyacı var.

Efendimizin vefatından sonra hanımlarından birine önemli bir şahsiyet büyük miktarda para göndermiş. Bu parayı ihtiyacı olan herkese çanak çanak dağıtmış. Oruçluymuş, akşama doğru hizmetçisine biraz yiyecek hazırla demiş. Hizmetçisi kuru ekmekle birkaç zeytinden başka bir şey yok. Keşke o paradan az bir miktar ayırmış olsaydınız da biraz yiyecek almış olsaydım demiş.

**

Bir eli yağda bir eli balda, lüks ve ihtişam içinde, dünyanın en nefis yemeklerini yiyor, uçakların lüks mevkilerinde seyahat ediyor, yedi yıldızlı otel bulamazsa beş yıldızlı içkili, fuhuşlu hotellerde konaklıyor. Firavun bile onun kadar lüks bir hayat sürmemişti. Sonra bu adam (veya kadın) islamî hizmetler yapıyor... Ağzımı açtırmayın benim!..

 

Haber Ara