Dolar

32,5213

Euro

34,9195

Altın

2.422,67

Bist

9.722,09

Abdülkadir Selvi: Kabataş tacizcilerine

Abdülkadir Selvi, Kabataş olayının yine gündeme gelmesiyle birlikte önemli ayrıntılara yer verdi...

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-27 05:52:54

Abdülkadir Selvi: Kabataş tacizcilerine

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü "Kabataş tacizcilerine" başlıklı yazısında Gezi eylemleri sırasında Kabataş'ta yaşanan başörtülü kadına taciz iddilarını tekrar gündeme getiren Taraf Gazetesi yazarı Murat Seçkin'i eleştirdi. Beyler burası Türkiye. Ve burada her gün bilmem kaç dakikada bir kadınlar tacize, uğruyor, ifadesini kullanan Selvi, "Eğer tacize uğradım diye savcılığa başvuran bir kadın varsa, eğer bu kadın Adli Tıp raporu almışsa, eğer bu kadınla konuşan gazeteciler olaya tanıklık etmişse, eğer bu kadınla bir gazeteci röportaj yapıp, yaşadıklarını anlattırmışsa ne yapmak gerekir? Bu kadının başı kapalı ya da açık olabilir. Uğradığı muamelenin çirkinliğini ortadan kaldırır mı?" dedi.

İşte Abdülkadir Selvi'nin yazısından bir bölüm:

Gezi olaylarının dumanının tüttüğü günlerdi. 11 Haziran 2013 Salı günüydü.

O dönem Başbakan olan Erdoğan AK Parti grup toplantısında, “Çok önemli bir yakınımın gelinini, Başbakanlık Ofisimin yanında, yerlerde süründürdüler, kendisini çocuğunu taciz ettiler” dedi.

Erdoğan konuştuktan sonra gazeteciler olarak hepimiz bu olayın peşine düştük.

Çabalarım sonunda Başbakan'ın sözünü ettiği olayın Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu'nun gelini olduğunu öğrendim. Maruz kaldığı çirkin saldırıyı kadın gazetecilerle paylaşan Zehra Develioğlu'na ilişkin elde ettiğim bilgileri yazdım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na 05.06.2013 tarihinde yaptığı şikayet başvurusuna ulaştım. Şikayet dilekçesindeki beyanlarından yararlanarak genç bir annenin maruz kaldığı çirkin muameleye dikkat çekmeye çalıştım.

O zaman Star Gazetesi yazarı olan Elif Çakır da Zehra Develioğlu ile röportaj yaparak çirkin saldırıyı sütunlarına taşıdı.

Vay siz misiniz bunu yapan?

Meğer, mesleğimizin gereğini yerine getirmekle ve bir kadına yapılan tacizi duyurmakla suç işlemişiz.

Sanki burası her gün kadınların tacize uğradığı, kadın cinayetlerinin işlendiği bir ülke değil.

Kadın hakları adına her şey tamam. Kadınlar güven içinde. Kadın tacizi diye bir şey ne duyulmuş ne görülmüş. Hele kadın cinayeti mi? O neymiş ki? Göbeklitepe'deki kazılarda kadın cinayetlerine ilişkin şeyler çıkabilir ama bu ülkede böyle bir şey ne duyulmuş ne görülmüş bir şeydir!

Beyler burası Türkiye. Ve burada her gün bilmem kaç dakikada bir kadınlar tacize, uğruyor. Ya da her ay bilmem kaç kadınımız öldürülüyor.

Eğer tacize uğradım diye savcılığa başvuran bir kadın varsa, eğer bu kadın Adli Tıp raporu almışsa, eğer bu kadınla konuşan gazeteciler olaya tanıklık etmişse, eğer bu kadınla bir gazeteci röportaj yapıp, yaşadıklarını anlattırmışsa ne yapmak gerekir? Bu kadının başı kapalı ya da açık olabilir. Uğradığı muamelenin çirkinliğini ortadan kaldırır mı? Bu ülkede kaç kadın uğradığı tacizi ispatlama imkanı buluyor. Bu ülkede yıllarca çocuk kadınlar, uğradıkları tecavüzü kanıtlamak ve tacizcilerini teşhis etmek için aynalı odalara alınmadı mı?

Kabataş'ta ne olduğu belli olmayan bir görüntü üzerinden siz bir kadını, ona sahip çıkan kadın gazetecileri linç etmek, itibarsızlaştırmak için neden özel bir çaba içindesiniz?

Bir kadının tacize uğramadığını ispatlamak için düştüğünüz duruma bakın.

Hürriyet'ten Ayşe Arman'ın, Gezi sürecinde saldırıya uğrayan Yeşim Sönmez isimli kadınla yaptığı röportajı ne çabuk unuttunuz?
“Kızılderililer gibi etrafımızı sardılar, bizi ortaya aldılar. Kızım Zeynep, korku içinde elimi tutuyordu. Ellerinde de tencere ve tava vardı. Kontrolden çıkmışlardı. Çekiştirdiler, ittiler. Derken o protestoculardan biri, elindeki tencereyle kafama vurmaya başladı. Ondan güç alan üç, beş densiz de tavalarla vurdu. Biri omzuma, biri kafama… Korktum. Sıkı sıkı Zeynep'in eline tutuyorum. Daha kötü bir şey olmaması için dua ediyorum. Bir sürü insan saldırdı, tartakladı, aşağıladı. Sonra da gittiler… Kızım, tirtir titriyordu”

Birçok yalanlar söylendi Kabataş'ta. Hamile kadının Tomalar tarafından ezildiği gibi. Onlara ses çıkarmadınız. Ama başörtülü kadınlar, dindar insanlar bir kaygı yaşadı Gezi'de. Bir bakan, “12 yıldır Ankara'dayım. İlk kez kendimi yabancı hissettim” demişti.

Görülüyor ki, Zehra Develioğlu'na yapılan saldırı, Kabataş meydanında durmuyor, tacizci kafalarda devam ediyor.

Gazeteci Elif Çakır açıklama yaptı. Röportajımın kayıtlarını savcılığa vermeye hazırım dedi. Çünkü Elif Çakır sanal değil gerçek bir röportaj yaptı. Murat Seçkin'in ortaya attığı cümlenin ise önü-arkası var. Elif Çakır, tacize maruz kalan Zehra Develioğlu'nun içinde bulunduğu psikolojiyi yansıtan bir cümle kuruyor. Ama cümlenin tamamı bundan ibaret değil ki? Elif Çakır röportajının arkasında durmaya devam ediyor.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara