Dolar

32,5178

Euro

34,5806

Altın

2.502,99

Bist

9.548,09

Abdurrahman Dilipak: İçimizdeki bu 3. gruptan endişe ediyorum

Abdurrahman Dilipak, Suriye'nin Halep kentinde ve Türkiye'de yaşanan son gelişmeleri değerlendirmeye aldı...

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-12-19 08:36:56

Abdurrahman Dilipak: İçimizdeki bu 3. gruptan endişe ediyorum

Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü "Bade harabül Haleb" başlıklı yazısında, Halep'ta yaşanan gelişmeler üzerinden uluslararası kuruluşlara ve STK'lara sert eleştirilerde bulunurken, Türkiye'de yaşanan son gelişmeler konusundan da uyarılarda bulundu. İçimizdeki şu siyaset, sermaye, medya, STK içindeki malum çevreler de bu kirli oyunun bir parçası, ifadesini kullanan Dilipak, "Bir de bu işi yaparken arada gidip namazlarını kılmıyorlar mı, papaza gidip günah çıkartan mafya babasının kiliseye gidip bağış yaparak günahtan kurtulduğunu sanması gibi hacca-umreye gidip günahlarını sildirme, bir takım vakıflara para vererek günahlarını sildireceklerini sananlar yok mu? Vay o namaz kılanların haline! Bunlar Allah'ı da (haşa), Allah adını kullanarak insanları da kandırmaya çalışan alçaklardır.. Ben dışarıdan gelen düşmanlıklardan çok, kendi içimizdeki tefrikadan ve daha sonra da içimizdeki bu 3. gruptan endişe ediyorum. Bunlar menfaat ya da tehdit ve şantaj sonu ya içimizdeki hainlere kapaklanacaklar ya da yabancıların oyuncağı olacaklar. Zaten haramla dolan kursakları onları din kardeşlerinden uzaklaştıracak ve ötekilere yaklaştıracaktır." dedi.

İşte Abdurrahman Dilipak'ın yazısı:

Obama kalkmış, giderayak “çabalarımızı takdir ediyorum” demiş.. Hayırdır.. 3 yıl önce savaştan zarar gören sivillerin zararını en aza indirmek için güvenli bölge teklif ettiğimizde “hayır” diyenler şimdi günah çıkartıyor.. Trump göçmenler için “güvenli bölge konusuna destek vereceklerini, parasını da körfez ülkelerinden alacaklarını” söylemiş. Tabi, savaşın sorumlusu tek başına onlar değil mi!? ABD'nin bu işte ne sorumluluğu var ki! Ne günahı var. Güvenli bölge teklifine karşı çıkmaması bile büyük bir lütuf!

Mesela benim tanıdığım Erdoğan asla böyle bir şey demez. Demeyi bırakın aklına bile getirmez.. Biz “Hayrun nas, men yenfaunnas” diyenlerdeniz, kardeşlerimize yardım etmek bizim kendi geleceğimize, ahiretimize yardım etmek demektir. Kardeşimize yardım etmek ne demek, biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz, bütün mazlumlar ümmetin yetimidir. Sadece insanlar değil, kedi-köpek, canlı cansız ne varsa onlar Allah'ı zikrederler ve onlara hiç kimsenin zarar vermemesi gerek. Fıtratın korunması bizim görevimizdir. Bu yolda ne harcarsak, o şey on katı, 100 katı, hatta 700 katı ile bize geri dönecektir..

Obama da, Trump da bunu anlayamıyorlar işte. Erdoğan'ın gücünün sırrı burada.. Mazlumun duasının gücünü anlayamadıkları için işlerinin bereketi yoktur bunların..

Bizim gücümüzün, yenilmezliğimizin sırrı burada gizli.. “Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister” Bunu anlayamıyorlar.. “Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi, bizim önerimiz olmayacak”. Bunu da anlayamıyorlar..

Onlar için, örgütleyebildikleri, sebeb sonuç olarak kontrol edebildikleri, rasyonel ve pragmatik her şey yapılabilir.. Kutsalları yok. Çıkarları var. Daha doğrusu çıkarları söz konusu olduğunda, ilkelerinden vazgeçebiliyorlar.. İlkeleri, çıkarlarına hizmet ettiği ölçüde söz konusu.. İlkeleri biraz da maske, bir makyaj malzemesi..

Eğer böyle olmasa idi, kurulduğundan beri İsrail'in saldırgan politikalarına göz yumabilirler mi idi.. Ya da Sisi'ye, Nobel Barış Ödülü verdikleri adamı danışman yapmayı akledebilirler mi idi. Tony Blair nasıl bu rezil işe memur olmayı kabul etti? Söyleyeyim mi, Avrupa Parlamentosu, Salih Müslim'i hangi akılla konuk etti ise Belçika Fehriye Erdal'ı korudu ise, Almanya, ABD, Fransa, Yunanistan niçin FETÖ ve PKK'ya sahip çıkıyorsa öyle..

Marksist PYD karargâhında ABD bayrağının, ya da ABD askerinin omuzunda PYD armasının ne işi var? Bunun bir mantığı var mı? Tabi, Salih Müslim de bu yapıya yakışıyor. Marksist bir örgütün Amerikancılığı kadar “şık” duruyor “Müslim” adı oraya!?..

Hem zaten PYD Marksist olduğu kadar da “Müslim” ve de faşist. Dahası Hristiyan milislere eğitim veren bir haçlı tezgâhı! “Kürtlük” mü? O işin kandırmacası!

Biz bu gerçekleri görüp anlayana kadar Bağdat, Basra, Halep, Musul harap oldu.. Necef yıkıldı. Halepçe'den Haleb'e geldi sıra.. Esed, Saddam'dan daha rezil, aşağılık işlere imza attı. Gelen gideni arattı yani..

Bütün uluslararası örgütler, uluslararası medya, uluslararası STK'lar hepsi iflas etti. Sınıfta kaldılar.. BM, Güvenlik Konseyi, AB, NATO, İİK, Arap Birliği, Afrika Birliği, Şangay 5'lisi, kim nerede duruyor, ne yapıyor.. Uluslararası Ceza Mahkemesi ne işe yarar..

Bakın FETÖ, DAEŞ, ESED, Paralel Şia aynı şeytani oyunun figüranı.

İçimizdeki şu siyaset, sermaye, medya, STK içindeki malum çevreler de bu kirli oyunun bir parçası.. Hani şu rüşvetçiler, şantaj yapanlar, kumpas kuranlar, kendilerine getirilen projeleri çalmaya kalkanlar, imza atmak için pay isteyen ahlaksızlar. Hepsi bu kirli oyunun birer parçası.

Bir de bu işi yaparken arada gidip namazlarını kılmıyorlar mı, papaza gidip günah çıkartan mafya babasının kiliseye gidip bağış yaparak günahtan kurtulduğunu sanması gibi hacca-umreye gidip günahlarını sildirme, bir takım vakıflara para vererek günahlarını sildireceklerini sananlar yok mu? Vay o namaz kılanların haline! Bunlar Allah'ı da (haşa), Allah adını kullanarak insanları da kandırmaya çalışan alçaklardır..  Ben dışarıdan gelen düşmanlıklardan çok, kendi içimizdeki tefrikadan ve daha sonra da içimizdeki bu 3. gruptan endişe ediyorum. Bunlar menfaat ya da tehdit ve şantaj sonu ya içimizdeki hainlere kapaklanacaklar ya da yabancıların oyuncağı olacaklar. Zaten haramla dolan kursakları onları din kardeşlerinden uzaklaştıracak ve ötekilere yaklaştıracaktır.. Böylece cennetten uzaklaşacak ve cehenneme yaklaşacaklardır.. BUNLAR ONLARIN UMUDUDUR!

3. gruptan kurtulamaz isek bir gün biz de ötekilerin ağına düşeriz. Şu ayetin manası üzerinde düşünelim biraz: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım!”. Birilerine lanet ederken sakın o lanetin doğrudan ya da dolaylı olarak bir şekilde içinde olmayalım!

Bu işlerde kimse “Bizde olmaz böyle bir şey” demesin. Hiç birimiz masum değil. Allahım bizi bize bırakma! Bizi nefsimizle baş başa bırakma! Şeytan nefsimize taht kurmuş oturuyor.. En çarpıcı derin gerçek bu! En tehlikeli gerçek bu! Şeytan uzaklarda değil, içimizde. Onun için Euzubesmele çekeriz. Bu bir kelimeyi tekrarlayıp durmak değildir, bu onun manasına sadakati gerektirir.. Bu bir.. İkincisi günde 5 kez Allah'ın huzuruna çıkarken sadece elimizi, yüzümüzü yıkamayız. Bu necasetten taharettir, bir de HADES'ten taharet var. Bütün duyu ve azalarımızı şeytanın, nefsimizin kirlerinden arındırmakla ilgilidir bu eylem.. Bu arınmaya ne kadar sadığımız, her birimiz kendi nefsimize soralım bunu.. Kendi nefsimizi yüceltmediğimiz gibi başkalarının nefislerini de okşamaktan sakınalım. Nefs nefstir sonunda.. Aklımızı kiraya vermeyelim..

Birileri kendi nefsini başkalarına köle ederek aslında onları ilahlaştırıp Rableştirdikleri için bu işler böylesine can yakıcı hale geliyor. “Vur” deyince vuruyorlar, “öl” deyince ölüyorlar! “Hani onlar size bir şey söyleyince o şey üzerinde düşünmeden o şeyi kabul ya da reddetmiyor mu idiniz. İşte bu onları ilah ve Rab edinmek demektir” diyen Resulün sesine niye kulak vermeyiz de “Din büyüklerimizi ilah ve Rab ediniriz” de, şeytan bizi Allah'la aldatmaya devam eder. Tekbir getirerek kardeşlerimizin kanını dökeriz!

Tevbe estağfurullah! Allahım biz zalimlerden olduk!. Bizleri bağışla.. Selam ve dua ile

Haber Ara