Dolar

32,3781

Euro

34,9874

Altın

2.326,14

Bist

9.090,70

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Cantürk'ün yargılandığı dava

'Konutu terk etmemesi' şeklindeki adli kontrol hükmü kaldırılan Nazmi Mete Cantürk hakkında haftada bir imza atmak şartı getirilirken yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verildi- Sanık Cantürk:- 'Ben Metin Topuz ile kavga yaşadım. Bu nedenle de benim aleyhime ifade vermiştir. O benim hangi gazeteyi okuduğumu, hangi inanca sahip olduğumu bilemez'

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-06-25 13:39:09

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Cantürk'ün yargılandığı dava
ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Nazmi Mete Cantürk hakkında "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan yargılandığı davada "konutu terk etmemesi" şeklindeki adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasına, haftada bir karakola giderek imza atmasına karar verildi.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunma yapan sanık Cantürk, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan hakkında dava açıldığını ve 17 aydır ev hapsinde olduğunu hatırlattı.

Sanık Cantürk, 1978 yılında bir inşaat şirketinin Londra'daki ofisinde çalıştığını, 4,5 sene burada kalarak İngilizce öğrendiğini anlatarak, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğunun elaman alımı ilanına başvurduğunu ve 1988'de resepsiyonist olarak işe başladığını kaydetti.

Cantürk, "Bu bölüm güvenlik bölümünün bir alt bölümüydü. 1 sene çalıştıktan sonra gece tercümanlığına geçtim. ABD vatandaşlarının karakollardaki tercümanlığını yapıyordum. 1990 yılından sonra Bölge Güvenlik Ofisinde araştırma görevlisi olarak işe başladım. Mekan, makam koruma ve güvenlik soruşturmalarını yürütüyordum." dedi.

- "FETÖ üyeleriyle toplantı yapmadım"

İstanbul'daki emniyet birimleriyle koordineli çalıştığını, ABD'deki müdüründen direktif aldığını kaydeden Cantürk, görevi gereği İstanbul'daki şube müdürlüklerinin çoğunu ziyaret ettiğini, emniyet mensuplarıyla sık görüştüğünü anlattı.

Emniyet personeliyle görüşmelerinin HTS kaydına yansıdığını söyleyen Cantürk, "2015'te Adana ve Antalya'ya yapmış olduğum seyahatler, iddianamede 'FETÖ mensuplarıyla aynı otelde kalmış, toplantı yapılmış.' şeklinde belirtiliyor. Benim kaldığım otelde kimlerin kaldığını bilmem mümkün değil. Ben FETÖ üyeleriyle toplantı yapmadım." ifadelerini kullandı.

Adana'ya güvenlikle ilgili bir sunum yapmak için, Antalya'ya ise G-20 zirvesine gelen ABD Dışişleri Bakanı'nın güvenliğini sağlamak için gittiğini anlatan Cantürk, "Bu otellerde emniyet mensupları da konaklamaktaydı. Ben kimseye vize işlerinde yardımcı olmadım. O odaya girmem bile yasaktı. Bana tanıdıklar vize için soru sorunca onlara, web sitesinde yazanları aktarıyordum. Bana savcılıkta ifade verdiğim sırada 2008-2017 yıllarında görüştüğüm kişiler soruldu. Konsolosluk görevim nedeniyle görüştüğüm emniyet personelleriydi. Hatırladığım isimleri belirttim." şeklinde beyanda bulundu.

- "Metin Topuz ile kavga yaşadım"

FETÖ ile iltisaklı eski polis müdürleri ve askerlerin yanı sıra firari eski savcı Zekeriya Öz'le irtibatının tespit edilmesinin ardından casusluk yaptığı iddiasıyla hakkında dava açılan ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un kendisi hakkında FETÖ'cü olduğu yönünde beyanlar verdiğini anlatan Cantürk, savunmasında şunları kaydetti:

"Ben Metin Topuz ile kavga yaşadım. Bu nedenle de benim aleyhime ifade vermiştir. Ben konsoloslukta ilk tanıştığım dönemde santralde denk geliyordum. Görevim değişince hiç denk gelmedik ve tanışmadık. Benim altımda bulunan bir personele araba parkı hususunda hakaretlerde bulundu. Ben de kendisine çıkışınca aramızda arbede yaşandı. O benim hangi gazeteyi okuduğumu, hangi inanca sahip olduğumu bilemez. Topuz ile hiç arkadaşlığım olmadı."

FETÖ/PDY'ye üye olma iddiasını tamamen reddettiğini kaydeden Cantürk, şunları söyledi:

"ByLock programı kullanmadım. Bu programı darbe teşebbüsünden sonra duydum. FETÖ'nün hiçbir toplantısına veya gezisine katılmadım. Hain örgüt lideri Fetullah Gülen ile hiçbir zaman tanışmadım ve görüşmedim. Görevim gereği sadece müdürümün talimatı ile görüşmem gereken makamlarla görüştüm. Bu kişiler devlet tarafından atanmış kamu görevlileridir. Bu kişilerin bir suç kaydı varsa bunu bilmem mümkün değildir. 17 aydır ev hapsindeyim. Zorunlu kullanmam gereken ilaçlar var. Bu ilaçların dozunun ayarlanması için doktor kontrolüne gitmem gerekiyor. Ev hapsimin kaldırılmasını, beraatıma karar verilmesini istiyorum."

Nazmi Mete Cantürk'ün eşi Sevim Cantürk de babası vefat ettiği için Merzifon'a gittiğini, eve gelen polislerin kendilerine "Sizle bir alakası yok, eşiniz gelecek siz serbest kalacaksınız." dediğini öne sürdü.

- "Termal oteli merak ettik"

Emniyette 9 gün gözaltında olduğunu ve savcının ifadesini almasının ardından serbest kaldığını söyleyen Sevim Cantürk, savunmasına şöyle devam etti:

"Bank Asya'da 2005'te açılmış bir hesabım var. Bank Asya evime çok yakındı. O nedenle hesap açtırdım. Emekli maaşım da oraya yatıyordu. Hesap hareketlerim incelendiğinde normal hesap hareketleri olduğu görülecektir. Babam gayrimenkul satmıştı. Oradan gelen para da o hesaba yatmıştı. Kardeşim FETÖ soruşturması geçirdi, ama takipsizlik aldı. Cep telefonuma gelen mesajlar herkese gelen toplu mesajlardır. Mesela Kimse Yok mu Derneğinden gelen mesajlar, telefon numaramı nereden aldılar bilmiyorum. 'Sevim abla yarın toplanıyoruz.' mesajı da arkadaşlarla gün yapıyorduk, onunla ilgili mesajdır. Ankara'daki Asya Termal Otel'de Merzifon'a giderken bir gece konakladık. Burada toplantıya katıldığım iddia ediliyor ama kesinlikle hiçbir toplantıya katılmadım."

Cumhuriyet savcısının "Ankara'dan Amasya'ya 4,5-5 saatlik bir süre var. Ekstradan bir konaklama ihtiyacı neden hissettiniz?" şeklindeki sorusuna Sevim Cantürk, "Termal oteli merak ettik. Kızımla bir gün konakladık o yüzden." yanıtını verdi.

Savunma yapan Kevser İrem Cantürk de doktor olduğunu, FETÖ'nün toplantılarına katılmadığını, okuduğu dönemde yurtlarında kalmadığını, ByLock kullanmadığını öne sürerek, adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasını istedi.

Sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu ifade ederek, tahliye talebinde bulundu.

- Metin Topuz tanık olarak dinlenilecek

Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, sabit ikametgah sahibi olması, konutu terk etmeme yasağının uygulandığı süre, sağlık durumu gibi gerekçelerle Nazmi Mete Cantürk hakkındaki "konutu terk etmemesi" şeklindeki adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasına karar verdi. Sanık hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına karar veren mahkeme heyeti, sanığın haftada bir olmak üzere karakolda imza atmasına hükmetti.

Sanıklar Sevim Cantürk ve Kevser İrem Cantürk hakkındaki imza şeklindeki adli kontrol hükümlerini kaldıran mahkeme heyeti, sanıklar hakkındaki yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol hükümlerinin devamını kararlaştırdı.

Mahkeme heyeti, başka davada sanık olan Metin Topuz'un tanık olarak dinlenilmesine ve 3 sanığın Bank Asya'daki hesap hareketlerine ilişkin MASAK'a yazı yazılmasına hükmetti.

Duruşma sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan ABD'nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Jeffrey Hovenier, kararı doğru bulduklarını ifade ederek, "Aynı zamanda kendisine yüklenen suçlamaların herhangi bir delilini de görmediğimizi ifade etmek isterim. Bir de sadece bu süreç değil tabii ki bütün devam eden yargı süreçleriyle ilgili olarak çabuk, şeffaf ve adil çözüm konusundaki arzumuzu tekrar dile getirmek isterim." diye konuştu.

- İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, hakkında ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'' suçundan kamu davası açılan ve yargılaması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden, FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti hükümetine yönelik kumpas 17/25 Aralık soruşturmalarını kullanmak suretiyle giriştiği eylemlerine iştirak ettiği ve bu soruşturmaların organize ve koordinasyonunda görev aldığı tespit edilen Metin Topuz'un savunmasında, Nazmi Mete Cantürk'ün Zaman gazetesi okuduğunu, çevresinde dini sohbetler yaptığını, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü sempatizanı olabileceğini beyan ettiğine yer veriliyor.

İddianamede sanık Cantürk hakkında H.S.Z'nin ifadesinde, kendisinin 1998-2014 yılları arasında Zaman gazetesinde çalıştığını, Nazmi Mete Cantürk'ün gazetede çocuklarının ürünlerini yayınlatmak maksadıyla kendisine müracaat etmesi sebebiyle tanıdığını, bu dönemde Nazmi Mete Cantürk'ün ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğunda çalıştığını ve ABD'ye gitmek için vize başvurusunda bulunması halinde kendisine yardımcı olabileceğini, daha sonrasında gazetede çalışan birçok kişiden ABD ülkesine gitmek maksadıyla vize müracaatında bulunduklarında ''Fethullah Gülen'i ziyarete gidiyorum'' şeklinde beyanda bulunanların vize işlemlerinde kolaylık sağlandığını duyduğunu, Nazmi Mete Cantürk'ün kendisine yönelik beyanı doğrultusunda bu yönde örgüt elebaşını ziyarete gidenlere vize kolaylığını sanığın sağladığını düşündüğünü, bu şahsın Zaman gazetesine aboneliği olabileceğini ve bu gazeteyi takip ettiğini beyan ettiği kaydediliyor.

Sanık Cantürk hakkında FETÖ'den dava açılmış kimisi tutuklu kimisi firari birçok kişiyle irtibatının bulunduğu belirtilen iddianamede yer verilen 2008- 2017 yılları arasındaki görüşmelere ilişkin HTS raporunun analizindeki bazı isimler şunlar:

''Mutlu Ekizoğlu (17/25 Aralık girişimini planlayıp icra eden ve eylemleri sebebiyle halen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması devam ediyor, suç tarihi itibarıyla İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı), Ramazan Emekli (FETÖ/PDY üyesi olduğundan bahisle hakkında soruşturma/kovuşturma yürütülen eski İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı), Ali Şerbetçi (Batman Emniyet Müdürlüğünde Emniyet Amiri olarak görev yapan ve 15 Temmuz darbe girişimi esnasında 'Emniyette görevli polis memurlarının darbecilere direnmemeleri' yönünde talimat vererek polislerin direncini kırdığı gerekçesiyle Batman Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor), Mehmet Kadir Filizer (FETÖ elebaşı Gülen'in firari avukatı), Zeki Bulut (eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkan Yardımcısı Başbakanlık konut ve ofisine böcek yerleştirilmesi olayı faillerinden FETÖ/PDY üyesi olduğundan bahisle hakkında soruşturma/kovuşturma yürütülüyor), Yurt Atayün (Hakkında FETÖ/PDY üyesi/yöneticisi olduğundan bahisle soruşturma/kovuşturma yürütülüyor, dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürü), Tufan Ergüder (Eski Emniyet Müdürü, hakkında FETÖ/PDY üyesi/yöneticisi olduğundan bahisle soruşturma/kovuşturma yürütülen firari), Erol Demirhan (eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan hakkında FETÖ/PDY üyesi/yöneticisi olduğundan bahisle soruşturma/kovuşturma yürütülüyor), Mithat Aynacı (Darbe girişiminde Vatan Caddesi'ndeki bir tankta kamuflajla yakalanan, hakkında FETÖ/PDY üyesi/yöneticisi olduğundan bahisle dava alıp yerel mahkemece cezalandırılan eski Emniyet Müdürü), Zeki Taşkın (FETÖ/PDY üyeliği irtibatı nedeniyle Emniyet Müdürlüğü görevinden ihraç edilmiş iken 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Emniyet Genel Müdürlüğünü kuşatarak darbeye katılan kişilere WhatsApp grubundan 'darbeye direnen herkesin vurulması, silah ve teçhizatlarının teslim edilmemesi' talimatını veren bu sebeple de hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 'anayasal düzeni bozmaya teşebbüs suçundan kamu davası açılan sanık.)''

İddianamede, sanık Cantürk'ün bu şahıslarla irtibatı hakkında görev tanımı kapsamında makul ve mantıklı izahlarda bulunamadığı belirtilerek, sanığın, tespit edilen örgütle irtibatlı kişilerle yoğun görüşmelerinin örgüt içi irtibat ve bağlantılarının olduğunu ortaya koyduğu kaydediliyor.

Sanık Sevim Cantürk'ün ise FETÖ elebaşısının çağrısı üzerine örgütle bağlantılı olduğundan kapatılan Bank Asya'daki hesabında artırımda bulunduğu, örgütten hakkında işlem yapılan bazı şahıslarla yoğun irtibatının bulunduğu ifade edilen iddianamede, sanığın telefonunda ve hafıza kartında yapılan inceleme sonucunda, örgütle bağlantılı olan derneklerle ilişkisinin olduğunu, yine örgütün sohbet adını verdiği toplantılarına iştirak ettiğini, yine örgütün okuma kampları ve sonrasında düzenlediği örgütsel ideolojiyi yerleştirmek maksadıyla tertip ettiği anlaşılan okuma yarışmalarına katıldığı anlatıldı.

İddianamede 3 sanığın da "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Haber Ara