Dolar

32,3223

Euro

35,0757

Altın

2.281,81

Bist

9.007,88

Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül:- 'Aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet olaylarında bir pansuman yapmak, merhem sürmek değil, kalıcı bir neşter vurmak devletin tüm kurumlarının ortak çabasıyla ve toplumun bütün kesimlerinin gayretiyle mümkün olacaktır'- 'Sağlam, anlaşılır ve tutarlı gerekçe, yargının en kuvvetli iletişim dilidir. Bugün bazı olaylarda özellikle sosyal medyada kamu vicdanın yanlış

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-12-06 12:06:52

Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet olaylarında kalıcı bir neşter vurmanın, devletin tüm kurumlarının ortak çabasıyla ve toplumun bütün kesimlerinin gayretiyle mümkün olacağını belirtti.

Gül, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda düzenlenen Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı'nın "kadına karşı şiddet" olaylarının gölgesinde yapıldığını dile getirerek, "2 gün önce bir cani tarafından hayatının baharında hayata veda eden Ceren Özdemir'e Allah'tan rahmet diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Üzüntümüz çok büyük." ifadelerini kullandı.

Bu konuda ne yapılabileceği ve hangi alanların üzerine gitmek gerektiği üzerinde düşünmek ve harekete geçmek gerektiğine işaret eden Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet olaylarında bir pansuman yapmak, merhem sürmek değil, kalıcı bir neşter vurmak devletin tüm kurumlarının ortak çabasıyla toplumun bütün kesimlerinin gayretiyle mümkün olacaktır. Sivil toplum kuruluşları, eğitim camiası ve medya sorunun temeline inerek iş birliği içinde bu mücadeleyi sürdürmelidir. Yargı teşkilatımız da dinmek bilmeyen bu çığlık, bu feryat karşısında en yüksek kararlılıkla ve büyük bir özenle üzerine düşeni yaparak iş birliğinin etkin bir parçası olmalıdır. Emine Bulutlar, Ayşe Tubalar, Özgecanlar, Ceren Özdemirler gibi nice canların vebalinden sadece canileri adalete teslim edip cezalandırmakla kurtulamayız. Olaylara geniş ve bütünlüklü bir perspektifle yaklaşmak gerekiyor. Kadına karşı şiddet vuku bulmuşsa devamı gelebilir veya öncesi olabilir. Olayın öncesini, sonrasını bir bütün olarak değerlendirip aile hukukunu ve ceza muhakemesinin öngördüğü koruma tedbirlerini süratle ve durumun gerektirdiği ölçüde uygulamanın gerektiği hepimizce malumdur."

- "Yargı, kararlarıyla konuşur"

Gül, yargının saygınlığının, kararlarının saygınlığıyla mümkün olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:

"Yargıya güven, kararlarına güven ile mümkündür. Yargı kararlarıyla konuşur. Sadece davanın taraflarını değil, adalet duygusunu ve kamu vicdanını tatmin eden, sağlam, anlaşılır ve tutarlı gerekçe, yargının en kuvvetli iletişim dilidir. Çünkü yargı, millete kararlarıyla seslenir. Olaydan kesin hükme kadar bütün bir yargı sürecinin tek hakemi, millettir. Bugün bazı olaylarda özellikle sosyal medyada kamu vicdanın yanlış bilgilerle yönlendirildiğini de üzülerek görmekteyiz. Yargı kararları da elbette haber verme hakkının bir parçasıdır. Dünyanın hiçbir yerinde yargısal işleyişte kusursuzluğu yakalamanın mümkün olmadığını biliyoruz. Yargısal kararların yanlışı-eksiği elbette olacaktır. Basının da bunun haber yapması elbette doğaldır. Yeter ki doğru haber ve doğru bilgi verilsin. Çoğu zaman algı başka oluyor, olgu başka."

Yargı yetkisinin kullanımının münhasıran yargı mercisine ait olduğunu dile getiren Gül, "Adalet bakanının bir cübbesi, bir mahkemesi, bir adliyesi yoktur ve olmayacaktır da. Bize düşen bu işi kolaylaştırmaktır. Hak arama yollarını, açık ve işler tutmak, adaleti sağlayacak kurumsal imkanları oluşturmak, o gün için gerekli politikaları geliştirmektir." dedi.

Gül, bağımsızlık ve tarafsızlığın yargı için hak değil, görev olduğunu belirterek, "Bu vasıflara herkesten önce yargının sahip çıkması gerekmektedir. Yargı kurumu hem kendi içinde hem de dış etkilere karşı bağımsız, tarafsız olma vasıflarını hayat memat meselesi olarak görmelidir. Yargının yegane ideolojisi adalettir." diye konuştu.

- "Adalet, adaleti üstün tutan yargı mensupları sayesinde misyonunu yerine getirecek"

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, devletin tüm kurumlarında olduğu gibi yargıda da FETÖ travması yaşandığına değinirken şunları söyledi:

"FETÖ'yle mücadeleye 15 Temmuz'dan çok önce başlayan, 15 Temmuz'la birlikte bu mücadelenin hızını en üst seviyeye çıkartan bir yargı teşkilatı, Hakimler ve Savcılar Kurulumuz, yargı camiası bulunmaktadır. Bu mücadele hem kendi içinde arınan hem de suçluların cezalandırılması boyutuyla her yönden halen devam etmektedir. Asla ama asla rehavete yer yoktur çünkü terörle mücadele ülkenin huzuru, milletin hukuku, vatandaşımızın hakkı için olduğu kadar yargının saygınlık ve bağımsızlığı için de hayati derecede önemlidir."

Hukuksuzlukla haksızlıkla FETÖ'cü yöntem ve usullerle FETÖ mücadelesi yapılmayacağını vurgulayan Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Neydi bu FETÖ'cü yöntemler? Cübbe giymiş hain FETÖ mensuplarının sahte delillerle uydurma suçlarla kararttığı hayatları hatırlayalım. 17-25 Aralık operasyonlarıyla sözde hakim ve savcıların devlete karşı organize suç şebekesi gibi çalıştığı günleri aklımızdan elbette çıkaramayız. Emri Anayasa'dan değil, Pensilvanya'dan alan sözde hakimlerin kendinden olmayan meslektaşlarına, askere, polise, jandarmaya, kanaat önderlerine, belli şirketlere, sermaye gruplarına, vatandaşlara yaptığı itibar suikastlerini, ötekileştirdiği insanlara yönelik yalanları, iftiraları asla unutmuyoruz. Usulsüz dinlemelerle, yalan tanıklarla, hile ve kumpaslarla yürütülen davalar dün gibi aklımızda. O günlerden bugünlere kolay gelmedik. FETÖ'den arınma sürecine hız kesmeden devam ederken suçlunun, suçsuzun yargı eliyle belirlenmesi, suçlu olanın hak ettiği cezayı alması ve haklının hakkının korunması için çalışmaya devam edeceğiz. FETÖ mücadelesinde milletimizin yargıdan beklentisi, delilden sanığa giden, masumiyet karinesine her aşamada sahip çıkan bir yargısal işleyiş. Yargımız, milletimizin yargısıdır ve gücünü adına karar verdiği milletimizden, Anayasa'dan almaktadır. Hiçbir grubun, zümrenin ve yapının yargıya tesir etmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Yargı, ele geçirilecek bir mevzi değildir, asla el değmemesi gereken bir mercidir. Adalet sistemi içerisinde hukuk ve adaletten başka bir fihriste asla yer yoktur. Adalet ancak adaleti üstün tutan yargı mensupları sayesinde misyonunu yerine getirecektir."

- "Yargının daha hızlı işleyişine verdiğimiz önem, mahkemeler tarafından sahipleniliyor"

Gül, yargıda hedef süre uygulamasının, makul sürede yargılama hakkı kapsamında gerçekleştirilen bir çalışma olduğunu ifade ederek, 1 Ocak'tan bu yana hedef sürelere uyulma oranının soruşturma aşamasında yüzde 74, hukuk mahkemelerinde yüzde 82, ceza mahkemelerinde yüzde 84, idare mahkemelerinde yüzde 85, vergi mahkemelerinde yüzde 86 olarak gerçekleştiğini kaydetti.

Bağlı adliyelerle birlikte İstanbul'da hedef süreye uyulma oranının soruşturma aşamasında yüzde 70, hukuk mahkemelerinde yüzde 78, ceza mahkemelerinde yüzde 82, idare mahkemelerinde yüzde 87 ve vergi mahkemelerinde yüzde 82 olduğunu anlatan Gül, "Bu tablo, yargının daha hızlı işleyişine verdiğimiz önemin mahkemelerimiz tarafından da sahiplenildiğini göstermektedir. Bu sonuç, hukuk devleti açısından da fevkalade ümit vericidir çünkü insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistemin tesisi ve muhafazası için öncelikle vatandaşımız için öngörülebilir bir adalet sistemimiz olduğu hepimizce malumdur." diye konuştu.

Haber Ara